Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/725 E. 2022/693 K. 02.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/725 Esas
KARAR NO : 2022/693

DAVA : 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 09/08/2022
KARAR TARİHİ : 02/09/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 02/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar ve borçlular arasında organik ilişkilerin mevcut olduğunu, borçlu ………. ‘nın gelinen adreste yetkili olduğu şirket çalışanı tarafından beyan edildiğini, dosyanın şahsi borçlusu ve borçlu şirket ortak ve yetkilisi ……… ‘nın sözde 3.kişi şirketin münferit imza yetkilisi olduğunu, haciz mahallinde bilgisayarlarda ve fiziki klasörlerde borçlulara ait muhasebesel ve ticari nitelikli evrak bulunmuş olup mülkiyet karinesi alacaklı yararına olduğunu, muvazaalı işlemlerin tarafı olmayan ve alacaklı 3. kişi konumundaki müvekkilinin şirketinin muvazaayı her türlü delille kanıtlamasının mümkün olup, “yaklaşık ispat” yeterli olduğunu,

davalıların aile bireyleri adına paravan şirketler kurmaları ve bu paravan şirketler aracılığı ile ticari faaliyetlerine devam etmeleri, muvazaalı işlem yaptıkları hususunda geçerli bir karine teşkil ettiğini, muvazaa temeline dayalı iptal davalarında (T.B.K.MD.19) aciz vesikası sunulması koşulu aranmadığını, zira dava namı müstear kullanılmak suretiyle yapılan işlemlerin tespiti ve geçersizliğine, bağlı tazminat alacağı davası olduğunu,. paravan şirket olarak tanımlanan davalılar ile borçluların arkasında gizlenen ve yasal yollar kullanılarak hukuksal korunma sağlamaya çalışılan perdenin kaldırılması gerektiğini, paravan şirket ve şahıs niteliğindeki davalı …….. (TC: …….), …… (TC: …….. ) ve ……… Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi (ESENLER VERGİ DAİRESİ / ……. ) ile borçlular arasındaki bu perde kalktığında, aslında paravan şirketin ve şahısların borçlulardan bir farkı olmadığını, bilakis borçlu ile yapışık olduğunu ve bu nedenle müvekkili şirketin işbu davaya konu ettiği alacaklarını, adı geçen davalılardan da tahsil etmekte haklı olduğu hususunun ortaya çıkacağını, tüzel kişiler arasında bu türden olayların çözümü noktasında, gerek öğretide gerekse yargısal içtihatlarda, ‘‘Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması/Aralanması” ilkesi/teorisi kabul edildiğini, bu ilkenin amacı, tüzel kişilerin ayrı birer varlık olduğu yönündeki ana ilkenin kötüye kullanılarak hukuki sorumluluktan kaçınılmasını önlemek, hakkaniyeti sağladığını, öncelikle duruşma günü beklenmeksizin ve davalılara tebligat yapılmadan, güncel haciz tutanağı ile yapılan tespitler ve istihkaklı haciz hakkında yerel mahkemenin vermiş olduğu kesin netlikli karar ile sabit olduğu üzere alacaklılardan mal kaçırma kastı içerisinde olduğu hususları bir arada göz önüne alınarak, davaya konu edilen alacağının tahsilini teminen teminatsız olarak, davalı …….., ……….. ve ……… Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, mahkeme teminat hususunda aksi kanatte ise, teminat oranının ölçülülük ilkesine uygun olarak belirlenmesi, tazminat alacağımızın (dava değeri) tamamına dair talebimiz dikkate alınarak teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini,haklı davanın kabulüne, 200.000,00 TL alacağının davalı …….., ……….. ve ……… Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava, organik bağ iddiasına dayalı alacağın tahsili talebine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde, dava şartları açıkça sayılmış ve 114/ 2. maddesi gereğince diğer kanunlarda sayılan dava şartlarına da atıfta bulunmuştur. 6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde getirilen düzenleme ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan ticari nitelikteki davalarda arabuluculuk müessesesine başvurunun bir dava şartı olduğu benimsenmiştir.
Dava şartı medeni usul hukukuna ait bir kurumdur. Bunun amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek; böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Dava şartları dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Mahkeme dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit ederse davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hâkim tarafından re’sen gözetilir.
Bu açıklamalar ışığında;
davanın T.B.K. 19 ve İ.İ.K. 227 Maddelerine göre görülmesi gerektiği ve arabuluculuk dava şartının bulunmadığı yönünde davacı vekili tarafından beyanda bulunulmuş ise de davada izlenecek yöntem iptal davasına benzemekte olup somut olaya konu davanın niteliği gereği TTK’nun 4. maddesinde sayılan nisbi ticari davalardan olduğu ve talebin bir miktar alacağın tahsili talebine ilişki olduğu, dolayısıyla davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, dosya kapsamı incelendiğinde davacının arabuluculuğa başvurduğuna ilişkin dosyaya yansıyan hiçbir bilgi, belge, delil bulunmadığı, davacı vekiline arabuluculuk müessesine başvurduğuna ilişkin belgeleri dosyaya sunması için bir haftalık kesin süre verildiği, ancak ihtarlı tebliğe rağmen davacı vekilinin bu hususta herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle arabuluculuk müessesine başvurmadığı kabul edilmiş ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.(Emsal Antalya B.A.M. 13/02/2020 tarih 11.H.D. 2020/286 Esas2020/231 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava şartı yokluğu nedeniyle Davanın Usulden REDDİNE
2-Alınması gereken 80,70-TL harcın, vezneye peşin yatırılan harçtan mahsubu ile fazla yatırılan harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı vekiline iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacının bildireceği hesap numarasına, bildirmediği takdirde masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak davacıya iadesine,
Dair, HMK. 320/1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/09/2022

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim ………
¸e-imzalıdır