Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/385 E. 2022/953 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2011/385 Esas
KARAR NO : 2022/953

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/07/2011
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin akrabalı olan davalı … dan kızlarının rahatsız olması nedeniyle tedavi gideri olarak 5 milyar nakit para istediklerini …ın istenen meblağı PTT aracılığı ile Temmuz 2007 yılında müvekkillerine gönderildiğini, …ın sürekli arayarak borcunu istediğini, paranın faiziyle birlikte 8 milyar olduğunu, parayı hemen istediğini, başka bir yol bulamayan müvekkilinin boş senede imza atarak kendisine verdiğini, …ın imzası müvekkiline ait olan senedi lehtarı davalı … olan 235.400,00 TL miktarlı 11.02/2008 tanzim tarihli olarak yazdıklarını, müvekkillerinin senet lehdarı olan … isimli şahsı tanımadığını, müvekkillerinin açığa imza attıklarını, müvekkilleri aleyhine söz konusu senede dayalı olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkillerinin itirazları neticesinde görülen Bakırköy …. İcra Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile görülen yargılamada sözde alacaklı tarafların gelmediğini, ayrıca … isimli şahsın bu senetten ayrı olarak müvekkillerinin imzalarını taklit ederek 8.000,00 TL alacak için lehdarını kendisi göstererek Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, icra tehdidi altında bulunan müvekkillerinin imzaladıkları açık senedin bu senet olduğunu düşünerek sahte imzaya itiraz etmediklerini, müvekkillerinin gerçek iradesine aykırı olarak düzenlenen sahte senede ilişkin Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin ihtiyaten durdurulması ile söz konusu senede ilişkin müvekkillerinin borçlu olunmadığının tespitine ve senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacı şahıslara akraba olduklarından maddi sıkıntılarına yardımcı olmak maksadı ile 3.000,00 TL elden olmak üzere 19/06/2006 tarihinde PTT kanalıyla 5.000,00 TL … adına havale yapılarak toplam 8.000,00 TL ödeme yaptığını, kendi istek ve rızaları ile kendilerine ödeme yapmış olduğu tutar kadarı ile 8.000,00 TL lik senedi kendilerinden aldığını, davacı tarafın iftara tarak verdikleri icralık olan senedin sahte olduğunu iddia ettiklerini bunu kabul etmediğini, senedin icra kasasında olduğunu, bilirkişi tarafından incelemese yapılmasını talep ettiğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilgili ve bu dosyaya konu edilen senetle ilgili olarak açılan menfi tespit davası olduğunu, davalı müvekkilinin bu icra dosyası ile hiç bir alakası olmadığını, bu nedenle davalı müvekkilinin hiçbir şekilde taraf olmadığı bağlantısının olmadığı icra takibinden dolayı açılan menfi tespit davasında taraf ehliyetinin de olmadığını, bu nedenle husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafın 235.400,00 TL bedelli senede ilişkin menfi tespit davası açtığını ancak harca esas değer olarak 10.000,00 TL beyan ettiğini, eksik harcın ikmalinin gerektiğini, müvekkilinin ikrazat şirketi olduğunu karz ipoteği teminatı karşılığında ödünç para verdiğini bu kapsamda davacılar tarafından davalı müvekkilinden 06/07/2006 tarih … numaralı ödünç sözleşmesi ile 40.000,00 YTL ödünç para aldıklarını, alınan iş bu ödünç para mukabili davacıların maliki bulundukları davaya konu taşınmaz kaydına 2. Dereceden karz ipoteği tesis edildiğini, taraflar arasında akdedilen ödünç sözleşmesi gereğince davacıların belirtilen vadelerde taksiz ödemelerini yapmadığını, ödenmesi için noter aracılığı ile ihtar çekildiğini, cevap vermeyen ödemede yapmayan davacıların temerrüde düşmeleri nedeni ile Şişli …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacılar hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi sureti ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, 24/10/2007 tarihinde verdikleri beyan dilekçesinde borcu kabul ettiklerini, borcu 25/12/2007 tarihinde ödeyebileceklerini beyan ettiklerini, 19/03/2008 tarihinde davacıların müvekkili şirkete gelerek icra takibine konu borcu ödeyerek davalı müvekkile karşılıklı olarak ibraname imzaladıklarını, bunun üzerine taraflar arasında alacak borç ilişki ve sözleşme ilişkisinin tasfiye edildiğini, davacılar ile müvekkili arasındaki hukuki ve fiili münasebetin buraya kadar ve sadece bundan ibaret olduğunu, başkaca hiçbir ilişki olmadığını, taraflar arasında akdedilen ibranamenin halen geçerli olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası, Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konulan 235.400,00 YTL bedelli 19/05/2008 vade tarihli senete ilişkin borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı …’in davacılar … ve … aleyhinde dayanak 235.400,00 YTL asıl alacak, 706,20 YTL komisyon, 9.154,44 YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 245.260,64 YTL ‘nin tahsili için 235.400,00 YTL bedelli 19/05/2008 vade tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibine geçildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında, davacılardan …’ün 02.01.2018 tarihinde vefat etmesi üzerine, geriye eşi aynı zamanda davacı olan … ve çocukları …, … ve …’ün kaldığı, dosyaya … ve … yönünden davaya devam edebilmek için vekaletname sunulduğu, … yönünden vekaletname sunulmamış olsa da, murisin mirasçıları arasında elbirliği mülkiyetinin bulunduğu, bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin eldeki davada, dava dışı mirasçılar bulunduğu hâlde mirasçıların tamamının katılımı olmadan bir veya birkaç mirasçının dava açıp açamayacakları, burada varılacak sonuca göre tüm mirasçıların davaya katılımının sağlanması ya da terekeye temsilci tayin ettirilerek temsilci vasıtasıyla yargılamaya devam edilmesinin gerekip gerekmediği hususlarında yapılan incelemede;
Türk Medeni Kanununun 640. maddesinin birinci fıkrasına göre, birden çok mirasçı bulunması hâlinde mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan miras ortaklığı meydana gelir. Maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de miras ortaklığında mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti bulunmaktadır.
Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
Türk Medeni Kanunun 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi, ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke Türk Medeni Kanunu’nun 701. maddesinde “…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır…” biçiminde yer almıştır.
Bu itibarla elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyette, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Yasada veya elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oy birliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunludur.
Türk Medeni Kanunun 702/2. maddesi “…Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir…” hükmünü getirmiştir. Ne var ki bu kural, uygulamada yumuşatılarak 11.10.1982 tarihli ve 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla bir ortağın tek başına dava açabileceği; ancak, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Türk Medeni Kanunun 702/4. maddesinde “…ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır…” hükmü öngörülmüştür. Türk Medeni Kanunun 640. maddesinde de vurgulanan korumadan yine aynı Kanunun 702/2. maddesinde sözü edilen tasarruf işlemleri sözlerinden anlaşılması gerekenin ne olduğu, uyuşmazlığın ana noktasını oluşturmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesinin gerekçesinde ortaklardan her birinin, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan da bütün ortakların yararlanacağının kabul edildiği, elbirliği mülkiyetinde ortaklardan her birinin ortaklığa giren hakları dava veya diğer yollarla koruma yetkisine sahip olacağı, bu korumadan bütün ortakların yararlanacağı, fakat davacının davasını kaybetmesinin diğer ortakların haklarını etkilemeyeceği ifade edilmiş olup, somut olayda ortaklardan birinin açacağı dava ile tüm maliklerin hakkının korunması yanında terekenin yararına da bir sonuç doğduğu, keşideci murisin terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olmakla birlikte, menfi tespit talebi yönünden mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı, menfi tespit davasının tereke üzerinde tasarruf işlemi olmayıp terekedeki hakların korunmasına yönelik bir dava olduğu, davacının davaya konu kambiyo senedindeki imzanın murisine ait olmadığına ilişkin talebi açısından mahkemece verilen kararın terekeye yönelik verilmiş bir karar olacağı ve dava dışı mirasçıların muvafakatinin alınması, davaya katılımının sağlanması ya da terekeye temsilci tayininin zorunlu değildir. ( YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO : 2017/19-839 KARAR NO : 2019/690 )
Celp edilen Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının tetkikinde, davacıların katılan olduğu. sanıklar …, …, …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik, tefecilik yapma, dolandırıcılık, banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık yapma suçlarından dava açıldığı, yargılama sırasında … ifadesinde;” Ben müşteki tarafı tanımıyorum, sanıklardan …’ı tanırım, kendisi akrabam olur, … ile müştekiler arasında nasıl bir ticari ilişki olduğu konusunda herhangi bir bilgim yoktur, … sadece bana 235.000-TL’lik bin senedi olduğunu, bu senedin benim adıma düzenleneceğini söyledi, bende kabul ettim, ancak benim yanımda düzenlenmiş değildir, imza benim yanımda atılmış değildir…., benim müştekiler ile herhangi bir alacağım yoktu…,” şeklinde ifade verdiği, … ifadesinde; ”…bana …’e müştekilerin 235.000-TL borcu olduğu, bunun için senet verdikleri ……. Emniyetinde söylendi, …’in ifadesini kabul ediyorum…., ben bu olay nedeniyle bütün hacizleri ödedim, teminat olarakta 235.000-TL’lik senet almıştım, bu senedi tapuyu almadan önce almıştım, bu senedi aldığımızda rakamlar ve borçlu kısmı boştu, müştekilerden tahliye taahüdü almıştım, buna rağmen tahliye edilmeyip tapu iptal davası açılınca bende karşı tarafı korkutmak amacıyla bu senedi doldurarak icraya verdim ancak bir şey almadım, … benim akrabamdır…., biz bu senet nedeniyle herhangi bir şekilde mal almadık, sadece alacaklı kısmı boş olarak senedi almıştık.” şeklinde ifade verdiği görülmüştür.
Davalı … ve …’ın yargılandıkları Bakırköy …. Ağır Ceza mahkemesi dosyasında verdikleri ifadeler HMK. 188. maddesi uyarınca mahkeme huzurunda ikrar olup ikrarda bulunanı bağlar ve davacı tarafça ispatı gerekmez.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamına binaen; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile davalı …’in davacılar … ve … aleyhinde dayanak 235.400,00 YTL bedelli 19/05/2008 vade tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibine geçtiği, senet lehtarı …’in Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda verdiği beyanında, davacıları tanımadığını, davacılardan bir alacağının olmadığının ikrar ettiği, yine …’ın beyanında bonoyu davacılara ait haciz bedellerini ödediği için teminat olarak aldığını ve davacıların tahliye taahüdüne uymadıkları için korkutma amaçlı olarak icra takibi başlattığını, senetde alacaklı olarak görünen …’in akrabası olduğu, senet nedeniyle herhangi bir mal almadığını ikrar ettiği, bu bağlamda davacılar ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunmadığının sabit olduğu, davacılara borç para verdiğine dair herhangi bir banka makbuzu veya belgenin ibraz edilmediği, bu haliyle davaya konu olan bono ile ilgili davacıların davalı …’e borçlu olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca senet lehdarının … olduğu, diğer davalılar yönünden dava konusu edilen bonoda isimlerinin geçmediği davada pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığından bu davalılar yönünden ise davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davacıların, davalılardan …’e, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 19/05/2008 vadeli, 235.400,00TL meblağlı … adına düzenlenen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline
2-Davalılar …, …, …, … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Alınması gerekli 16.080,17 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 135,00 TL harcın mahsubuyla bakiye 15.945,17 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 15,60 TL başvurma harcı, 135,00 TL peşin harç olmak üzere toplam 150,60 TL’nin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 155,20 TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 35.956,00 TL ücreti vekaletin davalı …’den alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalılar … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,00 vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekilinin yüzünde davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır