Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/393 E. 2022/892 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/393 Esas
KARAR NO : 2022/892

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/02/2006
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu 10.02.2006
tarihli alacak davasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’nun (TMSF) … tarih ve …. sayılı, …. tarih
ve ….. sayılı kararları ile …… Grubu’na ait şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları
ile yönetim ve denetimine TMSF tarafından el konulduğu, Davacı ….. Reklamcılık ve
…. Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yönetim ve denetimine Fon tarafından el konulduğu, Fon
Kurulu tarafından göreve getirilen yeni medya grubu yönetimince söz konusu muhasebe
kayıtlarının incelemeye alındığı, bu inceleme neticesinde, 13.02.2004 tarihi itibariyle, kasada olması gereken nakit tutarları ile mevcutlar arasında farklar bulunduğu, kasada olması
gereken mevcutların olmamasından ötürü meydana gelen kasa açığı yoluyla şirketin
zarara uğratıldığı, anonim şirket yönetim kuruluna seçilen üyelerin kendilerinden önce
yapılmış olan işlerde bir yolsuzluk olup olmadığını araştırmak ve bir yolsuzluğun varlığı
halinde bunu şirket denetçilerine bildirmek zorunda olduğu, kendisinden önce yapılmış
işlerde bir yolsuzluk olup olmadığını araştırmayan veya tespit ettiği yolsuzluğu şirket denetçisine bildirmeyen yönetim kurulu üyesinin, önceki yönetimin sorumluluğuna iştirak
ettiği, TMSF’nun 13.02.2004 tarihinde davacı şirkete el koyması ile tespit olunan kasa
açığından önceki yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu, Davalılardan …,
…, … ve …’nun TMSF’nin el koyma tarihinden
önce görev yapan yönetim kurulu üyesi olarak; diğer davalılar …, …., …’in ikinci derece A grubu imza yetkilisi olarak, ….. ’ın ikinci derece B grubu imza yetkilisi olarak, …’in muhasebe
sorumlusu olarak görev yapan ve şirket zararından sorumlu olan kişiler olduğu, yukarıda arz ve
izah edilen sebeplerden ötürü; Şirket’in toplam 1.500.331,54 TL zarara uğramasına sebebiyet
veren davalılardan bu meblağın müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında dosyaya sunulan temlik sözleşmesi kapsamında dava konusu alacak tasarruf mevduatı sigorta fonu tarafından temlik alınmakla TMSF temlik alan sıfatı ile davaya devam etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekilinin 06.03.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının, davacı ….. Reklam ve Filmcilik San. ve Tic. A.Ş. bünyesinde yönetim kurulu
olarak alınan bir kısım kararlar dışında etkili bir çalışması olmadığı, yönetim kurulu üyesi
olarak alınan kararlar dışında işlerin yürütülmesi, ödemelerin ve masrafların yapılmasının
tamamen bu konudaki muhasebe elemanı ve kasa sorumlularının yetkisinde olduğu, görev
süresi içinde hiçbir yolsuzluk ve kasa açığı olmadığı, davalının görev yaptığı sıralarda çalıştığı
şirket …… A.Ş. olup görev tanımının icra kuruluna bağlı olarak ….
şirketlerinden gelen planların hazırlanarak icra kurulunun onayına sunulması, icra kurulundan
alınan onayların ilgili …… şirketlerine iletilmesi olduğu, davalının konumu ve görevi gereği
muhasebenin tamamen yetki alanı dışında olduğu, yukarıda arz ve izah olunan sebeplerden
ötürü; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …… vekilinin 15.03.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacı şirket yöneticilerinin, 13.02.2004 tarihinde alınan fon kurulu kararına istinaden davacı
şirket mevcutlarına 14.02.2004 tarihinde el koyduğu, el koyma tarihinden yaklaşık 6 ay önce
davalı …’nun 31.10.2003 tarihinde şirket yönetim kurulu üyeliğinden ve
şirketteki tüm görevlerinden istifa ederek ayrıldığı, görevde olmadığı dönemde oluşan varsa
zararlardan sorumlu olmasının mümkün olmadığı, yani bahsedilen el koyma tarihinde davalı
şirkette olmadığı ve kasanın durumunu bilmesinin de mümkün olmadığı, 14.02.2004 tarihi ve
sonrasında davacı şirkete sokulmadığı, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerden ötürü; dava
konusu edilen kasa açığından mütevellit zarar iddiasının, 13.02.2004 tarihinde davacı şirketin
yeni yöneticilerinin tek taraflı ve geçersiz tespitine dayandırılması nedeniyle, zararın doğduğu
el koyma tarihinde davalı …’nun görevde olmadığının, 31.10.2003 tarihinde
yönetim kurulu ve şirketteki tüm görevlerinden istifa ettiğinin ve şirkette bir daha görev
almadığının dikkate alınmasına ve davalıların kasa ve sair şirket varlığı üzerinde hâkimiyeti
bulunmadığından ve zararın davalıların eylem ve işlemlerinden kaynaklandığı geçerli yazılı
delillerle ispatlanamadığından, zararın sebebi eylem veya işlem ile sonuç olan zarar arasında,
davalılara ve özellikle istifa ederek 31.10.2003 tarihinde şirketten ayrılan müvekkiline
atfedilecek bir illiyet bağı bulunmadığından, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 20.03.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacı şirket mevcutlarına 14.02.2004 tarihinde el konulduğu, bu el konulma eyleminden
sonra müvekkili ve şirket çalışanları ve yöneticilerin şirket merkezine sokulmadığı, dolayısıyla
bu el konulma işleminden sonra el konulan şirket varlıkları ve kasası üzerinde tek hâkimin fon
tarafından atanan şahıslar olduğu, bu noktada yapılan bir kasa sayımı varsa dahi bu kasa sayımı
işleminin ve varlık devir teslim işlerinin hangi tarihte yapıldığının tarafınca bilinmediği, bu
işlemlerin usulüne uygun yapılmadığı, 13.02.2004 tarihinde ve sonrasında kasadaki paraların
kimin ya da kimler tarafından alındığının belli olmadığı, 13.02.2004 tarihi ve sonrasında
kasadaki paraların muhafazasından yeni yönetim ve denetim kurulunun sorumlu olduğu, davacı
şirketin sadece miktar olarak dile getirdiği zararın, hangi tarihlerde, kimin eylem ya da
işlemlerinden kaynaklandığını açıklamak zorunda olduğu, yukarıda arz ve izah olunan
sebeplerden ötürü; davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 20.03.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacı şirket mevcutlarına 14.02.2004 tarihinde el konulduğu, bu el konulma eyleminden
sonra müvekkili ve şirket çalışanları ve yöneticilerin şirket merkezine sokulmadığı, dolayısıyla
bu el konulma işleminden sonra el konulan şirket varlıkları ve kasası üzerinde tek hâkimin fon
tarafından atanan şahıslar olduğu, davacı şirketin sadece miktar olarak dile getirdiği zararın,
hangi tarihlerde, kimin eylem ya da işlemlerinden kaynaklandığını açıklamak zorunda olduğu,
yukarıda arz ve izah olunan sebeplerden ötürü davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 20.03.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacının, dava dilekçesinde hiçbir belge ve bilgi sunmadan, zararın hangi eylem ya da
işlemlerden kaynaklandığını açıklamadan, sorumluların hangi eylem ya da işlemlerinin zarara
neden olduğunu açıklamadan, sadece tutar olarak zararı dile getirdiği, davacı şirketin sadece
miktar olarak dile getirdiği zararın, hangi tarihlerde, kimin eylem ya da işlemlerinden
kaynaklandığını açıklamak zorunda olduğu, yukarıda arz ve izah olunan sebeplerden ötürü davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 30.03.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
TMSF tarafından 14.02.2004 tarihinde polis baskını ile şirketlerin yönetim ve denetimlerine
el konulduktan sonra davalının şirkete girişine dahi izin verilmediği, bununla birlikte, yeni atanan yöneticilerin şirket ortaklarını ve yöneticilerini de yok saydıkları, ayrıca yeni yönetim
tarafından mevcut kasaların durumunun bir tutanak ile resmi biçimde devir teslim alınmadığı,
bu nedenle, eğer şirket kasasında bir açık mevcutsa bundan davalının sorumlu olmadığı, yeni
yönetimin, şirket kasasını resmi bir yolla teslim almadığı ve bu nedenle, kasanın hangi tarihte
ve ne miktar eksildiğini davalının bilmesine ve bu eksiklikten davalının sorumlu tutulmasına
imkan olmadığı, kasada bir açık mevcutsa bunun iddia olunan zarar miktarı kadar olup
olmadığının dahi bilinmediği, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerden ötürü davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 04.07.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
TMSF tarafından 14.02.2004 tarihinde polis baskını ile şirketlerin yönetim ve denetimlerine
el konulduktan sonra davalının şirkete girişine dahi izin verilmediği, bununla birlikte, yeni
atanan yöneticilerin şirket ortaklarını ve yöneticilerini de yok saydıkları, ayrıca yeni yönetim
tarafından mevcut kasaların durumunun bir tutanak ile resmi biçimde devir teslim alınmadığı,
bu nedenle, eğer şirket kasasında bir açık mevcutsa bundan davalının sorumlu olmadığı, yeni
yönetimin, şirket kasasını resmi bir yolla teslim almadığı ve bu nedenle, kasanın hangi tarihte
ve ne miktar eksildiğini davalının bilmesine ve bu eksiklikten davalının sorumlu tutulmasına
imkan olmadığı, kasada bir açık mevcutsa bunun iddia olunan zarar miktarı kadar olup
olmadığının dahi bilinmediği, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerden ötürü davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin13.10.2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
TMSF tarafından 14.02.2004 tarihinde polis baskını ile şirketlerin yönetim ve denetimlerine
el konulduktan sonra davalının şirkete girişine dahi izin verilmediği, bununla birlikte, yeni
atanan yöneticilerin şirket ortaklarını ve yöneticilerini de yok saydıkları, ayrıca yeni yönetim
tarafından mevcut kasaların durumunun bir tutanak ile resmi biçimde devir teslim alınmadığı,
bu nedenle, eğer şirket kasasında bir açık mevcutsa bundan davalının sorumlu olmadığı, yeni
yönetimin, şirket kasasını resmi bir yolla teslim almadığı ve bu nedenle, kasanın hangi tarihte
ve ne miktar eksildiğini davalının bilmesine ve bu eksiklikten davalının sorumlu tutulmasına
imkan olmadığı, kasada bir açık mevcutsa bunun iddia olunan zarar miktarı kadar olup
olmadığının dahi bilinmediği, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerden ötürü davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … tarafından ise davaya cevap verilmemiştir.
Açlan bu dava İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında görülürken Bakırköy Ticaret Mahkemelerinin faaliyete geçmesi sonucu 25/09/2007 tarihli gönderme kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize gönderilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
ÖNCEKİ HÜKÜM:
Mahkememizin 24/12/2015 tarih …… Esas ve …… Karar sayılı ilamı ile;”… davacı şirketin …. bank …… Şubesindeki, ……. nolu hesabında 24/07/2003 ve 25/07/2003 tarihleri arasında hesap hareketleri sonucu dava dışı ……. Film ve …… A.Ş hesabına gönderilen paranın dava konusu edildiği, bu paranın 1.500.331,54 TL ‘sinin 24/07/2003 tarihinde dava dışı …… hesabına havale edildiği, bu işlemlerin şirket defterlerinde hiç yer almadığı, kayıtlara geçmediği, el koymada da banka üzerinden yapılan işlem olması nedeni ile paranın kasada bulunmasının mümkün olmadığı, o tarihte yönetim kurulu üyesi ve denetim kurulu üyesi olan davalılar …, …, … ve …’nun bu zarardan sorumlu oldukları anlaşılmakla bu davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne, davalı … aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karara verilmiş..” verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin ….. Esas, ……. Karar sayılı ilamı;”… mahkemece, davalılardan …, …, … ve … yönünden davacı şirketin ticaret sicil dosyasına, davacı ile temlik alan arasında düzenlenen alacağın temlikine ilişkin Mart 2006 tarihli temlik sözleşmesine, 02/01/2006 tarihli denetim raporunda 15.sayfada davacı şirket ile ilgili olarak yapılan tespitlere, mahkemece yaptırılan inceleme sonucu alınan 09/07/2013 havale tarihli bilirkişi heyeti raporu ile 24/06/2014 havale tarihli aynı heyetten alınan ek rapora, ….. bank …… Şubesinden gelen cevabi yazı ve eklerine ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas alınan 09/07/2013 tarihli kök raporda eksik bilgi ve belgelerin dosyaya ibrazı istenmiş, 24/06/2014 tarihli ek raporda ise davalılara herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla hükme esas alındığı belirtilen ve davanın kabulüne gerekçe olarak gösterilen bilirkişi raporunda davanın kabulü yönünde değil, reddi yönünde görüş bildirilmiştir. Yine, davalılar …, …, …, … ve … aleyhine açılan davanın, herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu durumda verilen karar, yukarıda açıklanan yasa ve içtihat hükümlerine aykırı olduğu “gerekçesiyle dosya bozularak, mahkememizin iş bu esasına kaydı yapılmış ve bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, davacı şirketin yönetim kurulu üyesi, icra komitesi üyesi ve çalışanları olduğu ileri sürülen davalıların şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık tarihi itibariyle yürürlükte bulunan
Eski TTK 341 uyarınca sorumluluk davası
açılabilmesi için genel kurul kararının mevcudiyeti zorunlu olup, yargı kararları uyarınca bu eksikliğin yargılama sürecinde tamamlanabileceği kabul edilmektedir. Nitekim somut olayda şirketin 20.02.2006 tarihli olağanüstü genel kurulunda gündemin 3. maddesi gereği sorumluluk davası açılması yönünde karar alındığı görüldüğünden, sorumluluk davası açılmasına yönelik dava şartının sağlandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık konusu; Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu (TMSF) tarafından 09.02.2004-13.02.2004 tarihinde el konulan ….. Grubu
Şirketleri arasında yer alan ….. Reklam A.Ş. ile dava dışı …. Org.A.Ş. Hesaplarından 25.07.2003 tarihinde nakit olarak çekilerek Euro’ya çevrilen ve akabinde personel ……. ’ya teslim edilen ve ……. tarafından da ……’e teslim edilen 2.106.335
Euro nedeniyle davacı şirketin uğradığı 1.500.331,54 YTL zararın tazmini talebi ve davacı şirketin yönetim kurulu üyesi, icra komitesi üyesi ve çalışanları olan davalıların sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
Dava konusu uyuşmalıkta, davacı tarafından iddia olunan işlem ve eylemler 2004 yılı öncesinde gerçekleşmiş olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlık konusu olayların 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (“ETK”) döneminde gerçekleştiği anlaşılmakla, somut olaya mülga Türk Ticaret Kanunu (“ETK”) hükümleri uygulanacaktır. Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin ve şirket yöneticilerinin sorumluluğu genel
olarak ETK 336/5 hükmünde düzenlenmektedir. Bu hükme göre, Kanun’un ya da esas
sözleşmenin yönetim kurulu üyelerine yüklediği görevleri kasten ya da ihmalen yerine
getirmeyen üyeler, şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen
yükümlüdür. Dolayısıyla Yeni TK m. 553 ile benzer hükümler içermektedir.
BK md. 49 ve 114/2 uyarınca davalı yöneticinin hukuki sorumluluğunun doğması için dört şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlar, zarar, hukuka aykırılık, kusur ve illiyet bağıdır. Yönetim kurulu üyelerinin veya limited şirketlerde müdürlerin sorumluluğu ile amaçlanan, zarar verene isnat edilebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararın giderilmesidir. Sorumluluğu düzenleyen ETK’mn 336/5. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Bu hüküm uyarınca yönetim kurulu üyelerinin TTK’na istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi için zarar, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık, kusur ve illiyet bağı koşullannın gerçekleşmiş olması gerekir.
Bu tespitler ışığında somut olayda davalıların sorumluluğunun tespiti şirket kayıt ve belgeleri üzerinde teknik incelemeyi gerektirdiğinden ve dosyada mübrez raporlar hüküm kurmaya elverişli bulunmadığından yeni bir heyet oluşturulmuş ve hazırlanan kök ve ek rapor dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınmıştır. Buna göre;
Somut olaya konu iddianın dayanağı davacı şirket denetçileri tarafından yapılan inceleme ve hazırlanan rapordaki tespitlere dayanmaktadır. Buna göre söz konusu denetim raporunda yer alan ifade tutanaklarında yer aldığı üzere, iddia edilen 1.500.331,54 YTL kasa farkına ilişkin
muhasebe kaydının yapılmadığı anlaşılmıştır. Yine incelenen 02.10.2006 Tarihli …. Grubu Ortak Denetim Kurulu-Kasa Farkları
Raporunda;
“25.07.2003 tarihinde belirtilen şirketlerin Kasa ve Banka hesaplarından çekilen paralarla
2.106.335 Euro satın alınarak bu tutarın aynı tarihte …….’ya teslim edildiği” ifadesi yer
almaktadır.
İncelenen ……. A.Ş. Kasa Sorumlusu …….’nun 14.07.2004 ve 16.04.2004 tarihli
ifadesinde; “Para teslim belgesindeki imzanın kendisine ait olduğunu ve ….. Şirketi’nden
gelen parayı sayarak teslim aldığını, söz konusu paranın kasaya girişinin ve muhasebe kaydının
yapılmadığını, parayı …….’e elden teslim ettiğini” beyan ettiği görülmüş, ancak kendisine
teslim edilen paranın …. Şirketi’nden geldiğini beyan etmiş, ….. Reklamcılık
Şirketi’ne ilişkin bir beyanına rastlanmamıştır. İncelenen ….. bank T.A.O–….. Reklamcılık ve …..
Şirketleri 24.07.2003-25.07.2003 Hesap Ekstrelerinde, ….. Reklamcılık Şirketi’nden
24.07.2003-25.07.2003 tarihlerinde herhangi bir nakit çekimi olmadığı, 24.07.2003
tarihinde ….. Reklamcılık Şirketi hesabından 250.000.000.000 YTL …..
Film Şirketi hesabına banka transferi yapıldığı, 24.07.2003 tarihinde 250.000.000.000 TL’nin
…. Şirketi …. bank hesabında da yer aldığı, 25.07.2003 tarihinde
ise …. Şirketi hesabından 1.500.331.000.128,00 YTL’nin …… A.Ş. banka hesabına transfer edildiği görülerek, tespit edilen
1.500.331.00.128 YTL’nin dava konusu zarar miktarı kadar olduğu anlaşılmıştır.
Bu tespitler ve yapılan mali incelemeler neticesinde; 25.07.2003 tarihinde …. Şirketi’nden gelen 2.106.335 Euro’nun kendisi tarafından,
geçici teslim belgesi nezdinde sayılarak teslim alındığı, bu paranın muhasebe kaydının
yapılmadığı, paranın kendisi tarafından …….’e teslim edildiği görülmüştür. Yine bu
incelemeler neticesinde, dava dayanağı Denetim Raporunda belirtilen davaya konu şirketin
banka hesabından çekilerek ……. A.Ş. kasa sorumlusu …….’ya verilen 925.179 Euro
karşılığı 1.500.331,00 YTL’ye ilişkin banka işlemi tespit edilememiştir. Dolayısıyla şirketin uğradığı iddia edilen zarar ispata muhtaç olduğu,
davacı’nın zararı ispat etme
külfetini yerine getirmediği, bu nedenle şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin şartların
gerçekleşmediği anlaşılmakla davalılar …, …, …, … ve …, …, …, … ve … aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … hakkındaki dava ise davacı tarafça takip edilmeyerek işlemden kaldırılmış ve süresi içerisinde yenilenmediğinden HMK 150 madde gereğince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı … aleyhine açılan davanın HMK 150 madde gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Diğer davalılar …, …, …, … ve …, …, …, … ve … aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,
3-Davacı ….. harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı şirketin yatırmış olduğu 20.173,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde TMSF’ye iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 168.026,40 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, diğer vekillerin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede Temyiz Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır