Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/130 E. 2018/983 K. 01.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/130
KARAR NO : 2018/983

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/05/2011
KARAR TARİHİ : 01/11/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2018
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; İstanbul’un artan su ihtiyacının karşılanması amacıyla 1997 yılında büyük …Projesi’nin hazırlandığını 3 aşamadan oluşan projenin 1. aşamasının inşaatına 2001 yılında başlandığını ve 2010 yılında tamamlanmasının hedeflendiğini, 2007 yılında ….’nin projenin 1. aşamasının bitmesini beklemeden ….. arasında 105 km lik boru hattında ….. arasında kalan 30 km lik boru hattını tamamlayarak …çayının …. isale hattına bağlanması için ihale açtığını, yapılan ihaleyi ….müşterek teşebbüs ortaklığını aldığını davacı şirketin ….müşterek teşebbüs ortaklığının alt taşeronu olarak 08/06/2007 tarihinde ….. …sistem …. km 103-134 arası ikmal inşaatı hasarlı kısım onarım kısmı ve bağlantı işi ile hendek kazısı ile kazıların depo yerine nakli, yataklama, boru montajı ve kaynağı gömleklemesi ve geri dolgusu ile ilgili olarak 1 nolu taşeron sözleşmesi ile akabinde 20/08/2007 tarihinde bu sözleşmeye ek olarak …. ve …. nehirleri, nehir geçişleri ve boru döşeme işleri ile ilgili olarak ek protokol imzalandığını, davacının işi 22/11/2007 tarihinde bitirdiğine dair davalı tarafça 25/08/2008 tarihinde belge verildiğini ve projenin önemli bir etabının böylece törenle hizmete girdiğini, davacının sürekli olarak hakedişlerin yapılması için hazırlık yapıp davalılara sunmasına rağmen hakedişlerin onaylanmadığını ve kesin hesabın yapılmadığını, davacının işi tamamlamış ve davalılardan KDV dahil 26.737.909,00-TL alacağı tahakkuk etmesine rağmen yalnızca 6.545.238,-TL ödeme yapıldığını, kalan 20.192.671,00.-TL’nin ödenmediğini bu alacak yönünden davalıların cebir, tehdit, ikrah ve davacının içine düşürüldüğü muzayaka halinden yararlanarak davacı şirkete 29/01/2008 tarihli ibraname ve hakediş raporu ile 13/03/2008 tarihli teslim tutanağının imzalattırıldığını, davacının imzalattırılan bu ibraname, hakediş ve teslim tutanağının iptali ve alacağın tahsili ile ilgili olarak Bakırköy … ATM’nin ….sayılı dosyası ile dava açtığının mahkemenin taraflar arasındaki tahkim şartı nedeniyle davanın hakemde görülmesi gerektiğini belirterek görevsizlik kararı verdiğini davacının bu nedenle hakem heyeti huzurunda dava açtığını, hakem heyetinin yasal sürede uyuşmazlık hakkında karar veremediğini, hakem süresinin uzatılmasına ilişkin davanın da reddedildiğini, bu nedenle de eldeki davanın açıldığını yaptıkları iş nedeniyle davacı şirkete ödenen miktarın hakettiklerinin yalnızca %39’u kadar olduğunu davacı tarafça yapılan sözleşmeye hak ve nezaket kurallarına göre gerçek bedellerini KDV dahil 26.737.909-TL olduğunu ve ödenen düşürdükten sonra kalan bakiye alacağın 20.192.671 TL olduğunu, davalı tarafın davacının alacaklıları ve onlar adına 3. şahıslar tarafından yapılan ölümle tehdit, icra ve hacizler ile muzayaka halinde bulunmasından faydalanarak ibraname ve hakedişi imzalatmış bulunması nedeniyle bu ibraname ve hakedişin BK 29-30-31 maddelerince geçersiz olduğunu belirterek ikrah ve muzayaka sonucu zora düşürülerek davalılar tarafından imzalattırılan 29/01/2008 tarihli hakediş raporu ve ibraname ile 13/03/2008 tarihli teslim tutanağının iptaline, akabinde kesin hakediş alacağı olan 20.192.671-TL nin şimdilik fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000-TL’ sinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; BK 31. maddesi gereğince eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden çok sonra açılması nedeniyle esasa girmeden reddedilmesi gerektiğini davacının talepleri hususunda daha evvel yargılama yapılıp davanın reddedildiğini Bakıköy …. ATM’nin ….sayılı dosyasında mahkeme tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 25. maddesindeki tahkim şartı nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, davacı tarafça hakem heyetine müraacat edildiğini, hakem heyetinin 6 aylık süre içinde karar veremediğini, hakem heyetinin süresinin uzatılması için açılan davada Bakırköy …. AHM tarafından verilen iş bölümü itirazının kabulü ile dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesi hususundaki kararın süresinde müracaat edilmemesi nedeniyle …. ATM’ tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu nedenle de davacının HMK.193 gereğince hakem nezdinde yapılan yargılamanın devamı olarak yargılamaya devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle de hak düşürücü süre yönünden, zamanaşımı nedeniyle ve olmadığı takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER: Bakırköy …. ATM.’nin ….-…. Bakırköy …. . AHM.’nin …. sayılı dosyaları, hakem heyeti dosyası, 16/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporu ve 09/05/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporu, tanık beyanları, Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 19/01/2015 gün ve …. sayılı kararı, ihtarname ve fatura suretleri, ödeme dekontları, imalat planı ve tüm dosya kapsamı.
Mahkememize ait 21/12/2012 gün ve …. karar sayılı kararımızın davacı ….San. Tic. A.Ş. vekili Av. ….tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi sonucu Yargıtay …. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 30/04/2014 gün …. karar sayılı kararı ile bozularak mahkememize gönderilmesi sonucu bu kez davalılar vekili Av. …. arafından karar düzeltme talebinde bulunulması sonucu Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 19/01/2015 gün ve …. karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilerek mahkememize gönderilmekle mahkememizin 2015/130 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Bakırköy … ATM.’nin ….sayılı dosyasını tekkikinde; davacı tarafın eldeki davaya da konu edilen 29/01/2008 tarihli ibranamenin iptali ile kesin hakedişlerinden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,TL nin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talebi ile 29/01/2009 tarihinde dava açtığı, …. ATM’nin …. sayılı 02/07/2009 tarihli kararı ile dava dilekçesinin davanın tahkimde görülmesi gerektiğinden reddine karar verildiği, söz konusu karar henüz kesinleşmeden davacı tarafça hakem heyetine müracaat edildiği ve hakem heyetinin 13/07/2009 tarihli toplantı ve karar tutanağından hakem heyetini oluşturacak kişilerin belirlenerek taraflara uyuşmazlıkla ilgili beyanlarını ve delillerini sunmak üzere 30 gün süre verildiği , hakem heyetinin kanunda ön görülen yasal süre olan 6 aylık süre içinde uyuşmazlıkla ilgli bir karar verememesi nedeniyle davacı tarafça hakem heyetinin süresinin uzatılması amacı ile Bakırköy … . AHM’de 11/01/2010 tarihinde dava açıldığı , Bakırköy … AHM’nin ….sayılı 17/02/2010 tarihli kararı ile davalı tarafın iş bölümü itirazının kabulüne karar vererek dosyanın Bakırköy Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği, tarafların yokluklarında verilen kararın davacı tarafa 18/02/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve dosyanın … ATM.’ne gönderildiği,…. ATM’nin … sayılı 26/05/2006 tarihili kararı ile iş bölümü nedeniyle verilen kararın kesin oluşu ve 10 günlük yasal süre içinde gönderme talep edilmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın temyiz edildiği ve Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 03/11/2011 tarih…. sayılı kararı ile onama kararı verildiği, karar düzeltme talep edildiği, daha sonra bu talepten feragat edilmesi nedeniyle kararın 18/04/2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 21/12/2012 tarihinde dava değerini ıslah ettiklerini belirtmiş, dava değerini 10.870,000 TL ye çıkartmış ve harcını da aynı tarihte mahkeme veznesine depo etmiştir.
Mahkememizin 14/05/2015 tarihli celse ara kararı gereği, İnşaat Mühendisi borçlar hukuku ve mali bilirkişiden oluşturulacak heyet marifetiyle uyuşmazlık konularında 16/01/2017 havale tarihli bilirkişi raporu alınmış, tarafların itirazların doğrultusunda 16/03/2017 tarihli celse ara kararı gereği mahkememiz dosyası itirazları karşılar nitelikte rapor alınması için yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişiler 09/05/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporu sunmuştur.
GEREKÇE:
Dava, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
….Müşterek Teşebbüs Ortaklığı ile ….San. ve Tic A.Ş. arasında 08.06.2007 tarihinde Taşeron Sözleşmesi tanzim edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu, bu sözleşmeye göre kendisi de yüklenici olan (iş sahibi konumundaki ….ortaklığı) DSI’den almış olduğu işi taşeron firma olan yükleniciye sözleşme ile devretmiştir. Somut olayda, davacı tarafından davalılara gönderilen 26.01.2009 tarihli ihtirnamede, “hata ve hile sonucu ibranamenin imzalanıp muhatap ortaklığa verildiği” belirtilerek hata ve hile hukuksal nedenine dayanılarak ibraname ile bağlı kalınmadığı davalılara bildirilmiş, ihtarname 28.01.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı 818 sayılı Borçlar Yasasının 31. maddesi hükmüne göre bir yıllık hak düşürücü sürede “ibraname ile bağlı olmadığı” beyanını davalı tarafa ulaştırdığı anlaşılmıştır. İbraname, TBK 132. Maddesine göre, borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. Dava konusu iddia edilen alacak ile ilgili ibraname davacının tüm alacağını tahsil ettiğini ispatlayan bunun dışında başkaca herhangi bir hak ve alacağının da bulunmadığını gösteren hukuki bir belgedir. Dosyaya davacı tarafından sunulan kübaj çizimlerinin taraflarca üzerinde mutabık kalınan çizimler olmadığı, sadece davacı iddiasından ibaret olduğu, bu sebeple hukuki geçerliliğinin olmadığı, hesaba konu miktarların davacı kesin hakkediş rakamlarında olduğu biçimi ile kalmasının uygun olacağı, herhangi bir fazla kaya kazı ve nakliye işinin olmadığının kabul edilmesi gerekeceği ve buna bağlı olarak da, bu kalemde davacı lehine herhangi bir ek ücret ödemesinin gerekmediği, itibar edilen bilirkişi raporunun Teknik kısımlarda yapılan açıklamalar da dikkate alındığında alacaklı olduğunu iddia eden davacı, alacaklı olduğunu ve bu alacaklarının da, bakiyesinin -0- olduğu tespit edilen hesaplara kaynak teşkil eden işlerin aslında olduğundan daha farklı ve fazla olduğu iddiasına dayandırmaktadır. Yapıldığı iddia edilen işlerin gerçekte yapılan işlerden daha fazla ve bunların da fiyatlarının birim ve total olarak hakkedişlerden daha fazla olduğu ispatlanmalıdır. Davacı ise bu hususu herhangi bir resmi niteliği olmayan belgelere dayandırmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 31. maddesi “Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrar ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.” hükmüne amirdir. Somut olayda ,davacı tarafından davalılara gönderilen 26.01.2009 tarihli ihtarnamede “hata ve hile sonucu ibranamenin imzalanıp muhatap ortaklığa verildiği” belirtilerek hata ve hile hukuksal nedenine dayanılarak ibranameile bağlı kalınmadığı davalılara bildirilmiş, ihtarname 28.01.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacının talebi genel zamanaşımı olması olan 10 yıllık süreye tabidir, olaydaki ibraname ise alacaklının alacağından vazgeçmesini ifade eden ibra sözleşmesinden öte alacaklının alacaklarının tamamen elde ettiğini ifade eden teyid edici bir belge mahiyetindedir. Borçlu, davalı yapılan ödemeleri ispatladığı takdirde bu ödemelere ilişkin ibraname imzalanmamış olsa bile borç sona erer , şeklinde ifade edilmiştir. Zaten davacı yapılan işlemin sözleşmede kararlaştırılan ve hak edişlere yansıyan işlerden sonra olduğunu iddia etmektedir. Alacaklı olduğunu iddia eden davacı, alacaklı olduğunu ve bu alacaklarının da bakiyesinin o olaya tespit edilen hesaplara kaynak teşkil eden işlerin aslında olduğundan daha farklı ve fazla olduğu iddiasına dayandırmaktadır. Yapıldığı iddia edilen işlerin gerçekte yapılan işlerden daha fazla ve bunlarında fiyatlarının birim ve total olarak hak edişlerden daha fazla olduğu ispatlanmalıdır. Davacı ise bu hususu herhangi bir niteliği olmayan ve davalı tarafça da kabul edilmeyen belgelere dayandırmaktadır. Davacı tarafça sunulan kübitaj çizimleri taraflarca üzerinde mutabık kalınan çizimler olmadığı, hesaplama ve kabullerde herhangi bir fazla kaya kazı ve nakliye işinin olmadığı bu kalemde davacı lehine herhangi bir ek ücret ödemesinin gerekmediği davalı tarafından sunulan kübitaj hesapları da davalının kesin hak edişe konulan miktarların karşılığı olup bu rakamlara göre herhangi bir alacak bakiyesi davacı lehine oluşmadığı, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan kanun maddeleri irdelendiğinde; Davacının yevmiye defterinin 6762 sayılı TTK 70/6 -son hükmü gereğince bulunması gerekli kapanış ve envanter defterinde de 6762 sayılı TTK 72/3 hükmü gereğince bulunması gerekli kapanış tasdikinin yasal süresinde yaptırılmamış olduğunun bilirkişilerce tespit edildiği, usulüne uygun tutulmamış defterlerin sahibi aleyhinde delil olduğu HMK 190. maddesinde belirtilen ispat koşulu irdelendiğinde kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça (1086 sayılı kanunda bu maddenin karşılığının olmadığı ancak karşı ispata ilişkin 191. Maddesinde diğer tarafın ispat yükünü taşıyan tarafın iddianın doğru olmadığı hakkında delil sunabilir , karşı taraf faaliyeti için delil sunan taraf ispat yükünü üzerine almış sayılmaz 1086 sayılı yasanın 239.maddesi) iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkarın tarafa ait olduğu ticari defterler üzerinde usulüne uygun inceleme yaptırılması leyh ve aleyhte delil olma koşullarını düzenleyen TTK 82. maddelerine göre (6762 sayılı yasanın 68) delil olarak kabulü halinde ve akdi ilişkinin varlığına yönelik davacı iddiasının kanıtlanmamış olması durumunda tüm iş bedelini tanımlayan ve davacı tarafından düzenlenen fatura ve faturalar davalıya tebliğ olunmuş ise TTK 23/2 maddesine (6762 sayılı yasanın 25/3) göre sekiz iş günü içerisinde itirazda olunmamışsa kapsamının kesinleşmiş olacağından fatura iş bedeli olarak kabul edilmesi gerektiği olayda ise; Davacının, davalı tarafın kendisini tehdit ederek ibrayı imzalattığı beyanlarına karşın dosyada ispatlayıcı nitelikte bir evrak sunulmadığı, yapılan ibranın ileriye dönük olarak tarafları bağladığı, davacının alacağı olduğunu iddia ettiği konusunda hukuki veri ile ispatlayamadığından aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 161.419,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 161.383,60 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama 102,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 173.900,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 15 günlük yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak temyiz dilekçesi ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile verilen karar davacı şirket yetkilisi, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı. 01/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …