Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/412 E. 2021/1196 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/412 Esas
KARAR NO : 2021/1196

DAVA : Öz Sermaye Tespiti
DAVA TARİHİ : 11/05/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Öz Sermaye Tespiti davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; davacı şirketin (eski adıyla ……. Ticaret Anonim Şirketi) maliki olduğu İstanbul ili, ……. Mah. ….. ada ,… parsel, çatı piyesli mesken, İstanbul ili, …. Mah. ….. ada, ….. parsel numaralı daire ve İstanbul ili, ….. Mah. ….. ada ….. numaralı daire niteliğindeki gayrimenkulleri sermaye olarak kullanmak üzere şirkete ayni sermaye olarak koyacağı nedenleriyle İstanbul ili, ….. Mah. ….. ada, …. parsel, çatı piesli mesken niteliğindeki gayrimenkulün görevlendirilecek bilirkişi marifetiyle değer tespitinin yapılması talep ve dava etmiştir.
DELİLLER
Küçükçekmece Tapu Müdürlüğünün …… tarihli yazı cevapları, Küçükçekmece Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün …. tarihli yazı cevabı, Avcılar Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün …. tarihli yazı cevabı, Avcılar Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ….. tarihli yazı cevabı, Avcılar Tapu Müdürlüğünün …… tarihli yazı cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, TTK 343. maddesine dayalı şirkete konulmak istenen ayni sermayenin tespiti talebine ilişkindir.
Davacı şirketin (eski adıyla ……. Ticaret Anonim Şirketi) maliki olduğu İstanbul ili, Küçükçekmece Mah. …… ada …. parsel, çatı piyesli mesken, İstanbul ili, …… Mah. ….. ada, ……. parsel numaralı daire ve İstanbul ili, Avcılar Mah. …… ada ….. numaralı daire niteliğindeki gayrimenkulleri sermaye olarak kullanmak üzere şirkete ayni sermaye olarak kabul edilmesini önleyecek bir hususun olup olmadığı hususundan resen seçilen bilirkişi heyeti tarafından incelemeler yaptırılmış ve hazırlanan rapor dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınmıştır.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK 127 maddesi ticari şirketlere sermaye olarak konabilecek malvarlğı unsurların neler olduğunu düzenlemiştir. Buna göre kanunda aksine hüküm bulunmadıkça maddede sayılan unsurlar dışında başkaca bir unsurun sermaye olarak kabulü mümkün değildir. Hemen belirtmekte yarar var ki aynı maddenin 2. fıkrası gereğince hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmeyen alacaklar ile üzerinde sınırlı aynı hak, haciz ve tedbir bulunan veya nakten değerlendirilemeyen veya devredilemeyen malvarlığı unsurlarının ticari şirketlere ayni sermeye alarak konması mümkün olmadığı gibi, komandit şirketlerde komanditer olan ortağın kişisel emeğini ve itibarını sermaye olarak koyması da mümkün değildir.
TTK 342. maddesi ise “Üzerinde sınırlı bir ayni hak, haciz veya tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları … malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olarak konamaz.” hükmünü getirmektedir. Yine TTK 343. maddesinde ise ayni sermaye olarak konacak konulan ayınlara şirketin bulunduğu yerdeki ATM tarafından atanacak bilirkişilerce değer takdir edileceği hükmü yer almaktadır.
Ticaret şirketlerine; taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları da sermaye olarak konulabilir (TTK. m. 127/1-d). Ancak anonim şirketlere, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli hakların bir kısmını teşkil eden ve dolayısıyla da gayrimenkul niteliği bulunan (TTK. m. 704), üst hakkı (TMK. m. 826 vd.), kaynak hakkı (TMK. m. 837) ve taşınmaz yükü (TMK. m. 839 vd.) dışında taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarının sermaye olarak konulması mümkün değildir. Anonim şirketin sermaye olarak konulan bir malvarlığı değerinden tam olarak tasarruf edebilmesi için bu malvarlığı değerinin mülkiyetinin veya bu malvarlığı değeri üzerinde mülkiyet benzeri bir sınırlı hakkın ortaklığa geçmesi gerekmektedir
Anonim şirkete, bir malvarlığı hakkının devri veya bir ayni hakkın tesisi borcunun üstlenilmesi söz konusu olmaksızın, bir nisbi yararlanma hakkının, ayni sermaye olarak taahhütte bulunulması durumunda; anonim şirketin bu nisbi yararlanma hakkını devretme veya rehnetme gibi bir hakkı olmayacağı gibi anonim şirket alacaklıların da anonim ortaklığın elindeki bu nisbi kullanma ve yararlanma hakkını haczetme yetkileri de olmayacaktır. Aynı şekilde, bu gibi kullandırma ve yararlandırma hakları nisbi bir sözleşme hükmüne dayandığından ve bu sözleşme hükmünün karşı tarafça, tek taraflı bir fesih bildirimiyle, her zaman sona erdirilmesi de mümkün olduğundan; konulacak sermayenin miktarının sağlıklı bir şekilde saptanması mümkün olamayacak, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi durumunda şirket sermaye kaybına da uğrayacaktır. Bu gibi sonuçların sermayenin belirliliği ve malvarlığının korunması ilkeleriyle bağdaşmayacağı açıktır.
Bu bakımdan örneğin, bir marka veya patent hakkının devri taahhüt edilmeksizin, sadece anılan malvarlıksal değerlere ilişkin lisans hakkının sermaye olarak taahhüt edilmesi sözkonusu olamaz. Yine, aynı şekilde, ortaklığa karşı bir yararlandırma yükümü üstlenmesinden kaynaklanan örneğin kiracılık hakkı gibi nispi yararlanma hakkının da sermaye olarak konulabilmesine olanak yoktur. Vadesi gelmiş olan alacakların anonim ortaklıklara sermaye olarak konulabileceğine ilişkin TTK. m. 342 hükmü de buna engel oluşturmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; Küçükçekmece Tapu Müdürlüğünün 15/05/2020 tarihli, 1218932 sayılı yazı ekinde gönderilen tapu kayıtlarına göre dava konusu taşınmazların üzerinde haciz, ipotek vb gibi sınırlandırıcı şerh olduğu, TTK. m. 342 hükmü dikkate alındığında, bu şerhler dolayısıyla tespiti talep edilen taşınmaz ve tesislerin kullanma ve faydalanma haklarının anonim şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığı takdir ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının REDDİNE,
Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Bakiye avansın yatırana iadesine,

Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak oybirliğiyle karar verildi. 30/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır