Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/583 E. 2019/1132 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/583
KARAR NO : 2019/1132

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/06/2015
KARAR TARİHİ : 28/11/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2019
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Davalı şirketin 18/04/2015 tarihinde gerçekleştirilen genel kurulunda alınan kararların TTK. nın 413. maddesindeki gündeme bağlılık ilkesine aykırı olması, alınan kararların müvekkilinin pay sahipliği ve buna bağlı bütün haklarını ortadan kaldırmaya yönelik olduğundan Davalı şirketin 18.04.2015 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan bütün kararların iptallerine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin özetle; ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, davacının şirkete karşı borç ve taahhütlerini yerine getirmediği halde şirketin borca batık olduğu ve bundan tek başına yönetim kurulunun sorumlu olduğu iddiasının tamamen geçersiz ve dayanaksız olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava konusunun, davacının ortağı olduğu, davalı ….. Lojistik Servis ve Bakım Merkezi A.Ş. de 18.04.2015 tarihinde yapılan 2014 yılı Olağan Genel Kurul’un usul ve yasaya aykırı olarak yapılması nedeniyle tamamen iptali ve genel kurulda alınan kararların iptali talebinden ibarettir.
Anonim şirketlerde hâkim olan ilkelerden birisi kararların alınmasında çoğunluk ilkesidir. Bu ilke uyarınca genel kurulda alınan kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya muhalif oy veren pay sahipleri ile şirketin diğer organlarını da bağlamaktadır. Bu durum Genel kurulda alınacak kararlarda çoğunluğu elinde bulundurulanların şirket menfaatleri yerine kendi menfaatlerini gözetme gibi bir sakınca doğurabilmektedir. Bunu önlemek için kanun koyucu belli şartların varlığı halinde hem oy çoğunluğuna sahip ortakların yetkilerini sınırlandırmış hem de azınlığı ve şirket organlarına alınan kararların iptali için dava hakkı tanımıştır.
İptal edilebilirliğin şartları kanunumuzda 445. Maddede düzenlenmiştir: kararın iptali için kararın kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılığı aranmakta, genel kurul kararının sadece şirketin veya pay sahiplerinin zararına olması iptal nedeni yapılamamaktadır. İptal edilebilirlik için bu şartlara ek olarak 446/b bendinde genel kurul kararı ile aykırılık arasında nedensellik bağının da bazı durumlarda olması gerektiği belirtilmiştir.
Kanuni düzenlemelere aykırı kararlar iptal yaptırımına tabidir. Kanuna aykırılık ile kastedilen salt Türk Ticaret kanununa aykırılık değildir, özel hukuk ve kamu hukuku alanına giren tüm kanunlardır.
TTK 340 maddesi esas sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğünü oldukça kısıtlamış olsa da esas sözleşmeye aykırılık bir iptal yaptırımı olarak düzenlenmiştir. Anonim ortaklık ana sözleşmesi, ortaklığın kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetini gerçekleştirebilmesi için şirket tüzel kişiliği ile şirket ortakları arasındaki ilişkilerin hukuki çerçevesini belirleyen hükümleri ihtiva eden akit türüdür. Bu sebeple genel kurul kararının bu hükümlere aykırı olmaması gerekmektedir.
Sermaye ve oy çoğunluğuna sahip ortakların haksız kararlarıyla azınlık pay sahiplerini ezmelerini engellemek amacıyla genel kurul kararlarının dürüstlük kuralına aykırı olması halinde iptali istenebilecektir.
Pay sahiplerinin (oydan yoksun olanlar dahil) dava açma hakkı paya bağlı bir hak ve emredici kanun hükmüne dayalı bir haktır. Pay sahiplerinin kararın iptali halinde menfaatlerinin olduğunu iptalin şirketin yararına olacağını ispat etme zorunlulukları bulunmamaktadır.
18.04.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısı hazirun cetvelinin incelenmesi neticesinde davacı ……’un toplantıya temsilcisi aracılığıyla katıldığı, dava konusu ettiği konularda toplantı tutanağında açıklama ve muhalefetlerinin olduğu görülmüştür.
….. bank Hesap Hareketlerinin İncelenmesinde, davalı ….. Lojistik Servis ve Bakım Hizmetleri A.Ş.’nin …… bank Hesap hareketlerini 102.02.001 hesap kodlu kayıtta takip ettiği tespit edilmiştir. Davalı şirketin 102.02.001 hesap kodlu …. bank hesabının 01.01.2012-31.12.2012 tarihi arasında hesap hareketlerine göre 04.05.2012, 08.05.2015 ve 14.06.2012 tarihli hareketlerde şirket Halkbank hesabına “Sermaye ödemesi” açıklamalı para girişlerinin olduğu tespit edilmiştir.
04.05.2012 tarihli, 10 numaralı YK kararı ve 05.05.2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin sermayesinin 500.000 TL’den 5.500.000-TL’ye çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu noktada davacı ile genel kurulda isimleri geçen ortakların sermaye koyma taahhütlerini yerine getirilip getirilmediğinin açıklığa kavuşturulması ve sonuç olarak genel kurul kararlarının iptal durumunun oluşup oluşmadığı tespit edilmesi gerekmektedir.
Celp edilen banka kayıtları ve itibar edilen bilirkişi tespitlerine göre, Davalı şirketin …… bankası …. Şubesi hesabından “……’ya 14/06/2012 tarihinde 1.552.000,00-TL havale edildiği, bu havalenin ticari defterlerde ….. nolu….. diğer ticari alacaklar hesabına kaydedildiği, Davalı şirketin …… bankası …. Şubesi hesabından “…..’ye” 14/06/2012 tarihinde 1.260.000,00-TL havale edildiği, bu havalenin ticari defterlerde 136.04 nolu ….. diğer ticari alacaklar hesabına kaydedildiği, Davalı şirketin …. bankası …. Şubesi hesabına 15/06/2012 tarihinde ….. adına 50.000,00 TL,….. adına 50.000,00 TL, ….. adına 50.000,00 TL, …. adına 50.000,00 TL, …. adına 150.000,00 TL, ….. İzmire adına 40.000,00-TL, …… adına 1.260.000,00-TL olmak üzere toplam 1.650.000,00-TL “SERMAYE TAAHHÜDÜ” açıklamasıyla para girişi olduğu, 14.06.2012 tarihinde şirket hesabından …..’ye 1.260.000-TL, ……’ya 1.552.000,00-TL tutarlarında olmak üzere toplam 2.812.000,00-TL ödeme yapıldığı banka tarafından sunulan hesap ekstrelerinde de teyit edilmiştir.
14.06.2012 ve 15.06.2012 valör tarihinde 7 ortak adına (….., …., ……, …., …., ….. İzmire) toplamda aynı miktarda 1.650.000-TL sermaye ödemesi gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Banka kayıtları ve itibar edilen bilirkişi tespitlerine göre, sermaye ödemelerine ilişkin olarak yapılan ödemelerin gerçeği yansıtmadığı, şirketin sermayesinin dışarıya çıkarılarak tekrar sermaye ödemesi gibi şirket kayıtlarına yansıtıldığı, anılan sermaye artırım işleminin fiktif olduğu bu durumda davacı yanın sermaye koyma borcunu yerine getirmediği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden söz konusu ortakların sermaye koyma borcunu usulünce yerine getirmedikleri çok açık olup, bu yönde bir delil sunamadığı, şirket hesabından aktarılmış tutarların hemen bu ortaklarca tekrardan şirket hesabına sermaye koyma borcu adı altında yatırılmak suretiyle usulsüzlüğe sebebiyet verildiği, nitekim davacı ile aynı durumdaki diğer kurucu ortakların işbu davada iptal konusu yapılan Genel Kurul Kararına bir karşı koyuşunun olmadığı, davacının talebi doğrultusunda sonuç doğuracak bir nitelik taşımadığı, tüm bu tespitler sermaye ödemelerine ilişkin olarak yapılan ödemelerin gerçeği yansıtmadığı, bu durumda davacı yanın sermaye koyma borcunu yerine getirmediği, şirketin TTK m. 456. vd. hükümlerine uyularak her zaman esas sermayesini artırma imkânına sahip bulunduğu, dava konusu olayda davalı şirketin mali yapısı itibariyle esas sermayenin artırılmasına ihtiyaç olduğu, davacının, mali durumu itibariyle sermaye artırım sonucu oluşacak yeni payları taahhüt gücünden yoksun olduğu ve davalı şirketin hâkim ortağının sırf bu güçsüzlükten yararlanmak amacıyla sermaye artırımı yapmak istediğini kanıtlayacak delilin sunulmaması karşısında davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile eksik 16,70 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 2.504,45 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/11/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)