Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/262 E. 2021/450 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/262 Esas
KARAR NO : 2021/450

DAVA : İtirazın İptali, Menfi Tespit / İstirdat, Alacak Davası
DAVA TARİHİ : 02/02/2010-09/07/2010
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali ile birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/184 Esas, 2010/671 Karar sayılı İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı … vekili 29.01.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle: Davacı Müvekkili ile davalılar ….. Teşebbüs Ortaklığı’nın ……. Konut Yapı Kooperatifi ……. Şantiyesinde yapılan binanın cam cephe ile kaplanması hususunda sözleşme imzaladıklarını, işlerin bedelinin 510.000 TL olarak kararlaştırıldığını, bu bedelin 270.000 TL + KDV sinin zemin üstü 3. Kattan 155 m2 lik bir daire ve kalan 240.000 TL’sinın da çek ile verilmesine, yine aynı maddede müvekkilinin söz konusu işi yapmamasına karşılık daire değerinin iki misli tutarında ve müvekkiline verilecek çeklerin tutarında teminat senedi verilmesi konusunda tarafların anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin daireye karşılık 540.000 TL ve verilen çeklere karşılık 285.000 TL olmak üzere iki adet teminat senedini davalılara verdiğini, müvekkilinin sözleşmenin imzalanmasından sonra binaya ait özel ölçülerde cam siparişini verdiğini, cam firmasıyla cam için ödenecek 270.000-TL’sina karşılık olarak davalıların kendisine verecekleri daireyi verme konusunda anlaşmaya vardığını, davalıların sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşmede belirtilen daireyi müvekkiline vermedikleri için temerrüde düştüğünden dairenin müvekkiline teslim edilmesi gereken tarihte borçlarını ödeme tarihine kadar vade farkını da müvekkiline ödemek zorunda olduklarını, alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine icra takibi yapıldığını, davalıların borca itiraz ederek takibin durmasına neden olduklarını, davalıların takibe haksız itirazları nedeni ile işbu davanın açılmasının gerektiğini, davalıların icra takibine haksız itirazlarının iptaliyle takibin devamına, takibe konu 379.660,00 TL alacağın asıl alacağa işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak taraflarına ödenmesini, davalılara teminat olarak verilen 540.000 TL ve 285.000 TL tutarlı iki adet teminat senedinin işin tamamlanması ve davalılara teslim edilmesi nedeni ile hükümsüz kaldığından bu senetlerin iptali ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ……ve ……Ltd. Şti. vekilinin 24.03.2010 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle: İcra takibi ve davanın tamamen haksız ve dayanaksız olduğunu, yetki itirazlarının olduğunu, açılan davanın itirazın iptali davası olduğunu, itirazın iptali davasında hem zarar ziyana yönelik istemde, hem de menfi tespit davası niteliğinde teminat senedinin bedelsizlik ve iadesini talep ettiğini, işbu davada teminat senetlerinin konu edilemeyeceğini, davanın bu açıdan reddi gerektiğini, davacının kendi kusurundan hak yaratamayacağını ve tek taraflı olarak ayni bir edimi nakdi edime çeviremeyeceğini, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini hem süresinde ifa etmediğini, hem de ayıplı ve eksik yaptığını, sözleşme koşulları ve projeye aykırı yapılan işin sorumlusunun davacı olduğunu, işinin ehli müdebbir bir tacir gibi hareket etmeden davalıların edim ifa etmesini bekleyemeyeceğini, davalıların edimlerinin çoğunu ifa ettiklerini, davacının ediminin eksik ve ayıplı olması nedeni ile 3. Şahsa 180.500 TL ödenerek aynı işi yaptırmak zorunda kaldıklarını, 4 aylık işin 3,5 sene sürmesi nedeni ile inşaatın geciktiğini, davacının fatura dahi düzenlemediğini, ticari kayıtlarda dahi alacaklı değil iken bu alacakların muaccel hale de gelmeyip talep edilemeyeceğini, konunun davalılara 100.000 TL civarı vergi zayii yaratması ve VUK açısından davacının mesuliyetinin ayrı bir mesele olduğunu, ayıplı ifa nedeni ile zarara uğratıldıklarını, inşaatın gecikmesine neden olduklarını, eksik ifa sebebiyle sözleşme ile taahhüt edilen işin 3. Şahsa bedel ödenerek yaptırılmak zorunda kalındığını, bütün bu hallerin ihtar edilmesi, tespit yaptırılması ve davacıya bildirilmesine rağmen davacının görevlerini ifa etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …… A.Ş. vekili 25.03.2010 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacının davasını dayandırdığı sözleşmenin …… ile … arasında imzalandığını, müvekkili firmanın davada taraf sıfatı bulunmadığını, davanın bu yönden reddinin gerektiğini, davacı tarafın kendi edimini gereği gibi yerine getirmediğini, müvekkilinin bundan dolayı doğmuş ve doğacak zararları nedeni ile her türlü dava ve talep haklarının saklı tutulduğunu, Müşterek teşebbüsün sözleşme gereği kendine düşen yükümlülüklerine uyduğunu, davacıya gereken çalışma ortamının sözleşme tarihinde hazır olarak sunduğunu, ancak davacının kendi üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DOSYA
DAVA:
Birleşen dosyada davacı vekili 08/07/2010 tarihli dilekçesinde özetle; Davalının …….isimli projede ….. Giydirmesi, PVC doğrama, camlı alüminyum küpeşte işlerinin yapılması işini yükümlendiğini, davalının sözleşmeyi çok yönlü olarak ihlal ettiğini ve müvekkillerini zarara uğrattığını, buna göre; davalının iş teslimi yapmadığını, eksik ve ayıplı ifa yaptığını, bir kısım imalatı hiç yapmadığını, bunların yeniden yapılabilmesinin imkansız olduğunu, İşin süresinde yapılmaması, eksik ve ayıplı yapılması nedeniyle inşaatta daire başına değer kaybına neden olunduğunu, ifa edilmeyen edimler nedeniyle davacının bu imalatları yeniden bedel ödemek suretiyle 3. şahıslara yaptırdığını, bu zararlarının tazmini gerektiğini, yeniden yapılması imkansız edimlerin tespiti ve ödenmesi gerektiğini, davalıya yapılan ödemelerin faturasının eksik tanzim edildiğini, bundan dolayı KDV zararlarının olduğunu, ayrıca Davalının çalışanlarının SSK ödemesini davalı yapmadığı için müvekkili tarafından yapıldığını, bu alacağın da ödenmesinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Birleşen dosyada davalı vekilinin 19.10.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Sözleşmeye uygun olarak yapılan ve teslim edilen iş nedeniyle, eser sahibinin, alacaklı olamayacağının açık olduğunu, davacıların sırf ödemeyi geciktirmek için, müvekkili ile ve sözleşmedeki yükümlülükleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan (çoğu sözleşme dışı, başkalarına yaptırılan imalatlara ait) fatura ve belgelerle, alacak) talebinde bulunduklarını, davacıların bu davada öne sürdükleri iddialarını, itirazın iptali davasında da ileri sürdüklerini, davacıların itirazlarının haksız olduğunu, itirazın iptali davasında, ortaya çıkacağını, davacıların açtığı dava da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
Taraflar arasında imzalanan 27/10/2007 tarihli sözleşme, Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası, Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, Büyükçekmece ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş sayılı dosya aslı, Davacının düzenlediği 3 adet toplam 285.000 TL tutarında çek alındı makbuzları, 10/10/2007 tarihli (sözleşmeden önce yapılan) ön mutabakat zabtı, taraflar arasında düzenlenmiş dış cephe giydirme tutanakları, Büyükçekmece …… Noterliği ….. yevmiye no, 11/07/2008 tarihli davacı ihtarnamesi, Bakırköy …. Noterliği, …. yevmiye no, 24/02/2009 tarihli ihtarnamesi, ……. Apartman İnceleme Raporu, Keşif Tutanağı, Bilirkişi Raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, TBK’nın 470 vd.maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında davacı-birleşen davalı yüklenicinin adi ortaklık oluşturan davalı-birleşen davacı iş sahiplerinden bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali ve yine bu sözleşme kapsamında davalılara verilen 540.000,00 TL’lik ve 285.000,00 TL’lik teminat senetlerinin hükümsüz kaldığından iptali ile davacıya iadesine karar verilmesi; birleşen dava ise, aynı sözleşme kapsamında davalı-birleşen davacı iş sahiplerinin davacı-birleşen davalı yükleniciden eksik ve ayıplı işler nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizin ….. esas, …… karar sayılı ilamı ile;”….Her ne kadar asıl davanın davacısı yüklenici, dava dilekçesi ile menfi tespit talebinde bulunmuş ise de bu talebini atiye bırakması sebebiyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bu nedenle, asıl dava da uyuşmazlık, dairenin teslim edilmemesi sebebiyle yüklenicinin 3. kişiye ödemek zorunda kaldığı vade farkı bedeli ve ödenmeyen bakiye 270.000 TL’yi ve 79.660,98 TL işlemiş fazi talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacı yüklenici, sözleşmenin imzalanmasından sonra binaya ait özel ölçülerde cam siparişi verdiğini, dava dışı cam firmasıyla cam için ödenecek 270.000-TL’sina karşılık olarak davalıların kendisine verecekleri daireyi verme konusunda anlaşmaya vardığını, davalıların sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşmede belirtilen daireyi vermedikleri için temerrüde düştüğünü, bu sebeple 270.000 TL borcuna karşılık biri 165.000 TL, diğeri 145,000 TL değerinde iki adet ofis ile 20.000 TL tutarında çek olmak üzere toplam 330.000 TL cam firmasına ödeme yapmak zorunda kaldığını, ayrıca ödemelerde gecikme nedeni ile 30.360,75 TL vade farkı ödemek zorunda kaldığından bahisle yapmış olduğu icra takibi ile ödediği vade farkını da talep ettiği anlaşılmıştır. Somut olayda, eser karşılığı götürü bedel kararlaştırıldığı, kararlaştırılan bedelin 270.000 TL’lik kısmı yerine bir dairenin sözleşmenin kurulduğu tarihten itibaren yükleniciye devredileceği kararlaştırılmış olmasına rağmen, iş sahibinin bu borcunu verine getirmediği, dolayısıyla davacının daireye karşılık alacağı olan 270.000 TL’lik talebinin yerinde olması sebebiyle bu talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı (asıl davadaki), davalıların sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşmede belirtilen daireyi vermedikleri için temerrüde düştüklerini, dairenin teslim edilmesi gereken tarihte borçlarını ödeme tarihine kadar vade farkını da ödemek zorunda olduklarından bahisle teslim tarihi itibariyle işlemiş faiz talebinde bulunduğu, ancak burada iş sahibinin borcunun para borcu değil, verme borcu olduğu, dolayısıyla para borçlarında temerrüdün sonucu olan temerrüt faizini yüklenici alacaklının talep edemeyeceği kanaatine varılmakla dava tarihi itibariyle faize hükmedilmesi takdir ve sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafın vade farkı ödemesi talebine ilişkin yapılan değerlendirmede; davacının vade farkı ödemesi yaptığını ispatlayamadığı, bu sebeple bu talebinin yerinde olmadığı takdir ve sonucuna varılarak 30.360,75 TL’lik vade farkı talebi reddolunmuştur.
Birleşen dava da uyuşmazlık konusu ise, yüklenici olan davalının eseri süresinde ve sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu yüzden zarara uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında 6098 Sayılı TBK m. 470 uyarınca bir eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesi, iş sahibinin ödemeyi taahhüt etliği ücret karşılığında, müteahhidin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK m. 470 çerçevesinde, meydana getirilen eser karşılığında bir miktar paranın ödenmesidir.
Somut olayda, taraflar sözleşme ile bedeli ve bu bedelin ne zaman ödeneceğini kararlaştırmışlardır. Sözleşmenin 4. maddesi uyarınca yukarıda da belirtildiği üzere davalı iş sahipleri devretmeyi taahhüt ettikleri daireyi davacı yükleniciye süresinde devretmemişlerdir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, kendisinden ifa talep edilen borçluya, karşı taraf borcu ifa edene kadar veya en azında ifasını teklif edene kadar ifadan kaçınma imkânı tanınmıştır. Bu sebeple dava konusu uyuşmazlıkta alacağını alamayan yüklenicinin işi geciktirmesi dolayısıyla, iş sahibi, yüklenicinin teslim borcunu zamanında yerine getirmemesi sebebiyle borçlu temerrüdü hükümlerinden yararlanamayacağı ve bu sebeple talepte bulunamayacağı takdir ve sonucuna varılmıştır.
Teknik bilirkişi raporu uyarınca, yüklenicinin yaptığı bir kısım imalatın eksik ve ayıplı olduğu sabittir. Yapılan teknik inceleme sonucunda, işin yapımı aşamasında ilk olarak cephe kaplama işlerinin yapılması, daha sonra prekast elemanların yapılması gerektiği, fakat dava konusu uyuşmazlıkta ilk olarak prekast elemanlarının tamamlandığı, daha sonra cephe işlerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Dava dosyasından anlaşıldığı kadarıyla eserin ayıplı olmasının genellikle bu yanlışlıktan kaynaklandığı ortadadır. Burada eserin ayıpsız bir şekilde tamamlanmasına engel olacak bir kusur söz konusudur. Dolayısıyla yüklenicinin ayıptan doğan sorumlulukları kurtulabilmesi için, edimini ifa etmeden önce, var olan bu eksikliği ve sonuçlarını ve bu durumun eserin ayıpsız bir şekilde tamamlanmasına engel olacağını iş sahibine bildirilmesi gerekirdi. Zira cephe kaplama işiyle uğraşan yüklenicinin basiretli bir tacir gibi davranarak yapmış olduğu işlerin nasıl sonuçlanabileceğini öngörebilmesi gerekirdi. Dolayısıyla yüklenicinin TBK’nın 476 uyarınca iş sahibine bildirimde bulunmaması dolayısıyla, ayıptan doğan sorumluluğunun bulunduğu takdir ve sonucuna varılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden, işin tesliminden önce eserin ayıplı olacağı anlaşılarak bu ayıbın ve eksikliklerin giderilmesi için, iş sahibi tarafından yükleniciye süre tayin edilerek ihbar yapıldığı anlaşılmaktadır. İş sahibi tarafından 4 Ocak 2008 tarihli ihtarnamede 3 günlük süre, 26.6.2008 tarihli ihtarnamede ise 20 günlük süre verilmek suretiyle eksikliklerin giderilmesi talep edilmiştir. İş sahibi, bu süre içerisinde giderilmeyen eksiklikleri, üçüncü kişiye yaptırabilecek duruma gelmiştir. Bu nedenle, verilen süre içerisinde de ayıplı durum devam ettiği için hasar ve masrafı yükleniciye ait olmak üzere TBK m, 473/2 uyarınca işin üçüncü kişiye yaptırılmasının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Bu hususta teknik bilirkişiler eliyle hesaplama yapıldığı, buna göre davacı iş sahiplerinin yüklenicinin eksik bıraktığı veya fen ve sanat kaidelerine uygun olarak yapmadığı şap altı sacları ve yangın kesici levhalar nedeni ile toplamda 162.779,24TL talep edebileceği, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak bu bedel üzerinden birleşen davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir. Davacı ortaklığın dairelerde değer kaybı ile ilgili talebinin ise yerinde olmadığı takdir ve sonucuna varılarak fazlaya ilişkin talepleri reddolunarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ..” şeklinde hüküm verilmiş ve taraf vekillerince istinaf talebinde bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih, …. Esas, …. Karar sayılı ilamı ile; “Asıl davaya ilişkin dava dilekçesinin konu kısmında açıkça belirtildiği ve netice-i talep kısmında da aynı şekilde dile getirildiği üzere, asıl davadaki iki talepten biri olan bakiye iş bedeli alacağına ilişkin talep buna ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaliyle takibin devamına ilişkin olup, davacı-birleşen davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde de davasının itirazın iptali talebine ilişkin olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında da asıl dava “sözleşmeye dayalı yüklenicinin iş bedelinin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. (İİK madde 67 )” şeklinde nitelendirilmiş olmasına rağmen, mahkemece itirazın iptali yönünden bir hüküm kurulmamış, alacak davası şeklinde karar verilmiştir. Hüküm alacak davası gibi kurulduğundan, asıl davada talep edilen icra inkar tazminatı ile ilgili olarak da bir hüküm kurulmamış, gerekçede de buna dair olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmamıştır.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince asıl dava bakımından HMK’nın 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi dışına çıkılarak bir karar verilmiş olunduğundan, taraf vekillerinin istinaf başvurularının öncelikle bu sebeple usul yönünden kabulü ile, kararın HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, mahkemece asıl dava bakımından taleple bağlı kalınarak yeniden esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma gerekçesine göre taraf vekillerinin diğer istinaf sebepleri bu aşamada değerlendirilmemiştir.” gerekçesiyle dosyada verilen karar kaldırılarak dosya mahkememize gönderilmiş ve iş bu esasa kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce asıl davaya ilişkin itirazın iptali hükmü kurulması gerekirken sehven hata ile alacak hükmü kurulduğundan ve eksik tahkikat işlemi bulunmadığından tekrara düşmemek adına önceki ilamda yazan gerekçeler ile ;
Esas davanın kısmen kabulü ile Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü ….. esas sayılı dosyasına davalı-birleşen dosya davacısı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile 270.000 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, icra takibine konu fazlaya ilişkin taleplerin reddine ve her ne kadar taraflar arasında götürü usulde bedel belirlendiği için alacak likit kabul edilse de; davalı iş sahibinin ödemeden ayıp dolayısıyla kaçındığı, alınan bilirkişi raporu ile de ayıp hususunun ve miktarının belirlendiği, dolayısıyla davalı iş sahibinin itirazında haksız olmadığı anlaşılmakla icra-inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Birleşen davanın kısmen kabulü ile, Eksik ve ayıplı iş bedeli olarak 162.779,24 TL ve 7.000,00 TL KDV alacağı olmak üzere 169.779,24 TL’nin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, birleşen dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Esas davanın kısmen KABULÜ ile;
1-Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü ….. esas sayılı dosyasına davalı-birleşen dosya davacısı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile 270.000 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına,
İcra takibine konu fazlaya ilişkin taleplerin reddine
Her ne kadar taraflar arasında götürü usulde bedel belirlendiği için alacak likit kabul edilse de; davalı iş sahibinin ödemeden ayıp dolayısıyla kaçındığı, alınan bilirkişi raporu ile de ayıp hususunun ve miktarının belirlendiği, dolayısıyla davalı iş sahibinin itirazında haksız olmadığı anlaşılmakla icra-inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Menfi Tespit talebinin atiye bırakılması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 18.443,70-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 3.695,00-TL peşin harç, 1.572,49 TL ıslah harcı ile icra veznesine yatırılan 1.942,80-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 11.233,41 TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 17,15-TL başvurma harcı ile 3.695,00-TL peşin harcın, davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 382,00-TL posta gideri ve 9.050,00-TL bilirkişi ücreti 477,50 TL keşif harcı olmak üzere toplam 9.909,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 6.936,00-TL’sının davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan 4.496,00 TL’nin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.498,00-TL’sının davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 28.729,60-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.522,80-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
9-Bakiye avansın yatırana iadesine,

Birleşen davanın kısmen KABULÜ ile,
1-Eksik ve ayıplı iş bedeli olarak 162.779,24 TL ve 7.000,00 TL KDV alacağı olmak üzere
169.779,24 TL’nin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, birleşen dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.597,00-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 3.712,50-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 7.884,00-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan 80,00-TL posta giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 16.136,75 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.807,60 TL vekalet ücretinin davacılar tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Bakiye avansın yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/04/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır