Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/456 E. 2022/1005 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/456 Esas
KARAR NO : 2022/1005

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı hareketi nedeniyle cezai şart alacağı talebine ilişkindir.
Davacı, dava dilekçesi ile özetle; davalının şirketlerinde kalite kontrol uzman yardımcısı olarak çalıştığını, davalının Kalite Kontrol Uzmanı olarak şirkete ait ticari sır niteliğinde üretim bilgilerine sahip olduğunu, istifa ederek rakipleri olan … Şirketinde çalışmaya başladığını, davalının istifasından sonra kilit bir kısım personelin de istifa ederek dava dışı … Şirketinde işe başladığını, davalının iş sözleşmesinde mevcut rekabet yasağını ihlal ettiğini zira sözleşme uyarınca işten ayrılmasından itibaren 1 yıl boyunca Marmara Bölgesinde aynı alanda çalışan bir şirkete işe başlamayacağını taahhüt ettiğini, bu şarta aykırı davranması halinde 50.000-USD cezai şart ödemeyi kabul ettiğini iddia ederek, davanın kabulü ile davalının rekabet sözleşmesini ihlal etmesi dolayısıyla cezai şart olarak 50.000-TL cezai şartın kendilerine ödenmesinin gerektiğini iddia ederek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi ile özetle; davalının haklı sebeple işten istifa ettiğini, fazla mesailerin davacı tarafça ödenmediğini ve söz verilen kariyer planlamalarının yapılmadığını, fesih iradesinin davacı tarafça fesada uğratıldığını ve kendisinden istifa dilekçesi alındığını, davalının ekonomik baskı altında ve işsizlik sebebiyle, 2.300-TL ücret ile göreve başlarken, 50.000-USD tutarlı cezai şartı kabul etmek zorunda kaldığını, dolayısıyla imzalanan sözleşmenin bir kelepçeleme akdi olduğunu ve ekonomik geleceğini ahlaka aykırı şekilde sınırlar nitelikte olduğu, davacı şirketin yaptığı üretimin Türkiye çapında neredeyse tamamının Marmara Bölgesinde yapıldığını, kelepçeleme sözleşmesi niteliğindeki sözleşmede yer alan rekabet yasağının geçersiz olduğunu, rekabet sözleşmesinin yalnızca iş sırları ve müşteri çevresinin korunmasının gerekmesi hallerinde yapılabileceğini, davalının bu bilgilere ulaşmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, davalının imzaladığı rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin, davalının haklı sebeple istifası veya davacı işyerindeki pozisyonu itibariyle geçerli olup olmadığı, sözleşmenin bir kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı, davalının davacının ticari sırlarına vakıf olup olmadığı, rekabet şartını ihlal edip etmediği ile davacının rekabet yasağının ihlali nedeniyle cezai şart ödenmesi talebinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
TBK 444. Maddesinde rekabet yasağının ; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”,
TBK 445. Maddesinde rekabet yasağının sınırlandırılması; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”,
Taraflarca imzalanan 04.07.2018 tarihli iş sözleşmesinin 1.13.2. Maddesi ile “İşbu hizmet akdinin, Personel tarafından haklı nedenle veya işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshi halleri hariç, işçi veya işveren tarafından feshedilmesi veya sona ermesi halinde, işçi hizmet akdinin bu suretle feshedildiği tarihten itibaren bir yıl süre ile Marmara bölgesinde …. ‘a ait ürünler ile benzerlerinin üretim, satış veya dağıtım işlerinden herhangi biri ile iştigal eden herhangi bir kişi, firma veya kuruluşta herhangi bir sözleşme ile veya sözleşme olmaksızın doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir sıfatla çalışmayacağını veya ortak olmayacağını,”
1.13.3.maddesinde ise “Personelin yukarıda 1.13.1 ve 1.13.2. Maddede yazılı taahhütlerinin herhangi birine aykırı hareket ettiği takdirde İşveren’in bundan doğacak tüm zararlarını tazmin etmekle beraber ve ayrıca her bir ihlal için İşveren’e 50.000-USD cezai şart ödemeyi, peşinen kabul ve taahhüt eder. ” şartlarının düzenlendiği görülmüştür.
Davacı tarafça davalının 04.07.2018 tarihinden itibaren Operasyon/ Kalite Kontrol Departmanında “Kalite Kontrol Uzman Yardımcısı” olarak görev yaptığı ve 30.12.2020 tarihinde istifa ettiği beyan edilmiştir.
Davacı ve davalı tanık beyanları ile özetle; davalının daha iyi bir iş imkanı bularak istifa sonucunda davacı şirketten ayrıldığı, şirkette kariyer planlamasının yapılmadığı, işle ilgili dokümanların şirkete ait online bir sistemde tutulduğu personelin kendi alanları dışında verilere ulaşmasının mümkün olmadığı, davalının aspirasyon katateri, I.V. Kateter gibi ürünlerin kontrolünü yaptığı, bu ürünlerin teknik çizimlerine, kontrol talimatlarına erişiminin olduğu, bu ürünlerin belli bir standarda sahip olduğu fakat tasarımlarının davacı şirketçe yapıldığı hususları beyan edilmiştir.
Kök bilirkişi raporu ile, davalının görev tanımı, yetkileri ve sorumluluklarının standart bir iş prosedüründe olması gereken genel şartları taşıdığı, davalının belirlenen standart prosedürlere uyarak işini gerçekleştirdiği, davalının iş sözleşmesini imzalarken davacı işveren ile aynı konumda ve aynı özgür pazarlık ortamında hareket etmediği, cezai şartın salt davacı lehine düzenlendiği, Marmara bölgesinin rekabet yasağı bölgesi olarak belirlenmesinin muğlak bir sınırlama içerdiği ve davalının özgürlüğünü kısıtlar nitelikte olduğu, yasağa ilişkin süre sınırlamasının uygun olduğu, davalının aldığı ücrete oranla 50.000-USD cezai şartın belirlenmiş olmasının sözleşmenin bir kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğunu gösterdiğini, rekabet yasağı sözleşmesinin iş sözleşmesi ile aynı tarihte imzalanmış olmasının da bunu gösterir nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.
Somut olayda; davacı her ne kadar bilirkişi heyetinin yanlış seçildiğini iddia etmişse de; Metalurji ve Malzeme Mühendisi bilirkişinin alt uzmanlık alanları kalite kontrol ve analiz, test ve kontrol alanlarından oluşmakta olduğundan bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce alınan ek rapor kapsamında, açıklanması talep edilen hususların sadece biyomedikal mühendisi tarafından değerlendirilmesinin gerekmesi, ilgili bilirkişi tarafından mahkememiz sorularına cevap verir şekilde rapor düzenlendiği ve diğer heyet üyelerinin uzmanlık alanlarına ilişkin değerlendirmelerini kök rapor ile belirtmiş olmaları kapsamında, ek rapora ilişkin heyet imza eksikliğinin tamamlanması için dosya heyete iade edilmemiştir.
Sonuç olarak; rekabet yasağı şartının, 1 yıllık süre ve Marmara Bölgesi ile sınırlandırıldığı görülmekle, sürenin yasal iki yıllık süreyi aşmadığı ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek nitelikte muğlak bir sınırlamanın yapılmadığı, süre ve bölge sınırlamasının kanunun emredici hükümlerine uygun olduğu değerlendirilmiştir. Bununla birlikte, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için TBK.nın 444.ncü maddesi uyarınca ayrıca işçinin, işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanının bulunması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Bu hususa ilişkin olarak biyomedikal mühendisi bilirkişinin sunduğu ek rapor ile davacı şirket ve davalının yeni işvereni olan şirketin ürettiği ürünlerden sadece iki adet ürünün aynı olduğu, firmaların yaptığı üretimlerin ise özel Ar-Ge gereksinimi olmayan medikal pazarın en doğal ve yaygın ihtiyaçlarına ilişkin olduğu, bu ürünlerin her detay ve standardizasyonunun ulusal ve uluslararası pazarda kabul edilmiş durumda olduğu, halihazırda davalının işinin üretim bölümünde değil, ürün kalite değerlendirmesine ilişkin olduğu, davalının test ve işlemlere dair bilgi sahibi olabileceği, bu bilgilerin ise halihazırda davacı tarafça yetkinlik gereği olarak tanımlandığı tespit edilmiştir.
Bu kapsamda; davalının TBK.444.maddesi uyarınca davacıya ait üretim sırlarına ulaştığı, bu sırların davacıyı zarara uğratır nitelikte olduğunun ispat yükü davacıya ait olmakla, davacı söz konusu iddiasını somutlaştırır nitelikte herhangi bir delili dosyamıza sunmamıştır. Davacı, tanık beyanlarında davalının ürün teknik çizimleri, talimatlar, kontrol ve iş talimatlarına erişimi olduğunun beyan edildiğini, dolayısıyla davalının ticari sırlara vakıf olduğunu iddia etmişse de, davalının pozisyonu itibari ile davacının standart prosedürlerini uyguladığı, davacının görev tanımı ile bildirdiği yetkinliklerin hali hazırda davalının sahip olmasını istediği yetkinliklere ilişkin olduğu, davacı şirketin ürünlerinin standart ürünler olduğu, davalının ar-ge çalışmalarında yer almadığı, hali hazırda davalının işe girdiği şirket ile davacı şirket ürünlerinden sadece iki tanesinin benzer nitelikte olduğu anlaşılmakla, davacının üretim sırlarına ulaştığı ispat edilememiştir.
Ayrıca her ne kadar süre ve bölgesel sınır konusunda rekabet yasağı şartı geçerli olsa da, davalının işçi olarak imzaladığı iş sözleşmesi içeriğinde rekabet yasağı düzenlemesinin bulunması, davalının brüt 3.300-TL maaş ile işe başlarken 50.000-USD bedelli cezai şartı kabul etmesi, görevinin niteliği ile yaptığı iş ve maaş ile cezai şart bedeli kapsamında rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün kelepçeleme sözleşmesi olduğu, bu hali ile de geçerli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı değerlendirildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 853,88-TL peşin harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair huzurda bulunan davacı vekilinin ve e duruşma aracılığı ile katılan davalı vekilinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır