Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/286 E. 2019/1209 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/286
KARAR NO : 2019/1209

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin, davalı …. ile birlikte …… A.Ş.’de ortak olduğunu, şirkete dışarıdan para aktardığını ve 2010 yılı başında 203.608,39 TL alacaklı olduğunu, Müvekkilinin şirketin ortağı, yönetim kurulu üyesi ve çift imza şartı ile yetkili temsilcisi olduğunu, davalı ve diğer ortaklar ile aralarının açık, olduğunu, şirketin belirtilen adreste faaliyet göstermediğini, davalının müvekkili hakkında şirketin makinalarının beyinlerini çaldığı iddiası ile suç duyurusunda bulunduğunu,, davanın Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, müvekkil ve şirketin muhasebesini tutan babası hakkında şirket evraklarının çalınması ile ilgili başka bir suç duyurusunda bulunduklarını ama takipsizlik kararı ile sonuçlandığını, Şirkete ait bazı makinelerin satılmaya çalışıldığını haricen öğrendiğini ama ulaşamadığını, sonradan satıldığını öğrendiğini, makinaların Kayseri’de ….. Gıda Ltd Şti tarafından satın alındığının tespit edildiğini, bu amaçla Kayseri ….. Sulh Hukuk Mahkemesinin ….. değişik iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, ancak makinelerin …….. isimli firma tarafından satıldığı ve faturalardırıldığının anlaşıldığını, ancak satış işlemi sırasında davalı … ….’nın ve dava dışı eski ortak …..’ın da bulunduğunun tespit edildiğini, aslında makinelerin bunlar tarafından satıldığını, makine bedellerinin …… A.Ş. hesabına aktarılması gerektiğini, diğer makinelerin de yine mahkemece tayin edilecek bir adrese yedi emine tevdi edilmesinin gerektiğini, …… Yayıncılık Eğitim Sağl. Hizm. Ve Tic. A.Ş.’nin aktif ve pasiflerinin tespit edilerek ihtiyati tedbir konulmasını, şirkete kayyum atanmasını, makinelerin olmamasından uğranılan zararın fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
SAVUNMA: davalı … vekili özetle; müvekkilinin, …… Yayıncılık’ı 22.11.2008 tarihli sözleşme ile devralarak adını …… Yayıncılık eğitim ve Sağlık Hizmetleri Tic. A.Ş. olarak değiştirdiğini, bu devir sözleşmesi çerçevesinde de …..’a davacı … ile birlikte ödemek üzere toplam ….. olarak 66,538,57 TL bedelli toplam 532,308,56 TL adet 8 bono düzenlendiğini, …’in 66,538,57 TL bedelli toplam 532,308,56 TL adet 8 bono düzenlendiğini, Toplamda, 1,064,617,12 TL yapılan Bono + 123,666,37 Piyasa Borcu Toplam 1,188,283,49 TL Karşılığında Firmayı devraldığını ve çalışmaya başladını, Fakat Piyasa şartları ve ortaklar arasındaki uyumsuzluktan dolayı bu ortaklığı 3 ay kadar götürebilmiş daha sonrası ortağı olan …… ile sorunlar yaşamaya başladığını, bu süreçte ticaretin ve borçların zorluklarını gören davacının yalnızca 3 ay firmaya geldikten sonra kaçtığını ve müvekkili tüm bu borçların içerisinde yalnız bıraktığını, bu süreçte müvekkili aleyhinde dava açıldığını ve icra takipleri başlatıldığını, evine defalarca hacizler geldiğini, şirketin borçlarıyla yaklaşık 10 ay tek başına mücadele ettiğini, devir aldıkları şirkete yaklaşık 670,000 Lira (Yarısı İş karşılığı ) gibi bir ödeme yapıldığını, şirketin açık durumu dolayısıyla …..’a olan borçlarını da ödeyemediğini, firmanın mali müşavirliğinin davacının babası …… tarafından yapıldığını, …..’in önceleri görevini yapmazken daha sonra Kadıköy ….. Noterliği’nin 15.02.2010 tarih ve ….. yevmiye no’lu ihtarnamesi ile açıkça yetkisi kaldırılarak uhdesinde bulunan firmaya ait ticari defterlerin teslimini talep etmişlerse de; 17.02.2010 tarihinde ihtarnameyi bizzat tebliğ almış olmasına rağmen ne ihtarnameye cevap vermiş ne de defterleri müvekkile teslim ettiğini, açıklanan nedenle …… Yayıncılık adına, ….. aleyhinde Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. Sor. No’lu dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu, dolayısıyla kiralarını düzenli ödeyemez hale geldiklerini, akabinde mal sahibi olan ……, müvekkili ve ortağı aleyhinde Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyası ile tahliye talepli icra takibi başlatmış, Bakıkröy ….. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……. E sayılı dosyası ile tahliye davası açarak kazandığını, tahliye işlemleri başlatılmış ve işyerinde kurulu makineler sökülmeye başlandığını, davacı …’in firmaya giderek makinelerin ana kartlarını söküp çaldığını, davacı aleyhinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …… Sor No’lu dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, yine aynı konuda …… Yayıncılık’ın hissedarlarından olan ….., …… Yayıncılık’a vekaleten 01.10.2010 tarihinde davacı ile …..’yı emniyeti suistimal, nitelikli hırsızlık, mala zarar verme, resmi ve özel belgeleri gizleme ve yok etme suçlamalarıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. Sorşturma No’lu dosyası ile şikayet ettiklerini, çalınan kartların Almanya’da makine ticareti yapan ….. isimli şahıstan 23,000 Euro Bedellen satın alındığını, bu esnada davacının, müvekkilin makineleri satıp paralarını harcadığı iddiasıyla aleyhinde suç duyurusunda bulunmuş ve dava Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….. E sayılı dosyası ile devam ettiğini, müvekkilin davacıyı şikayet ettiği Bakırköy …… Asliye Ceza Mahkemesi’nin …… E sayılı dosya da ….. Asliye CM ….. E sayılı dosyası ile birleştiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER: Bakırköy ….. İcra Müd. …… ve ….. sayılı dosyası, İstanbul ….. İcra Müd. …… esas sayılı dosyası, Kadıköy CBS’nin …… sor. Sayılı dosyasının tasdikli bir örneği, Ankara …. İcra hukuk mahkemesi’nin ….. esas sayılı dosyası, Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesinin ….. esas sayılı dava dosyası, satış protokolü, ihtarnameler, devir sözleşmesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
İstanbul …. İcra Müd. …… esas sayılı dosyasının UYAP çıktısının tetkikinde, alacaklı …… Malzemeleri San. Ltd. Şti tarafından borçlular …… Yay Eğitim sağlık Hizmetleri San. Tic. Aş ve ….. Yayın Basım dağıtım Reklam Org.San. Dış Tic. Ltd. Şti olduğu halde asıl alacak 8.623 TL olmak üzere toplam 9.851,00 TL nin tahsili için çeke dayalı ilamsız takip yapıldığı görülmüştür.
Celp edilen Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasının tetkikinde; alacaklı ….. San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. Borçlusu …… yayıncılık eğitim San. Hizm. Ve Tic. A.Ş. olduğu halde faturaya dayalı 212,25 TL’nin tahsili istemiyle ilamsız takip olduğu görülmüştür.
Celp edilen Bakırköy ……. İcra Hukuk Mahkemesinin …… esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacı …… tarafından davalı …… Yayıncılık eğitim San. Hizm. Ve Tic. A.Ş. ( Eski ünvanı ile …… Yayıncılık Eğitim Sağlık Hizmetelri ve Tic. A.Ş.) aleyhine Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine dayalı olarak temerrüt nedeniyle tahliye davası sonucunda mahkemenin 02/12/2009 gün ve …… sayılı kararı ile İİK’nun 269/a maddesi gereğince tahliyeye karar verildiği, Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasının tetkikinde; alacaklı …… tarafından borçlu …… Yayıncılık eğitim San. Hizm. Ve Tic. A.Ş. aleyhine tahli istemli kira alacağına yönelik icra takibin olduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının ortağı olduğu …… Yayıncılık Eğitim Sağl. Hizm. A.Ş’ye ait makinelerin, davalılarca usulsüz olarak satılması sureti ile meydana gelen zararın tazmini, …… Yayıncılık Eğitim Sağl. Hizm. Ve Tic. A.Ş.’nin aktif ve pasiflerinin tespit edilerek ihtiyati tedbir konulması ve şirkete kayyum atanması talebinden ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının ortağı olduğu …….A.ş.’ye ait makinelerin davalılarca usulsüz ve davacının bilgisi dışında …… … A.ş.’ye zarar uğratmak amacıyla satılıp satılmadığı şirketin zarara uğratıp uğratılmadığı ve miktarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davacının ortağı olduğu …….A.ş.’ye ait makinelerin davalılarca usulsüz ve davacının bilgisi dışında …… … A.ş.’ye zarar uğratmak amacıyla satılıp satılmadığı şirketin zarara uğratıp uğratılmadığı ve miktarına ilişkin konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Taraflar bilirkişi raporuna itiraz etmişler, itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, bilirkişi heyeti 02/02/2016 ve 17/04/2017 havale tarihli ek raporlarında kök raporu aynen tekrar etmişlerdir.
Alınan bilirkişi raporunda, ……A.Ş. 2009/1 nolu yönetim kurulu kararında davalı …… ve davacı ……. l’in müşterek imzaları ile ilzama yetkili oldukları şirketin mali tabloları ayrıntısıyla incelenmiştir.
Kayseri ….. Sulh Hukuk ….. değişik İş numaralı dosyada yer alan 28/02/2012 tarihli sözleşme kartları eksik olan bu makinaların bazılarının kartları tam olarak normal piyasa rayicinin çok üzerinde satıldığını göstermektedir. Bununla birlikte davacının satıldığını iddia ettiği makineler ile davalının fatura ettiği makineler ve Kayseri ……. Sulh Hukuk Mahkemesinin …… D. iş sayılı dosyasında tespiti yapılan satın alınan makinelerin tam olarak birbirini tutmadığı, bununla birlikte davacının satıldığını iddia ettiği makineler ile davalının fatura ettiği makineler ve Kayseri …… Sulh Hukuk Mahkemesinin …… d. iş dosyasında tespiti yapılan satın alınan makineler makineler tam olarak birbirini tutmamaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, icra ve ceza dosyaları, Ticaret sicil kayıtları, bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına bianen; taraflar arasındaki ihtilafın, …… A.Ş’ye ait bazı makinelerin yetkisiz olarak ortaklardan sadece birisi tarafından satılması suretiyle şirketin zarara uğratıldığı ve bu zararın …….A.Ş’ye ödenmesine ilişkindir.
Davalı ……. beyanında, makinaları aleyhine yürütülen icra takibi kapsamında devrettiğini beyan etmiş olup, gerek dava dosyası ve gerekse ekindeki icra dosyalarının incelenmesi sonucunda, davalı …… tarafından 15/10/2010 tarihinde, dava konusu olan makinaların …… Ltd. Şti. Ye sattığına yada teslim ettiğine ilişkin herhangi bir veriye rastlanmamıştır. Celp edilen icra dosyalarında …… Ltd. Şti. tarafından açılmış herhangi bir icra takibi de görülmemiştir.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
6102 sayılı TTK. 83. Maddesinegöre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
Defterin ibraz zorunluluğu 6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında“Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” şeklinde 6102 sayılı TTK 83. maddenin birinci fıkrası tekrarlanmıştır.
Mahkemenin ibraz konusundaki kararı karşısında tarafların ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için ibraz etmesi zorunluluğu da TTK 83/2 yollaması ile HMK 219. Maddesinde Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” şeklinde açıkça belirtilmiştir.Ticari defterler tutulmadığında gerekli onayları yapılmadığın da ve denetim için istendiğinde ibraz edilmediğinde cezai müeyyideleri de 6102 sayılı TTK 562. maddesinde düzenlenmiştir.
Tacirler ticari işletmesi ile ilgili olarak yasalarda belirtilen zorunlu defterleri yasalarda öngörüldüğü şekilde tutmak zorundadır. Bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 64. maddesinde ise şu şekilde düzenlenmiştir
(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
(3) (Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü fıkrada sayılan defterlerin açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. Yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılır. Ticaret şirketlerinin ticaret siciline tescili sırasında defterlerin açılışı ticaret sicili müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmaz. Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.
(4) Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
(5) (Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.
HMK 222. maddesindeise “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Şeklinde düzenlenmiştir.
6762 Sayılı TTK.(ESKİ TTK.) Madde 66 – Her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tesbit etmek maksadiyle, işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri ve bilhassa, diğer kanunların hükümleri mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki defterleri Türkçe olarak tutmaya mecburdur:1-Tacir hükmi şahıs ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri; 2. Hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediyeler gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan ve hükmi şahsiyeti bulunmıyan ticari işletmeler ile dernekler tarafından kurulan ticari işletmeler ve bunlara benziyen ve hükmi şahsiyeti olmıyan diğer ticari teşekküller, karar defteri hariç yukarki bentte yazılı defterleri; 3. Tacir hakiki şahıs ise karar defteri hariç olmak üzere birinci bentte yazılı defterleri veya işletmesinin mahiyet ve önemine göre sadece işletme defteri. (Ek fıkra: 29/3/2011-6215/14 md.) Bu defterler elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulabilir. Bu defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca çıkarılacak müşterek bir tebliğle belirlenir.(Değişik fıkra: 29/3/2011-6215/14 md.) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
6762 Sayılı TTK. (ESKİ TTK.) Madde 67 – Bir tacirin defter tutma mükellefiyetini yerine getirmeye salahiyetli kıldığı kimsenin bu defterlere geçirdiği kayıtlar, o tacirin kendisi tarafından tutulmuş kayıtlar hükmündedir.
Ticari defterlerin kısmen veya tamamen mevcut olmamasından yahut kanuna uygun surette tutulmamasından veyahut saklanması mecburi olan defter ve kağıtların gereği gibi saklanmamasından doğan mesuliyet doğrudan doğruya işletme sahibine ve hükmi şahıslarda idare organının azalarına veya idare işlerine salahiyetli olan kimselere ve hükmi şahsiyeti olmıyan ticari işletme ve teşekküllerde onları idareye salahiyetli olan kimselere aittir. Bunlar, kusuru memur ve müstahdemlerine yükleterek bu mesuliyetten kurtulamazlar.
66 ncı maddenin birinci fıkrasının 1 ila 3 üncü bentlerinde sayılan defterleri tutma mükellefiyetini hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmeyip de ikinci fıkraya göre mesul olanlar üç milyon liradan otuz milyon liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılır. Defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmaması halinde,bunları tutmakla vazifelendirilmiş olan kimseler dahi aynı cezaya mahküm edilirler. Diğer kanunlarda bulunan cezai hükümler mahfuzdur.
Buradan da anlaşıldığı üzere tacirler yasalarda belirtilen ticari defterlerini yasaların öngördüğü şekilde tutmak ve yine yasaların öngördüğü zamanlar içinde açılış ve kapanış kayıtlarını notere onaylatmak zorundadırlar. Ayrıca tuttukları ticari defterlerine yaptıkları ticari alış verişle ilgili kayıtları TTK 65 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde işlemek zorunludur.
Somut olayda, mahkememizce, bilirkişi kök raporunda değinilen …… Yayıncılık Eğitim Sağl. Hizm. A.Ş. ticari defterlerin incelenmesi hususu ile ilgili olarak Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası celp edilmiş, incelenmesinde ve içeriğinde ya da ekinde ……’a ait defter ya da kayıtlara veya bunu ihtiva eden herhangi bir bilirkişi raporunun alınmadığı, ticari defter ve belgelerin sunulmadığı, ilgili HMK. Hükümleri gereği mahkememizce yapılan tüm yazışmalarada olumlu cevap verilmediği, dava dışı şirketlede illiyet bağının tespitinin yapılamadığı, bu haliyle makinaların şirket zararına yönelik şirket mal varlığından çıkartılmasına yönelik herhangi bir delil bulunmadığı, davacının tüm dosya kapsamına nazaran şirketin uğramış olduğu zararı somut olarak ispat edemediği anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin alınan 148,50 TL ile 706,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 810,10 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.850,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalılara iadesine,
Dair karar, davacı vekili ile davalı … ….’nın yüzlerine karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342. Maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/12/2019

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)