Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/90 E. 2022/125 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/90 Esas
KARAR NO : 2022/125

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 07/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; Davacı şirketin gida ürünleri alanında üretim ve satış yaptığını, bakanlık ve ilgili kurumlar tarafından test edilen ve onaylanan ürünlerin halk tarafından güvenle kullanıldığını, davalı şirketin, keçi boynuzu pekmezi isimli ürünü paylaşarak davacı tarafın ticari itibarını sarsacak satışlarının sekteye uğratacak şekilde gerçeklikten uzak bir paylaşım yaptığını, paylaşımda ürünle ilgili bilinmeyen bir detay başlıklı açıklamada ürünlerin fason yapıldığını, ……. diye bir firmanın olmadığının iddia edildiğini, ……. firmasının kendi vergi kaydı bulunan bir firma olduğu, bu ürünlerin üretim ve satışında …… Gıda San. Tic. A.Ş. İle birlikte ortak çalıştığını, üretimi bir şirket, satışı diğer şirketin yaptığını, ……’nın her iki şirketin sahibi ve ortağı olduğunu, üründeki keçi boynuzu özünün içerdiği vilamin ve mincraller bileşenlerinin 4015 oranında olduğu, ve günlük ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğunun yazıldığını, davalı tarafın yaplığı paylaşımlarda her defasında reklam ya da kötüleme amacının olmadığını beyan ettiğini, marka haklarının ihlal edildiğini beyanla, davalı tarafın yaptığı paylaşımlarının kaldırılmasını ve hesaplarının kapatılmasım, uğranılan zarar nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 TI. manevi tazimatın ödenmesini, davalının paylaşım yaptığı tüm mecralarda özür yazısı yayınlamasını, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Davacı tarafın iddilarının soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve davanın reddinin gerektiğini, davalı tarafın gıda dedektifi olarak uzun süredir instagram üzerinden ambalajlı ürünlerin etiketlerini, miktarlarını ve içindeki maddelerin ne ifade ettiğini açıklayan paylaşımlarda bulunduğunu, ………. nün içindekiler kısmında bulunan ve ambalaj üzerine yazılan içeriklere bağlı kalarak bilgilendirme yapıldığını, bu durumun gerçeğe uygunluk sınırını aşmadığını, tüketiciyi bilgilerdirme amacıyla yapıldığını beyanla, davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, haksız rekabetten kaynaklı paylaşımların kaldırılması maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekilinin dava dilekçesinden özetle, davalının 22.01.2020 tarihli paylaşımının davacının ticari itibarını sarsacak, satışlarını sekteye uğratacak şekilde gerçeklikten uzak bir paylaşım olduğunu, gereksiz yere incitici beyan niteliğinde olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun md.55/1-a-1 hükmü gereğince dürüstlüğe aykırı davranış olduğunu, ürünün 05.05.2015 tarihli takviye edici gıdaların ithalatı, üretimi, işlenmesi ve piyasaya arzına ilişkin uygulama talimatı md. 9/3.3 hükümlere uygun olduğunu, kişinin ihtiyaç duyduğu günlük vitamin ve mineral miktarlarının tamamını bir üründen alması da beklenemeyeceği gibi müvekkilinde hiçbir zaman böyle bir iddiası olmadığını, davalının olağan bir durumu hile gibi lanse etme çabasında olduğunu, davalının kendisine bir sayfa açıp çok sayıda takipçisi bulunan bu kişinin yapmakta olduğu paylaşım, bilgilendirme ve açıklamaları yapabilecek bir ihtisası da bulunmadığını, davalının mimar- şehir planlayıcılığı yapmakta olup kendi kendisine sanki bir gıda mühendisi veyahut gıda ürünlerini bilimsel araştırmaya yarar niteliğe sahip bir uzman gibi faaliyete girerek iyi niyetten uzak paylaşımlarda bulunduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı ve haksız rekabet hallerinin başlıcalarını düzenlediği md.55/1-a-3 hükmü şartlarının oluştuğunu, davalının art arda yaptığı olumsuz paylaşımlar ile insanların karar verme özgürlüğünü müvekkil aleyhine sınırlamamaya çalıştığını, insanların müvekkillerine ait ürünleri birçok mesaj ve yorumda belirttiklerini, bu durum 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun md. 55/1a-8 maddesine de açıkça aykırı olduğunu, davalının ” Önceki hafta incelediğimiz ……. keçiboynuzu özü paylaşımı sonrasında birçok yorum gelmişti. Özellikle markayı aşırı öven bazı mesajlar ve ürünün keçi boynuzu özünden gelen faydalarının sanki markaya özgü özel bir içerikmiş gibi lanse edilmesi karşısında bugün farklı bir marka ürünü yayınlamaya karar verdik.” fiilin kanunlarca düzenlenmiş olan haksız rekabet hükümlerine aykırı olduğunu ve dürüstlük ilkeleri ile bağdaşmadığını, davacıların ciddi bir itibar kaybı olduğunu, yapılan bu paylaşımın yayınlanmasının devam etmesi halinde müvekkilin uğradığı itibar ve güven kaybı devam edeceğini, bunların sonucu olarak maddi zararların da artacağını, davalının, gönüllü olarak ürünlerin iyi ve kötü yanlarını ortaya koyduğunu söylediğini, davacılar ile ilgili yaptığı paylaşımların tamamında olumsuz açıklamalar yaptığını, müvekkilleri firmanın kendisi hakkında hukuki sürece başvuracağını da sahip olduğu sosyal mecralardan paylaşarak takipçileri müvekkilleri aleyhine kışkırtmaya çalıştığını, hatta bir takipçisinin “logolarını adreslerine kadar dikkat çekmesi aynı firma ile uğraşması ilginç ya da vurgulaması dikkat çekiçi” şeklindeki bir yorumuna ” …….. Hanım bir Firma düşünün ; Fason ürettiği bir ürün için 37 kere eczanelere girmek üzere ilgili kurumlardan onay istiyor; sonra ne oluyorsa bir İl müdürlüğü onay veriyor. Bir kez aldığı bu onayla o firma tüm ülkedeki eczanelere giriyor. Yani neler var inanamazsınız. Acaba hangi firma ?” diye cevap verdiğini, verilen bu cevapın gerçeklikten uzak olduğunu, bu hususun açık bir iftira ve karalama olduğunu, bunun dışında ülke içerisinde tüm eczanelerde satış yapabilmek için her bölgede ayrı ayrı izin alınmasının da gerekmediğini, alınan tek bir izinle ülke çapında satış yapılabildiğini, ancak davalının sanki her bölgeden izin alınması gerekirken müvekkiline has bir uygulama ile tek bir makamın izni ile yapılmış gibi göstermek çabasında olduğunu, davalının gerçekliği olmamasına rağmen bulduğu her fırsata müvekkillerini kötülemekten ve tüketicileri yanlış yönlendirmekten geri durmadığını, yaptığı paylaşımı kullanıcı adının alt tarafına da koymuş olan davalının hem paylaşımın eskimesini önlemekte hem de ardı arkası kesilmeyen paylaşımlar ile sahip olduğu yüksek sayıdaki takipçisi ve okuyucusunu ürün aleyhine yönlendirdiğini, müvekkillerin bu denli takipçi sayısına sahip birileri tarafından kötü propagandaya maruz kalmasının müvekkillerin ticari itibarını zedelediği gibi sadece paylaşımı yapılan keçiboynuzu özünün değil diğer tüm ürünlerin de gölgede kalmasına ve arz miktarının azalmasına sebep olduğunu, müvekkillerin yıllarca azimle çalışarak tüketicide kurduğu itibar ve güvenin sarsılmasından dolayı sadece maddi değil manevi olarak da zarara uğradığını, müvekkillerce uğranılan bu maddi ve manevi zararın haksız ve hukuka aykırı saldırıyı gerçekleştiren davalı tarafından tazminini, davalının paylaşımlarının kaldırılmasına ve iyi niyetten uzak olarak kullanılan hesaplarının kapatılmasını, davalının paylaşım yaptığı tüm mecralarda özür yazısı yayınlamasını talep ettiği,
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle, müvekkil (gıdadedektifi) takma adıyla uzun süredir instagram üzerinden ambalajlı ürünlerin etiketlerini, miktarlarını ve içindeki maddelerin ne ifade ettiğini açıklayan paylaşımlarda bulunduğunu, bu inceleme ve paylaşımların tüketicinin anlaması için bir dizi araştırma yapması gereken teknik kelimelerin anlamlarını açıklamayı ihtiva ettiğini, bu minvalde müvekkilinin, söz konusu davaya konu olan ‘…….. ‘nün içindekiler kısmında bulunan ve ambalaj üzerine yazılmış içeriklere bağlı kalarak bilgilendirmede bulunduğunu, müvekkilin ürünler hakkında yapmış olduğu yorumların TTK md. 55/1.a.1 uyarınca kötüleme yoluyla haksız rekabet teşkil edeceği iddiası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kötüleme yoluyla haksız rekabetten söz edebilmek için üç unsurun bir arada olması gerektiğini, bunların a- muhatabın ticari hayatına, ürünlerine, faaliyetlerine yönelme, b- gerçeğe veya dürüstlük kurallarına aykırı olma, c- olumsuz beyan tavır ve davranışlar olduğunu, kötüleme yoluyla haksız rekabetin diğer bir unsuru gerçeğe veya dürüstlük kuralına aykırılık olduğundan, muhatabın ticaret hayatıyla ilgili olsa dahi gerçeklerin ifade edilmesi haksız rekabet oluşturmayacağını, müvekkili tarafından yapılan paylaşım ve beyanların objektif ve gerçeğe uygun olup, davacıların ticari itibarını sarsmaya yönelik olmadığını, müvekkilinin paylaşımının salt ürünün etiketine dayanarak yapılmış olduğunu, davacının iddia ettiği gibi olumlu veya olumsuz bir yorum içermediğini, bir an için yapılan paylaşımların yorum olduğu kabul edilse dahi, bu durum ölçüsüzlük ve gerçeğe uygunluk sınırını aşmadığını, müvekkili tarafından ürünle ilgili olarak içeriği doğru olan bu hususun tüketiciyi bilgilendirme amaçlı paylaşıldığını, davacı firmaların ticari itibarını sarsacak veya olumsuz intiba uyandıracak nitelikte olmadığını, davacılar açısından Tüketici Hukukunda tüketiciye bilgi verme ve müzakere etme yükümlülüğü mevcut olduğunu, sadece aktif açıklamalar değil, eksik bırakılmış hususların yahut etiketteki takdim gibi algılamalar da tüketici açısından aldatıcılığa yol açabileceği, müvekkilinin ürünün etiketine bağlı kalarak yaptığı paylaşım da hedef kitlenin doğru bilgilendirilmesini sağlayan, birebir gerçekle örtüşen ve tüketicinin bilgilendirilmiş bir karar vermesi için gerekli olan kadar olup, herhangi bir yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici nitelikte olmadığını, davacı firmanın ürün etiketinde, kg bazında belirtilen vitamin ve minerallerin günlük referans değerleri paylaşılmadığından tüketici nezdinde yanılmaya sebebiyet vermesinin mümkün olduğunu, müvekkili tarafından etikete bağlı kalınarak kg bazında verilen değerlerin gr cinsinden hesaplanmasıyla ürün etiketinde yazılan ‘günlük ihtiyacın %15’ini karşılar’ ifadesinin de gerçeği yansıtmadığını izah edildiğini, müvekkilinin yaptığı beyan ve açıklamaların gerçekle bağdaştığı karşı tarafların dilekçesinde dahi kabul edildiğini, yapılan yorumların da objektiflik ve teamülün kabul ettiği tolerans sınırını kati suretle aşmadığını, etiket kısmında yazılı içerikler doğrultusunda paylaşılan bilgilerin ne şekilde gereksiz yere incitici olacağının da müphem olduğunu, dolayısıyla hedef kitlenin doğru bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla ilgili ürünün etiket bilgilerini tüketicilerin anlayacağı bir şekilde paylaşmanın ‘gereksiz yere incitici’ beyan olarak kabul edilmesinin hiçbir şartını ihtiva etmediğinden davacıların iddialarının isabetsiz olduğunu, TTK md. 55/1.a.3 ‘ün konusunun kişinin kendisi ile ilgili olarak kullandığı meslek adları, semboller ve kendisine verilmiş olan rütbe, diploma ve ödüller olduğunu, davacının, müvekkilin mesleğinin öğrenilmesini engelleme gayreti içinde olduğu iddiasının son derece asılsız olduğu, müvekkilinin hiçbir zaman gıda mühendisi olduğu yönünde bir beyanı da olmadığını, bu nedenlerle üçüncü kişiler nezdinde yaratılan yanıltıcı bir etki mevzu bahis olmadığından davacının TTK md. 55/1.a.3 iddiası da maddenin gerektirdiği hiçbir hukuki şartı taşımadığını, müvekkilinin, davacılara ait linki kullanıcı adının alt kısmına sabitlediği iddiasının hatalı olduğunu, şöyle ki düzenli olarak podcast (sesli içerik) yayınlayan müvekkilin dava dilekçesinin 5 numaralı ekinde sunulan görselde sadece o yayın dönemine ait podcast(sesli içerik) linki olup, söz konusu linkler düzenli olarak değiştiğini, nitekim sunulan görselde de farklı bir link mevcut olduğunu, davacıların dava dilekçesinde ürünün sadece eczanelerde satılmasına yönelik müvekkilinin algı yönetimi yaptığını iddia etseler de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’nın 20.06.2017 tarihli 261 Sayılı Reklam Kurulu Toplantısı Basın Bülten’in 63. Başlığında davacı firmalara tüketiciyi yanıltıcı reklamları sebebiyle Reklam Kurulu tarafından idari para cezası verildiğini, müvekkilin yine burada da gerçeklikten uzak bir beyanı bulunmadığını, son olarak, TTK md. 55/1.a.8 (saldırgan satış yöntemleri) hükmünün temelindeki düşünce müşterinin makbul sayılamayacak güç psikolojik duruma sokularak satın alma zorunluluğu altında bırakılması olduğunu, bu tür satış yöntemlerine özellikle mağaza dışında yapılan satışlarda örneğin kapıdan satışlar, sokak satışları, telefon ve SMS, e-postalar üzerinden yapılan reklam ve satışlarda başvurulduğunu, neticeten, müvekkilin yapmış olduğu paylaşımın TTK md. 55/1.a.8 uyarınca haksız rekabet teşkil etmediğini, açılan davanın reddini talep ettiği,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı tarafca davacı hakkında sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, davalının bu kapsamda davacıya tazminat ödemekle yükümlü olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu uyuşmazlıkda 6102 sayılı TTK’nın 55-1-a-1, 1-a-3, ve 1-a-8 ile 6098 sayılı TBK 57 ve 58 maddesine dayandığı öncelikle bu maddelere ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesi gerektiği,
Haksız rekabetin 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, TTK 55/1-a maddesinde Dürüstlük Kuralına Aykırı Reklamlar ve Satış Yöntemlerinin ve diğer hukuka aykırı davranışların 12 alt bent halinde haksız rekabet hali olarak düzenlendiği, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülenin haksız rekabet olarak kabul edildiği, (TTK m. 55/1-a.1), madde gerekçesinde, kötülemenin soyut duruma göre karalama, perdeleme, değerini küçümsetme ve düşürmeyi kapsadığının belirtildiği, kötülemenin haksız rekabet oluşturduğunun kabulü için kişinin ticari hayatını etkilemesinin gerektiği, kişinin sadece özel hayatını etkileyen kötülemenin, haksız rekabet olarak kabul edilmediği, doktrinde, kötülemeden bahsedilebilmesi için sözlü, yazılı veya görsel bir açıklama olması gerektiği ve bu açıklamanın piyasa katılımcıları tarafından algılanabilir olması gerektiğinin ifade edildiği, ifade özgürlüğü çerçevesinde vakıa, olay ve şahsi fikirlerin kural olarak her zaman açıklanabildiği, bunun sonucu olarak bir kişi ya da faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanların tek başına haksız rekabet oluşturmadığı, kötüleme içeren açıklamanın, ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirildiği, bu konuda internet üzerinden yapılan şikayet paylaşımlarının durumundan bahsetmek gerektiği, çeşitli internet sitelerinde kişilerin çeşitli işletmelerle ilgili şikayetlerini yorum yoluyla paylaşarak kamuoyuna duyurduğu, bu tür paylaşımların içeriğinde kişilik haklarına saldırı barındırmadığı sürece eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ve herhangi bir haksız rekabet eylemi oluşturmadığı, açıklamanın yanlış olup olmadığının gerçek duruma göre tespit edildiği, yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici olup olmadığı ise ortalama bir kişinin açıklamayı anlama biçimine göre tespit edildiği,
Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmanın TTK 55-1-a-3 maddesinde bir haksız rekabet hali olarak düzenlendiği, burada haksız rekabet olarak kabul edilen eylemin, özel bir yeteneğe sahip olduğu konusunda üçüncü kişiler nezdinde algı oluşturmaya çalışmak olduğu, bu bent kapsamındaki eylemin, gerçek dışı ya da yanıltıcı açıklamalarda bulunma şeklindeki haksız rekabet halinin özel bir şekli olarak ifade edildiği, nitekim gerçek dışı ya da yanıltıcı açıklamalarda bulunma şeklindeki haksız rekabet eyleminde kişinin kendisini müşteriler nezdinde öne çıkarmaya çalışmaktayken, bu bent kapsamında da kendisini üstün yetenekli göstermeye çalıştığı, bu hale örnek olarak profesör olmayan bir kişinin isminin önüne “Prof. Dr.” yazması, bir terzinin işletme adının önüne “Paris‟ten diplomalı” yazması vb. Gösterilebileceği, yine bir kimsenin ürettiği mala ilişkin olarak gerçeğe aykırı şekilde New York Sergisinde ödül kazandığını söylemesinin de bu bent kapsamında haksız rekabet teşkil edebileceği,
Müşterilerin Karar Verme Özgürlüğünü, Özellikle Saldırgan Satış Yöntemleri ile Sınırlamak Müşterinin karar verme özgürlüğünü, özellikle saldırgan satış yöntemleriyle sınırlamak bir başka haksız rekabet hali olarak TTK m. 55/1-a.8 maddesinde düzenlendiği, maddenin lafzına göre yorum yapıldığında müşterilerin karar verme özgürlüğünü sınırlamanın haksız rekabetin ortaya çıkması bakımından yeterli bulunduğu, haksız rekabetin varlığını kabul etmek açısından saldırgan satış yöntemlerinin kullanılmasının gerekmediği, saldırgan satış yöntemleri kullanılmasının müşterilerin karar verme özgürlüğünü sınırlayan hallerden biri olduğunun anlaşıldığı, doktrinde, metnin yanlış kaleme alındığı, “özellikle” kelimesinin hatalı olarak kullanıldığı belirtilmekte; haksız rekabetin ortaya çıkabilmesi için müşterinin karar verme özgürlüğünün saldırgan satış yöntemleriyle sınırlanması gerektiği ifade edildiği, zira madde gerekçesinde her saldırgan satışın haksız rekabet oluşturmadığı, önemli olanın “özellikle” kelimesi ile ifade edilmiş olan saldırganlığın özellik taşıması ve müşteriyi adeta köşeye sıkıştırması olduğunun vurgulandığı, “Saldırgan satış” ifadesinden anlaşılması gerekenin, müşterinin kendisini satın almaya mecbur hissetmesine neden olan eylemler olduğu, esasen, müşterilerin nezaketinden, kendisiyle ilgilenilmesine dayalı olarak duyduğu minnettarlıktan, vefa ve sadakatten yararlanılması halinin, haksız rekabet olarak kabul edildiği, gerekçede, hükmün merkez unsurunun satış yöntemi olduğu, reklamın satışa yardımcı araç olduğu, hükümde kastedilenin beklenmedik satış olduğu, reklamda ise böyle bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle, hükmün saldırgan reklamları kapsamına almadığı, saldırgan reklamların genel hükümler kapsamında olduğunun ifade edildiği, doktrinde bir görüşe göre, reklamlar da aslında bir satış yöntemi olup müşterileri satın almaya teşvik eden önemli bir araç olduğu, bu nedenle ayrı düzenlemelere tabi tutulmalarının isabetli olmayıp saldırgan reklamların da genel hükme gitmeye gerek kalmaksızın bu bent çerçevesinde değerlendirilmesinin gerektiği, diğer görüşe göre ise, saldırgan reklamların bu hükmün kapsamına girmediği, saldırgan reklamlar ile ilgili olarak TTK m. 54/2 hükmüne başvurulması gerektiği, hükmün lafzi olarak yorumlanmasının yanı sıra amaçsal olarak da yorumlanması gerektiği, gerekçede yer verilen açıklamalar değerlendirildiğinde, kanun koyucunun amacının saldırgan reklamların bu bent kapsamında değerlendirilmemesi olduğu, saldırgan satış yöntemlerine örnek vermek gerekirse; sıklıkla arama yapılması, mesaj ya da mail gönderilmesi, engelli vatandaşlar üzerinden satış yapılmaya çalışılması olduğu, bu konuda 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile düzenleme yapılarak ticari amaçlı elektronik ileti gönderimi için alıcıların onaylarının alınması şartının getirildiği, ( not: bu açıklamalar Şirin Koçak Gündüz’ün Haksız Rekabette Hukuk Davaları tezinden alınmıştır)
6102 sayılı TTK’nın 56. Maddesinde haksız rekabet halinde açılabilecek davaların düzenlendiği bu maddeye göre; “(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. “
Bu durumunda haksız rekabet halinde açılabilecek davaların, haksız rekabetin tespiti davası, haksız rekabetin önlemesi davası, eski hale getirme davası ve tazminat davası olduğu, Haksız rekabet aynı zamanda 6098 sayılı TBK’nın 57 ve 58. Maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre ticari işlerde TTK, adi işlerde TBK uygulanacaktır. TTK’ya göre açılan haksız rekabet davalarının 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren TTK m. 5/A hükmüyle maddi ve manevi tazminat davalarının konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğundan bu davaların açılmadan arabulucuya başvurulmasının gerektiği, tespit, önleme ve eski hale getirme davalarının konusu ise bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmadığından bu davalar bakımından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının gerekmediği, arabuluculuk dava şartı tabi olan ve olmayan birden fazla talebin davaların yığılması suretiyle birlikte açılması durumunda arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeyen istemin sırf bu nedenle usulden reddine karar verilemeyeceği,
Somut olayın incelenmesinde davacılar tarafın, davalı tarafça yapılan etiket açıklaması, yorumların, sosyal medya paylaşımının haksız rekabet oluşturduğundan bahisle bu paylaşımların kaldırılmasını, hesapların kapatılmasını, maddi ve manevi tazminat istemi olduğunu, davalının paylaşımları nedeniyle özür yazısı yayınlanmasını talep ettiği, davalının cevap dilekçesinde yapılan açıklamanın etiket açıklaması kapsamında kaldığını, amacı aşmadığını, haksız rekabet unsurlarının oluşmadığını beyan ettiği,
Dosyada delillerin toplandığı, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alındığı, davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, dava ve cevap dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah veya karşı tarafın açık muvafakatinin gerektiği HMK 145. Maddesine belirtilen durumunda bunun istisnası olduğu, dosyanın bu kapsamda değerlendirmesinin yapıldığı,
Davaya konu duruma ilişkin İstanbul Anadolu ……… Asliye Ceza Mahkemesinin …….. esas sayılı dosyasına tedarik edenlerle müşteri arasındaki ilişkileri etkileyen eylemler kapsamında haksız rekabet suçundan yargılamanın yapıldığı, iş bu davaya konu uyuşmazlığın TTK haksız rekabete konu maddeler ile sınırlı olacağından ceza mahkemesi sonucunun beklenmesine gerek olmadığı değerlendirilerek yargılamaya devam olunduğu,
Hazırlanan raporda davacı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının brüt ilaç satışlarının incelendiği, her iki şirkette ………’nin ortak ve yetkili olduğu, …’nin eski unvanının …………. Ürünler ……… olduğu, davalının “https:…..com” internet sistesi ile “……… ” olarak tanına instagram hesabının sahibi olduğu, bir milyondan fazla takipçisinin bulunduğu, dava dilekçesinde ek1 de yer alan görselin gıda mühendisi bilirkişi tarafından incelendiği, davalı tarafından paylaşımda ürün üreticisinin ……. firması olmadığını, ……. diye bir firmanın bulunmadığını, gıda işletmecisinin ……… Gıda San. Tic .LTD. ŞTİ isimli firma olduğunu beyan ettiği, ürünün üretimini yapan şirketin açıklamada belirtilen şirket olmakla birlikte, ……. isimli firmanın olduğu, ………’nin isminin geçtiği şirketin eski unvanında da ……. firmasının bulunduğu, ürünün fason olarak üretildiğine ilişkin açıklamanın doğru olmakla birlikte özellikle davalı tarafça bu konuda yapılan paylaşımların yoğunluğu, dosya kapsamında davacı tarafça sunulan 3. Kişilerin bu konudaki yorumları da dikkate alındığında, açıklamanın yanlış olup olmadığının gerçek duruma göre tespit edildiği, yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici olup olmadığı ise ortalama bir kişinin açıklamayı anlama biçimine göre tespit edildiği, yapılan paylaşımların yanıltıcı, gereksiz yere incitici açıklama niteliğinde olduğu,
Ürün içeriğindeki bilgilerin kg bazında verilmesine, eczanelerde satışına ilişkin açıklamanın, eczanelerde satışının yapılmasına engel bulunmadığı, bunun bir satış politikası olarak açıklanması, davacının ürünün Bakanlık’dan gıda takviyesi olarak onay alması, Tarım ve Orman Bakanlığı Onaylı Takviye Edici Gıdalar Listesinde yer alması, davacının günlük alınan porsiyon miktarını 10 ml ve 15 mi olarak alındığında hangi vitaminlerin ne kadar alındığını ve alınan bu vitaminlerin beslenme referans değerlerinin yüzde kaçını karşıladığım göstermesi, Beslenme Referans Değeri hesaplama yöntemi ile hesaplandığında da günlük 10 ml porsiyon alındığında (10 ml porsiyon 4-10 yaş arası çocuklar içindir.) Vitamin B3, Vitamin B12, Folik asit, Vilamin B6, Bictin vitaminlerinin Beslenme Referans Değerlerinin Yönetmeliğe uygun olarak min %15 günlük ihtiyacı karşıladığı, günlük 15 ml alındığında (15 ml porsiyon 10yaş ve üzeri içindir.) ise Vitamin B3, Vitamin Bi2, Folik asit, Vitamin B6, Biotin vitaminlerinin %22,5’ini karşıladığı, davacının yaptığı yorumun doğru olmakla birlikte ürün etiketinde 10 yaş ve üzeri yetişkinlerde belirtilen vitaminlerin günlük ihtiyacın %22,5’ini karşıladığı ile ilgili bilgi de olduğu ancak davalının yorumunda bu orandan bahsetmediği, Türk Gıda Kodeksine göre bir gıda takviyesinin günlük alım dozunun, o gıda takviyesinin besin ögelerinin beslenme referans değerlerinin minimum %15’ini karşılaması gerektiği, davacının ürününde ilgili mevzuat hükümlerine uygun olduğu, keçiboynuzu özünden gelen vitamin ve mineraller ve bunların günlük alınması gereken beslenme referans değerini karşılamadığı için günlük alım dozu tablosuna dahil edilmediği, ayrıca farklı bir tabloda keçi boynuzunun kendisinden gelen vitamin ve minerallerin bilgilendirme amaçlı olarak ürün etiketinde belirtildiği, davacının ürünlerin %100 karşılanmasına ilişkin taahhüdünün de olmadığı, bununla birlikte dosya kapsamında sunulan delillerdeki kullanıcılar tarafından yapılan yorumlar, davalının paylaşımları dikkate alınarak, açıklamanın yanlış olup olmadığının gerçek duruma göre tespit edildiği, yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici olup olmadığı ise ortalama bir kişinin açıklamayı anlama biçimine göre tespit edildiği, bu nedenle yanıltıcı, gereksiz yere incitici açıklama niteliğinde olduğu, bu nedenle TTK 55/1-a-1 madde şartlarının oluştuğu,
Davalının cevap dilekçesinde belirtiği idari para cezasına konu ifadelerin davalının yaptığı paylaşım içerikleri ile doğrudan bağlantısının olmadığı, davacının sosyal mecralarda kullandığı “gıdadedektifi” unvanın TTK 55-1-a-3 maddesi kapsamında değerlendirilmesi için, burada haksız rekabet olarak kabul edilen eylemin, özel bir yeteneğe sahip olduğu konusunda üçüncü kişiler nezdinde algı oluşturmaya çalıştırmak, kişinin kendisini üstün yetenekli göstermeye çalışması gerektiği, dosya kapsamında bu şartların oluşmadığının değerlendirilerek davacının dava dilekçesinde ve açıklama dilekçesinde belirttiği paylaşımların kaldırılmasına karar verilmesi ile birlikte davalının hesabın kapatılması talebinin yerinde görülmediği,
TTK m. 55/1-a.8 maddesi şartlarının oluşması için müşterinin karar verme özgürlüğünün saldırgan satış yöntemleriyle sınırlanması gerektiği, her saldırgan satışın haksız rekabet oluşturmadığı, önemli olanın “özellikle” kelimesi ile ifade edilmiş olan saldırganlığın özellik taşıması ve müşteriyi adeta köşeye sıkıştırması olduğu, davalının dava dilekçesinde belirtilen eylemlerinin sunulan delillerde bit bütün olarak değerlendirildiğinde bu kapsamda olmadığı bu nedenle bu madde şartlarının oluşmadığı,
Dava tarihi de dikkate alındığında davacının maddi ve manevi tazminat talepleri için dava açmadan önce arabuluculuk dava şartını gerçekleştirmesi gerektiği ancak davaların yığılması şeklinde haksız rekabetin önlenmesi talebi de olduğundan bu taleplerin esasının değerlendirilmesine geçildiği, davacıların ticari defter ve kayıtlarının rapor ve ek raporda incelendiği, davacı tarafça sunulan yorum ve paylaşımların, davacıların ticari defter ve kayıtlarında maddi kazanç kaybı olarak yansımasının bulunmadığı bu hususunun ispata muhtaç olduğundan maddi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, manevi tazminat istemine ilişkin olarak, TTK 56/1-e ve Türk Borçlar Kanunu 58.maddesi uyarınca kişide oluşan manevi zararın giderilmesi bakımından hakimin olayın özelliklerine, fail ve mağdurun durumlarına, kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin niteliğine göre manevi tazminat olarak bir miktar paranın ödenmesine veya TBK’nın 58/2 maddesi uyarınca tazminat yerine diğer bir tazmin yoluna başvurmasının mümkün olduğu, davacıların aynı zamanda özür dilenmesine ilişkin talepleri de dikkate alındığında mahkememizce manevi tazminat istemi yerinde bulunmakla birlikte bu para ödenmesi yerinde diğer bir tazmin yolu olarak özür yazısı yayınlanması hususu değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm verildi.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE
-davalının;”https://www……..com/p/……… “https//………com/2020/02/09/………-firmasinin-iftiralari-ve-……..-aykiri-davranislari-sebebiyle-yasal-islem-baslattigimizi-duyururuz/“ ”https://……..com/2020/02/08/…….-markasi-tarafindan-bitmek-tukenmek-bilmeyen-iftiralara-iliskin-son-duyurumuzdur-onurunuz-varsa-mahkemeye-gidin/” paylaşımlarının kaldırılmasına yönelik talebinin KABULÜ İLE BU PAYLAŞIMLARIN DAVALI TARAFINDAN KALDIRILMASINA, davalının hesaplarının kapatılması talebinin REDDİNE
2-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 170,74.-TL peşin harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 111,44‬.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından maddi tazminat yönünden yapılan 6,59TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
8- Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile
-davalının internet sitesinde yaptığı yayınlar nedeniyle TBK 58/2 maddesi uyarınca kınanmasına, davalının paylaşım yaptığı instagram sitesinde “https://www……….com/p/……. paylaşımından dolayı davacılar ……. İLAÇ VE SAĞLIK HİZMETLERİ SAN. TİC. LTD. ŞTİ. İLE …… GIDA SAN. TİC. A.Ş.’den özür diliyorum” yazısını yayınlamasına,
9-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 853,91.-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatan 794,61‬.-TL karar harcının kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
10-Davacı tarafından yatırılan 54,40.-TL başvurma harcı ve 59,30.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
11-Davacı tarafından manevi tazminat yönünden dosyada yapılan toplam 1.753,77.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
12-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
14-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacılar vekillerinin ve davalı taraf vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır