Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/964 E. 2022/153 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/964
KARAR NO : 2022/153

DAVA : Genel Kurul Kararının Hükümsüzlüğünün Tespiti
DAVA TARİHİ : 19/11/2021
KARAR TARİHİ : 24/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının Hükümsüzlüğünün Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin “holding” olarak kurulmuş bir aile şirketi olup, tespit konusu genel kurulun yapıldığı 26.05.2016 tarihinde ve genel kurulları yapılan 2013, 2014 ve 2015 yıllarında davalı şirketteki sermaye pay ve oranlarının dava dilekçesinde belirtildiğini, butlanla malul 26.05.2016 genel kurul tarihi itibariyle Şirket ortaklarının aile bireyleri baba müteveffa …… (şirketin kurucusu ve finanse edeni), erkek kardeş ……, kız kardeşler müteveffa ……. ve davacı … olduğunu, şirketin kurulduğu başlangıç ve uzun yıllar, babanın yaşlılık zamanlarına kadar yine aile şirketi olan (ortaklık yapısı aynı) ……. Avize San. Tic. A.Ş. ile birlikte 4 aile bireyinin eşit oranlarda kalan hisselerin sahibi bulunduğu toplam beş ortaklı bir yapıya sahip olduğunu, dava konusu şirketin gençliğinde ve sağlığında baba ……, ……’nın yaşlılık dönemlerinden itibaren ise erkek kardeş ……’nın, hisse çoğunluğunu bir şekilde ele geçirmesiyle münferit imza ile şirketi yönettiğini, her türlü işlemi münferit imzası ile yaptığını, şirketin diğer ortaklarının, davacı ve dava dışı müteveffa kız kardeşin ise şirket yönetimine hiç dahil edilmediğini, ailevi ilişkiler ve ağabeylik vasfı baskı unsuru olarak kullanılmak suretiyle kendilerinden hisse devir ve genel kurul evraklarına eve getirilmek suretiyle imza alındığını, bunun dışında hakim ortak ve yönetici erkek kardeş tarafından davacı ve diğer kız kardeş ortağa, şirket iş ve işlemleri ile ilgili hiçbir bilgi, belge verilmeyip hiçbir açıklama yapılmadığını, davacının açtığı davalarda yapılan yargılamalar esnasında şirkette yapılan usulsüzlüklerden haberdar olabildiğini, baba ……’nın yaşlandığı, sağlık sorunları yaşadığı son yıllardan itibaren erkek çocuk lehine ortaklık pay oranlarının değiştiğini ve butlanla malul genel kurulun yapıldığı tarihte şirketin ortaklık paylarının …… (Baba) % 2, …… (Oğul) % 68, ……. (Kız) % 15, … (Kız) % 15, ……. Avize San. Tic. A.Ş. % 0 şeklinde olduğunu, davalı şirketin, 26.05.2016 tarihinde yaptığı 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait genel kurul toplantısına hükümet komiserinin katılmadığını, bu nedenle, 26.05.2016 tarihinde yapılan genel kurul ve toplantıda alınan her türlü karar hukuken “yok” hükmünde olduğunu, yoklukla malul bu genel kurulda alınan kararların uygulanması ve yine bu kararlarla oluşturulmuş yönetim kurulu tarafından davalı şirketin yönetilmesi nedeniyle davalı şirketin ortağı davacının ağır zararlara uğradığını ve halen zarara uğratılmaya devam edildiğini, kaldı ki, hükümet komiseri bulunmadan yapılan genel kurul toplantılarında alınan kararların yokluk ile batıl olduğu hakim tarafından re’sen de gözetilmesi gerektiğini belirterek davalı şirketin 26.05.2016 tarihinde yapılan 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait genel kurul toplantısının ve bu genel kurulda alınan kararların batıl, yok hükmünde ve hükümsüz olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, huzurda ikame edilen davada, davacı tarafın açıkça kötü niyetli olduğunu ve hukuki bir menfaatinin de bulunmadığını ve dahi derdestlik söz konusu olup hak düşürücü sürenin de geçtiğini, davacının ilgili dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların hem afaki, hem mesnetsiz olduğunu, şirkete ve hakim ortaklara ve yöneticelere mümkünse zorluk çıkarmak ve yine mümkünse şirket karar organlarını ve faaliyetlerini kilitlemek ve böylece eğer mümkün olursa bu yolla esasta geri planda perdelediği kötü niyetine ulaşmak istediğini, ileri sürdüğü hususların hiç birisinde esasta hukuki bir yararı bulunmadığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi nde …… E no lu açtığı genel kurul kararlarının iptali konulu davasında bu hususları ileri sürdüğünü ve dava konusu ettiğini, davanın halen derdest olduğunu ve aynı konu ileri sürüldüğü ilgili derdest dava konusu olduğundan derdestlik itirazında bulunduklarını, bu nedenle de reddini talep ettiklerini, dava konusu genel kurul toplantısının, usulüne uygun çağrı yapılarak, gündemi gereği gibi ilan edilerek katılma yetkisi bulunan tüm ortakların asaleten katılımı ile yapıldığını, huzurdaki davacı …’in de dahil olarak toplantıya tüm ortakların asaleten katıldıklarını, hazirun cetvelini ve ilgili genel kurul tutanaklarını imzaladığını, alınan tüm kararlara katıldığını ve herhangi bir olumsuz şerh de konulmadığını, ilgili olağan genel kurul toplantısınin ticaret sicilinde de şerh edildiğini, dolayısı ile genel kurul toplantısına katılmış, alınan kararlara olumlu oy vermiş ve herhangi bir muhalefeti de mevcut olmayan ve yasal sürelerde her hangi bir dava da ikame etmemiş davacının huzurdaki yaklaşık beş yıl sonra ikame ettiği davasında hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun açık olduğunu ve davanın bu nedenle de reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kötü niyetli davacının huzurda tamamen kötü niyetinin bir devamı olarak ve kasıtlı ve bilinçli olarak belgelerle ve olayın akışı ile sabit olduğunu, açıkça ortada olan pay devirleri hususunun gerçek durumdan tamamen farklı şekilde sanki bilmiyormuş da kendisinden gizli bir iş yapılmış gibi gerçek dışı bir takım beyanlarda bulunarak anlatmaktan hiç çekinmediğini, tüm hisse devirlerinin baba muris ……’nın sağlığında ve başkanlığında ve fiilen işin başında bulunduğu dönemlerde tarafların ve muhatapların bilgisi, rızası doğrultusunda ve her türlü gereği de karşılıklı olarak yerine getirilmek suretiyle yapılan işlemler olmakla, bu işlemlere ait gerekli tüm tutanakların zamanında ve usulüne uygun olarak tanzim olunmak üzere istanbul ticaret odası dahil tüm yetkili mercilere ibraz ve teslim edildiğini, ayrıca, davacının da tüm bu toplantılara ilgili pay oranları ile çağrıldığını ve katıldığını, herhangi bir itiraz veya ihtirazi kayıt koymaksızın iş bu pay oranları ile ve iş bu pay oranlarını burada dahi görerek, bilerek, tasdik ederek tutanakları imzaladığını ve ayrıca takip eden yıllarda ve dönemlerde yapılan genel kurul toplantılarına bu payların değişen hali ile ve hali hazır durumu ile katıldığını, yine herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi herhangi bir dava ikame etmediğini, bu hususun dahi, bütün bu pay devirlerinin iradelerine uygun olarak yapılmış olduğunun bir diğer kanıtı olduğunu, diğer beyanları gibi, halihazır hisse pay durumları ile ilgili beyanlarının da tamamen gerçek dışı, maksatlı, huzurdaki davasının konusu ile de tamamen ilgisiz, uydurulmuş ve tamamen kötü niyetli beyanlardan ibaret olduğunu, davanın reddini istediklerini, 2016 yılında genel kurul toplantısına komiserin katılmadığının mümkün olmadığını belirterek davanın derdestlik nedeni ile reddine, davanın hukuki bir menfaati bulunmadığından, dava şartı yokluğundan ve davanın dinlenilemeyeceğinden reddine, davanın hak düşürücü süre bakımından reddine, bütün bunlar mümkün görülmediği takdirde, haksız, mesnetsiz ve tamamen kötü niyetli davanın esastan reddine, dava ve vekalet ücreti giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
İş bu dava, davalı şirketin 26.05.2016 tarihinde yapılan 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait genel kurul toplantısının ve bu genel kurulda alınan kararların bakanlık temsilcisinin olmaması nedeniyle butlan ile hükümsüz olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Genel kurul kararlarının tarihleri itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesi hükmüne göre; kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açılabilir. Kararın butlan veyahut yoklukla malul olduğu hallerde ise iptal davası herhangi bir süreye tabi olmaksızın açılabilecektir.
Somut olayda; davaya konu 26.05.2016 tarihinde yapılan 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait genel kurul toplantısına ait hazirun cetveli uyarınca davacının toplantıya katıldığı ve alınan kararlar lehine olumlu oy kullandığı, adına atfen atılan imzaları inkar etmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Söz konusu genel kurul toplantı tutanakları uyarınca bakanlık temsilcisinin toplantılara iştirak etmediği sabittir.
Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliği’ nin 26 ve 32. maddeleri gereğince Bakanlık temsilcisinin toplantıya çağrılmadığı ve katılmadığı genel kurul kararları mutlak butlanla batıl olup hükümsüzdür. Ancak butlan iddiasının ileri sürülmesi TMK’nın 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanımı niteliğinde kabul edildiği takdirde, kararın hükümsüzlüğüne karar verilemez.
Somut olayda, davalı şirket ortağı olan davacı, söz konusu genel kurula katılmış, Bakanlık temsilcisinin bulunmamasına rağmen bu duruma itiraz etmeyerek alınan kararlara olumlu oy kullanmış ve genel kurul kararının butlanın ileri sürülmesi herhangi bir süreye tabi olmamakla birlikte, butlana ilişkin tespit talebini aradan yaklaşık 5 yıllık süre geçtikten sonra ileri sürmüş ve bu süre içerisinde alınan kararların uygulanmasına rıza göstermiştir. Davacının söz konusu genel kurul kararlarının uygulanmasına ve bu uygulamanın sonuçlarına yıllarca itirazsız rıza ve tahammül gösterip de, sonradan butlanını ileri sürmesi ve kararın butlanını eskiden beri bilmesine rağmen buna menfaati icabı ses çıkarmayıp da ancak hesaplayamadığı sonuçlarını gördükten sonra kararın butlanının tespitini dava etmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bu açıklamalar ışığında TMK’nın 2. Maddesi uyarınca davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/2104 esas 2013/19627 karar sayılı ilamı; Bkz. Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2009 s.156-157)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 59,30-TL peşin harçtan mahsubu ile eksik yatırılan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/02/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır