Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/471 E. 2021/845 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/471 Esas
KARAR NO : 2021/845

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ve İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacılar vekili dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesi bulunduğunu, 04/08/2008 tarihinde davalı banka tarafından dövize endeksli 1.052.670,00.-TL ticari kredinin onaylandığını, banka tarafından verilecek olan kredinin davacı firmanın banka nezdindeki vadeli hesabına aktarıldığını, ancak davalı bankanın bu kredili hesaba bloke koyarak kredinin teminatı olarak tuttuğunu, müvekkilinin kredi kullanmış gibi görünmesine rağmen aslında kredi olarak verilen paranın yine bankanın kontrolünde ve insiyatifinde kaldığını ve davacı firmanın kredi ile ilişkisinin kesildiğini, ancak davalı bankanın kredi dövize endeksli olduğun için ve dünyada yaşanan global kriz nedeniyle dövizin yukarıya çıktığı ve bunun devam edeceği açık olmasına rağmen bloke nedeniyle krediteminatı olarak kendi kontrolünde bulunan parayı aynı hesapta TL olarak tutmaya devam ettiğini bu nedenle de kredi ile kredinin nakit aktarıldığı TL hesabı arasında döviz artışından dolayı fark oluştuğunu, bankanın doğan farkı 315.520,00.-Tl olana kadar beklediğini ve 26/12/2008 tarihinde krediyi kat ederek vadeli hesaptaki nakit parayı tekrar dövize çevirerek kredi hesabına aktardığını ancak arada döviz farkı nedeniyle müvekilinden 315.520,00.-Tl alacak talebinde bulunduğunu, bu konudaki kredi kat ihtarnamesinin henüz müvekkiline tebliğ edilmediğini ancak bankanın davacının 500.000,00.-TL bedelli 30/10/2008 keşide tarihli 29/12/2008 vadeli senedine istinaden İstanbul ……. İcra müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, ancak takibin haksız olduğunu, zira müvekilininhiçbir şekilde hesaba müdahale yetkisine sahip olmadığını, teminat üzerinde her türlü işlemi yapma yetkisinin münhasıran bankaya ait olduğunu, arada oluşan farkın sorumluluğunun da bankaya ait olduğunu, bankanın talep ettiği 315.520,00.-Tl alacağa karşılık nezdinde bulundurduğu davacılara ait tüm çek ve senetleri icra takibine konu yapmak istediğini belirterek, müvekkillerinin davalı bankaya kredi sözleşmesi nedeniyle 315.520,00.-TL borçlu olmadığının tesbitine, İstanbul …… İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe konu bonoların bedelsizliğinin tespiti ile takibin iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiş, 05/05/2009 tarihli açıklama dilekçesinde talebini hasretmiş, dava değerini 700.000,00 TL olarak göstermiş, bu miktarın içinde İstanbul ……. İcra müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasına dayanak olan bono ile teminat olarak verildiği belirtilen 50.000,00 TL bedelli 2 adet çek ve 2 adet bonoyu bildirmiş ve toplam 700.000,00 TL üzerinden borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle genel kredi sözleşmesinin 54.1 maddesine göre uyuşmazlık halinde yetkili mahkemenin İstanbul Adliyeleri olduğunun açıkça belirtildiğini ve bu nedenle mahkemenin işbu davaya bakmakta yetkili olmadığını belirterek, yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş, esasa dair beyanlarında ise bankaca yapılan tüm işlemlerde davacı firmanın kaşeli ve ıslak imzalı onayının alındığını, yapılan işlemler ile dava tarihi arasında uzunca bir süre bulunmasına rağmen davacının bu konuda hiçbir itirazının bulunmadığını, davacının amacının dövizdeki hareketlilikten yararlanmak olduğunu ve bu amaçla kredi kullandığını, dolayısıyla kredinin bankanın kontrolünde olduğunu ve bu nedenle yaptığı işlemlerde serbest hareket edemediği ve global kriz nedeniyle zarar ettiği iddialarının davacının tacir olması sebebiyle dinlenemeyeceğini, davacının talimat verdiği her durumda kredinin ABD dolarına çevrildiğini ve döviz mevduat hesabında Dolar olarak tutulduğunu, davacının kendisine tahsis edilen krediyi dilediği gibi kullandığını kullanım sonucunda zarar ettiğini ve bunun sonuçlarını da katlanması gerektiğini, zira banka ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin 3.1 maddesi ve 14. Maddesinde, bankanın kullandırdığı kredinin dilediği döviz cinsine ve TL ye çevirmeye hak ve selahiyetinin bulunduğunu, davacıya 28/10/2008 tarihinde Bakırköy …… Noterliğinin …… yevmiye nolu ihtaranmesi keşide edilen kullanılan krediler nedeniyle 440.530,00.-Tl teminat açığı oluştuğunun bildirildiğini, davacının kat tarihi itibariyle işbu krediden doğan borcunun 471.185,31.-Tl olup, toplam kullandığı krediden doğan borcunun da 555.151,68.-TL olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava yönünden Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu 13/12/2011 tarihinde davanın reddine karar verilmiş, bu karar Yargıtay ……. H.D.’nin …… Esas, ……. Karar sayılı ve 27/11/2012 tarihli ilamı ile bozularak dosya mahkemesine iade edilmiş, bu sırada Ticaret Mahkemelerinin tek hakimliğe dönmesi nedeniyle dosya Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esasısına kayıt edilmiş, 2014 yılında Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin mahkememizle birleşmesi sonucu dosya yukarıdaki mahkememiz esasına kayıt edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Birleşen dava yönünden davacı vekili özetle; davalı şirkete 22/07/2008 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırıldığını, diğer davalı …….’ın sözleşmede müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle borçlular hakkında İstanbul ……. icra müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, haksız olarak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı ……. vekili, kredi sözleşmelerindeki imzanın davalıya ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Yine birleşen dava yönünden davalı şirket vekili davanın reddini istemiştir.
Birleşen dava İstanbul …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyasında görülür iken, 27/12/2013 tarihli birleştirme kararı ile dosya Bakırköy ….. ATM’nin …… esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davalar hukuki nitelikleri itibariyle kredi sözleşmesinden kaynaklı İİK 72. Maddeye göre menfi tespit ve İİK 67. Maddeye göre itirazın iptali davalarıdır.
Birleşen dava, Yargıtay …… H.D.’nin …… Esas, ……. Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onandığından ve karar kesinleştiğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Birleşen dava kesinleştiğinden, Yargıtay ……. H.D.’nin ……. Esas, ……. Karar, 02/12/2019 Tarih sayılı ilamı ile bozmaya konu ve çözümü gereken hususlar asıl davaya konu talep ve savunmalar olup, bu minvalde yargılamaya devam olunmuştur.
Asıl davada davacı şirket, davalı bankadan aldığı kredinin teminatı olarak verdiği 500.000,00 TL’lik bononun davalı tarafından haksız olarak takibe konulduğunu, bankanın elinde bulunan her biri 50.000,00 TL’lik iki adet çek ve yine 50.000,00 TL’lik iki adet bonodan dolayı da davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davacının dava dilekçesinde takibe konulduğunu bildirmediği her biri 50.000,00 TL’lik iki adet çekin de dava tarihinden önce takibe konulduğu, diğer her biri 50.000,00 TL’lik iki adet bononun da ayrı ayrı takibe konulduğu anlaşılmaktadır.
İncelenen tüm dosya kapsamı, icra dosyaları ve bozma ilamlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davalı banka tarafından davacı aleyhine yapılan takiplerin ikisinde toplam 600.000,00 TL alacak için tahsilde tekerrür olmamak kaydı olmaksızın takip başlatıldığı, 500.000,00 TL’lik bono için başlatılan takip tarihinin 21.01.2009, 50.000,00 TL’lik iki adet çek için başlatılan takip tarihinin 14.01.2009 olup birleşen davaya konu ilamsız icra takip tarihi olan 10.03.2009 tarihinden önce olduğu, davacı şirketin davalı bankaya kredi ilişkisinden dolayı 685.850,97 TL borçlu bulunduğu, asıl davaya konu tüm senetlerin bu kredi ilişkisi nedeniyle davalı bankaya verildiği anlaşılmıştır.
Bu sebeple dava ve takibe konu 25/10/2008 vade tarihli 500.000,00 TL’lik bono yönünden tüm davacılar yönünden davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir. 50.000,00 TL’lik iki adet çeke ilişkin ise davacı şirket yönünden davanın esastan, davacı ……. yönünden ise aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Geriye kalan 30.10.2009 tarihli takip dayanağı 50.000,00 TL’lik bono ve 30.11.2009 tarihli 50.000,00 TL’lik bono için yapılan iki takipte ise tahsilde tekerrür olmamak kaydının bulunduğu ve yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketin davalı bankaya 685.850,97 TL borçlu olduğu anlaşıldığından bu iki bonoya yönelik menfi tespit davasının davacı şirket yönünden esastan, davacı ……. yönünden ise aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl dava yönünden;
a-İstanbul …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu keşidecisi ….Ltd.Şti., 15/10/2009 ve 25/11/2009 keşide tarihli, 50.000’er TL bedelli iki adet çekten dolayı davacı şirketin davasının esastan REDDİNE, diğer davacı ……. yönünden ise aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine,
b-İstanbul ….. İcra Müd.’nün ….. esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu 25/10/2008 vade tarihli, 500.000 TL bedelli senetten dolayı davacıların davasının esastan REDDİNE,
c-İstanbul ……. İcra Müd’nün ……. esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu keşidecisi ……, 30/10/2009 vade tarihli 50.000 TL bedelli ve İstanbul …… İcra Müd’nün ……. esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu keşidecisi ……, 30/11/2009 vade tarihli 50.000 TL bedelli senetlerden dolayı davacı şirket yönünden davanın esastan REDDİNE, diğer davacı ……. yönünden ise aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Birleşen dava ile ilgili hüküm temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-A)Asıl dava yönünden;
492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gerekli 59,30 TL harcın davacılar tarafından yatırılan 4.259,60 TL’lik peşin harç ile 5.198,00 TL’lik tamamlama harcı toplamı olan 9.457,6‬ TL harçtan mahsup edilerek 9.398,3‬0 TL harcın -iadede tekerrür etmemek üzere- karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
B)Birleşen dava ile ilgili hüküm temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden harç hususunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-A-1)Asıl dava yönünden, davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
2-Davalı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti ile 219,00 TL tebligat posta gideri toplamı 1.119,00 TL yargılama giderinin davacılardan -tahsilde tekerrür etmemek üzere- alınarak davalıya verilmesine,
B)Birleşen dava ile ilgili hüküm temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden yargılama gideri hususunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-A)Asıl dava yönünden;
1-İstanbul …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu keşidecisi ……. Ltd.Şti., 15/10/2009 ve 25/11/2009 keşide tarihli, 50.000’er TL bedelli iki adet çekten dolayı davacı şirketin davasının esastan reddine, diğer davacı ……. yönünden ise aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmekle, -tahsilde tekerrür etmemek üzere- yürürlükte olan AAÜT gereğince 13.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin ise davacı şahıstan alınarak davalıya verilmesine,
2-İstanbul ….. İcra Müd.’nün ….. esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu 25/10/2008 vade tarihli, 500.000 TL bedelli senetten dolayı davacıların davasının esastan reddine karar verildiğinden -tahsilde tekerrür etmemek üzere- yürürlükte olan AAÜT gereğince 42.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstanbul ……. İcra Müd’nün …… esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu keşidecisi ……, 30/10/2009 vade tarihli 50.000 TL bedelli ve İstanbul ….. İcra Müd’nün ……. esas sayılı takibine dayanak olan davaya konu keşidecisi ……, 30/11/2009 vade tarihli 50.000 TL bedelli senetlerden dolayı davacı şirket yönünden davanın esastan reddine, diğer davacı ……. yönünden ise aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmekle -tahsilde tekerrür etmemek üzere- yürürlükte olan AAÜT gereğince 13.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin ise davacı şahıstan alınarak davalıya verilmesine,
B)Birleşen dava ile ilgili hüküm temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden vekalet ücreti hususunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK m.333 gereği gider avansından bakiye kısmın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 gün Yargıtay temyiz yasa yolu hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/09/2021

Başkan……
¸e-imzalıdır
Üye ……
¸e-imzalıdır
Üye…….
¸e-imzalıdır
Katip ……
¸e-imzalıdır