Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/472 E. 2023/161 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/472 Esas
KARAR NO : 2023/161

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARARIN YAZILMA TARİHİ :22/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili şirket yetkilileri ile davalı şirket yetkilileri arasında 18/10/2021 tarihinde malzemelerin satın alınması ile ilgili fiyat ve miktar ödeme konusunda sözlü anlaşmaya vardıklarını, müvekkili şirket davalı şirket ile yaptığı anlaşma ve sipariş edilen malzemeler için davalı şirkete bu malzemelerin bedeli olarak 15/01/2022 keşide tarihli 72.000,00TL bedelli 3 adet çekin toplamı 216.000,00TL çeklerin ödemesi yapıldığı, davalı şirket tarafından yaptığı anlaşma ve onayladıkları sipariş formları gereği davalı şirket tarafından gönderilen birinci araba ile müvekkili şirket 1.742,40m2 … taşyünü 5cm 150 yoğunluk özellikli malzeme 12/11/2021 tarihinde teslim edildiği, teslim edilen malzemenin KDV dahil fiyatı ödenen bedeli 68.477,07TL teslim edilen bu malzemede ihtilaf olmadığı, 71.510,36TL lik malzeme de bir ihtilaf olmadığı, 59.288,49TL lik malzemenin de yollandığı, Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile taraflara arasında kararlaştırılan ve sözleşmede belirtilen niteliklet malzemenin teslim edilmemesi ve uğranılan zarar talep edildiği iş bu ihtarnameye cevap verilmediğini, davalı şirketten hem eksik ifa nedeni ile müvekkili şirketten fazladan tahsil ettiği 12.549,49TL nin hem de yine bu eksik ifa nedeni ile müvekkili şirketin aynı malzemeyi 3. Şahıs şirketten daha fazla ödeme yapmak sureti ile almak zorunda kalması ve bu malzeme için fazladan ödenen 42.602,69TL ile birlikte müvekkili şirketin zarara uğradığı toplam 55.152,18TL nin davalı şirket tarafından ödenmemesi üzerine davayı açtıklarını davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; müvekkilinin davacı ile arasındaki sözleşmeye aykırı hareket ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının söz konusu 1497,6m2 fawori malının teslimini aynı fiyattan kabul ettiği, ticari itibarını zedelemeye ve müvekkil üzerinden haksız kazanç elde etmeye çalıştığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava satım sözleşmesinden kaynaklı eksik ifa nedeniyle alacak talebine ilişkindir.
Davacının dava dilekçesinden özetle; taraflar arasında malzemelerin satın alınması konusunda fiyat, miktar, nitelik ödeme konusunda anlaşıldığını, davacı tarafın davalı tarafa ödemeler yaptığını, sipariş formlarının davalı şirket yetkilisince onaylandığını, davacı tarafa gönderilen üçüncü araba ile “… Taşyün 5 cm 150 yoğunlukta 1.742,40 m2 yerine 1.497,60 m2 … TR 7.5 taşyünü levhası 5 cm 115 yoğunluk 3,60 m2 özellikli ürünün 31.12.2021 tarihinde gönderildiğini, davalı tarafa eksik ifa nedeniyle 12.549,49 TL fazla ödeme yapıldığını, aynı malzemenin 3. Şahıs … firmasından 11.476,76 TL’ye alındığını bu kişiye fazladan 46.602,69 TL ödeme yapıldığını, burada eksik ifa hükümleri uygulanması gerektiğini bu iki miktar toplamı üzerinden alacak talebinde bulunduğu,
Davalının cevap dilekçesinde; davacı ile belirli malların satın alınması için anlaşıldığını, … Taşyünü 150 yoğunluk malın bir kısmının fabrikadan teminin de sıkıntı yaşandığını, davalının davacı ile iletişime geçerek gecikmeyi bildirdiğini kendilerine söz konusu mal yerine 1497,6 m2 “… TR 7.5 taş yünü” malı aynı fiyattan göndermeyi teklif ettiğini davacınında kabul ettiğini, malın davacıya gönderilerek faturasının kesildiğini faturada açıkça söz konusu mal ve fiyatının belirtildiğini, 31.12.2021 tarihinde mal teslim edildiğinde, davacının iddia ettiği gibi ayıp varsa davacı tarafça iki günlük sürede bildirimde bulunulmadığını mal tesliminden 3 ay sonra 30/03/2022 tarihinde düzenlenen ihtarname ile sözleşmeye aykırı mal teslim edildiği durumunun davalıya bildirildiğini, davacının basiretli tacir gibi davranmadığını, davanın reddini talep ettiği,
Uyuşmazlık Konusu; Taraflar arasında sözlü satım sözleşmesinden kaynaklı davalı tarafça gönderilen son ürünün kararlaştırıldığı belirtilen yüksek kaliteli ürün yerine daha düşük kaliteli benzer ürün olup olmadığı, bu iddianın ayıp niteliğinde olup olmadığı, ayıba ilişkin hususların yerine getirilip getirilmediği, ayıp varsa niteliği, davacı tarafın eksik ifa iddiasına ilişkin yasal şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, sipariş formları, faturalar, ihtar, malların teslimine ilişkin belge içerikleri, tarafların ticari defter ve belgeleri dosya kapsamında celp edilen belgeler de dikkate alınarak varsa davacının eksik ifa iddiasına ilişkin davaya konu ettiği iki alacak kaleminin hesaplanmasına ilişkin olduğu,
Kural olarak Borçlar Kanununda sözleşmelerin yapılışının belli bir şekle bağlanmadığı, Borçlar Kanunu’nun 12.maddesinde “Sözleşmelerin geçerliliği kanunda aksi ön görülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” hükmünün düzenlendiği, satış sözleşmesinin kural olarak yazılı şekil şartına bağlı olmadığı,
Borcun sona erme hallerinden bir tanesinin ifa olduğu, borcun gereği gibi ifa edilmemesi hallerinin çeşitlilik göstermesi ile birlikte ayıp ve eksik ifanın bu hallerden bir olduğu,
Ayıbın Türk Borçlar Kanununda , Tüketici Kanununda özel olarak düzenlendiği, Ticaret Kanunu yönünden ise TBK’ya atıf yapıldığı,
6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, ayıp açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda TBK’nun 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanacağı,
Bununla birlikte alım satıma konusunda taşınırın davacı tarafından ifa olarak kabul edilmesi halinde ayıp sebebiyle satıcıya rücu hakkını kullanabilmesi için TTK md. 25/b.3 gereğince ayıp ihbarında bulunmaya tacirin sı satış konusu taşınırı “hali ile kabul etmiş sayılacağı” alıcının satıcı aleyhine, satış bedelinden tenzilat yapılması yolundaki haklarının sona ereceği,
Borçlar Kanunu’nun “Ayıptan Sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde: “ Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur .” hükmü yer aldığı,
Ayıba karşı tekeffül borcunun, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısı olduğu, satıcının, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile, bu borç kanunen mevcut olduğu, satıcı satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altında olduğu, satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için satılanda bu çeşit eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi satılandaki bulunması gereken vasıfları ayrıca zikir ve vaad etmesine de gerek olmadığı,
Ayıba karşı tekeffül borcuna ait 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 219 ila 226. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı aynı Kanunun 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabileceği,
Alıcının, satılan malın ayıbının bulunması halinde TBK’nun 227. maddesine göre satılanı redde hazır olduğunu beyanla sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarının mevcut olduğu, alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu,
Eksik ifanın kanunlarda özel bir tanımının olmadığı, buna göre eksik ifada kararlaştırılan edimin hiç yada belirlenen kadarının tesliminin yapılmamasının gerektiği, ayıp ile eksik ifanın birbirine karışmakla ve iç içe geçmekle birlikte sonuçlarının farklı olduğu, eksik ifada karşı taraf ihbarda bulunma yükümlülüğünün olmadığı, zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu,
Sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı zararlara ilişkin ise menfi ve müsper zarar kavramlarının değerlendirilmesinin gerektiği,
Müspet zararın; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark olduğu, diğer bir anlatımla müspet zararın, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olduğu, kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alacağı, davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olacağı, müspet zararın bu iki bedel arasındaki farktan ibaret olacağı,
Müspet zararın, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olacağı, sözleşmenin ortadan kalkmadığı, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerine müspet zararının tazminine dair talep hakkı olduğu, burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğunun gözardı edilmemesi gerektiği,
Menfi zararın ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğu, başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olduğu, menfi zararın borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıktığı (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu hususun BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklandığı, burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararını tazmininin söz konusu olduğu, çünkü sözleşmenin fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz edilemeyeceğini istenilecek zararın menfi zarar olduğu
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlediği, burada benimsenen ilkeye göre; zarar doğurucu eylemin, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcunun da, o miktarda olması gerektiği, öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminatın da o kadar olacağı (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 esas, 2010/427 karar; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618-668 esas, karar ve 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 esas, 2003/125 karar sayılı ilamları).
Somut olayın incelemesinde; taraflar arasında dava dilekçesinde “… Taşyün 5 cm 150 yoğunlukta 1.742,40 m2 ürünün gönderilmesi konusunda sözlü anlaşma yapıldığı, her ne kadar davalı tarafça bunun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de cevap dilekçesinin ikinci sayfasındaki açıklamalardan bu ticari ilişkinin kabul edildiği anlaşılmakla sözlü anlaşmanın ispat edildiğinin değerlendirildiği, taraflar arasında ticari defterlere de işlenen 18.10.2021, 12.11.2021 tarihli faturalar yönünden ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davalı tarafça gönderilen 31.12.2021 tarihli faturadan kaynaklı olduğu, davacı ve davalı arasında başlangıçta fatura ile teslimi kararlaştırılan ürünün “… … 5 cm 150 yoğunlukta 1.742,40 m2 ürün” olduğu, davalı taraf beyanına göre bu ürünün fabrikadan temininde sıkıntı yaşanması üzerine davacı ile mal ve fiyatı belirtilerek “… TR 7.5 Taşyünü” üzerinden anlaşma olduğunun belirtildiği, davalı tarafça aynı tarihte ürünün teslim edildiği, davacı tarafın faturaya itiraz etmeyerek kayıtlarına aldığı, fatura içeriğinde 8 gün içerisinde itiraz edilmeden ticari defterlere kaydedilmesi ile fatura içeriğinin kesinleştiği, bu nedenle faturada belirlenen kalemlere ilişkin itirazın yerinde görülmediği, davacının müspet zararının dayanağı olarak dava dilekçesinde belirttiği 3. Kişi firmadan davalı taraftan mal almadan 10 gün önce 20.12.2021 tarihinde “… … 5 cm 150 yoğunlukta 1.742,40 m2 ürününü” alınmış olduğu, davacı tarafın davaya konu ettiği ürünü davalıdan temin edemeyerek 3. Kişiden almasından sonra bu defa benzer nitelikte daha düşük yoğunluktaki ürünü davalıdan … TR 7.5 …” olarak temin ettiği, bu tarihten üç ay sonra davalı tarafa ihtar çekerek eksik ifaya dayanarak dava açtığı, ancak söz konusu ürünlerin benzer ürünler olup yoğunluk farklılığı, fatura içeriğinde açıkça ürün özelliğinin belirtilmesi, tarafların tacir olarak basiretli tacir olarak davranmaları gerektiği hususları da dikkate alınarak Mahkememizce bu durumun eksik ifa olarak değil ayıplı ifa olarak değerlendirildiği, ayıbın açık nitelikte olduğu, davacı tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, ürünleri teslim alırken ihtirazı kaydının olmadığı bu nedenle ürünleri mevcut haliyle kabul etmiş sayıldığı değerlendirilerek açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 941,87.-TL peşin harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 761,97.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair tarafların vekillerinin yüzüne karşı verilen kararının, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstanbul BAM ‘ne İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır