Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/319 E. 2021/972 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/319 Esas
KARAR NO : 2021/972

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Halen Moskova’da yaşayan ve Rusya’da ticaret yapan davacının 2000 yılı başlarında davalı firma yetkilileri ile Türkiye-Rusya arası ticaret ilişkisine girdiğini ve bu nedenle Rusya’daki firmalarla olan bu ilişkide davacının kendilerine aracılık yaptığını, davalı firmanın da bu ilişki nedeniyle muhtemel riskleri için o tarihte tanzim tarihi ve vadesi yazılı olmayan ve bedel kısmı boş olarak 1 adet 40.000-USD’lık ve 1 adet 30.000-USD’lık boş senedi güvence olmak üzere davacıdan aldığını, bu ticari ilişkinin davacının kendisi ve şirketi ……… Koli. Şti. devrede olmak üzere yaklaşık 3-4 yıl devam ettiğini ancak daha sonra davalı firma yetkililerinin davacının irtibatlı olduğu Rusya’da ki şirket yetkilileri ile doğrudan ilişki kurarak davacının ve şirketini devre dışı bıraktıklarını, bu şekilde ticari ilişki bitince de 1 adet 30.000-USD’lik boş senedi davacıya iade eden davalı şirket yetkililerinin diğer senetlerin bulunamadığını sonra iade ederiz diyerek oyalandığını ve zamanla unutturduklarını, aradan 14-15 yıldan daha uzun bir zaman geçtikten sonra davacı müvekkil hakkında İstanbul ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı dosyasından takip yapıldığı bilgisine ulaşıldığını ve takip dosyası incelendiğinde 1 adet 30.000-USD ve 1 adet de 40.000-USD’lik senede “06.02.2017” olarak tanzim tarihi yazıp 40.000-USD’lık olana 10.04.2017 vade tarihini, 30.000-USD’lık olana da 24.04.2017 vade tarihini koyup bedeli kısmına nakden ilavesi yapılarak senetlerin icra takibine konu yapıldığının görüldüğünü, yine takibe konu olan iki senedin davalı şirketin cirosu ile 3.ncü kişilere verilmiş gibi yapılarak son ciranta olan ……. tarafından icraya konulduğunu ve bunun sonucunun davacının gayrimenkulleri ve banka hesaplarına da haciz konulduğunu, alacaklı olan …….’ın davalı şirketin 2008, 2009 ve son olarak 2010 yılların da 3 yıllığına şirketin denetçiliğini yapmış bir kişi olup ayrıca şirketin yönetim kurulu başkanı …… ’ın da yeğeni olduğunu, bu durumun …….’ın şirket yetkililerinin denetiminde ve birlikte hareket ettiğini gösterdiğini, pasaport kayıtlarına göre 06.02.2017 tarihinde müvekkilin Rusya’da olduğunun belli olduğunu, o tarihte Türkiye de olmayan birisinin senet düzenleyip Türkiye’de ki bir şirkete vermesi ve karşılığında 70.000-USD nakit para aldığının düşünülemeyeceğini, bu nedenle senetlerin bu tarihte tanzim edilmediğini ve belirtilen ilavelerin sonradan konulduğunun pasaport kayıtlarıyla sabit olduğunu, senet metninde ve takip dosyasın da borçlu gözüken “…… Koli. Şti.” unvanlı şirketin müvekkil tarafından Kadıköy ….. Noterliği’nin 14.06.2012 tarih ve 20083 yev. nolu Fesihnamesi ile 7 yıl önce feshedildiğini, buna göre 2012 yılında feshettiği bir şirket için müvekkilin 2017 yılında senet tanzim edip vermesinin de düşünülemeyeceğini, tüm bu maddi deliller göz önüne alındığında 2000 yılı başlarında teslim aldığı takip konusu olan bu senetler nedeniyle davalı alacağının zaman aşımına uğradığını, zamanaşımı delillerinin kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, ödenmek zorunda kalınan 520.363,56 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıda tahsiline, masraf ve ücreti vekaletinde davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE; Borçlunun İstanbul ……. İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyası ile yapılmış olunan ve istirdadı talep edilen paranın müvekkil nezdinde olmadığını, dosyanın alacaklısının ……. olup davacının istirdat talebini bu kişiye yöneltmesinin gerektiğini, davalı şirketin davacıyı sözde oyalayarak zamanla vermiş olduğu senetleri unutturmuş olduğu iddiasının hiçbir hukuki dayanağı olmamakla beraber bu argümanın basiretli tacir davacının dayanamayacağı bir argüman olduğunu, kambiyo senetleri nazarında borcun sebebi senet olduğu için davacının ithamlarını yine yazılı bir delile dayanarak ispatlaması gerektiğini, ancak somut dilekçe muhteviyatında bu bağlamda sunulan herhangi bir delil bulunmadığını, davacının pasaport kayıtlarına göre senetlerin tanzim tarihinde yurt dışında olduğuna yönelik beyanının kendisince tanzim edilen senetlerin geçerliliğine ilişkin nasıl bir geçersizlik sebebi yaratacağının tarafça anlaşılamadığını, zira bir senedin geçerli olabilmesi için tanzim eden tarafından Türkiye’de tanzim edilmesinin gerekmediğini, TBK madde 146 uyarınca genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olup, bono zamanaşımı ise 3 yıl olup davacının zamanaşımı definin yazılı deliller ispata muhtaç olduğunu, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde davanın esasına girilerek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İş bu davanın İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyası ve dosyaya konu kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve icra dosyasına yatırılan 520.363,56 TL nin istirdadı talebine ilişkindir.
İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde, alacaklının ……. , borçluların ise … ve ……… İthalat İhracat Tic. Kollektif Şirketi olduğu, takip konusunun 40.000,00 USD lik ve 30.000,00 USD lik bonolar olduğu, bu bonolar üzerinde davalı Aycan Tekstil San ve Tic AŞ ‘nin herhangi bir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davalı tarafın husumet itirazı üzerine yapılan incelemede davalı ……. Tekstil San ve Tic. AŞ ‘nin bonolar üzerinde herhangi bir sıfatının olmadığı gibi dava konusu takipte alacaklı da olmadığı, dolayısıyla iş bu davada davalı tarafın pasif dava ehliyetinin olmadığı anlaşıldığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiş, mahkememizce verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesinin 19/03/2021 tarih, ….. Esas, ….. Karar sayılı ilamı; Davalı şirketin davaya konu icra takibinde alacaklı sıfatı bulunmuyorsa da, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan, davanın İİK 72. Maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit ve istirdat talebi olarak kabul edilerek, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. Tespit davası, HMK’nun 106/1. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre tespit davası, bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Genelde tespit davaları muhtemel bir eda davasını düşünerek o davanın temelini yada dava şartını oluşturacak bir hukuki ilişkinin önceden tespitini amaçlar. Böylece henüz şartları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ileride ki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere açılabilir. Bu nedenle, uyuşmazlığın hukuki ilişkiye ait olması gerekir. Ayrıca, tespitte davacının hukuki yararı olması da zorunludur. Hukuki yararın varlığının kabulü için de,davacının davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerekir. (bkz Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/03/2015 tarihli 2014/18317 Esas- 2015/3642 Karar sayılı kararı) Somut olayda; davacı bonoların keşidecisi olup, bono lehtarına karşı temel ilişkiye dayanarak menfi tespit davası açma imkanına sahip olduğu gözetilmeksizin, somut olaya uygun olmayan gerekçe ile, davalı şirketin bonolar üzerinde bir sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın 6100 Sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına,” karar verilmiş ve mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak, takip alacaklısı olan davalıya aittir. Menfi tespitin konusu kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti olması halinde ise ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa yani davacıya aittir. Davacı kural olarak HMK 201. maddesi uyarınca senetlere karşı ileri sürdüğü iddiaları yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Davacı taraf, senedin tanzim tarihinin sonradan doldurulduğu iddiasını yazılı delille ispat edemediği, davalı alacaklının senet tanzim tarihinde Rusya’da olmasının ve senet üzerinde damga pulu olmasının ispat açısından yeterli olmadığı takdir ve sonucuna varılarak, davacının ispatlanamayan menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın haciz baskısı nedeniyle ödemiş olduğu bedelin istirdadı talebine ilişkin yapılan değerlendirmede; davalının icra takibinde alacaklı sıfatının bulunmadığı ve parayı dava dışı üçüncü kişinin tahsil etmesi nedeniyle istirdat talebinin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Bir an için davalının pasif husumet ehliyetinin bulunduğu kabul edilse dahi, menfi tespit talebine ilişkin açıklama ve ispat külfeti bu talep için de geçerli olduğundan ispat külfeti yerine getirilmediğinden de istirdat talebinin reddine karar verileceği açıktır. Açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın menfi tespit talebinin esastan, istirdat talebinin ise pasif husumet nedeniyle REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 8.886,51-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 8.772,81-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davanın reddedilmiş olması göz önünde bulundurularak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 43.068,18 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye avansın yatırana iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/10/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır