Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/430 E. 2018/1051 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/430
KARAR NO : 2018/1051

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2015
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2018
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirketle ekte arz edilen 28.01.2015 tarihli sözleşme ile satın alacakları makinaları paylaşımı yapılacağını, daha sonra da banka havalesi ile de anında 500.000 TL ödeme yapıldığını, daha sonra banka havalesi ile de 490.000 TL ve 220.000 TL yollanarak toplam 1.210.000 TL yollandığını, ekte makbuzların sunulduğunu, ayrıca ekte müvekkile verilen makinalann dökümü ve satın alınan diğer makinalarda listeyle gösterildiğini, görüldüğü gibi modeli düşük makinalar müvekkil firmaya verildiğini, paylaşım, eksik ve eşitlik ilkesine ve sözleşmeye aykırı yapıldığını, verilen makine sayısının eksik olduğunu, fazladan verilen paranın ihtiyaç doğrultusunda kullanıldığını, müvekkil şirkete kestikleri makine faturası toplam 718.800 TL olduğunu, bu durumda müvekkil şirketin 497.200 TL fazla ödemesinin yanı sıra eşit olmayan paylaşımdan da zararı olduğunu,
Neticeten; fazla ödenilen 497.200 TL’nin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 200.000 TL’sinin, ticari faiziyle 05.03.2015 tarihinden itibaren faiziyle, ücreti vekalet ve masraflarıyla birlikte davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın dava dilekçesinden sonra tarihsiz bir dilekçeyi dosya içeriğine ibraz ettiğini, 6100 sayılı HMK gereği iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesine muvafakat etmediklerini, müvekkili ile davacı arasında 28/01/2015 tarihinde tarafların birbirine uygun irade beyanları doğrultusunda şifahi bir mutabakat sağlandığındı, mülkiyeti müvekkiline ait bulunan ve toplam bedeli 17.950.000,00 TL olan 19 adet makinenin yarısına, 975.000,00 TL karşılığında davacının ortak olması, ödemenin ise 500.000,00 TL sinin aynı gün nakit, geriye kalan bakiyesinin ise en geç 30/01/2015 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığını, bunun üzerine tarafların mutabık kaldığı ölçüde 28/01/2015 tarihli yazılı sözleşme hazırlanarak taraflarca imza altına alındığını, fakat davacının şirketler arasındaki ticari ilişkilerde yapılacak parasal ödemeleri banka kanalı ile yapılmasına dair mevzuattan kaynaklanan zorunluluk nedeni ile elden ödeme yerine banka havalesi ile ödeme yapacağını beyan etmesi üzerine tarafların davacının banka hesabının bulunduğu ….. Bankası …. şubesine birlikte gittiklerini ve davacı tarafın müvekkili şirketin …. Bankası …. Şubesindeki banka hesabına makinelerin sipariş avansı açıklamasıyla 490.000 TL tutarında havale gönderdiğini anılan havaleden sonra ise sözleşme metni taraflar arasında teati edildiğini, 28/01/2015 tarihli sözleşmede 500.000 TL tutarında bir ödemeden bahsedilmesine rağmen bu tutardan 10.000 TL eksik ödeme yapılmasının sebebinin ise davacının banka havalesinden önce döviz bozdurması üzerine oluşan kur farkından kaynaklı davacının eline eksik para geçmesinden mütevellit olduğunu, kalan 10.000 TL nin ise 30/01/2015 tarihinde ödeyeceğini şifahi olarak müvekkiline söylediğini, müvekkilinin ise taraflar arasındaki geçmişten gelen tanışıklıktan mütevellit güven ilişkisi ile arada hatırı sayılır kişilerin bulunması sebebiyle davacının bu teklifini kabul ettiğini ve sözleşme metnini teatisine katılmış olduğunu 30/01/2015 tarihinde davacı tarafından müvekilinin aynı banka hesap numarasına “makinelerin sipariş bedeli” açıklaması ile 220.000 TL tutarında ödeme gönderildiğini, böylece davacı tarafından müvekkiline toplamda 710.000 TL ödeme yapıldığını, 28/01/2015 tarihli sözleşmede davacı tarafın müvekkiline 975.000,00 TL ödeme yapması kararlaştırılmış olmasına rağmen davacının eksik ödemede bulunduğunu, davacının eksik ödemeyi bilmesine rağmen Bakırköy ….. Noterliğinin 09/02/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini müvekkiline göndererek satın aldığını belirttiği makinelerin davacının kendisine teslimini istediğini belirtmiştir. Müvekkilinin davacıya Bakırköy ….. Noterliğinin 16/02/2016 tarihli ihtarnamesini davacıya göndererek davacının eksik ödemede bulunduğu hususunu bildirmiştir.
Dosya kapsamında tarafların ticari defter, fatura ve belgeleri ihtarname örnekleri ve tarafların beyan dilekçeleri incelenmiş olup tüm dosya kapsamında bilirkişi heyet raporu aldırılmış olup tarafların rapora karşı itiraz ve beyanları doğrultusunda yeni bir bilirkişi heyetinden tekrar rapor aldırılmıştır, bilirkişi raporları birbirleri ile uyumlu olup denetime elverişli olduğu mahkememizce de tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, “975,000 TL ‘nin 500,000 TL ’si sözleşmede nakit alınmıştır.” ifadesinin yorumundan kaynaklandığından, anılan ibaretinin yorum ilkeleri çerçevesinde yorumlanması gerekmektedir. TBK. m. 19/1 şu hükme yer vermiştir: “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlanın gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”Ancak bir sözleşmede her zaman tarafların gerçek ve müşterek amaçlarını bulmak ve buna bakarak yanım yapmak mümkün değildir. Bu nedenle muhatap, beyan yapılırken kendisince bilinen hal ve şartlara ve beyanda bulunanın Önceki davranışlarına iyi niyetle dayanarak, sözkonusu beyana hangi anlamı vermekte haklı olur İdiyse, işte bu anlamı bulmak, yorumun esasım teşkil eder. Bir başka deyişle, beyan muhatabın fiilen o beyanı nasıl anladığına ya da kendisince bilinebilen bütün hal ve şartları dürüstlük (objektif iyi niyet) kuralları gereğince değerlendirerek nasıl anlaması gerektiğine bakılması icapeder ki, tnı güven ilkesinin bir sonucudur. Dolayısıyla bir sözleşme veya bir sözleşmenin bir kaydı yorumlanırken bir irade beyanının arkasında saklanabilen iç irade araştırılmaz. Taraflardan her biri, yaptığı irade beyanını karşı taraf (dürüstlük kuralı gereğince) nasıl anlayabilecekse öylece bağlıdır. Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu bir kararında bu konuda, “beyan muhatabının fiilen o beyanı nasıl anladığına yada kendisince bilinebilen bütün hal ve şartları dürüstlük (objektif iyiniyet) kuralları gereğince değerlendirerek nasıl anlaması gerektiğine bakılması icabeder ki, bu (güven ilkesi)nin bir sonucudur ” sözlerine yer vermiştir. Sözleşme yorumlanırken “şüphe halinde sözleşmeyi düzenleyen aleyhine yorum” prensibinin de dikkate alınması gerekir. Sözleşmede aydınlık olmayan (vuzuhsuz) sözcükler veya deyimler kullanılmışsa, bu konudaki tereddüt, sözleşme metnini bizzat kaleme alan tarafın aleyhine yapılacak bir yorumla giderilir. Bu kural, Roma Hukukundan beri bilinen in dubio contra stipulatorem yani şüphe halinde sözleşmedeki kaydı koyan kimse aleyhine yorum gerekir formülü ile ifade edilir.
Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının ödemekle yükümlü olduğu toplam tutarın 975-000-TL olduğu noktasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Buna karşılık davacının davalıya neden fazla ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir makul açıklama yapılamamıştır. Yine, davacı tarafından keşide edilen 09/02/2015 tarihli ihtarnamede ” ….sözleşme gereği …… ….. Şubesi’nden 28/01/2015 tarihinde …..Şubesine, …. Şubesi ‘nden 30/01/2015 tarihinde gönderilen miktarlarla sözleşme gereği ödemesi yapılmıştır. Bu güne kadar ne makinelerimizi vermediniz nede paramızı iade etmediniz. Bu şartlar altında 3(üç) gün içinde makinaları teslim etmenizi ya da paramızı iade etmenizi talep ederim. Aksi takdirde hakkınızda hukuki ve cezai işlem yapacağımı ihtar ederim” denilerek elden 500.000,00-TL ödendiğinden hiç bahsedilmemiş, tam aksine davalıya yapılan ödemelerin “… Şubesi’nden 28/01/2015 tarihinde …..Şubesi’ne,….. Şubesi’nden 30/01/2015 tarihinde gönderilen miktarlarla” sözleşme gereği ödemelerin yapıldığı belirtilmiş, bir başka deyişle sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin bu iki banka aracılığıyla yapılan ödemelerle sınırlı olduğu açıkça ikrar edilmiştir.
Ödemelerin bu iki banka aracılığıyla yapılan ödemelerle sınırlı olduğunun açıkça ikrar edilmiş olması, 500,000-TL gibi yüklü miktardaki bir meblağın elle taşınarak fiilen teslim edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olması, yine bu miktardaki paranın banka yoluya havale edilmesinin basiretli davranma yükümlülüğünün de gereği olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının fiilen yaptığını iddia ettiği 500,000-TL lik ödemeyi yapmadığı sonucuna varılmaktadır. Yargıtay da vermiş olduğu kararlarında, sözleşmede “sözleşme bedelinin nakden ve tamamen alınmış olduğuna ” ilişkin bir ibarenin yer almasının tek başına ödemeyi ispat etmeye yeterli olmadığını, ödeme olgusunun yapılıp yapılmadığının ayrıca araştırılması ve ispat edilmesi gerektiğini kabul etmektedir.
Tüm dosya kapsamında dosyaya sunulu deliller tarafların beyanları ve birbirine uyumlu iki ayrı heyet raporu neticesinde davacının ispat yükü üzerinde olduğundan davasını ispata yönelik somut delil sunmamış olduğu, davalıya neden fazla ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir makul açıklama yapılamaması, sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin sunulu ihtarnamede de belli olduğu üzere belirtilen iki banka aracılığı ile yapılan ödemelerle sınırlı olduğunun ikrar edilmiş olması, 500.000 TL gibi yüklü miktardaki meblağın elle taşınarak fiilen teslim edilmesi hayatın olağan akışına aykırı olması, yine bu miktardaki paranın banka yolu ile havale edilmesinin basiretli davranma yükümlülüğünde gereği olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıdan dava tarihi itibari ile iddia ettiği gibi fazla ödemeden kaynaklanın bir iade alacağının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 3.415,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.379,60 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 17.950,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345. maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekilini yüzlerine açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/11/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır