Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/787 E. 2022/1109 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/787 Esas
KARAR NO : 2022/1109

DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2022

BİRLEŞEN BAKIRKÖY
…. ATM ….. ESAS …. KARAR

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2021
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada dava dilekçesinde ÖZETLE; …….’in yanında eleman olarak çalışmakta olduğunu, daha sonra aralarının bozulduğunu ve işten ayrıldığını, ayrılmadan önce kendisine yönelik; kendisinin bu işyerinde en az 5 yıl daha çalışması gerektiğini, kendi yerine birinin yetiştirilmesi gerektiği şeklinde itamda bulunulduğunu, 2012 yılında boş bir senet üzerine imza atmasının istenildiğini, senedin üzerinde herhangi bir bedelin yazılı olmadığını, 2012 yılından 2017 yılına kadar çalışması gerekirken anlaşamamaları üzerine 2015 yılında işten ayrıldığını, güvence olarak imza attırılan boş senedin patronu tarafından kendi el yazısı ile doldurulduktan sonra kendisinin icraya verildiğini, icra takibinin Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı takip dosyası olduğunu, kendisinin böyle bir borcu olmadığını, konu ile ilgili olarak İcra Hukuk Mahkemesine itirazda bulunduğunu, aradan geçen uzun süre nedeni ile bu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olup olmadığını hatırlamadığını, davacı; senet üzerindeki alacaklı tarafından kendi el yazısı ile doldurulmuş olan borcun kendisine ait olup olmadığının tespitini, yargılama giderlerinin şimdilik adli yardım talebinden karşılanması ile ileride davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ÖZETLE; Borçlu davacı ….. tarafından imzalanan dava konusu senet hakkında 16.11.2020 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının söz konusu icra takibine imzaya ve borca olmak üzere iki ayrı dava açarak dava konusu takibe itiraz ettiğini, davacı tarafından yapılan itirazlar sonrası Büyükçekmece ….. İcra Hukuk Mahkemesinde … E. ve ….. E. sayılı dosyalar ile imzaya ve borca itiraz edildiğini, davacı …….’nın daha sonra imzaya itiraz talebinden feragat ederek bunun sonucunda Büyükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesinin …… E. sayılı imzaya itiraz dosyasının kapandığını, davacının borca itiraz talebi sonrası açılan Büyükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesinin …… E. sayılı dosyasının ise sübuta ererek Mahkeme tarafından davacının haksız taleplerinin reddedildiğini, davacı tarafından açılan dava sonrası Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibinin durduğunu, davanın reddedilmesi sonucunda takibin devam ettiğini, 12.09.2021 tarihinde işbu dosya kapsamında borçlu …….’nın işletmesi olan ….. Borçka İcra Dairesinin ….. Talimat numarasıyla hacze çıkıldığını, söz konusu icra takibinin halen devam ettiğini, davacı tarafın yine hukuki süreci sürümcemede bırakmak amacıyla Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinde …. E. numarasıyla menfi tespit davası açmış olduğunu, Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı vererek Bakırköy Hukuk Muhakemeleri Tevsi Bürosu’na gönderdiğini, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. E. sayılı dosya ile dosyanın tekrar Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, daha sonradan Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinde ….. E. sayılı menfi tespit davasının açıldığını, bu dava ile Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. E. sayılı dava dosyasının birleştirilmesine karar verildiğini, davacının; beyaza imza attığını, senedin daha sonra alacaklı tarafından aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia ettiğini, davacının söz konusu senetleri kendisinin imzaladığını ve bu suretle senette belirtilen miktarı ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı müvekkilinin dava konusu senedi senedin alacaklısı konumunda olan bir diğer davalı …….’den devraldığını ve senedin yeni alacaklısı haline geldiğini, kıymetli evrakın kabul edilen senedin güçlü bir borç ikrarı olduğunu, borçlunun; beyaza imza attığını, senedin daha sonra anlaşmaya aykırı bir biçimde alacaklı tarafından doldurulduğunu, senedi iyi niyetle devralan hamile karşı ileri süremeyeceğini, bu durumun kıymetli evrakın tedavül kabiliyetinden doğan mücerretliğini bir sonucu olduğunu, davacının dava dilekçesinde senedi karşılayacak bir maddi durumunun olmadığını iddia etse de Borçka İcra Hukuk Mahkemesinin …… E. sayılı dosyasına sundukları istihkak iddiasına itiraz dilekçelerindeki delilleri ile açıkladıkları üzere davacının ……. Pansiyonun sahibi olduğunu, ……. Pansiyonunun Borçka İlçesinin en meşhur lokasyonlarından biri olduğunu, davacıya ciddi bir maddi gelir kazandırdığının açıkça görüldüğünü, davacının maddi durumunun fakirlik belgesi alacak yahut adli yardım talebinde bulunacak bir seviyede olmadığını, davacının müvekkili …… hakkında savcılık şikayetinde bulunmuş olduğunu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayetin yetkisizlikle sonuçlanarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığında yetkisizlik kararı vererek yetkili yer için dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiğini, İstanbul Anadolu …. Ağır Ceza Mahkemesinin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının yetkili yer olarak belirttiğini, davacının aynı zamanda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …… soruşturma numaralı dosyasında müvekkilinin ifadeye çağrıldığını, davacı tarafın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …… sayılı soruşturma dosyasında birden fazla dosya açıldığını ikrar ederek tek dosya üzerinden birleştirilmesini talep ettiklerini, talep doğrultusunda tek dosya üzerinden devam edilmesine karar verilerek …… soruşturma numarası ile devam ettiğini, davalı vekili; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davacı tarafından haksız yere açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili ÖZETLE; Müvekkilinin davalı …….’in sahibi olduğu ….. 20.01.2007-31.03.2015 tarihleri arasında yaklaşık 8 yıl çalıştığını, müvekkilnin 2012 yılında işten ayrılmak istediğini davalı patronu …….’e söylediğinde davalının müvekkilinden 5 yıl daha çalışmasını, bu sürede işçi yetiştirmesi istediğini, müvekkilinin kabul edince de güvence olarak boş senet imzalamasını istendiğini, ancak; müvekkilinin senedi imzalayıp imzalamadığını hatırlamadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte imzalanmış ise de 5 yıl çalışıp işçi yetiştirmek için güvence olarak imzaladığını, davalı …….’in müvekkilini haksız yere suçlaması nedeni ile tartıştıklarını, bunun üzerine davalının 31.03.2015 tarihinde müvekkilinin tazminatını ödemek suretiyle işten çıkarttığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasında sözlü olarak akdedilen 5 yıllık çalışma koşulunun davalı ……. tarafından haksız olarak feshedilmiş olduğundan güvence oalrak verilen davaya konu senedin bedelsiz kaldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun doğmadığını, müvekkilinin güvence 2012 olarak verdiği senedin vadesinin 5 yıllık sürenin bitim tarihi olan 2017 olarak kabul edilirse senedin zaman aşımına uğradığını, davalı …….’in müvekkili tarafından imzalandığı iddia ettiği 22.11.2017 tanzim ve 31.12.2019 vadeli 1.300.000,00 TL bedelli senedi muvazaalı olarak ……’a ciroladığını, ……’ın vekili aracılığıyla 13.11.2020 tarihinde Büyükçekmece ….. İcra Dairesinin …. E. sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını ve müvekkiline ödeme emri gönderdiğini, icra ödeme emri incelendiğinde takibin muvazaalı olarak yapıldığının açıkça anlaşıldığını, müvekkilinin işten çıkartılmasından sonra davalı ile herhangi bir ilişkisinin mevcut olmadığını, tacir olan davalı …….’in tartıştığı ve yanında çalışan müvekkilinin 2015 yılında işten çıkartıldıktan yaklaşık 2.5 yıl sonra 2017 yılında hiçbir teminat/güvence göstermesini istemeden çalışmayan müvekkilinin ödeme gücünün çok çok üstünde 1.300.000,00 TL tutarlı ve 2 yıl vadeli nakden ödemeyi gösteren senet imzalattırılmak sureti ile alacaklı olduğunu iddia etmesinin ve senedin vadesinden 1 yıl sonra 2020/Kasım ayında icraya konmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin davaya konu senetle ilgili dolandırıcılık ve senette sahtecilik nedeni ile savcılığa …… ve ……. hakkında şikayette bulunduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …… soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, soruşturma dosyasının derdest olduğunu, müvekkilinin ……’a karşı menfi tespit davası açtığını, görevsizlik kararı verilerek Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esasına kaydedilerek dava dosyasının derdest olduğunu, davacı vekili; adli yardım taleplerinin kabulü, hmk’nın 166.maddesi gereği aralarında bağlantı bulunan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olan ….. E. sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, müvekkilinin 22.11.2017 tanzim tarihli 1.300.000,00 TL tutarlı ve 31.12.2019 vade tarihli senetten dolayı davalı …….’e karşı borçlu olmadığının tespitini, davaya konu senedin iptalini, davalı kötü niyetli haksız olduğundan müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı …….’in cevap dilekçesi ÖZETLE; Davacının dava dilekçesi ile bonodan kaynaklı borcunun bulunmadığını, imzanın kendisine ait olmadığını, kendisine ait olsa bile bedelsiz kaldığını, borçlu olmadığının tespiti ile bononun iptalini talep ettiğini, davacının fakirlik belgesi alarak işbu davayı açmış olsa bile davayı kabul anlamında olmamak üzere davacının harç ve masraflarını davacının karşılayacak yeterli ekonomik gücünün bulunduğunu, davacı adına kayıtlı Artvin’de gayrimenkullerin bulunduğunu ve yine Artvin’de otel işlettiğini, davacının hiçbir gelirinin bulunmadığı, menkul ve gayrimenkul mallarının olmadığı yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, gerçeğe aykırı olarak sunulan fakirlik belgesi içinde hem mahkemeye sunan davacı hem de düzenleyen yetkililer hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulmasını talep ettiklerini, davacının müvekkili …….’e borçlu olduğunu ve buna karşılık dava konusu bonoyu imzalayarak verdiğini, kambiyo senetlerinin temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşıdığı ve soyut bir borç ikrarı içerdiğini, davacının imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğini, açmış olduğu imzaya itiraz davasında kendisine göre gerekçeler ileri sürerek sonradan vazgeçtiğini, daha sonra da imza kendine ait olsa bile bononun bedelsiz kaldığını iddia ettiğini, davacının bononun ne şekilde bedelsiz kaldığını açıklayamadığını, bono bedelini ödediğine dair bir senet, makbuz, banka kaydı sunmadığı gibi alacaklılardan bono bedelini ödediğine dair yazılı bir belgeyi de sayın mahkemeye ibraz edemediğini, davacının dava dilekçesinde kendisi ile açık bir şekilde çeliştiğini, zira müvekkilinin yanında uzun süre çalıştığını, işten ayrılmak istediğini, müvekkilinin de kendisi yerine bir eleman yetiştirmesi gerektiğini ve bunun karşılığında da güvence olarak boş senet imzalaması gerektiğini iddia ettiğini, ancak; senet metninde bononun teminat senedi bulunduğuna dair bir ibare bulunmadığı gibi, bononun teminat senedi olarak düzenlendiğine dair yazılı bir sözleşmenin de Sayın Mahkemeye ibraz edilmediğini, imzalı bir sözleşme olması halinde bu sözleşme içeriğinde bonoya atıf bulunması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, davacı ile müvekkili arasında bu şekilde bir sözleşmenin mevcut olmadığını, senede karşı senet ile ispat kuralı gereği davacının bu iddiasını senet metninde anlaşılan bir sebeple ispatlayamadığı gibi harici bir senetle, sözleşme ile bu durumu ispatlaması gerektiğini, davacının bir kısım iddialar ile ispat kuralının yer değiştirdiğini iddia etmekte ise de davacının öncelikle açmış olduğu davasının ispat ile mükellef olduğunu, kendi üzerindeki ispat külfetinden kurtularak mücerret borç kaynağı olan ve sebepten yoksun bulunan bonodan kaynaklı borcun ifasından bu şekilde kurtulmasının mümkün olmadığını, davacının bono altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, zira bonodaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile tamamen borçtan kurtulmak veya borcunu ötelemek için kötü niyetli olarak imzaya itiraz ettiğinin anlaşıldığını, davalı vekili; davanın reddini, davanın haksız, hukuki dayanaktan yoksun olması, kötü niyetli olması nedeniyle %40’tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı kararı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, 22.11.2017 tanzim tarihli, 1.300.000-TL tutarlı 31.12.2019 vade tarihli bonodan ve bononun konu edildiği Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Asıl davada davalı taraf asıl davada davacı aleyhine 13.11.2020 tarihinde Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü ……. E.Sayılı İcra Dosyası ile 1.300.000,00 TL Asıl Alacak, 170.113,01 TL İşlemiş Faiz ve 2.600,00 TL Bono Komisyonu üzerinden toplam 1.472.713,01 TL tutarında icra takibi başlatmıştır. Dava ve takip konusu bononun keşidesi davacı ……., lehdarı davalı ……. ve cirantası ise ……’dır.
Somut olayda davacı, davalı …….’in sahibi olduğu …… Kuyumculukta 20.01.2007-31.03.2015 tarihleri arasında yaklaşık 8 yıl çalıştığını, bu süreç içerisinde davalı ……. tarafından güvence olarak boş senet imzalatıldığını, davalının haksız suçlamaları nedeni ile 31.03.2015 tarihinde tazminatını almak suretiyle işten ayrıldığını, teminat amaçlı olarak verilen dava konusu bononun bedelsiz kaldığını, ancak işten ayrıldıktan sonra imza attırılan boş senedin davalı tarafından kendi el yazısı ile doldurularak icra takibine konu edildiğini iddia etmiştir. Davalı lehdar ve ciranta ise iddiaları kabul etmemiş ve davanın reddini talep etmişlerdir.
Dava ve takibe konu kambiyo senedi türü olan bono sebepten mücerret olup, kıymetli evrak niteliği taşıyan bir senedin içerdiği hakkın temel ilişkiden bağımsızlığını (soyutluğunu) ifade eder. Somut olarak, herhangi bir kıymetli evrakın düzenlenmesine; satım, ödünç, bağışlama, yayın, taşıma veya ortaklık gibi bir sözleşme sebep olur. Poliçe, bono ve çek, soyutluk ilkesinin geçerli olduğu kıymetli evrak kategorisine girer. Örneğin, bir satım sözleşmesinden doğan bedel için, alıcı satıcıya, bizzat satıcının veya onun gösterdiği üçüncü bir kişinin lehtar olduğu bir bono düzenlemiş ise, temel ilişki olan satım sözleşmesi dışında; ilaveten, bir bono ilişkisi kurulmuş olur. Bu durumda bononun içerdiği alacak hakkının temel ilişkiden bağımsız olması, bononun temel ilişkiyi teşkil eden satım sözleşmesinden soyutluğunu ifade eder. Bu ilkeye göre, senette yer alan hak ile bu hakkın oluşmasına neden olan temel borç ilişkisi arasında herhangi bir bağlılık yoktur. Kambiyo senedinin temel borç ilişkisinden bağımsız bir varlığı vardır. Kambiyo senedi bir defa düzenlendikten sonra doğumuna neden olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk kambiyo senedinin geçerliliğine etkili olmaz. Kambiyo senedine dayalı bir talep ile karşılaşan borçlunun, borçlanmasına neden olan temel borç ilişkisindeki sakatlığı ileri sürememesi kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesinin sonucudur.
Mücerretlik ilkesi, senedin el değiştirmesi, tedavülü halinde söz konusu olacaktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt ilişkinin tarafı ise bu alt ilişkiden doğan def’iler ona karşı ileri sürülebilir. Soyut kıymetli evrakta senet, temel ilişkinin tarafları arasında kaldığı sürece soyutluk kuralları uygulanmaz. Temel ilişkiden kaynaklı şahsi def’iler sözleşmenin tarafı olmayan müracaatta bulunan iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez. Ancak TTK’nun 687. maddesi uyarınca bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
Somut olayda, birleşen dava yönünden davacı tarafından temel ilişki kapsamında bononun teminat olarak verildiği, asıl dava yönünden ise davalı hamil ……’ın bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanmalıdır.
Davacının …… Kuyumculuk’da işçi olarak çalıştığı ve bundan ötürü teminat amaçlı olarak dava konusu bononun düzenlendiği iddialarına ilişkin olarak mali müşavir eliyle dava dışı …… Kuyumculuk Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait ticari defterler ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davalı …….’in 2015 yılında nevi değişikliğine giderek dava dışı …… Kuyumculuk Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ticari ünvanını aldığı, şirketin tek yetkili ortağının davalı olduğu, davacının 16.02.2006 – 20.01.2007 ile 06.04.2009 – 31.03.2015 tarihleri arasında dava dışı …… Kuyumculuk Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti’de hizmet akdi ile çalıştığı, incelenen ticari defterlerde personellerin alt kırılım (kişi bazında) cari hesabında takip edilmediği, tüm personellerin kümülatif olarak tek bir hesap kodunda ücret tahakkuklarının yapıldığı, şirket kayıtlarında dava konusu bononun yer almadığı, davacı ……. ile davalı ….. ve dava dışı şirket arasında bono düzenlenmesini gerektirir ticari ilişki ve alacak verecek kaydı tespit edilememiştir.
Personel özlük dosyasında yer alan; 3 adet ibranamenin tanzim tarihinin 30.04.2015 olduğu, 2 adet ibranamede istifa şekli ile işten ayrıldığının ifade edildiği, 1 adet ibranamede ise işveren tarafından işten çıkarıldığının ifade edildiği, ayrıca; 2 adet ibranamede “17.500,00 içerde şirkette borçlu olduğumu beyan ederim. 9.500,00 tazminat alacağımı 17.500,00– 9.500,00 = 8.000,00 borcumun kaldığını, onu en kısa zamanda taahhüt ediyorum” şeklinde davacının şerhinin yer aldığı ve işyerinden kanun ve hizmet akdinden doğan hiçbir alacağının kalmadığını içerir şekilde işyerini geçmişe dönük olarak ibra ettiği görülmüş olup, dava dışı şirketin 2015 yılı yasal defterlerinde 03.04.2015 tarihinde …….’ya 9.470,00 TL tazminat ödemesi adı altında yevmiye kaydının mevcut olduğu tespit edilmiştir.
Dava dışı …… Kuyumculuk Turizm İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin incelenen yasal defterlerinde asıl davada davalı …… ile herhangi bir ticari faaliyetinin de mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
Dosyaya celp edilen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı …… Soruşturma …. Karar sayılı soruşturma dosyası uyarınca; davacı tarafından, dava konusu bononun düzenlenmesine ilişkin olarak davalılar aleyhine Resmi Belgede Sahtecilik, Açıga Imzanın Kötüye Kullanılması suçlaması ile şikayetçi olduğu ve yapılan soruşturma kapsamında bonodaki imzanın davacı eli ürünü olması nedeniyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu soruşturma kapsamında alınan 01/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda; soruşturmaya konu senedin ön yüzünde bulunan rakam ve yazıların …….’in eli ürünü olduğu, ……. adına atılı bulunan imzanın …….’nın eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu soruşturma kapsamında şüpheli …….’in 11.02.2021 tarihinde…. Polis Merkezinde vermiş olduğu ifadesinde: “….. ‘den şüphelendiğini, şirket hesaplarını kontrol ettiğinde 1850 gr has altının eksik olduğunu fark ettiğini, ayrıca 5 yıllık prim karşılığında ev almak için tahminen 500.000 TL daire bedeli verdiğini, bunların karşılığında işten ayrıldığında yaklaşık 1.300 000 TL alacağının bulunduğunu, karşılığında 2017 yılında açık senet aldığını…” beyan etmiştir. Davalı …… davaya konu bono nedeniyle soruşturma dosyası kapsamında 17.11.2022 tarihinde kollukta vermiş olduğu ifadesinde “…senet bana ……. isimli kuyumcu tanıdığımdan hurda ve ramat artığı karşılığında geçmiştir…” beyan etmiştir.

Dosyada mübrez Bakırköy ….. İş Mahkemesinin …. Esas sayılı menfi tespit davasının konusunun davalı ……. tarafından alındığı iddia edilen teminat senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, yargılama kapsamında dinlenen tanıkların davalı …….’in çalışanlarından güvence olarak boş senet imzalattığı yönünde beyanda bulundukları anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan deliller ışığında; davacı ……. ile senet lehdarı olan davalı ……. (…… Kuyumculuk Ltd.Şti.) arasında işçi-işveren ilişkisi olduğu, şirket ticari kayıtları uyarınca aralarında dava konusu bononun düzenlenmesini gerektirir ticari ilişki bulunmadığı, 2015 yılı itibariyle paranın alım gücü bakımından işçi-işveren arasında belgesiz olarak 1.300.000 TL borç ilişkisi kurulmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği, en son iş akdinin 31.03.2015 tarihinde sonlanmış olmasına rağmen davaya konu bononun tanzim tarihinin iş akdinin sonlandığı 31.03.2015 tarihinden sonra 22.11.2017 tarihinde tanzim edilmesinin ayrıca çelişki oluşturduğu, kayıp olduğu iddia edilen ve davacının sorumlu tutulduğu 1.850 gr altına ilişkin olarak herhangi bir ihbar ve şikayet bilgisinin davalı tarafından dosyaya sunulmamış olması gibi sebeplerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde borcun kaynağına ilişkin senet lehtarı davalı …….’in iddiaları gerçek görülmemiştir. Soruşturma dosyasından alınan bilirkişi raporu uyarınca senet metninin davalı lehdar …. ‘in eli ürünü olması, iş mahkemesinde dinlenen tanık beyanları ve yukarıda belirtilen deliller uyarınca dava ve takip konusu bononun teminat olarak davacıdan alındığı, davacı ile …. arasında bono düzenlenmesini gerektirir sebep bulunmadığı takdir ve sonucuna varılarak, davacının ….’e yönelik bedelsizlik iddiası yerinde görülerek birleşen dosya yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı …….’ın kötü niyetinin sabit olması nedeni ile aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Asıl dava yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; davacı keşideci bedelsizlik def’inde bulunmuştur. TTK’nun 687. maddesi uyarınca bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Bu düzenleme uyarınca, davacı taraf bedelsizlik iddiasını kural olarak bonoda ciranta/hamil olan davalıya karşı ileri süremez. Ancak davacı taraf, davalı hamilin kötü niyetli olduğunu ispat ederek borçtan kurtulabilir.
Mahkememiz aracılığıyla yapılan bilirkişi incelenmesinde davalı …… ile davalı …… arasında ticari faaliyet kaydı mevcut olmadığı, dava konusu bononun kayıtlarda yer almadığı, bononun ne şekilde elde edildiği konusunda davalının kolluktaki beyanları ile mahkememizdeki beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğu, ispat külfeti davacı tarafta olsa da davalının bonoyu ne şekilde iktisap ettiğini açıklayamaması gibi delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davalı ……’ın dava konusu bonoyu kötü niyetli olarak iktisap ettiği kabul edilmiş ve davacının asıl davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve Birleşen Davanın Kabulü ile,
22.11.2017 tanzim tarihli, 1.300.000-TL tutarlı 31.12.2019 vade tarihli bonodan ve bononun konu edildiği Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı tarafın birleşen davaya konu kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile senet tutarı üzerinden hesaplanan 260.000-TL kötü niyet tazminatının davalı ……. ‘den alınarak davacı tarafa verilmesine,
Asıl Dava Yönünden;
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 88.803-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 63,00 TL yargılama gideri ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 2.063,00-TL ücreti yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 152.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
6-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 88.803-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 152.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin, davalı ….. vekilinin ve davalı …… vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2022

Başkan …..
¸e-imzalıdır
Üye …..
¸e-imzalıdır
Üye …….
¸e-imzalıdır
Katip ……
¸e-imzalıdır