Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1046 E. 2018/674 K. 12.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1046
KARAR NO : 2018/674

DAVA : Ticari Şirket
DAVA TARİHİ : 20/11/2015
KARAR TARİHİ : 12/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/07/2018
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 20/11/2015

Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; Davalı şirket …. Yönetim Kurulu’nun almış olduğu 02.09.2015 tarihli ve…. sayılı Yönetim Kurulu Kararının, 20.10.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmek suretiyle yayımlandığını, işbu kararda görüleceği üzere, davalı şirketin sermayesinin 60.000.000,00 TL’ den 72.500.000,00 TL’sına çıkarıldığını, bu artırımın, 3.244.423,71 TL’sinin. sermaye düzeltmesi olumlu farklarından 4.655.263,42 TL’sinin geçmiş yıl kârlarından olmak üzere toplam 7.899.687,13 TL’sinin iç kaynaklardan, 4.600.312,87 TL’sinin ise bedelli artırım yoluyla nakden yapılmasına karar verildiğini, ancak kararın gerekçesinin belli olmadığını, Müvekkillerinin 2002 yılından bu yana tek kuruş kâr payı almadığı şirketteki paylarının, bu şekilde yapılan sermaye artışları ile sistematik bir şekilde kötü niyetli olarak günden güne eritildiğini, Davalı şirketin, ….tarafından 2002 yılında satın alındığından bu yana tek kuruş kâr payı dağıtmamış iken, Yönetim Kurulu Başkanı ….’ın şirket yönetimini ele geçirdiği 18.05.2008 tarihinden sonra mal varlığında akıl almaz ve açıklanamaz bir artış meydana geldiğini Davacı müvekkilinin, hiçbir maddi birikime sahip olmadıklarını ve maddi birikim yapmaları ve gelir elde etmelerinin davalı şirket ve davalı şirket Yönetim Kurulu Başkan tarafından fiilen engellendiğinden, söz konusu bedelli artırıma iştirak edemediklerini ve nihayetinde şirketteki hisse oranlarının daha da düşürüldüğünü, bahse konu artırım sonrası davacı müvekkilimi şirketteki hisseleri %39,11’den %33,78’e düştüğünü, Kayıtlı sermaye sistemine geçiş yapılan 03.04.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında alınan kararın iptali için Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde…. Esas sayılı dava ve mezkûr 08.08.2014 tarihli ve …. sayılıf Yönetim Kurulu Kararı’nın iptali için de Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….E sayılı dosyasında dava ikame edildiğini, Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas … Karar 23/03/2015 Tarih sayılı kararı ile söz konusu Yönetim Kurulu kararının iptali davasının, bağlı olduğu Olağanüstü Genel Kurul Kararının iptali davası ile (Bakırköy ….Asliye j ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava) ile birleştirildiğini, Davalı şirketin, öncelikle, 21.04.2015 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul Toplantısında alman 13.numaralı karar ile şirketin kayıtlı sermaye tavanını 100.000.000,00 TL’ye yükselttiğini, şirketin tamamen ödenmiş çıkarılmış sermayesinin 60.000.000,00 TL olduğu düşünüldüğünde neredeyse 2 katma dek kayıtlı sermaye tavan belirlenmesinin hiçbir mantıklı izahı bulunmadığını, nitekim işbu konudaki haklılıklarının ispatı için, 21.04.2015 tarihli 2014 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısında alman kararların iptali için Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. E sayılı dosyasında davacı müvekkili tarafından iptal davası açıldığını, ardından da, aynı bir evvelki yıl yaptığı gibi işbu davaya konu 02.09.2015 tarihli ve …. sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile davalı şirket sermayesini 60.000.000,00 TL’ den 72.500.000,00 TL ‘sına çıkardığını ve henüz davalı şirketin kayıtlı sermaye sistemine geçişine ilişkin almış olduğu Olağanüstü Genel Kurul kararının iptali davası derdest iken, Yönetim Kurulu’nun üst üste yaptığı sermaye artışlarının hukuksuz olduğunu, davalı şirketin sistematik olarak her sene yüksek miktarda sermaye artışına gitmesinin hiçbir gerçekçi yanı olmadığını, bu bağlamda, davalı şirketi tek taraflı beyanının gerçekliğinin ve gerekliliğinin tespiti bakımından; dava dışı …. A.Ş.’ne müzekkere yazılarak LBMA’den kendilerine sermaye artışı için bir müzekkere gelip gelmediği, geldi ise ticari sır niteliğinde değil ise, mahkemeye sunmasına karar verilmesini, Daval şirket … Altın Borsaası’na üye iken, …. üyeliğinin zorunlu olup olmadığına ilişkin bilirkiş incelemesi yaptırılmasına, …. ‘ya müzekkere yazılarak, davalı şirkete gönderilen yazının bir suretinin istenmesine, …. Türkiye’de başka üyesi olup olmadığı, eğer var ise söz konusı sermaye artış talebinin diğer üyelerinden de talep edip etmediği, etmedi ise sebebi, sermaye artışının yerine getirme şartının süresi ve sermaye artışını yapmayan üyelerin akıbeti hakkında bilgi paylaşılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek; Öncelikle, iptali talep olunan 02.09.2015 tarihli ve …. sayılı Yönetim Kurulu KararınınI icrasının, davalı şirketin kayıtlı sermaye sistemine geçişine izin veren 21.04.2015 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararının iptaline ilişkin Bakırköy …ATM’nin …. E sayılı dosyası sonuçlanıncaya kadar İhtiyati Tedbir Kararı marifetiyle durdurulmasını, İşbu ihtiyati tedbir kararının ve huzurdaki davanın, davalı şirket Yönetim Kurulu Başkanı ….’ın eylem ve davranışları ile ekonomik zorluklar yaşayan müvekkili aleyhine teminat hükmedilmeksizin TTK m.488/1 uyarınca yargılama boyunca kararların icrasının geri bırakılmasına ve bu geri bırakma kararlarının İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne ilan için bildirilmesine ve davalı şirketin internet sitesinin ana sayfasında yayınlanmasına, anılan kararın TTK m.469/f. göndermesi ile uygulanacak olan TTK m.445 uyarınca kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptaline, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu, dava dilekçesinin müvekkili şirkete tebliğini; gerek 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. Maddelerine gerekse de bu kanun uygulanmasına dair yönetmeliğin 21. Maddesine ve dahi Yüksek Mahkeme uygulamasına açık aykırı olduğunu, bu nedenle de huzurdaki davadan haberdar oldukları 23.12.2015 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesinin yasa gereği olduğunu, 6100 Sayılı HMK’nun 127. Maddeci gereğince cevap süresinin uzatılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığı huzurdaki davanın, kayıtlı sermaye sistemine geçmiş bulunan müvekkili şirket yönetim kurul tarafından sermaye artırımına ilişkin olarak alınan yönetim kurulu kararının iptali talepli olduğun 6102 Sayılı TTK 460/5 gereğince, bu davanın, iptali talep edilen yönetim kurulu kararının ilanında; itibaren 1 ay içerisinde açılmak zorunda olduğunu, Yasada öngörülen sürenin hak düşürücü süre olduğunu, Sayın Mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında nazara alınması gerektiğini davanın öncelikle hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, yönetim kurulunun sermaye artışı’ yapmaya yetkili olduğunu, sermaye artışının tamamen zorunluluktan ve ticari gereklerden kaynaklandığını ve objektif nedenlerle yapıldığını, şirketin ….Piyasaları Birliği’ne üye olması ve en iyi rafineriler listesinde yer alması nedenleriyle sermaye artışının yapıldığını, müvekkilinin son beş yılda gerçekleştirdiği büyüme ve başarıda bu üyeliğin önemli katkılarının bulunduğunu, sermaye artışında pay sahiplerinin zarara uğratılmadığını, sermaye artışının büyük bir kısmının iç kaynaklardan yapıldığını, davacıların bilgi alma ve rüçhan haklarının engellenmediğini, yönetim kurulu başkanının mal varlığındaki artışın sermaye artırımı ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN … ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
TALEP:Davacılar vekili özetle; davalı şirket yönetim kurulunun 02/09/2015 tarih ve 2015/12 sayılı kararının butlan nedeniyle hükümsüzlüğüne, olmadığı takdirde iptali ile icrasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYAYA AİT DELİLLER: ticaret sicil kaydı, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası, Bakırköy … Sulh Hukuk Mahkemesine ait …. esas sayılı dosyası, bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden 28/09/2016 tarihli bilirkişi kök raporu alınmış, tarafların itirazları doğrultusunda 18/04/2017 havale tarihli ek bilirkişi heyet raporu alınmış, davalı vekili 09/05/2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, bilirkişi heyetindeki mali müşavir ve sektör bilirkişisinin heyetten uzaklaştırılarak yerine yenilerinin seçilmesine ve dosya üzerinde yeniden inceleme yapılarak çelişkinin giderilmesine bu da mümkün değil ise başka bir heyetten rapor alınmasını talep etmiş, mahkememizce yeni bilirkişi heyetinden 16/11/2017 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava ve birleşen dava, sermaye arttırımına ilişkin davalı şirket yönetim kurulu kararının butlanı ve iptali isteminden ibarettir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde alının bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına binaen, gerek dava gerekse birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın; sermaye artırımına ilişkin davalı şirket yönetim kurulu kararının butlan ya da iptalinini gerekip gerekmediği olduğunun tespiti olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere TTK yönetim kurulu kararlarının iptalini genel olarak kabul etmemekte istisnai olarak bu kararların iptaline olanak sağlamaktadır. TTK md. 560 (5)’e göre yönetim kurulu kararlan aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır. TTK’nın iptal davası açılmasına olanak sağladığı yönetim kurulu kararı kayıtlı sermaye sistemi benimsemiş anonim şirketlerde sermaye artırımına ilişkin olarak alınan karardır. Genel kurul alınan sermaye artırımı kararlarının iptalinden farklı olarak Kanun Koyucu burada bir aylık süre öngörmüş, onun dışında iptal koşulları bakımından TTK md. 445’in uygulanması gerektiğini hükme bağlamıştır. Her anonim şirket pay sahibinin Kanuna, esas mukaveleye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırı genel kurul kararlarına karşı, TTK md. 445’de öngörülen iptal davasını ikame etme hakkı vardır. Pay sahiplerinin iptal davası açabilmeleri için TTK md. 446’da öngörülen koşullar ise burada uygulama bulmaz. Zira pay sahibinin bu sıfatla yönetim kurulu toplantısına katılması mümkün değildir. Davanın bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmış olup aşağıda iptal koşulunun geçekleşip gerçekleşmediği incelenecektir. Davacı vekilince butlan gerekçesi olarak ileri sürülen yönetim kurulunun aldığı kararın pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki haklarından oy kullanma, toplantıya katılma gibi haklarının ihlali veya kısıtlanması söz konusu olmadığı, Burada olsa olsa rüçhan hakkı ile kar payının kısıtlanması veya kaldırılması hakkından söz edilebilir. Rüçhan hakkının kısıtlanması hususunda kanun koyucu yönetim kuruluna bu hakkın belirli koşullarda sınırlanması için olanak sağlamaktadır. Davalı şirket yönetim kurulunda bu hakkın kullanımı sınırlandırılmamış, sermaye artırımına katılacak ortaklar bakımından yasal düzenlemelere uygun biçimde rüçhan hakkı tanınmıştır. Aynı şekilde pay sahiplerini kar payına ilişkin hakları doktrinde de müktesep hak olarak nitelendirilmekle birlikte kanun bazı durumlarda bu hakkın kullanımının kısıtlanmasına izin vermektedir. Yapılar, sermaye artırımı genel kurulda belirlenen tavan içerisinde kalmış ve yasaya uygun olarak toplanan bir yönetim kurulunda alınmış olup, davalı şirketin esas sözleşmesinde bunu engelleyen bir düzenleme de bulunmamaktadır. İptali talep edilen karar esas itibarıyla kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık teşkil etmemekle birlikte davacının asıl iddiası olan ve iptal sebepleri arasında yer alan afaki iyiniyet kurallarına aykırılık bakımından da incelenmelidir. Çoğunluğun ortaklık çıkarları gerektirmediği halde gücünü kötüye kullanarak aldığı azlığı veya münferit pay sahiplerinin haklı çıkarlarını zedeleyen kararlar objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ederler. Dürüstlük kurallarına aykırılık hali esasen Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde ifadesini bulan genel kurulun anonim şirketlere uyarlanmasından ibarettir. Gerek Genel kurul kararlarının gerekse yönetim kurulunun sermaye artırımına ilişkin kararının geçerliliği bakımından kanuna ve esas sözleşmeye uygun olmaları yeterli olmayıp, ayrıca dürüstlük kuralına da uygun olmaları, çoğunluğun menfaati ile azlığın menfaatini dengede tutmaları gerekmektedir. Bu bağlamda irdelenmesi gereken husus ise iptali talep edilen YK kararının hakkın kötüye kullanımı yasağı kapsamında değerlendirilen hallerden birisini ihlal edip etmediğidir. Azlığın korunmasında eşitlik ilkesi etkin bir araç olmakla birlikte hakkın kötüye kullanımı yasağının tüm hallerinin bu ilkeye dayalı olarak önlenmesinin mümkün olmadığını belirtmek gerekir. Özellikle de az çok şirketin çıkarlarını koruyan kararların varlığı durumunda eşitlik ilkesi, hakkın kötüye kullanımını engellemek bakımından yetersiz kalmaktadır. İtibar edilen 16/11/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sektör bilirkişisinin tespitleri de dikkate alınarak incelendiğinde, Davalı şirket yönetim kurulu kararı sermaye artırımının davalı şirket bakımından bir gereklilik teşkil ettiği ortaya çıkmaktadır. Bir başka ifade ile davalı şirketin üyesi olduğu kuruluşun kurallarına uygun olarak sermayesini belirli bir tabanda tutmasının zorunluluk olduğu, bunun şirketin çıkarlarına aykırı olmadığını belirtmek gerekir. Sermaye artırımının bir gereklilik olduğu tespit edildikten sonra, bu amaca ulaşırken azlığın korunması bağlamında gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığına bakılması gerekmektedir. Her sermaye artırımı buna katılmayan pay sahipleri bakımın ortaklıktaki paylarının azalması yani sulanması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda ilk göze çarpan husus pay sahiplerinin rüçhan hakkına ilişkin düzenlemedir. Davalı şirket yönetim kurulu rüçhan hakkına ilişkin herhangi bir kısıtlamaya gitmemiş olması artırılan sermayenin ödenmesine ilişkin olarak kanunda öngörülen sürelere uyulması, sermayenin nakit kısmının 1/4nün dışında kalanının 24 ay içinde ödenmesinin yönetim kurulunun yetkisine bırakılması söz konusu kararın azlığın çıkarlarını zedelemeye onları şirket dışına çıkarmaya çalışılmadığını göstermektedir. Özellikle sermaye artırımının tamamının dış kaynaklardan yapılması yerine iç kaynakların da bu artışta kullanılmış olması amacın azlığı paylarının sulandırılması olmadığı kanaatini güçlendirmektedir. Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda davalı şirket yönetim kurulunda alman sermaye artırımı kararının şirketin çıkarları doğrultusunda alındığı, bu kararın çoğunluğun azınlığın menfaatlerini zedelemek amacı güttüğüne dair bir emareye rastlanmadığı kararın gerek butlanı gerekse iptali koşullarının yerine gelmediği anlaşılmakla Asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Asıl ve birleşen davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harç peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama 2,793,00 TL(tebligat,bilirkişi vs.) yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,

BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harç peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmediğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair karar, davacılar ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/07/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …