Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/412 E. 2019/616 K. 24.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/412
KARAR NO : 2019/616

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/04/2015
KARAR TARİHİ : 24/06/2019
KARAR YAZILMA TARİHİ : 23/07/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin ilaç ve kozmetik alanında uzun yıllardır faaliyet gösteren büyük bir şirket olduğunu, başta hijyenik sabunlar olmak üzere, ecza ve kozmetik alanında faaliyet göstermekte olduğunu, işbu davaya da konu hijyenik sabunun üretimini yaptığını, Türkiye’ de “erit-dök” tekniği ile hijyenik sabun üreten ilk ve tek şirket olma niteliğine haiz olduğunu, davalı …..’ün müvekkil şirketin eski çalışanı, eski ortağı ve eski yönetim kurulu üyesi olduğunu, Ocak 2012′ de hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, davalı … ….’ ün davalı şirket ….. İç ve Dış Tic. AŞ ni kurduğunu, kurulan bu şirkette müvekkili davacı şirket tarafından üretilen hijyenik sabun benzeri ürünlerin üretilmesi suretiyle, rekabet yasağına aykırılık sebebiyle davayı açmanın zorunlu hale geldiğini, …. kurucu odağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu …… İç ve Dış Tic. A.Ş. adlı şirkette bu şirketin faaliyet alanı dışında kalan, ancak davacı şirketin faaliyet alanı kapsamında olan, hijyenik sabun üretimi ve pazarlaması yaptığını, davalının bahsi geçen hijyenik sabun üretimini tescilli olmayan “…..” markası adı altında yapmakta olduğunu, işbu sabunların üretiminde davacı şirkette öğrendiği ticari ve teknik bilgileri kullandığını, Türkiye de sadece davacı şirket tarafından uzun yıllardır kullanılan “erit-dök” tekniğini kullanarak, müvekkil şirketin ürettiği ürüne benzer nitelik ve görünümde hijyenik sabun üretimi yaptığını, ürünlerini doktor- eczane – ecza deposu çalışma sistemi ile piyasada satışını gerçekleştirdiğini, davalı yanın davacı şirket ile haksız rekabet içerisinde olması sebebiyle bu rekabetin önlenmesi, ortadan kaldırılması ile bu rekabet sonucu uğranılan zararın tazmini talebi ile davanın açıldığını davacı şirketin ürettiği ürünler ile davalı tarafından üretilen ürünlerin gerek üretim tekniği gerekse nitelik ve görünüm bakımından aynı özellikte olduğunu bu nedenlerle davalı yan tarafından üretilen sabunlar ve diğer ürünler ile bunların üretiminde kullanılan müvekkili şirkete ait ticari sır niteliği taşıyan her türle belgenin toplatılmasını dava konusu haksız rekabet teşkil eden sabun ve diğer ürünlerin üretiminin durdurulmasını, davalı … Kök tarafından kurulan diğer davalı …unvanlı iş yerinin 3. Şahıslara devredilmesinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kozmetik sektöründe, cildiyeye dair gelen en çok sorunların sektörde bilinen bir vakıa olduğunu, bunların akne, siyah nokta ekzama, bebekler gibi narin ciltler, toleranssız hassas ciltler olduğunu, bu alanlara yönelik, ara yardımcı ve temizleyici ürün amacıyla, tıbbi olmayan sabunların geçmişten bu yana üretildiğini ve üretilmekte olduğunu, bu üretimlerin davacının tekelinde olmasının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin, sektördeki 10 yılı aşkın deneyimden hareketle, sayılan 5 alana yönelik, yasal tüm izinleri aldığını, ….. markası ve şekli altında ………Sabun ….. …. Sabun, ‘…….. Sabun, …….. Sabun ve ……… Sabunları konusunda ehil ve yasal izinleri olan bir firmaya fason olarak ürettirip satımlarını gerçekleştirmeye başladığını, …. markası ile ….. markalı sabunların ne görsel, ne ambalaj, ne nitelik ne de nicelik anlamında bir benzerliğinin olmadığını. Kimya Mühendisi….. imzalı sunulan ….. ve …. markalı sabunların karşılaştırma tablosunda, 2 sabun markasının formül olarak da birbirlerinden farklı olduğunu, aynı zamanda …. markalı ürünlerin bitkisel aktifler içermediğini buna karşılık ….. markasının bitkisel aktifler içerdiğinin raporda açıkça yazılmdığını. Ayrıca aynı mühendis imzalı detaylı içerik raporunda da, müvekkil şirkete ait tescilli – markalı sabunların içeriklerinin daha geniş, daha nitelikli olduğu da görüldüğünü, ayrıca müvekkil şirketin ürettirdiği sabunlarda irritan madde içermediğine dair dermatolojik testlerin tümünde mevcut olduğunu, bu 5 farklı sabun müvekkilinin tek faaliyet alanı olmadığını, Güneş yağı sprey, losyon, jel, şampuan gibi ürünlerde müvekkilimin satış ve ürün gamında yer aldığını, ayrıca tekstil işiyle paralel ürün satışlarınında mevcut olduğunu, uzun yıllardır erit-dök tekniği ile birçok firmanın üretim yaptığını, bu tekniğin hiçbir şirketin, şahsın inhisarında bulunmadığını, nitekim piyasada bu teknik ve üretimi ile ilgili kursların dahi verildiğini, Türkiye de bu teknikle üretim yapan firma ve görselleri dilekçe ekinde sunulduğunu, bu eylemlerde bir hukuksuzluk olmadığını, davacının iddiasının aksine birçok firmanın bu yöntemle üretim zaten yaptırdığını, erit- dök kullanılmadan kalıp, model sabun üretimi yapılamayacağını, Davacı şirket çalışanlarından …..’ın 30.06 2015 tarihindeki Esenyurt Kıraç Polis Merkezi Amirliği’ nde verdiği ‘Bilgi Alma Tutanağında’ ‘Davacı Şirketin, bu kişinin sosyal haklarını vermemek için işyerinden kendisini işten çıkarttığı, iş aradığı bir dönemde davalı şirketin iş ilanıyla haberdar olup müracaat ettiğini ve işe girdiğini, ayartmanın olmadığını, bizzat form doldurarak işe girdiğini beyan ettiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin, Davacı yana kendisiyle aynı işleri yapmayacağına dair bir taahhütte bulunmadığını, üretim kısmında olmadığı için davacının üretim metod ve tekniklerini bilebilecek konumda da olmadığını kaldı ki, üretimini fason yaptırdığını, davacının dava açmakta HMK 114/1/h gereği hukuki yararı bulunmadığını, müvekkilinin tescilli markası ile tüm işlemlerini yaptığını, dava konusu yapılan sabunların …. markası altında olduğunun iddia edilmesi davacı şirket adına tescilli olmaması nedeniyle dava açmasında davacının dava ehliyeti olmadığını ve davanın TTK 60.maddesi gereğince 1 yıl içinde açılmaması nedeniyle zamanaşımı nedeni davanın reddini talep etmiştir.
Dava, davacının eski çalışanı ve aynı zamanda şirket ortağı davalı ile iş akdinin hitamından sonra iş akdi ve hizmet ilişkisinin bitiminden sonra olmak üzere rekabet etme yasağına aykırılığa dayalı haksız rekabetin giderilmesi ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat haksız rekabete konu üretimlerin durdurulması ve davacının ticari sırlarının davalıdan toplatılmasına ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemeleri yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Haksız rekabete ilişkin kimya mühendisi Dr. ….., Eczacı ….. ve hukukcu Prof. Dr. ….. den aldırılan 20/04/2018 havale tarihli raporunda; her iki firmanın satışa sunmuş olduğu sabun numunelerinin mukayese edildiğinde ambalaj, etiket, renk, koku, görünüş, içerik ve kalıpları bakımından birbirinden tamamen farklı olduğunu, birbirlerine benzemediğini, kalıp sabun imalatının uzun yıllardır ülkemizde yapıldığını, özel bir eser olmadığını, eğitimini alan herkesin sabun yapabileceğini ayrıca sabun yapılışının butik kurslarda, internette pek çok tarifinin bulunduğunu, sabun imalatının bir buluş veya eser olmadığını, erit-dök tekniğinin bir buluş veya eser olmadığını piyasada erit-dök tekniği ile üretilmiş pek çok marka kalıp sabun örneklerinin satışının bulunduğunu, erit-dök tekniğinin de uzun yıllardır kullanılıyor olduğunu, yine piyasa da erit-dök tekniği ile yapılmış bir çok marka sabunların satışa sunulduğunun görülebileceğini, genital bölge temizleme spreyleri mukayese edildiğinde ambalaj, etiket, püskürtme özellikleri, içerikleri gibi pek çok özelliğinin birbirinden çok farklı olduğunu, birbirine benzemez olduğunu, bu nedenlerle davalı şirketin davacı şirketin ürettiği sabunlar ve benzeri üretip piyasa sürmek ve satmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunun söylenemeyeceğini bildirmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine mahkememizce yeniden kimya mühendisi ….., eczacı …., haksız rekabet uzmanı öğretim görevlisi …. den heyet raporu aldırılmış, bilirkişi heyeti 22/02/2019 tarihli heyet raporunda yapmış olduğu detaylı inceleme sonucunda TTK m.396 daki rakabet yasağının yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesinden sonra kalkacağını, davalının davacı şirketten payını devredip ayrıldıktan sonra rekabet yasağına tabi olmayacağının açık olduğu, ürünlerin marka ismi farklı olarak satışa sunulduğunu, ambalaj, etiket, renk, koku, görünüş, içerik ve kalıpları bakımından birbirlerinden farklı olduğunu, birbirlerine benzemediğini, sabun üretiminin herkes tarafından yapılabileceğini, erit-dök tekniğinin uzun yıllardan beri kullanılan bir teknik olup harcı alem olduğunu, piyasada bu teknik ile üretilmiş pek çok marka kalıp sabun bulunduğunu, yine genital bölge temizleme spreylerinin mukayesesinde ambalaj, etiket, püskürtme özellikleri, kokuları, içeriklerinin iltibasa meydan vermeyecek derecede farklı olduğunu davacı tarafın davalı tarafından ticari ve bilgi sırlarının alınıp üretim yapıldığı iddia edilmiş olsa da bu konuda dosyaya sunulmuş bir delil olmadığını davalının üretimde kullanılacak bilgi ve tekniğin sır kapsamında olmadığını, herkesin yapabileceği ürünlerin ticari sır ve bilgi kapsamına girmeyeceğini bir işletmenin başka bir işletmenin personelini transfer etmesinin serbest iktisadi rekabete aykırı düşmeyeceğini dosya kapsamında davalının davacının işçisine çıkar sağlayarak ayarttığını yada iş sırlarını ifşa etmeye, ele geçirmeye yönelttiğine ilişkin bir delil bulunmaması, davacının işçisi olan …..’ın iş akdinin sonlanmasından sonra davalı da çalışmasının tek başına haksız rekabete neden olmayacağını bildirmiştir.
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2). Somut olayda ispat yükü davacı üzerinde olup davacı iddialarını ispatlayamamıştır.
İncelemeye sunulan deliller birbiriyle uyumlu ve denetime elverişli bilirkişi heyet raporları ile tüm dosya kapsamına göre, davalıların davacı şirketin malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya (iltibasa) yol açan davranışlarda bulunmak suretiyle haksız rekabette bulundukları iddiasının tespit edilememesi, davalıların; davacı şirketin ürettiği sabunları gerçeğe aykırı, yanıltıcı, gereksiz şekilde kötülemek sureti ile kendi ürettikleri sabunları öne geçirmeye yönelik davranışlarda bulunmak suretiyle haksız rekabette bulunduklarının tespit edilememesi, davacı şirketin eski çalışanlarından …..’ın davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başlaması, bu durumun bizzat davacının beyanlarından anlaşılması, henüz çalışırken herhangi bir teklif aldığına dair davacının iddiasının bulunmaması nedenleriyle davalıların TTK md.55.1.b.2 belirtilen davranışlarda bulunmak suretiyle davacı şirkete karşı haksız rekabette bulunduklarının tespit edilememesi, davalının ürettiği ürünlerin ambalaj etiket, renk, koku, görünüş, içerik ve kalıpları bakımından davacı şirketin ürettiklerinden farklı olması nedeniyle davalıların TTK md.55.1.b.3’de belirtilen davranışlarda bulunmak suretiyle davacı şirkete karşı haksız rekabette bulunduklarının tespit edilememesi nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 34,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,24 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan gider olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf-temyiz sınırının altında kalması nedeniyle KESİN olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/06/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır