Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1096 E. 2022/207 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1096
KARAR NO : 2022/207

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davacı şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan, davalıya ait, dava dilekçeleri ekinde sunulan listede belirtilen ……… plakalı araç ile gerçekleştirilen ihlalli geçişler nedeniyle doğan ve yasal süresi içerisinde ödenmeyen geçiş tutarı ile yasadan kaynaklı para cezasının tahsili amacıyla tarflarınca Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü ……. Esas Sayılı dosyası ile takip başlatılmış olup, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, borçlunun, herhangi bir borcu bulunmadığı iddiasıyla borcun tamamına itiraz etmediğini, yapılan haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali amacıyla işbu davanın açılmasının zaruri hale geldiğini, davalının takipte, herhangi bir borcu bulunmadığı iddiasıyla asıl alacağa, ferileri, faiz ve faiz oranı bakımından takibe itiraz ettiğini beyan ettiğini ve takibi durdurduğunu, bu durumda davalı tarafın ihlalli geçişi inkar etmemiş , ayrıca taraflarınca dosyaya sunulan delil ve fotoğraflarla da davalının yapmış olduğu geçişin kanıtlandığını, bu durumda davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğunu, davacı şirketin 3996 sayılı “Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun” ve 2011/1807 (eski 94/5907) sayılı “3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin” Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde özel yetkili bir anonim şirket olarak kurulduğunu, “Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyolu Projesi” nin yap-işlet-devret modeli ile yapımı ve işletilmesini, Karayolları Genel Müdürlüğü ile imzalamış olduğu 27 Eylül 2010 tarihli Uygulama Sözleşmesi çerçevesinde üstlendiğini, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 30.maddesinin 5. Fıkrasında (25/05/2018 tarihli ve 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18. Maddesinde tadil edildiği haliyle) “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir” düzenlemesi getirilerek davacı şirkete işletici şirket sıfatıyla geçiş tutarının 4 katı tutarındaki ceza tutarını genel hükümlere göre tahsil etme hak ve yetkisi verildiğini, davacı şirketin ortakları yine özel hukuk hükümlerine tabi ticaret şirketleri olan, özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir anonim şirket olması ve ayrıca ilgili mevzuatta böyle bir şartın aranmaması nedeniyle resmi tebligat yapma ve bu tebligat ile karşı tarafı temerrüde düşürme yetkisinin haiz olmadığını, davacı şirket tarafından işletilen otoyolda yer alan gişeler OGS/HGS ve nakit/kredi kartı/banka kartı olarak tahsilat yöntemi bazlı özgülendiğini, OGS/HGS gişelerinden yapılan geçişlerde ücret toplama sisteminin süresi içerisinde OGS için OGS bankasından/HGS için PTT’den olumlu provizyon alınamaması ve bu nedenle OGS veya HGS’den geçiş ücreti tahsilatı yapılamaması halinde geçiş esnasında gişede yer alan bariyerler açılmadığını, bu halde araç sürücüsünün ilgili butona basıp oluşan ihlalli geçiş kaydına ilişkin, geçiş ücretinin hangi surette nereye ödeneceğini, yasal ödeme süresinin ne kadar olduğunu, yasal sürenin bitiminde geçiş ücreti ile birlikte 4 (dört) katı cezanın ödenmek zorunda kalınacağını, ödemenin geciktirilmesi halinde tutara eklenecek diğer masrafların neler olduğunu belirtir ihlalli geçiş bildirimini (“İGB”) alması akabinde bariyerin kalkıp geçişin sağlandığını, davacı şirketin kendisi için yasal bir yükümlülük bulunmamasına rağmen, adına kayıtlı telefon numarası bulunan araç sahibi gerçek kişilere SMS; ceza tahakkuk ettikten sonra ise araç sahibi gerçek ve tüzel kişilerin adreslerine “İhlalli Geçiş İhtarnamesi” göndererek geçiş ücretinin ve tahakkuk etmişse ceza tutarının ödenmesini talep ettiğini, davacı şirketin geçiş tarihi itibari ile araç sahiplerine geçiş ücretini ödeyebilmeleri için bir çok ödeme kanalı sunduğunu, araç sahiplerinin bu kapsamda geçiş ücretinin davacı şirketten kaynaklanan nedenlerle ödenememesi iddiasının tamamen haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, arabuluculuk anlaşamama tutanağını dava dilekçesi ekinde sunduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Bakırköy ………. İcra Müdürlüğü ……….. E. sayılı dosyası kapsamında yapılan kötü niyetli itirazın iptaline, takibin 1.365,00 TL Asıl alacak üzerinden devamına, davalı borçlunun %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davalıya ait ……… plakalı aracın davacı tarafından işletilen köprü ve otoyoldan ihlalli geçiş yaptığı iddiasıyla, ihlalli geçiş kaynaklı geçiş ücreti ve para cezasının tahsili amacıyla davacı şirket tarafından davalı aleyhine başlatılan Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı tarafından, itirazın iptali istemiyle işbu davanın açıldığını, davacının iddialarının hukuka aykırı olup, kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının tüm taleplerine yönelik zamanaşımı def’i ileri sürdüklerini, davalının davacı şirkete borçlu olduğundan bahsedilebilmesi için, öncelikle, geçiş ücreti ödenmeden geçiş yapılmasının gerektiğini, halbuki, icra takibine konu araçlara tanımlı HGS/OGS etiketine ait hesap hareketleri incelendiğinde, davalının belirtilen dönemlerde herhangi bir ihlalli geçişinin bulunmadığının görüleceğini, dava dilekçesinde, takip konusu para cezalarının idari para cezası mahiyetinde olmadığı ve bu nedenle tebliğ zorunluluğunun bulunmadığı ileri sürüldüğünü, 6001 sayılı Kanununun 30/5. maddesinde yer alan “para cezasının” kabahat niteliğinde olmadığı kabul edildiğinde, özel hukuk alanına dahil olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, söz konusu para cezasının, özel hukukta borç doğuran işlemlerden (sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme) doğduğunu söyleme imkanı bulunmadığı gibi, cezai şart niteliğinde olduğunu söyleme imkanının da bulunmadığını, Kabahatler Kanunu ve 6001 sayılı Kanunun 30. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, 30/5. maddede yer alan para cezasının “idari para cezası” mahiyetinde olduğu, sadece tahsil işlemlerinin işletici şirkete bırakıldığı, diğer yönleriyle tamamen idare hukukuna tabi olduğunun anlaşıldığını, dava konusu olayda, idari para cezalarının davalıya tebliğ edilmediğini, davalının Kabahatler Kanununun kendisine tanıdığı başvuru ve itiraz haklarını kullanamadığını, bu şekilde tahakkuk aşaması tamamlanmayan yani kesinleşmeyen idari para cezası hakkında doğrudan icra takibi başlatılarak Kanuna aykırı davranıldığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, dava konusu alacağın likit olmamasından yani varlığı ve miktarının tespitinin yargılamayı gerektirmesinden, davacının icra-inkar tazminatı isteminin yerinde olmadığını, ayrıca, para cezasının kesinleşmediğini bildiği halde takip yapan davacının, takip yapmakta kötüniyetli olduğundan, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek davalı hakkında açılan işbu mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, % 20 Kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, otoyoldan ihlali geçiş yaptığı iddia edilen davalıdan geçiş ücreti ve ceza tutarının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Davacı, işlettiği otoyoldaki gişeden davacının ödeme yapmadan ihlalli olarak geçtiğini, bu nedenle geçiş ücreti ve 15 günlük sürede ödemenin yapılmaması sebebiyle geçiş ücretinin dört katı tutarında ceza ücretinin tahsili için icra takibi başlattığını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini iddia etmiştir.
Davalı, ihlalli geçişinin bulunmadığını, varsa bile kendisine tebliğ edilmeyen ceza ücretine dair başvuru ve itiraz haklarını kullanamadığı, alacağın likit olmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davaya konu Bakırköy ………. İcra Dairesinin ……… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı ……. Yatırım ve İşletme A.Ş. tarafından, borçlu …….. Hizm.A.Ş. aleyhine 1.365-TL asıl alacak için icra takibi yapıldığı, borçlunun süresi içerisinde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği, işbu davanın İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
İtirazın iptali davasının görülebilmesinin ön şartı ise geçerli bir icra takibinin mevcut olmasıdır. Bu kapsamda; icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ve bu hususta karar verilmemiş olması halinde, itirazın iptali davasının görülebilmesine ilişkin bir ön şart olarak icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı hususunun mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD. 2009/3948 E. 2010/1150 K.)
İtirazın iptali davalarına özgü yetki hükümleri mevcut olmadığından, icra dairesinin yetkisinin HMK.nın yetkiye ilişkin genel hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir. HMK.nın 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olmakla, dava konusu bir para alacağı olduğundan TBK.89. maddesi kapsamında alacaklı davacının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olacağı, bununla birlikte işbu dava çerçevesinde taraflar arasında bir hizmet sözleşmesinin mevcut olduğu, bu nedenle otoyol ve gişelerin bulunduğu yer mahkemelerinin de sözleşmenin ifa yeri olarak yetkili olacağı (İst. 45. HD.2021/960-836), dolayısıyla davacının, icra takibinin yapılacağı icra dairelerini belirlemekte seçimlik hakkının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bu kapsamda; davacı şirket merkezinin Ankara ilinde, davalı şirket merkezinin Tekirdağ’da (İcra takibinde adresin Şişli olarak gösterildiği) bulunduğu, hizmetin verildiği otoyolun İstanbul-İzmir otoyolu olduğu ve mahkememiz yargı çevresi içerisinde yer almadığı, bu halde takibin yetkisiz Bakırköy icra dairesinde yapıldığı anlaşılmakla, davaya konu geçerli bir icra takibinin mevcut olmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın özel dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 59,30-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davanın reddedilmiş olması göz önünde bulundurularak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair e duruşma aracılığı ile katılan davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
08/03/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır