Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/257 E. 2022/520 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/257 Esas
KARAR NO : 2022/520

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/03/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 05/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkil ……… Metal Perde Aksesuar ve Dekorasyon San. Tic. Ltd. Şti ve …….. Fuarcılık A.Ş. Arasında 26.08.2019 tarihinde cendere sözleşmesi imzalandığı, Teker teker tartışılmamış olan bir sözleşme koşulu iyiniyet kurallarına aykırı olarak, müvekkilinin zararına olacak şekilde, tarafların sözleşmeden doğan hak ve borçlarında önemli bir dengesizliğe sebep olduğundan haksız bir sözleşme olduğunu, özgürlüğünü kısıtlayan kayıt ve şartlar geçersiz olduğunu, sözleşmede fiili eşitsizlik söz konusu; sözleşmeyi tarafların çatışan çıkarlarının adil biçimde dengelenmesinin hukuki aracı olmaktan çıkarıp kuvvetlinin zayıfı sömürmesi, onun üzerinde hakimiyet kurmasının aracı haline getirmesi sonucunu doğurduğu, sözleşmenin devam süresince doğabilecek her türlü riskler müvekkiline yüklendiğini, yasanın sözleşmenin tarafları arasında öngördüğü risk paylaşımı sistemi, tamamen davalı lehine düzenlendiği, yasaların taraf çıkarlarını adil biçimde dengeleme amacı taşıyan kuralları yürürlük dışı kaldığı, çıkar dengesi müvekkili aleyhine bozulduğu, sözleşme, tarafların çıkarlarının adil biçimde dengelenmesinin hukuki aracı olduğunu, davalı tarafın tek taraflı olarak doğabilecek riskleri müvekkiline yüklediği şartların, haklı ve adil görülmesi mümkün olmadığını, bu şartların kullanıldığı sözleşmede maddi anlamda sözleşme adalet ve özgürlüğünden söz etme imkanı bulunmadığını, yasanın sözleşmenin tarafları arasında öngördüğü risk paylaşımı sistemi, tamamen davalı lehine düzenlendiği, yasaların taraf çıkarlarını adil biçimde dengeleme amacı taşıyan kuralları yürürlük dışı kalmış, çıkar dengesi müvekkili aleyhine bozulduğu, davalı tarafın tek taraflı olarak doğabilecek riskleri müvekkile yüklediği şartların, haklı ve adil görülmesi mümkün olmadığı, sözleşmede oransızlık olduğunu, müvekkili, işbu sözleşmeden zarar gören taraf olarak 21.10.2021 tarihinde ihtarname ile yazılı olarak sözleşmeyi feshettiğini artık sözleşme ile bağlı olmadığını ”Taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhâl feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, fesih sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır. Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır.” uyarınca karşı tarafa bildirildiği, müvekkili ile muhatap şirket arasında imzalanan sözleşmenin amacı 21-25 Nisan 2020 tarihleri arasında gerçekleştirileceği kararlaştırılmış olan …….. fuarına katıldığı, pandemi nedeniyle kararlaştırılan, ilk tarih olan 21-25 Nisan 2020 Düzenleyici tarafından ertelenerek 20-24 Eylül 2021 tarihine alındığı, pandeminin henüz başında olan bu dönemde; alınacak tedbirlerin yeterli gelip gelmediğinin taraflarca bilinmemesi, küresel salgın ile mücadelede henüz etken savunma mekanizmalarının o tarihlerde mevcut olmaması fuara giriş çıkışlarda kişilerin riskli veya risksiz olduğunun bilinmemesi nedeniyle ilk tarih değişikliği gerekçenin dayanağının mevcudiyeti neticesinde müvekkili tarafından kabul gördüğü, ahde vefa göstererek sözleşmeye sadık kalmadığı muhatap şirket belirlediği tarihi Fuar’ın açılmasına yaklaşık 10 gün kala 2 Eylül 2021 tarihinde Fuar’ın pandemi nedeniyle Mayıs 2022’ye ertelendiğini bildirdiği, müvekkili 25.10.2021 tarihinde gönderdiği ihtarnamede Mayıs 2022’ye ertelenmesinin kendisini zarara ve büyük hak kaybına uğrattığını ihtar ederken, İhtara gelen yazılı cevapta Fuar tarihinin yeniden ertelenerek 1-5 Kasım 2022 tarihlerine alındığını, söz konusu fuarın tekrar ertelenmeyeceğinin garantisi olmamakla beraber, değişiklik yapılan tarihte Fuarın gerçekleşeceğine dair müvekkilinin inancı kalmadığı muhatap şirket keyfi olarak tarihleri değiştirip durduğunu, ancak muhatap şirket 1-4 Eylül 2021 tarihlerinde Gıda Fuarı, 8-12 Eylül 2021 tarihlerinde ……. Fuarı ve …… fuarı gibi sektörel fuarlar düzenlemiş ve düzenlemeye devam ettiğini, muhatap Şirket …….. Fuarını pandemi nedeni ile erteleme gerekçesinin dayanağı olmadığını, fuarların ertelenmesi hususunda karar mercii olan T.O.B.B’nin de bu yönde bir kararı veya tavsiyesi bulunmadığını, Fuar alanlarına giriş ve çıkışlarda bugün mevcut olan HES Kodu sistemi ile kişilerin riskli/ risksiz olmalarına bağlı olarak alana giriş çıkışları sağlandığını, muhatap şirkette bu şekilde fuarları düzenlemeye devam ettiğini, muhatap şirketin, müvekkilinin de katılımcı olduğu bu fuarı erteleme kararı, keyfi ve dayanaktan yoksun bir karar olduğunu, muhatap şirket tarafından kararlaştırılan yeni fuar tarihi; 20-24 Eylül 2021 tarihi olarak belirlendikten sonra müvekkili fuar kapsamında sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, sergilenmesi için yüksek bütçeli koleksiyonlar ve fuar stantları hazırlandığı, kiralanan alanların ücreti ödenmiş, seyahat ve konaklama rezervasyonları gerçekleştiği, müvekkili; fuar kapsamında sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, sergilenmesi için yüksek bütçeli koleksiyonlar ve fuar stantları hazırlanmış, kiralanan alanların ücreti ödenmiş, seyahat ve konaklama rezervasyonları gerçekleştirdiği için fuarın kararlaştırılan tarihte gerçekleşmemesi nedeniyle yüksek miktarda maddi zarara ve kâr kaybına katlanmak zorunda kaldığını anılan nedenler neticesinde 20-24 Eylül 2021 tarihinde yapılması kararlaştırılan Fuar’ın Muhatap şirketin sözleşmeye ve hakkaniyete aykırı davranışları sebebiyle gerçekleştirilmemesi sebebiyle sözleşmenin feshedilmesi gerekliliği beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkil şirket; ……… Holding bünyesinde yurt içi ve yurt dışında, dünya çapınca çeşitli fuarlar düzenleyen organizatör şirket olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 21-25 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenlenecek ……. Fuarı (……..) için “Fuar Katılım Sözleşmesi” akdedildiği, COVİD-19 salgını nedeniyle fuar, haklı sebeplerle ileri bir tarihe ertelendiği, yapılan sözleşmede yer alan hükümler gereğince müvekkil şirketin, fuarı haklı gerekçelerle erteleme hakkına sahip olduğunu, yapılan erteleme ile, katılımcıların hakları aynen korunacak olması, aynı şartlarda fuarın gerçekleştirilecek olması nedeniyle fuar katılım bedelinin iade edilemeyeceği hususu da kararlaştırıldığı, Yargıtayın müstakar kararları da bu yönde olduğunu, davacı yanın huzurdaki davası haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını, işbu talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava fuar katılım sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; taraflar arasında 26.08.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin cendere sözleşme niteliğinde olduğunu, davalının zararına olacak şekilde tarafların sözleşmeden doğan hak ve borçlarında önemli bir dengesizlik olduğunu, sözleşme özgürlüğünü kısıtlayan kayıt ve şartların geçersiz olduğunu, sözleşmede fiili eşitsizlik olduğunu, sözleşmenin devam süresince her türlü risklerin davacıya yüklendiğini, çıkar dengesinin davacı aleyhine bozulduğunu, sözleşmede maddi anlamda adalet ve özgürlükten söz etme imkanı olmadığını, sözleşmedeki oransızlığın Borçlar Kanunu ile giderilmesinin talep edilebileceğini, davacının sözleşmeyi 21.10.2021 tarihinde fesih ettiğini, sözleşme ile bağlı olmadığını, sözleşmenin amacının 21-25 Nisan 2020 yılında gerçekleştirileceği kararlaştırılan ……. Fuarına katılmak olduğunu, bu tarihin 20-24 Eylül 2021 tarihine ertelendiğini, davacı tarafından bu ertelemenin kabul görerek sözleşmeye sadık kalındığını, Fuarın açılmasına yaklaşık 20 gün kala 2 Eylül 2021 tarihinden Mayıs 2022 tarihine erteleme yapıldığını, bu ertelemenin davacıya zarara uğrattığını, bu tarihten de 1-5 Kasım 2022 tarihine erteleme yapıldığının ihtara verilen cevaptan öğrenildiğini, fuarın tekrardan ertelenmeyeceğinin garantisi olmadığını, Fuarın gerçekleşeceğine inancının kalmadığını, sözleşme maddelerinde ivazlarda açık orantısızlık olduğunu sektörel fuarların düzenlendiğini ve düzenlemeye devam edildiğini, ertelemenin gerekçesinin olmadığını, ödenen ücretin iadesinin talep edildiği,
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; taraflar arasında 21-25 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenlenecek ……. Fuarı için fuar katılım sözleşmesi düzenlendiğini, COVİD 19 salgını nedeniyle fuarın haklı sebeplerle ileri tarihe ertelendiğini, davalının fuarı haklı gerekçelerle erteleme hakkına sahip olduğunu, erteleme ile katılımcıların haklarının aynen korunacak olması nedeniyle bedelin iade edilemeyeceği hususunun kararlaştırıldığını, Yargıtay’ın müstekar kararlarınında bu yönde olduğunu, davalının pandemi nedeniyle Devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeniyle fuar erteleme zorunda kaldığını, yurtdışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olması sebebiyle fuar katılımcıları tarafından ertelemenin talep ediliğini, Fuarın 21-25 Nisan 2020 tarihinden 20-24 Eylül 2021 tarihine ertelendiğini, bu tarihten Mayıs 2022 tarihine ertelenmesinde hukuka aykırılık olmadığını, bu fuarın milli katılımlı Uluslararası fuar olduğunu, diğer fuarlar ile karşılaştırmanın makul olmayacağını, sözleşme bedelinin iadesinin istenemeyeceğini,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; dava, davalı tarafın fuar erteleme talebinin dayanağının olup olmadığı, taraflar arasındaki fuar katılım sözleşmesi uyarınca davacının sözleşmenin feshi talebinin mümkün olup olmadığı, sözleşmenin cendere sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı, aşırı ifa güçlü olup olmadığı, davacının sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu,
Davacı tarafın dava dilekçesi ile birlikte 20.08.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesini ibraz ettiği, sözleşmenin 2. Maddesinden katılımcının sözleşmesinin imzalanmasından sonra fuara katılmayı reddetse dahi maddi ve manevi yükümlülüklerinin devam edeceğinin, düzenleyicinin sektörün talebi, ekonomik durumu, organizasyon gerekleri veya kendi takdiri ile yapacağı değişiklikleri (fuarın ksımen veya tamamen iptali dahil) peşinen kabul edildiğini, bu durumunun fesih nedeni olmayacağının belirtildiği, katılımcının , düzenleyicinin yazılı teyiti ile fuardan çekilme hakkına sahip olduğunu, sözleşmenin 4. Maddesinde fuar devam ederken bakım yapılması ya da güvenliğin sağlanması konusunda müdahale etme ya da yetkili makamlarca talep edilmesi durumunda etkinliği iptal etme yetkisinin olacağının belirtildiği, sözleşmenin diğer maddelerinin genel olarak organizasyonun ifasına ilişkin olduğu, bu sözleşmede davalı tarafın kaşe ve imzasının bulunduğu,
Davacı tarafın davalı tarafa gönderdiği ve dosyaya sunduğu ihtarnamede diğer fuarların gerçekleştiğini, ertelemenin dayanaksız olduğunu TOBB’unn bu yönde bir kararı ve tavsiyesinin söz konusu olmadığını, sözleşmeden dönüldüğünü bedelin iadesinin talep edildiği, bu ihtara davalı tarafça cevapta Fuar Katılım Sözleşmesinin 2. Maddesine dayanılarak fuarın ertelenebileceğinin belirtilerek 27 Ağustos’ta ……. ‘la fuarın her zamanki tarihi olan Mayıs 2022’ye ertelenmesi gündemi ile toplanıldığını, yerlerinin başka bir fuar şirketine kiralattırıldığını ve …… ‘ın erteleme bekleyen katılımcılara mektup yazıp yeni bir fuar anons edip, ödemeler talep edildiğinin öğrenildiğini, gecikmeye sebeb veren hallerin dört madde olarak belirtildiği fuarın 1-5 Kasım 2022 tarihinde düzenleneceğini belirttiği, davacı tarafın formlar sunduğu, davacı tarafın sunduğu tahsilat makbuzunda davalı tarafın çek olarak 41.322,95 TL’yi tahsil olarak aldığı, çeklerin keşidecinin davacı, lehdarının davalı olduğu, vade tarihlerinin 2019 ve 2020 yılına ilişkin olduğu, fuar katılım bedelinin 41.322,95 TL olduğu, katılımcı sözleşmesinin sunulduğu, bu sözleşme tarihinin 26.08.2021 tarihi olduğu, içerik olarak diğer sözleşme ile benzer olduğu, arabuluculuk dava şartının sağlandığı,
Davalı tarafın cevap dilekçesi ile fuara katılım bedeline ilişkin belgeyi sunduğu bu belgede tarafların kaşe ve imzasının bulunduğu, fuar katılım sözleşmesinin sunulduğu, sözleşmede her iki tarafın kaşe ve imzasının bulunduğu, yabancı dilde mesaj ve yazışmaların sunulduğu bu yazışma tarihlerinin 2021 yılı 6. Ayına, 8.ayına ilişkin olduğu, davalı tarafın Ticaret Bakanlığı yazısını sunduğu bu yazının bilgi ve belge istemine ilişkin denetim yazısı olduğu, davalı tarafa sorular sorulduğu, davalı tarafında bu sorulara cevap verdiği, davalı tarafın Mahkeme kararları ibraz ettiği,
TOBB ‘a yazılan yazıya cevap verildiği, 2021 ve 2022 yılında ulusal yada uluslararası fuarların ertelenmesine dair tek bir kararın olmadığını, birliğe intikal eden erteleme başvurusuna ilişkin ayrı bir değerlendirme ve sonuca bağlama süreci olduğunu, davalının erteleme başvurularının sunulduğunu, bununla birlikte davalının 2021 Yılı Fuar Takvimi’nde yer alan bazı fuarlarına ilişkin erteleme taleplerinin usul ve esasın gereklerini karşılar nitelikte yapılmadığı için uygun görülmediğini, ancak firmanın bu başvurularında ilgili fuarları Takvimde yer aldığı tarihte düzenleyemeyeceğini beyan etmiş olduğundan bu başvurular Covid 19 pandemisinin olumsuz etkileri dikkate alınarak iptal başvurusu olarak değerlendirildiğini ve fuar takviminden çıkartıldığını buna ilişkin bilgilerin sunulduğunu, davalının 2020 yılı için Birliğe intikal ettirilmiş bir erteleme talebinin bulunmadığını belirttiği,
6098 sayılı TBK’nun İfa imkânsızlığını düzenleyen 136.maddesinde “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” hükmünün düzenlendiği,
6098 sayılı TBK’nun Kısmi ifa imkânsızlığını içeren 137.maddesinde; “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.” hükmünün düzenlendiği
Yine 6098 Sayılı TBK’nun Aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen 138.maddesinende; “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.” hükmünün düzenlendiği,
Yargıtay HGK. E. 2012/1601 K. 2013/752 22.5.2013 tarihli kararında kelepçeleme sözleşmelerini “ Bahsi geçen ahlaka aykırı sözleşmelere, ekonomik olarak zayıf ve diğerine muhtaç durumda olan sözleşme tarafının, kendisinden daha güçlü diğer tarafın isteklerini kabul ederek imzalamak zorunda kaldığı sözleşmeler örnek verilebilir. Öğretide kavram birliği olmasa da, bu tür sözleşmelere değişik isimler verilmiştir. Bunlar arasında; “kelepçeleyen sözleşmeler”, “köleleştiren sözleşme”, “cendere sözleşmeleri”, “kımıldamayacak bir surette bağlama sözleşmesi” sayılabilir (Akın Ünal, Kelepçeleme Sözleşmeleri, Ankara 2012, s.2-5).” şeklinde tanımladığı,
Doktrin ve Yargıtay tarafından çeşitli kavramlar ile tanımlanan kelepçeleme sözleşmelerinin, esasen bir hizmet sözleşmesi, eser sözleşmesi ya da kira sözleşmesi gibi bir sözleşme tipi olmayıp, sözleşmelerdeki hüküm veya hükümler nedeniyle kişilik haklarından kabul edilen ekonomik faaliyet özgürlüğünün kısıtlanmasına veya ortadan kalkmasına sebep olan ve sözleşmenin içeriğini belirleme serbestisine aykırılık teşkil eden bir ihlal hali olduğunu,
Türk hukuk sisteminde kelepçeleme sözleşmelerinin Türk Medeni Kanunu (“TMK”) madde 23 (Vazgeçme Ve Aşırı Sınırlamaya Karşı Kişiliğin Korunması) ve Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 26 (Sözleşme Özgürlüğü) ve 27 (Kesin Hükümsüzlük) hükümlerine dayandığı, TMK m.23 “kimsenin, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemeyeceğini” ve “kimsenin özgürlüklerinden vazgeçemeyeceğini veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamayacağını” düzenlediğini,
Bir sözleşmeyi kelepçeleme sözleşmeleri olarak nitelendirilebilmek için aranan kriterler konusunda doktrinde görüş birliği bulunmadığı, doktrinde bazı görüşlerin, sözleşmenin süresine ve bununla birlikte bağlılığına, yoğunluğuna ve taraflar arasındaki edime karşı edim dengesine bakılması gerektiğini belirtirken; bazı görüşler ise zaman kriterine ve borçlunun finansal durumuna bakılması hususlarına vurgu yaptığı, yine başka bir görüşe göre, sözleşmedeki edimin kapsamı, miktarı ve süresine, borçlunun malî durumuna bakılması gerektiği, Başpınar’a göre ise, sözleşmede kelepçeleme halinin varlığı için taraflardan birinin ekonomik özgürlüğünün zaman, yer veya konu açısından aşırı derecede kısıtlandırılması gerektiği,
Yargıtay kararlarında sözleşmenin taraflarından biri için ekonomik özgürlüğün karşı tarafın keyfiyetine bırakılmasını ve sözleşme ilişkisi için uzun bir süre için öngörülmesini, kişinin ekonomik özgürlüğünün kısıtlanması olarak değerlendirdiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/13225 E. 2014/19910 K. 17.12.2014 tarihli kararında “…Anayasa’nın 48. maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı Yasanın 19, 20, 155, 161 ve TMK’nın 23’ncü maddeleri karşısında davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirkette hiçbir görevde çalışamaması bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bir hükümdür. Dolayısıyla buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir…” diyerek ekonomik özgürlüğü kısıtlayıcı hükümlerin geçersizliğine vurgu yaptığı,
Sözleşme kapsamında ekonomik özgürlüğün aşırı derecede tehlikeye girmesini tespitte dikkate alınması gereken diğer bir husus ise, sözleşmelerdeki edim-karşı edim dengesi olduğunu, bir sözleşmenin taraflarının, sözleşmeden doğan edimlerinin arasındaki dengesizliğin de tek başına kelepçeleme sözleşmelerinin oluşumuna sebep olabilecek bir kıstas olmadığı, edimler arasındaki dengesizlikle birlikte sözleşmenin diğer şartları bütün olarak değerlendirildiğinde kelepçeleme sözleşmelerinin ortaya çıkabileceği,
Covid 19’a ilişkin pandemi sürecinin ülkemizde 11.3.2020 tarihi itibariyle başladığı, 13.03.2020-15.06.2020 tarihinde tam kapanma yapıldığı, 29.04.2021-17.05.2021 tarihleri arasında tam kapanma olduğu, 17 mayıs 2021 tarihinden sonra etaplar halinde kademeli normalleşme uygulama sürecinin yürütüldüğü, ikinci etabın 1 haziran 2021 tarihinden itibaren hayata geçirildiği, üçüncü etapın 1 temmuz 2021 tarihinden itibaren hayata geçirildiği, normalleşmeye ilişkin 08.04.2022 tarih 2022/2 sayılı covid 19 kapsamında normalleşme tedbirleri olduğu, 30 haziran 2021 tairhli genelgenin kaldırıldığı,
Somut olayın incelenmesinde, taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi olduğu bu sözleşmenin 2. Maddesinin davalı tarafa tarihlerinde değişiklik yapma yetkisinin verildiği, tarafların tacir oldukları, basiretli tacir olarak hareket etmeleri gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin cendere sözleşme olarak kabul edilmediği, bununla birlikte davalı tarafa fuar erteleme hakkını verilmesinin davalıya gerekçesiz şekilde fuar erteleme hakkı vermeyeceği, aksi halde hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının (TMK2 ) değerlendirilmesinin gerekeceği, davalı tarafın sözleşmenin 2. Maddesindeki yetkiye dayanarak covid pandemi süreci sebebiyle 21-25 Nisan 2020 yılında gerçekleştirilmesi gereken fuar tarihinin 20-24 Eylül 2021 tarihine ertelendiği, daha sonra fuarın bu tarihten Mayıs 2022 tarihine ertelendiği ve bu tarihten de fuarın 1-5 Kasım 2022 tarihine ertelendiği, covid 19 kapanma süreci ve gerek ülkemizce gerekse diğer ülkelerce alınan tedbirlerde dikkate alındığında davalı tarafın ilk ertelemesinin uygun olduğu, nitekim davacı tarafında bu hususta itirazının olmadığı, 2021 yılından 2022 yılına ilişkin ertelemenin yıl atlaması nedeniyle TOBB’a ilişkin yasal düzenlemeler uyarınca erteleme değil iptal niteliğinde olduğu, davalı tarafın 2021 yılı taleplerinin TOBB tarafından usul ve esas uygun görülmemesi ve davalınında fuarların bu tarihlerde düzenlenmeyeceğini beyan etmesi sebebiyle fuarın takvimden çıkartıldığı, davalının 2021 yılında ulusal ve uluslar arası fuarlar yaptığı, davalının sunduğu yazışmalarının 2021 yılı 6 ve 8 aylarına ilişkin olduğu, ülkemizde 17.5.2021 tarihinden itibaren etaplar halinde normalleşmeye geçildiği, Mahkememizce davalı tarafça yapılan 2021 yılı erteleme talebinin usule uygun olmadığı, ancak sonraki ertelemenin/iptalinin diğer fuarların yapıldığı da dikkate alınarak yerinde olmadığı, davalının cevap dilekçesinde dayandığı Yargıtay kararlarının genel seçimler ile terör olaylarına ilişkin olduğu, dosyamızdaki konu durumun farklı olduğu, davacı tarafın ödeme yapması durumununda ihtilaf olmadığı, davacı tarafın sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebinin yerinde olduğu değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Taraflar arasındaki fuar katılım sözleşmesinin feshi talebinin sözleşmeden dönülme olarak kabulü ile dönme sebebiyle davacı tarafından davalıya ödenen 55.106,21-TL bedelin dava tarihi olan 14.03.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.764,31.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 941,08.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 2.823,22.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70.-TL başvurma harcı ve 941,08.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 54,85.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.963,81.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile …….. Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2022

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim …….
¸e-imzalıdır