Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/844 E. 2022/384 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/844 Esas
KARAR NO : 2022/384

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2019
KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 10/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili olan davacı ile davalı arasında uzun süredir devam eden ticari ilişki olduğunu, 159.176,34-TL alacaklı olmalarına rağmen müvekkilince keşide edilen …… Bankası …… Şubesi’ne ait ……. seri numaralı, 30/10/2019 keşide tarihli 100.000-TL bedelli çek ile …… Bankası …… Şubesi’ne ait, …… seri numaralı, 30/11/2019 keşide tarihli 100.000-TL bedelli çekin davalı uhdesinde bulunduğunu, çeklerin karşılığının ve bedelinin bulunmadığını, davalı tarafa Kadıköy ….. Noterliği’nin 19/10/2019 tarih ve …… yevmiye numaralı çeklerin iadesine dair ihtarnamesinin davalıya gönderildiğini, menfi tespit davası açmak üzere taraflarınca arabulucuya başvurduklarını ancak anlaşamadıklarını, dava konusu çeklerin tahsili halinde müvekkili olan davalı şirketin telafisi imkansız maddi ve manevi zarara uğrayacağını, dava konusu çeklerin ödenmesini engeller mahiyette ihtiyati tedbir ve ödeme yasağı verilmesini, davalıya belirtilen miktarda borçlu olmadıklarının tespiti ile davalıya yapılan fazla ödemenin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Huzurdaki davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, yetkili Mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetkisiz Mahkemede açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde ise haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari ilişkiden kaynaklı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında alacaklı olmalarına rağmen 200.000TL bedelli iki adet çekin davalının uhdesinde bulunduğunu, bu çeklerin karşılığı ve bedeli bulunmadığını, herhangi bir mal ve hizmet alacağı olmaması nedeniyle çeklerin iadesine ilişkin ihtarın yapıldığını, çekler hakkında ödeme yasağı kararı alındığını, çeklerden birisinin ödenmek durumunda kalındığını, diğer çeke tedbir konulmasını, cari hesap uyarınca 40.000TL borçlu olunduğunu, 200.000TL bedelli çeklere ilişkin herhangi bir mal teslimatı yapılmamasına rağmen ödeme zorundalığında kalınması nedeniyle menfi tespit talebimde bulunulduğu,
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, taraflar arasında tekstil ürüetim ve satışı nedeniyle ticari ilişki olduğunu, dava konu çeklerinde bu kapsamda vuku bulan borcun tasfiyesi cihetinde davacı tarafından tanzim edilerek davalı tarafa verildiğini, davacının davalı şirkete borçlu olduğu, çeklerin bedelsiz olduğu iddiasının kabul edilebilir olmadığını , bedelsizliğin yazılı delille kanıtlanması gerektiğini davanın reddini talep ettiği,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığında; taraflar arasında ticari ilişki sebebiyle davacının davalıya borcu olup olmadığı davalı tarafa verdiği 2 çeke ilişkin davalı tarafça mal teslimi yapılıp yapılmadığı çekin bedelsiz kalıp kalmadığı davacı tarafın davalı tarafa fazla ödeme yapıp yapmadığı varsa davalıdan talep edebileceği miktarın belirlenmesine ilişkin olduğu,
Dosyanın yapılan incelemesinde; iş bu davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, davalının yetki itirazı sonucunda dosyanın yetkisizlik kararı le Mahkememize gönderildiği, davacının dava dilekçeis ile birlikte muavin defter kaydı, ihtarname, İstanbul Anadolu …… ATM …… Değişik iş kararını, arabuluculuk tutanağını ibraz ettiği, yetkisizlik kararı veren Mahkemece tedbir kararı verildiği, davaya konu …… Bankasına ait 100.000’er TL bedelli ….. ve …… seri nolu çeklerin keşidecisinin davacı, lehdarının davalı olduğu, davalının çekleri iştira kredisinin teminatı olarak ……. Bankasına verdiği, bankanın çekleri ibraz süreleri içerisinde tahsil ettiği, taraflar BA ve BS kayıtlarının celp edildiği, çeklerin bedelinin 3. Kişiye ödenmesi nedeniyle talep üzerine tedbirin kaldırılarak teminatın davacıya iadesine karar verildiği, bu ara kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
Öninceleme duruşmasında (ikinci celsede) davacının ticari defter ve belgelerinin incelenmesine ilişkin beş nolu ara karar kurulduğu, ücret olmadığından talimat yazılamadığı, dosyanın üç nolu celsesinde takip edilmediğinden işlemden kaldırıldığı, dosyanın yenilendiği, davacı tarafın 06.01.2022 tarihli dilekçesi ile ticari defterlerinin incelenmesi için 09.06.2021 tarihli iki nolu celse beş nolu ara kara uyarınca 750 TL masrafın yatırıldığını beyan ettiği, dilekçesine ek belge ve dosya kapsamında yatan masraf olmadığı, dört nolu celsede bu defa dava dosyasında 14,25 TL masraf bulunduğu da belirtilerek bu celsenin bir nolu ara kararında gider avansında ilişkin ihtarlı ara karar kurulduğu, davacı defterinin incelenmesine ilişkin yatan masraf olmadığından bu defa davalı tarafın defterinin incelenmesine ilişkin iki nolu ihtarlı ara karar kurulduğu, davacının 30.03.2022 tarihli dilekçesi ile ticari defterlerinin incelenmesi için ücreti İstanbul Anadolu Adliyesi Ön bürosuna yatırdığına ilişkin beyanda bulunduğu, beyana ek evrak sunduğu, sunulan evrakın incelenmesinde mahkememiz dosyasına ilişkin herhangi bir atıf/ belirtme bulunmadığı, dosyaya aktarılan para olmadığı, ön büroya yazılan yazıya karar tarihine kadar cevap verilmediği, karar duruşmasında dosyada 3,25 TL gider avansı olduğu, g,der avansı eksikliğinin duruşma saatine kadar davacı tarafça tamamlanmadığı, duruşmada davacı vekilinin talebi üzerine, öninceleme duruşmasında defter incelemesine ilişkin masrafın yatırıldığı belirtilen dosya bilgilerine bakıldığı, yatan bir miktarın olmadığının tespit edildiği,
Emsal Yargıtay 10 HD’nin 2021/8881 esas 2021/15922 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere;
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin 1. fıkrası g bendinde gider avansının dava şartı olarak düzenlendiği, anılan Kanunun 120’nci maddesinin “harç ve avans ödenmesi” başlığını taşımakta olup; “(1)Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2)Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükmünü içerdiği,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesi ile; “(1)Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2)Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3)Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmünü getirdiği,
Anılan Kanunun 325’inci maddesinde ise; “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir.” hükmünün yer aldığı,
03/04/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde: “(1)Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder. (2)Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır. (3)Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir. (4)Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” hükmünün getirildiği,
Burada gider avansı ve delil avansının birlikte düzenlenmiş olup; gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davalıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği,
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 448’inci maddesine göre: “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” Bu durumda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe gireceği,
Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterildiği, gider avansının yatırılmaması halinde açılan davanın, dava şartı yokluğundan reddedileceği, (Yön. m. 45/3), delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır (Yön. m. 45/3).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda öngörülen sürelerin, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrıldığı, taraflar için konulmuş sürelerin ise kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrıldığı, kanunda belirtilen sürelerin; kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu sürelerin kesin olduğu ve işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığının, mahkemece re’sen gözetileceği, Hakimin tespit ettiği sürelerin ise kural olarak kesin olmadığı, Hakimin, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanunun 90/2’nci maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabileceği ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebileceği (HMK m.94/2, HUMK m.159), Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HUMK m.163, c.4, HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerektiği, Hakimin tayin ettiği bu ilk sürenin kesin süre olarak hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının kanuna ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerektiği, kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğacağı, başka bir deyişle; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesinin olanaklı olmadığı,
Öte yandan 6100 sayılı Kanunun 94’ücü maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanmasının gerektiği, ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği, bazı hallerde kesin sürenin kaçırılmasının, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olduğu, böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralının, kanunun amacına uygun olarak kullanılması, davanın reddi için bir araç sayılmaması gerektiği, bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulmasının gerektiği,
Bu yasal düzenlemeler ile tarafların; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hâkim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiğinin kabulünün gerektiği, Hâkimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmayacağı, kesin süre tarafların yanında hâkimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hâkim tarafından hemen yerine getirilmesi gerektiği, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/02/1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22/11/1972 gün 8/832, 935; 13/10/2010 gün 2010/17-510-485; 28/04/2010 gün 2010/2-221-241; 28/03/2012 gün 2012/19-55-2012-249; 12/12/2012 gün 2012/9-1202-1218 sayılı kararları).
Somut olayın incelenmesinde, Mahkememizce gerek öninceleme duruşmasında defter incelenmesine ilişkin verilen sürenin gerekse dördüncü celsesindeki ara kararlar ile verilen sürelerin ihtarlı kesin süreler olduğu, öncelikle dosya kapsamında dava şartının incelenmesi gerektiği, gider avansının dava şartı olduğu, iki nolu celsede defter incelenmesine ilişkin beş nolu ara karar kurulduğu, dört nolu celsede dosya kapsamında bulunan güncel para miktarı da belirtilerek davacı tarafa gider avansı eksikliğini tamamlaması ve davalı defter incelenmesi için ücret yatırması için kesin süre verildiği, gerek verilen kesin süre de gerekse duruşma tarihine kadar bu masrafların yatırılmadığı, karar duruşmasında dosya kapsamında yer alan para miktarının da belirtildiği, iş bu davanın kamu düzenine ilişkin resen bakılması gereken davalardan olmadığı, gider avansı dava şartı eksikliğinin davacı tarafça giderilmediği, davalı lehine usuli kazanılmış hak doğduğu, davacı tarafın karar tarihine kadar, yatırdığını iddia ettiği defter incelemesine ilişkin delil avansını bu dosya kapsamında yatırdığını ispat edemediği ancak bu durumun aksinin kabulü halinde dahi dosyanın güncel masraf durumuna ilişkin gider avansı eksikliğini de tamamlaması gerektiği, gider avansı ile delil avansının farklı düzenlemeler olduğu, hukuki sonuçlarının farklı olduğu, gider avansı dava şartı tamamlanmadığından davanın usulden reddine karar verildiği, davacı tarafın dosyada karar verilmesinden sonra ve iş bu gerekçeli kararın yazılmasından önce eski hale getirme talebinde bulunduğu, bu talebin şartlarının oluşmadığının 29.04.2022 tarihli ek karar ile değerlendirildiği de dikkate alınarak, aşağıdaki şekilde karar verildi.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın gider avansı dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 3.415,50.-TL peşin harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 3.334,8‬0.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair davacı vekilinin (e duruşma ile katıldı) ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararının, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstanbul BAM ‘ne İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır