Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/705 E. 2022/965 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/705 Esas
KARAR NO : 2022/965

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 31/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Genel Kurul gündeminin 2. maddesinde yer aldığı halde Denetim Kurulu raporunun denetçilere okutturulmadığını, Denetim Kurulu üyesi ….’ın söz alarak kendisine makbuzların suretleri verilmediği için denetleme yapamadığını söyleyerek divana (bir) sayfadan ibaret denetim raporu sunduğunu, ancak Divan Başkanlığı tarafından Denetim Kurulu raporu okutturulmadığı halde gündemin 4. maddesinde müzakereye açıldığını ve Yönetim Kurulunun 2017-2018-2019 ve 2020 yılları faaliyetlerinden dolayı ibrasına karar verildiğini, Denetim Kurulu raporu okunmadan yönetim kurulunun ibrasına karar verilmeyeceğini, esasen Denetim Kurulu raporunun sunulduğu ancak genel kurulda okutturulmadığını, raporda, yönetim kurulunun icra takibi tehdidi ile haksız şekilde ortaklardan para topladığının, bu paraların nereye harcandığının belli olmadığının, belge ve makbuzların denetim kuruluna verilmediğinin, yönetim kurulunun ibra edilmemesi gerektiğinin açık bir şekilde belirtildiğini, usulsüz şekilde seçilmiş olan yönetim kurulunun yerine, kooperatifi olağanüstü genel kurula götürmek üzere mahkemece kayyum atanmasını, yönetim kurulunca yapılacak ferdileştirme, tapu tahsisi ve kentsel dönüşüme ilişkin işlemlerin dava sonuna kadar durdurulmasını, davalı kooperatifin 2017-2018-2019 ve 2020 yılı hesap dönemlerine ilişkin 31.07.2021 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında alınan tüm kararların ve 24 yıldır sonuçlandırılmayan tasfiye kararının iptalini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE; Davacılar 31.07.2021 tarihli genel kurul tutanağında sadece 7. ve 10. maddeye şerh düştüklerinden gündemin diğer maddelerinin iptalini istemeyecekleri, davacıların tüm iddia ve talepleri gerçek dışı olup, iptalini istedikleri genel kurulun tüm maddeleri Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmeye uygun olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacılar 5.6.8.9. maddelere şerh koymadıkları için 5. 6. 8. 9. maddelerle ilgili genel kurul maddelerinin iptalini isteme hakları bulunmadığını, davacılar 5.6.8. ve 9. madde için K.K. 53/1 gereğince dava ön koşulu olan şerhi açıkça tutanağa geçirmediklerinden işbu maddelerin iptalini isteyemeyeceğini, davacıların işbu davayı açma nedeninin davalı kooperatif yönetimi başkanı …’a karşı husumetleri olduğunu, davalı kooperatif başkanı …’ın 2005 yılından beri kooperatifi ortağı olup 2012 yılından beri de yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacılardan ……. , ……. , …’la eskiden birlikte yönetim kurulunda bulunduğunu, yani 07.10.2012 tarihli genel kurulda davacılardan …’ın yönetimde, …. ’ın denetimde 2 yıllığına seçildiğini, yine 08.12.2013 tarihinde davacı ….’ın denetimde, 28.12.2014 genel kurulunda Davacılar … ve …’ın yönetimde, …’ın denetimde iki yıllığına seçildiklerini, en son yapılan 11.06.2017 tarihli genel kurulda davacı …’ın yönetimde, davacı …’ın denetimde 3 yıllığına seçildiklerini, husumetin davalı kooperatif başkanı …’ın yeni yönetim ve denetim listesine davacıları almayacağını söylemesiyle başladığını, zira davacılar daha önce yönetim ve denetim kurullarında bulundukları için bugüne kadar diğer genel kurullar aleyhine iptal davası açmadıklarını, ayrıca davacılardan …’in davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı …’a husumetini, dolayısıyla yönetime husumetini anlayabilmek için taraflar arasındaki Yargıtay’da olan ceza dosyasının Sayın Mahkemenizce celbine karar verilmesini talep ettiklerini, davacılar davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı …’a karşı değişik nedenlerle besledikleri husumet nedeniyle, … ve yönetimi itibarsızlaştırmak çabasıyla işbu davayı haksız ve mesnetsiz açtıkları ve savcılığa şikayetlerde bulunduklarını, davacıların denetim raporuyla ilgili tüm iddialarının gerçek dışı ve Kooperatifler Kanununa aykırı olduğunu, davacıların Denetim Kurulu raporunun denetçilere genel kurulda okutulmadığı iddiasında olduğunu, Genel Kurula katılan denetçi …’ın, genel kurula, davacıların da dilekçelerinde belirttiği gibi makbuzların suretleri kendisine verilmediği için rapor hazırlamadığını, denetim yapmadığını söylediği ve bir sayfalık dilekçe vererek genel kurula hitaben konuşma yaptığını, davacıların ise bu bir sayfalık dilekçenin denetim kurulu raporu olduğu ve genel kurulun seçtiği divan heyeti tarafından okutulmadığı iddiasında olduğu,nu oysa davacının rapor dediği bir sayfalık yazının denetim raporu niteliği taşımadığını, denetçi …’ın bir sayfalık dilekçesinin denetim raporu olarak bakanlıkça kabul edilmediğini, Genel Kurul sırasındaki Bakanlık temsilcisinin bu yazının rapor niteliğinde olmadığı hakkında da bilgi verdiğini, Davacılardan …’ın Uyapta Av. …. verdiği vekalet görülmediğinden, vekalet sunmadan işbu davanın açma hakları bulunmadığından … açısından dava açma şartını gerçekleşmediğinden usulden, diğer davacıların dava dilekçesinde iptalini istedikleri maddelerle ilgili tutanağa şerh düşmediklerinden (sadece 7.ve 10. maddeye şerh düştüklerinden) 7. ve 10. Madde dışındaki diğer maddeler için iptalini isteme hakları olmadığından, dava ön şartı gerçekleşmediğinden usul ve esastan, diğer davacıların) dava dilekçesinde iptalini istedikleri 7. ve 10. maddedeki kararların iptali talepleri kooperatifler kanunu, anasözleşme ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğundan esastandavanın reddini, davacılar yönetim ibrası ve seçimi maddelerine şerh düşmediklerinden ve yukarıda açıkladığımız nedenlerle Kayyum taleplerinin reddini, aksi durumda en az yaklaşık 17.200.000,00 TL yatırılması yani teminat karşılığında bu kararı vermesini, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLER VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İş bu dava, davalı kooperatifin 31.07.2021 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında alınan tüm kararların ve 24 yıldır sonuçlandırılmayan tasfiye kararının iptali istemine ilişkindir.
Dosyaya celp edilen Kooperatif kayıtları uyarınca davacıların davalı kooperatifin üyesi olduğu, üyelik hak ve sıfatına bağlı olarak genel kurul kararlarının iptali istemine dair huzurdaki davayı açma yetkisine sahip oldukları anlaşılmıştır.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinde, davalı kooperatifin 31/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda, görev süresi dolan yönetim kurulunun çağrı yetkisinin olup olmadığı, alınan kararlarda toplantı ve karar sayılarına uyulup uyulmadığı, alınan kararların butlan ile hükümsüz olup olmadıkları ve alınan kararlar da iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar, yönetim kurulunun seçim tarihinin üç yıl geçtiğini ve görev süresi dolan yönetim
kurulu üyelerinin genel kurulu toplantıya davete yetkili bulunmadıklarını iddia etmektedir. Kooperatifler Kanunun 98. Maddesi delaletiyle TTK m. 410/1 hükmü uyarınca görev süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu üyelerinin genel kurulu toplantıya
çağırabilecekleri açık şekilde düzenlenmiş olduğundan, dava konusu genel kurulun çağrı
sürecine ilişkin olarak herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Toplantıda alınan kararlara ilişkin toplantı ve karar nisabı yönünden yapılan inceleme;1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda alınan kararlar, ortakların en az 1/4’nün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmünü içermektedir.
Kooperatifler Kanunu’nun 53/1-1 hükmü uyarınca, “Aşağıda yazılı kimseler kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler.
1.Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak
keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut
toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya
tebliğ edilmediğini yahut da genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin
karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri…”
Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları yok hükmünde olup, bu kararlar baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir.
Ancak yerleşik yargı kararları ve doktrinde genel kabul gören görüş uyarınca kooperatif ortağı sıfatını taşımayan kişilerin genel kurul toplantısına katılması, toplantı nisabını ya da karar nisabını herhangi bir şekilde etkilemiyor ise, bu halde KoopK m. 53/1-1 kapsamında ortaklara iptal davası açma hakkı tanınmalıdır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında; somut olayda davalı kooperatifin dava konusu genel kurulunda 86 üyeli yapı kooperatifi olduğu kayıt altına alınmıştır. Ancak davacılar vekili, 11.06.2017 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul
toplantısında ortak sayısı 68 iken, dava konusu 31.07.2021 tarihli genel kurul toplantısında
sayının 86’ya çıktığını, bir önceki hazirun listesinde yer almayan kişilerin yeni hazirun
listesinde yer aldığını, kooperatif genel kurul kararı ile yeni üye kaydı kararı alınmadığı ve
daire sayısı artmadığı halde bu yeni üyelerin usulsüz şekilde kooperatife kaydedilerek
oylamalarda hile yapıldığını iddia etmektedir. Dava dosyasında mevcut 2017 yılında yapılan
genel kurula ilişkin belgeler incelendiğinde, 2017 yılında yapılan genel kurulda kooperatifin
68 ortaklı olduğunun ifade edildiği anlaşılmaktadır. Ancak 2017 yılında yapılan bu genel
kuruldan sonra yapılan ilk genel kurul huzurdaki davaya konu edilen genel kurul olup, bu
genel kurulda kooperatifin 86 ortaklı olduğunun ifade edildiği görülmektedir. Dolayısıyla dava konusu genel kurulda, kooperatifin ortak sayısı 68 iken, herhangi bir genel kurul kararı
bulunmaksızın ortak sayısının 86 olarak gösterildiği görülmekle, ortak sayısının 18 artırıldığı
anlaşılmaktadır. Genel kurul toplantı tutanağında toplantıya 67 ortağın katıldığı belirtilmekte
olup, sonradan eklenen bu 18 ortak hiç bulunmasaydı genel kurul toplantı yeter sayısı
sağlanabilecektir. Yine genel kurul kararları hakkında tutanağa geçirilen olumlu ve olumsuz
oy sayıları dikkate alındığında 18 ortağın tamamının olumlu oy verdiği ihtimalde dahi bu
olumlu oylar dikkate alınmaksızın değerlendirme yapıldığında yine olumlu oyların olumsuz
oylardan fazla olduğu görülmektedir. Şu halde genel kurula yetkisiz katılan bu kimselerin
genel kurul kararlarının nisaplarına ilişkin etki yaratmadığı anlaşılmaktadır. Yani genel kurula
yetkisiz katılan ve oy kullanan bu kimselerin mevcudiyeti, alınan kararların yokluğuna neden
olmamaktadır. Bu yöndeki davacıların yokluk ile tüm kararların hükümsüzlük talepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak yukarıda da izah edildiği üzere, söz konusu hukuka aykırılık KoopK m.
53/1-1 hükmü gereği kooperatif ortaklarına iptal davası açma hakkı tanımakta olup, iptal için öngörülen toplantıya katılıp olumsuz oy kullanma ve karara muhalefet şerhi düşme şartı aranmayacaktır.
Genel kurul kararlarının butlan ve yokluk ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin yapılan inceleme; davacılar, genel kurulda alınan 2, 4, 5 ve 9 nolu kararların batıl ve yok hükmünde olduğunu
iddia etmektedir. Bu iddiaya dayanak olarak ise denetim raporunun genel kurulda
okunmaması ve kooperatif yönetimine ilişkin faaliyetlerin denetime elverişli olarak denetim
kuruluna sunulmaması gösterilmektedir.

Konu hakkında öncelikle ifade edilmesi gereken husus, genel kurulda gündemin 2. maddesi
kapsamında herhangi bir karar alınmadığıdır. Gündemin 2. maddesi şu şekildedir:
“2017-2018-2019 ve 2020 yıllarına ait Yönetim/Tasfiye Kurulu yıllık faaliyet raporları ayrı
ayrı okundu.
Denetim Kurulu yönetim kurulu ve genel kurula denetim raporu sunmadığı ve okumadığından
denetim kurulu raporu genel kurulda okunamamıştır. Denetici … söz alarak kendisine
makbuzların suretleri verilmediği için denetleme yapmadığını söyleyerek divana 1 (bir)
sayfadan ibaret bir dilekçe vermiştir.” Tutanakta yer alan metinden açıkça anlaşıldığı üzere, gündemin 2. maddesi kapsamında
alınmış herhangi bir karar bulunmamaktadır. Bu nedenle davacıların bu maddeye ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu gündemin 4. Maddesi ise, kooperatif yönetim kurulunun 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait
faaliyet raporları ile aynı yıllara ait bilanço ve gelir-gider raporlarının onaylanmasına ilişkindir. Konu hakkında genel kurul
toplantı tutanağı incelendiğinde, denetçilerden …’ın söz aldığı ve kendisine
makbuzların suretleri verilmediği için denetleme yapamadığını ifade ettiği ve başkanlık
divanına 1 (bir) sayfadan ibaret dilekçe sunduğu görülmektedir. Yine ibraya ilişkin kısımda denetim kurulunun rapor sunmadığı açık şekilde belirtilmiştir.
Kooperatifler Kanunun 65/6 hükmü denetim raporunun sunulmaması haline ilişkin açık düzenleme içermektedir. Buna göre, “Denetçi raporu genel kurula sunulmayan kooperatiflerde; finansal
tablolar, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu ve ibra hakkında alınan kararlar geçersizdir.”
Gerek anonim şirketlerde denetime ilişkin TTK m. 397/2 gerekse KoopK’ya yeni eklenen m.
65/6 hükmü dikkate alındığında, kanun koyucunun denetime ilişkin hükümleri emredici
niteliktedir.
Bu nedenle huzurdaki dava bakımından,
hakkında denetim raporu sunulmayan finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporunun
onaylanmasına dair genel kurulda alınan 4 nolu karar ile ibraya ilişkin 5 nolu kararın emredici hükümlere aykırı olması nedeniyle batıl
olduğu takdir ve sonucuna varılarak davacıların bu kararlara ilişkin davalarının aşağıdaki şekilde kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu gündemin 9. Maddesi ise davalı kooperatifin yönetim ve tasfiye kurulu ile denetim kurulu üyeliklerinin seçimine ilişkindir. Söz konusu seçimde yukarıda belirtilen nisaplara uyulduğu, bu kişilerin seçimine dair alınan genel kurul
kararının butlanını gerektirir hukuka aykırılığın bulunmadığı takdir ve sonucuna varılmakla, davacıların bu yöndeki talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Genel kurul kararlarının iptal koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin yapılan inceleme;
Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde, toplantıda hazır bulunupta kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantı çağrısının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veyahut tebliğ edilmediğini yahutta genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış olduğunu iddia eden pay sahiplerinin, yönetim kurulunun ve yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluklarına mucip olduğu takdirde her birinin kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine toplantıyı kovalayan günden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurabileceği, kararların bozulması ve şartları üst başlığı ile düzenlenmiştir. Yasadaki sürenin hak düşürücü süre olduğu aynı madde metninde ifade edilmiştir. Bu nedenle iptal davalarının bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının resen incelenmesi gerekir.

Somut davada iptali talep edilen kararların alındığı genel kurul toplantı tarihi 31/07/2021, dava tarihi ise 31.08.2021 olup, iş bu dava bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. Maddesine göre kooperatif genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için aranan diğer bir şekli koşul ise; toplantıya katılan ortağın ret oyu kullanması ve muhalefetini de toplantı tutanağına kaydettirmiş olması gerekmektedir. Yukarıda detaylı olarak anlatıldığı üzere dava konusu genel kurula yetkili olmayan kişiler katılmış olduğundan Kooperatifler Kanunun 53/1-1 hükmü uyarınca davacıların olumlu oy kullanıp kullanmadıkları ve muhalefet şerhini tutanağa işleyip işlemedikleri değerlendirmeye alınmaksızın ortak sıfatıyla dava açma haklarının bulunduğu anlaşılmakla, somut olayda davacıların 1163 sayılı KKoperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca iptal davası açmak için gerekli olan şekli koşulları yerine getirdiği kabul edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında dava konusu 3, 6, 7, 8, 9 ve 10 no’lu kararlara ilişkin kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkin yapılan değerlendirmede;
Davaya konu edilen genel kurul tutanağının 3 nolu gündem maddesine ilişkin olarak “2017-2018-2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve gelir-gider farkı hesapları ayrı ayrı okundu.” şeklinde tespit yapıldığı, herhangi bir karar alınmadığı ve herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Aynı şekilde gündemin 8. maddesi incelendiğinde de, tasfiye süreci ile ilgili bilgi verildiği
ifade edilmiş olup, bu kapsamda da herhangi bir karar alınmadığı görülmektedir. Dolayısıyla 3 ve 8 nolu gündem
maddesine ilişkin olarak ortada alınmış bir karar bulunmadığından, davacıların bu maddelere ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu 6 nolu gündem maddesi çerçevesinde, kooperatif yönetim kurulu tarafından hazırlanmış olan bütçenin onaylanması, 01.08.2021 tarihinden itibaren ödenmesi öngörülen aidat tutarının
belirlenmesi, aidat borcunun ödenmemesi halinde uygulanacak faiz oranının tespiti ve son
olarak hazırlanmış olan bütçede yönetim kuruluna bazı hususlarda değişiklik yapma yetkisi
verilmesine ilişkin ayrı ayrı kararlar alındığı görülmektedir.
Mahkememizce bu husus kooperatif mali kayıtlarının teknik bilirkişiler eliyle incelenmesini gerektirdiğinden, bu hususta gerekli incelemeler yapılmış ve hazırlanan bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınmıştır. Buna göre yönetim kurulu tarafından hazırlanan ve genel kurulda onaylanan bütçenin temelinde esasen,
denetimden geçmemiş ve tutarsızlıklar içeren finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporları yer aldığı tespit edilmiştir. Usulüne
uygun denetimden geçmeyen ve hakkında denetim raporu hazırlanmayan finansal tablolara ve
yıllık faaliyet raporlarına dayanılarak hazırlanan bütçenin, bütçe kapsamında aidat tutarının belirlenmesine ilişkin alınan kararın ve son olarak yönetim kuruluna bütçede yer alan fasıllar arasında değişiklik yapılması
konusunda verilen yetkiye ilişkin kararlar hukuka aykırı temele dayandığından iptal edilebilir nitelikte olduğu kabul edilerek, dava konusu 6 nolu kararın iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Dava konusu 7 nolu gündem maddesi çerçevesinde kooperatifin geçmiş dönemde bazı yıllarda genel kurul toplantısı yapılmadığından, bu dönemlere ilişkin olarak aidat ödemesi yönünde karar alınmıştır. Ortakların ödemekle yükümlü oldukları aidat, ortakların
menfaatlerinin korunabilmesi amacıyla kooperatiflerin genel giderlerinin karşılanması
amacıyla üstlenilen bir yükümlülüktür. Genel kurulun bir sebeple toplanamaması halinde, en son genel kurulda belirlenen aidat tutarının devam eden yılda da geçerli olarak
talep edilmesinin ortakların menfaatine olduğu, dolayısıyla bu hususta herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığına kanaat getirilerek, davacıların bu maddeye ilişkin iptal taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu yönetim ve tasfiye kurulu ile denetim kurulu üyeliklerinin seçimine dair (9 nolu) karar ve yönetime bazı yetkiler verilmesine dair (10 nolu) kararların iptaline ilişkin yapılan değerlendirmede;9 nolu gündem maddesine ilişkin olarak davacıların butlan iddiası yukarıda incelenmiş olduğundan bu bölümde sadece bu maddeye ilişkin olarak iptal edilebilirlik hususu irdelenecektir.
Öncelikle ifade edilmesi gereken husus, kooperatife denetçi olarak seçilen kişiler önceki denetçilerden ve yönetim kurulu üyelerinden farklı
kişilerdir. Önceki dönemde yönetici ya da denetçi olan kişilerin faaliyetlerinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılsa dahi söz konusu hukuka aykırı işlemler ile yeni seçilen denetçiler
arasında herhangi bir bağ bulunmadığından, bu kişilerin seçimine dair alınan genel kurul
kararı hukuka aykırı olmadığından davacıların bu yöndeki taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yönetim kurulu üye seçimine ilişkin olarak ise; yönetim kurulu üyesi olarak seçilen üç üyeden ikisi (… ve
….) halihazırda yönetim kurulu üyesi iken yeniden üye olarak seçilmişlerdir. Şu
halde, finansal tabloların ve yönetim kurulu faaliyet raporlarının onaylanması ile ibra
kararlarının iptal edilebilir olmasının yönetim kurulu üyelerinin seçimini etkileyip
etkilemediğinin incelenmesi gerekmektedir. Mevcut yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilebilmesi için finansal
tabloların onaylanması ve hatta yeniden seçilecek üyelerin ibra edilmeleri şart değildir. Bu hususta kanunen herhangi bir sınırlama bulunmamakla birlikte, bunun tek sınırını dürüstlük kuralı oluşturmaktadır. Davalı kooperatifin finansal verileri üzerinde yapılan mali incelemeler neticesinde yönetim kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporu ile kooperatifin ticari kayıtları arasında uyumsuzluklar bulunduğu tespit edildiğinden, bu uyumsuzluğa neden olan yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu nedenle yönetim kurulu üyerinin seçimine ilişkin kararının iptaline karar vermek gerekmiştir.
Varılan bu sonuçla paralel
olarak, bu yönetime “Kooperatif ve ortaklarının ferdileştirilmesi, kamu kurum ve
kuruluşlarına taahhüt verilmesi, Vergi Daireleri, Tapu Müdürlükleri… yapılması
konularında” yetki verilmesine dair 10 nolu genel kurul kararının da dürüstlük kuralına aykırılıktan iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davalı kooperatifin genel kurula çağrı için davacıların izin talebine ilişkin yapılan incelemede; somut olayda genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulunun, seçim kararının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesine kadar görevi başında olduğu, dolayısıyla TTK’nun 410/2 fıkrası uyarınca yönetim kurulunun toplanamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığı ve davacılar tarafından yeni genel kurul yapımı konusunda TTK’nun 412. maddesi uyarınca öngörülen prosedürün de işletilmemesi nedeniyle şartları oluşmadığından bu talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davanın KISMEN KABUL ile;
a) Davalı kooperatifin 31.07.2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 4 ve 5 nolu gündem maddelerinin batıl olduğunun TESPİTİNE,

b) Dava konusu genel kurulda alınan 6-9 ve 10 nolu gündem maddelerinin ise İPTALİNE,

c) Davacıların genel kurul kararlarının iptaline ilişkin fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,

d) Davacıların davalı kooperatifi genel kurula çağrı için izin verilmesi talebinin TTK’nun 410 ve 412. maddeleri uyarınca aranan şartların oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
2-Denetim kayyımlarının görevlerinin iş bu kararın kesinleşmesine kadar devamına,

3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 59,30-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcı ile 683,10.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,

5-Davacı tarafından yapılan 363-TL posta gideri ve 3.000,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.363,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.682,00 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/10/2022

Başkan ….
¸e-imzalıdır
Üye ….
¸e-imzalıdır
Üye ….
¸e-imzalıdır
Katip ….
¸e-imzalıdır