Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/977 E. 2022/527 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/977 Esas
KARAR NO : 2022/527

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 13/06/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 04/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davalının ticari ilişki gereği kendisine kesilen faturalardan doğan borcunu ödemediğini, açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.

Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Belirtilen icra dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçluya yönelik 3.306,74 EURO alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor sonuç kısmında özetle ; davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, davacı tarafın belgeleri üzerinde yapılan incelemede, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği ve takibe konu ettiği 2020 yılında 5 adet toplam KDV dâhil 4.082,55 EURO tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın iş bu faturaların 3.211,43 EURO bakiye tutarı üzerinden takibe geçtiği, davacı tarafın cari hesap ekstrelerininde incelenmesi ile davacı tarafın takip tarihi itibariyle 3.211,43 EURO asıl alacağını talep edebileceği belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça; davalıya verilen hizmet karşılığında düzenledikleri faturalar nedeni ile davalıdan alacaklı olduklarından bahisle başlattıkları icra takibine itiraz üzerine işbu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve hukuki dinlenilme hakkı tanınmış, ancak davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış ve herhangi bir delil de bildirmemiştir. Süresinde herhangi bir delil sunmayan davalı taraf HMK’nun 128.maddesi uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının icra takibi dayanağı 457,30 Euro Euro bedelli fatura, 678,30 Euro bedelli fatura, 2.694,50 Euro bedelli faturanın 1.823,38 TL’lik bakiye kısmı, 151,30 Euro Euro bedelli fatura ve 101,15 Euro bedelli faturalarda yer alan hizmetleri davalıya sunup sunmadığı, bu nedenle davalıdan talep edilen toplam bakiye 3.211,43 Euro asıl alacak kadar alacaklı olup olmadığı ve işlemiş faiz talep edip edemeyeceği hususları olarak saptanmıştır.
Davacı tarafça bildirilen ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte bulunan tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden uyuşmazlık dönemine ilişkin BS-BA formları celp edilmiştir.
HMK’nun 222.maddesinin 1.fıkrası “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” şeklinde olup, tarafların tacir sıfatını taşımaları ve TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlü bulunmaları nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişisi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı tarafın yapılan ihtarata rağmen uyuşmazlık dönemine ilişkin ticari defterlerini sunmaktan imtina ettiği görülmüştür (Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalı tarafın bilirkişiye yerinde inceleme taleplerinin bulunduğu halde bilirkişinin yaptığı görüşme sonucunda davalı tarafın 2020-2021 yıllarına ilişkin belgelerin ellerinde olmadığını bilirkişiye bildirdikleri görülmüştür). Mali müşavir bilirkişisinin davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlediği 13/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle takip dayanağı faturaların davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu faturalardan dördünün taraflarca karşılıklı olarak BS-BA form beyanının yapıldığı, 1 adet faturanın ise beyan sınırının altında kaldığının bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu alacağın davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlüdürler. Davacı taraf, tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın usulüne uygun tuttuğu kendi defter kayıtlarının o taraf lehine delil olarak kabul edilebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir(Aynı yönde Yargıtay 15.HD.’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı). Aksinin kabulü, kötüniyetin korunması anlamına geleceğinden kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, burada bir tarafın usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterlerini ibraz etmesi ancak diğer tarafın ibrazdan kaçınması durumunda, ibraz eden lehine adi bir karine öngörüldüğünü söylemek yanlış olmaz. Davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmeyip anılan adi karinenin aksini ispat edemediğinden, davacı tarafın HMK’nun 222/2.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının yasanın açık hükmü uyarınca davacı taraf lehine delil olarak kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın usulüne uygun olarak tutultuğu anlaşılan ticari defter kayıtları ile davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınması ve takip dayanağı faturalardan beyan sınırının altında kalan 1 adet fatura dışındaki diğer 4 adet faturanın taraflarca karşılıklı olarak BS-BA form beyanlarının yapılmış olması ve davalı tarafça bu borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir yazılı delil sunulmamış olması göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, davalının borca itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın asıl alacak yönünden kabulüne, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olunması karşısında davacının işlemiş faiz talebinin reddine, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının Bakırköy ……. İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin takipte talep edilen 3.211,43 Euro asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin (işlemiş faiz talebinin) reddine
3.211,43 Euro asıl alacağa takip tarihininden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi uyarınca devlet bankalarının 1 yıl vadeli Euro hesaplarına fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
Davalının itirazında haksız çıkması ve alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile; 3.211,43 Euro asıl alacağın takip tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı olan 33.343,64 TL’nin % 20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.114,90.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 413,91.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 171,73.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30.-TL başvurma harcı ve 413,91.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 804,50.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 781,31 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.354,37.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.724,62.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 1.281,95 TL’sinin davalıdan bakiyenin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/06/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır