Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/523 E. 2023/20 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/523 Esas
KARAR NO : 2023/20

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2021
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, ayıplı araç ve ayıplı servis hizmetinden kaynaklanan tazminat davasıdır.
Davacı, dava dilekçesi ile özetle; dava konusu aracın ithalatçısı ve imalatçısının davalı … Şirketi olduğunu, diğer davalı … şirketinin ise … şirketinin yetkili servisi olduğunu, aracın bakım için … yetkili servisine bırakıldığını, aracın servisten alındıktan ve 40 km yol kat ettikten sonra çalışmadığını, servise tekrar götürüldüğünde aracın yeni bir motora ihtiyacı olduğunun belirtildiğini, aracın servis onarımının hemen sonrasında arızalanması nedeniyle hizmetin ayıplı olduğunu bu sebeple ücretsiz onarım talep ettiğini fakat davalı servisin 300 Bin küsur TL onarım bedeli istediğini, aracın günlük kullanılması sebebiyle talep edilen fahiş bedelin 133 bin küsur TL olarak ödendiğini, aracın 2015 model olduğunu ve 160 Bin Km’de iken motorunun arızalanmasının ve aracın bu arızaya ilişkin hiçbir uyarı vermemesinin araçta gizli bir ayıbın mevcut olduğunu gösterdiğini, eski motorun kendilerine iade edilmediğini, servis tarafından motorun …’e teslim edildiğinin beyan edildiği, yetkili servisin gerekli incelemelerin yapılmasını engeller nitelikte delil kaçırdığını, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin 13. Maddesi uyarınca onarımı yapılan parçaların kendilerine iade edilmesinin gerektiğini, davalıların kötü niyetli olarak motoru iade etmediğini, sonuç olarak yetkili servisin verdiği hizmetin ayıplı olduğunu zira servisin gerekli incelemeyi yapmaması nedeniyle araçta daha büyük bir arıza yaşandığını, aracın arızalı motorunun iade edilmemesi ile delillerin kötü niyetli olarak kaçırıldığını, araçta motor değişimi nedeniyle değer kaybı meydana geldiğini iddia ederek, araçtaki gizli ayıp ve ayıplı servis hizmeti nedeniyle uğranılan zarar ile yeni motor takılması nedeniyle uğranılan değer kaybının tazminini ile motorun aynen iadesini mümkün olmaması halinde motor bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi cevap dilekçesi ile özetle; pasif husumet yokluğunun mevcut olduğunu, zamanaşımı defilerinin olduğunu, araç servis hizmetine ilişkin sözleşmenin tarafı olmadıklarını sorumluluğun diğer davalıya ait olduğunu, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin yalnızca tüketici işlemlerine uygulanabileceğini, davanın taraflarının tacir olduğunu, aracın önceki malikinin periyodik bakımları yaptırmadığını, araçta satın alma sırasında bir ayıbın mevcut olduğunu, ikinci el araç satışlarının, İkinci el motorlu kara taşıtları ticareti yönetmeliğine tabi olduğunu, davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, ithalatçının 2 yıllık garanti süresi çerçevesinde sorumluluğunun sona erdiğini zira aracın 2015 modeli olduğunu, hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu, ayıbın derhal bildirilmesi gerektiğini, davacının satın alım tarihi 2020 yılından itibaren herhangi bir bildirimde bulunmadığını, araca 2015 yılından belir servis işlemi uygulanmadığını, bakımı yaptırılmayan araçta ayıp bulunduğu iddiasının yersiz olduğunu, kullanım sebebiyle yıpranmanın ayıp olarak kabul edilemeyeceğini ayrıca aracın 30 bin KM boyunca bakım görmeden kullanıldığını, kullanıcı hatasının mevcut olduğunu, motor değişimi ile aracın değerinin düşmeyeceğini aksine artacağını, araçtan sökülen motorun Çevre Kanunu gereğince imha edilmesi gerektiğini, davacının da motorun iadesi yönünde bir talebinin bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi cevap dilekçesi ile özetle; görevli mahkemelerin tüketici mahkemeleri olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, … şirketinin yetkili servisi olduklarını, tüm işlemlerin müşteri onayı ile yapıldığını, işlemlerin firma standartlarına uygundur ve kalite kontrolü sonrasında müşteriye teslim edildiğini, aracın çekici eşliğinde marş basmıyor şikayeti ile servise getirildiğini, motor ve katalizör değişiminin gerekli görüldüğünü, aracın 33.448 KM’den beri bakımının yapılmadığını, bakım hizmetlerinde herhangi bir problemin olmadığını, aracın garantisinin sona ermesi nedeniyle müşteri desteği ile birlikte ücrette 8.000-Euro indirim, 133.617,78-TL servis ücreti bulunduğunu, asıl tutarın 350.547,50-TL olduğunu, müşteri onayı ile aracın teslim edildiğini, aracın ikinci sahibinin aracı 157.000-KM’de satın aldığını, ayıplı hizmetin mevcut olmadığını, arızanın araç bakımının yapılmamasından kaynaklandığını, müşteri desteği verilmesi nedeniyle …’in araçtan çıkarılan parçaları kendisinin teslim aldığını, motorun …’e teslim edildiğini, arıza sebebi ile verdikleri servis hizmeti arasında illiyet bağının olmadığını, motorda meydana gelen arızasın servis hizmeti ile ortaya çıkmasının mümkün olmadığını, aracın 170 bin km bakım talebiyle işleme alındığını ve olağan bakım hizmetinin verildiğini, motora hasar verebilecek işlemin söz konusu olmadığını, davacının 45 bin ve 150 bin km bakımlarını yaptırmayarak kendi ihmali ile arızaya sebebiyet verdiğini, aracın arızasının saptanması için ya motorun açılmasının ya da aracın uyarı vermesinin gerektiğini, rutin bakım hizmetinde bu işlemlerin yapılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Şirketinin görev itirazının incelenmesinde; dava konusu aracın ticari şirket adına tescillendiği, ticari şirketin tüm işlemlerinin ticari olduğu karinesi ile davacının aracın şirket temsilcisi tarafından ve şirket işleri için kullanıldığına ilişkin beyanları ile davalıların da tüzel kişi tacir oluşu birlikte değerlendirilerek, davanın nispi ticari dava olduğu ve davayı görmekle mahkememizin görevli olduğuna karar verilmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yararın olmadığı itirazının incelenmesinde; Yargıtay’ın emsal kararları gereğince belirsiz alacak davası olarak davanın açılması halinde davanın bu şekilde açılmasında hukuki yarar bulunmadığına kanaat getirilse bile davanın kısmi dava olarak kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi kararı verilmesinin gerektiği, davacının da kısmi dava açtığını beyan etmesi çerçevesinde yerinde görülmeyen itirazın reddine karar verilmiştir.
Davalı …’in zamanaşımı defi ile hak düşürücü süre itirazının gizli ayıp iddiası çerçevesinde ayıbın niteliğinin, varsa ayıbın bir imalat hatası olup olmadığının tespit edilmesi sonrasında değerlendirilmesi gerekeceğinden zira bu hallerde ayıp ihbarı veya zamanaşımı süresinin söz konusu olmama ihtimali bulunduğundan esasla birlikte değerlendirilmesine (Yargıtay 4.HD. 2003/2565 E. 2003/7518 K.), husumet itirazının ise esasa girilmeden değerlendirilmesi mümkün olmadığından, esas ile birlikte değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davalı servis yetkilisi … şirketinin davacı aracının bakımı sırasında motordaki arızayı tespit edememesinin ayıplı ifa teşkil edip etmediği, varsa ayıplı ifanın daha sonra araçta zarara sebebiyet verip vermediği, araçta gizli bir ayıbın, imalat hatasının mevcut olup olmadığı, yeni motor takılması sebebiyle araçta değer kaybı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davalı … şirketinin husumet itirazı ile zamanaşımı definin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Davalı …-… tarafından dava konusu arızalı motorun imha edilmek üzere 11.06.2021 tarihinde teslim edildiği, davacının diğer davalıdan söz konusu motoru teslim almayarak geri dönüşüme bıraktığı ve Çevre Kanunu ile Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu hükümleri çerçevesinde servis işlemi sonucu ortaya çıkan atıkların çevre mevzuatın uygun şekilde bertaraf edilmesinin gerekmesi nedeniyle motorun imha edildiği beyan edilmiştir.
Davacı, 09.11.2022 tarihli dilekçesi ile 10.000-TL talepli açtığı davayı 104.000-TL’ye ıslah etmiştir.
Uyuşmazlık kapsamında, otomotiv alanında uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, ilgili aracın bakımı ve tamirine ilişkin tüm iş emirleri çerçevesinde hazırladığı bilirkişi raporu ile; servis raporunda arızanın kök nedeni ile onarım detayının yer almadığı, araç motorunun ithal edilerek tamamen değiştirildiğinin anlaşıldığı, davalı … şirketinin cevap dilekçesinde motorda çok fazla çapak olduğunun görüldüğü ve motor söküldüğünde ikinci silindir ana yatağında sarma olduğunun görüldüğünün belirtilmesi kapsamında bu hasar nedeniyle motorun tamamen yenilenmesinin tercih edildiğinin anlaşıldığı,
Motorda yağsızlık veya yağ basıncı düşüklüğü nedeniyle hasar meydana gelmesi halinde birden çok ana yatakta ve biyelde arızanın meydana gelmesinin bekleneceği, dava konusu olayda ise sadece bir yatakta arıza meydana geldiği bu halde münferit yatak kaynaklı arızanın mevcut olduğu,
Aracın 160 bin küsur km’de iken bakıma getirildiği, yağ bakımını kapsayan bakım işleminden 40 km sonrasında meydana gelen arızanın, motorun hasar alması, tüm yataklarda hasar olduğunun raporlanmamış olması ile katedilen mesafe dikkate alındığında hizmet ayıbından kaynaklanmadığı,
Aracın periyodik bakımlarının bir kısmının yapılmaması veya bazı bakımların yetkili servis dışında yapılmasının, bundan doğan bakım eksikliğinin arızanın ortaya çıkmasında hızlandırıcı etmen olduğu, ayrıca aracın tasarım ömründen önce motor arızasının oluşmasında tarafların müterafik kusurunun bulunduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda; bilirkişi raporu ve ek rapor ile araçtaki hasarın yağsızlık/ yağ basıncı düşüklüğünden kaynaklanması halinde araçta birden fazla yatak ve bilyede arıza meydana geleceği, dava konusu olayda tek yatakta arızanın mevcut olduğu, aracın bakımının yapılmasından sonra 40 km mesafe katettikten sonra arızalanması nedeniyle davalı … Şirketince verilen hizmetin ayıplı olmadığı tespit edilmekle, araçtaki motor değişiminin gerekli ve yeterli bir yöntem olup olmadığı yönünde motor üzerinde inceleme ve ölçümleme yapılmasını gerektirir nitelikte olduğu, araçtaki erken dönemde meydana gelen arızanın salt bakım eksikliği ile ilişkilendirilmesi mümkün olmamakla birlikte onarım konusunda sorumlulukların motor onarımına ilişkin detaylı evrakların dökümünün bulunmaması, ölçüme dayalı raporun sunulmaması ve onarımın detaylı dökümünün bulunmaması sebebiyle taraf kusurları yönünde kanaat oluşturulamadığı belirtilmiştir.
Davacı, aracın yağ bakımları yapılmış olmasına rağmen 40 km yol katedildikten sonra arızalanmasının hizmet kusurunu gösterdiğini, davalı …’ın arızanın meydana gelmesini önler şekilde tedbir almayarak kusurlu olduğunu iddia etmiştir. Bilirkişi raporu ile araçta yağsızlık veya yağ basıncı düşüklüğünün mevcut olması halinde arızanın motorun birden fazla yatağında ve bilyesinde arızaya sebebiyet vermesi gerektiği belirtilmekle, dava konusu araçta hasarın tek bir motor yatağında olması, ayrıca arızanın yağ bakımı yapıldıktan 40 Km sonra ortaya çıkması nedeniyle arızanın yağdan kaynaklı olmadığı, genel bakımı ile yağ bakımını gerçekleştiren davalı …’ın hizmet kusurunun olmadığı tespit edildiğinden bu iddia yerinde görülmemiştir.
Davacı, davalıların arızalı motoru imha etmesi nedeniyle kusur hususunda inceleme yapılamadığını, ispat yükünün davalılar üzerinde olduğunu iddia etmişse de; HMK.nın 190. Maddesi kapsamında ispat yükü iddia ettiği vakıadan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olmakla, davacı iddiasını ispat yükü altındadır.
Davanın tarafları tacir olmakla birlikte, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü altındadırlar. Davacı, aracını tamir sonrası onayıyla servisten teslim aldığını beyan etmekle, davalıdan motoru talep ettiğine ilişkin bir delili dosyaya sunmamıştır. Davacı, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin 13.maddesi kapsamında arızalı parçaların kendisine iade edilmesi gerektiğini öne sürse de, ilgili madde uyarınca iade hususunda Çevre Kanunu hükümlerinin saklı tutulacağı belirtilmiş, davalı … şirketi tarafından 26.02.2021 tarihinde onarım için teslim alınan araçtaki motorun, davalı … şirketine gönderildiği, … şirketinin ise arızalı motoru imha edilmek üzere 01.10.2021 tarihinde yurtdışına gönderdiği, motorun Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik (13-14.maddeler) çerçevesinde bertaraf edilmesi üreticinin sorumluluğuna hasredilen tehlikeli atıklardan olduğu anlaşılmıştır. Bu halde tacir davalının söz konusu motorun kendisine teslim edilmesi yönünde talepte bulunmakla yükümlü olduğu, bu halde bile Çevre Kanunu ve Atık Yönetimine ilişkin Yönetmelik çerçevesinde motorun imha sürecinin usulüne uygun şekilde işletildiği ve motorun davacıya tesliminin de mümkün olmadığı, bu halde davalıların delilleri yok etmek amacıyla hareket ettiğinin kabulünün mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı iddiasını, davalı … şirketi tarafından verilen bakım hizmetinin ayıplı olduğu hususuna hasretmiş olmakla, bilirkişi raporu ile hizmet ayıbının olmadığı hususu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, bilirkişi raporu ile araçtaki arızanın salt bakım eksikliğinden ileri gelmesinin mümkün olmadığı, tarafların müterafik kusurlarının bulunduğu belirtilmişse de, somut hiçbir delil ile desteklenmediğinden salt bu tespit dikkate alınarak mahkemece belirlenecek bir kusur oranı ile davanın kabulüne karar verilmesi mümkün değildir. Zira ispat yükü davacı üzerinde olup, salt dava konusu motorun imha edilmiş olması nedeniyle araçtaki arızanın ayıptan kaynaklı olup olmadığı hususunun tespitinin yapılamaması ve araçtaki arızanın bakım eksikliğinden kaynaklanmış olduğunun değerlendirilemeyeceği yönündeki bilirkişi raporu nedeniyle, davalıların sorumlu tutulması mümkün değildir. Yargıtay HGK.nın 2017/895 E. 2018/1319 K. Kararında yer alan “..kabul kararının dayanağının dosyadaki iki raporda silindir kapağındaki çatlağın kullanım hatasından kaynaklanmadığı yönündeki tespitler ile laboratuar incelemesi için davalının elindeki silindir kapağını imha etmesi olduğu, tarafların elindeki delilleri imha ederek bundan kendi lehlerine bir sonuç çıkarmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir… ispat yükünün, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olmasına, dolayısıyla somut olayda ispat yükünün davacı tarafa ait bulunmasına ve yine müşteri memnuniyeti açısından yapılan indirimin gizli ayıp iddiasının kabulü şeklinde yorumlanmayacağına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” gerekçesi de bu yöndedir. Dolayısıyla, davacının ayıp iddiasını ispat edemediği değerlendirilerek işbu davanın reddine karar verilmiştir.
Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin 14. Maddesi uyarınca ithalatçıların, yetkili servis istasyonları ile birlikte satış sonrası hizmetler kapsamında verilen hizmetlerden müteselsilen sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin kıyasen davacı tacir için de uygulanabileceği değerlendirilmekle birlikte, dava konusu aracın 2015 model olduğu ve arızanın 2021 yılında meydana geldiği, araca mahsus iki yıllık garanti süresinin sona erdiği bu halde ayrı tüzel kişilikleri bulunan davalıların ilgili madde çerçevesinde veya davalı …’ın davalı …’in ifa yardımcısı olduğu kabul edilerek söz konusu ayıp iddiasına dayalı tazminattan müteselsil olarak sorumlu tutulabileceklerinin kabulü mümkün olmamakla, davalı … şirketi yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmekle, kısa karardaki eksikliğin hüküm sonrası düzeltilmesi mümkün olmadığından aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 170,78.-TL peşin harcından ve mahkememiz veznesine yatırılan 1.606,00.-TL ıslah dilekçesi harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 1.596,88‬.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına.
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 16.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/01/2023 11:50:07

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır