Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/562 E. 2022/508 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/562 Esas
KARAR NO : 2022/508

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ : 06/06/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davalının müvekillerine cari hesaptan kaynaklı bakiye borcu olduğunu belirterek 5.468,00 TL alalcaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; davalının davacıya borcu bulunmadığını, ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu ileri sürdükleri görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususudur.
Taraflarca dayanılan ve uyuşmazlığın uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte bulunan tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
TMK’nun 6.ve HMK’nun 190.maddeleri uyarınca ispat yükü davacı tarafa aittir.
Her ne kadar taraflar tanık deliline dayanmış iseler de; uyuşmazlık konusu miktarın HMK’nun 200.maddesi uyarınca tanıkla ispat sınırının üzerinde bulunması nedeniyle tanık dinlenilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden BS-BA formlar celp edilmiştir.
HMK’nun 222.maddesinin 1.fıkrası “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” şeklinde olup, tarafların tacir sıfatını taşımaları ve TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlü bulunmaları nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişisi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi suretiyle düzenlenen 23/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin davalı şirketle plastik gıda ambalajları satışından kaynaklı ticari ilişkisi bulunduğu, dava tarihi itibariyle davalı şirketten 5.468,10 TL asıl alacağının bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davalı tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sunulan 24/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının 2019 yılı defterlerindeki açılış fişinde, davacının devreden borç bakiyesi olan 9.676,00 TL’nin davacı defterlerinde olmadığı, ayrıca davacı defterlerinde davalının borcuna kaydedilen 24/05/2019 tarihli 3.068,00 TL’lik faturanın davalı taraf defterlerinde kayıtlı olmadığı, her iki kayıt dışındaki diğer kayıtların birbiri ile örtüştüğü, bu nedenle davalının kendi defterlerinde alacaklı göründüğünün tespit edildiği, 24/05/2019 tarihli 3.068,00 TL’lik faturanın davalı tarafça Mayıs/2019 dönemi BA formunda bildirilmediğinin tespit edildiği görülmüştür.
Talimat yoluyla davalı defterleri üzerinde alınan bu rapordan sonra, dosyanın yeniden kök raporu hazırlayan bilirkişiye tevdii edilerek talimat yolu ile alınan bilirkişi raporu ile tarafların raporlara beyan ve itirazları değerlendirilerek ek rapor tanzimine karar verilmiş, kök raporu tanzim eden bilirkişi tarafından sunulan 05/11/2021 tarihli ek raporda özetle; davacı şirketin sunmuş olduğu ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda dava tarihi itibariyle davalı şirketten 5.468,10 TL alacaklı olduğunun gözlemlendiği, incelemede davalı şirketin 2008 yılına ait “nakliye yansıtması” açıklaması ile tanzim edilmiş faturaların davacı kayıtlarında bulunduğu, fatura bedellerinin kasadan ödendiğine dair yevmiye defterlerine kayıt edildiğinin gözlemlendiği, ancak 9.676,00 TL ödemelerin davalı tarafından alındığını ispat eder belge sunmadıkları…yapılan incelemeler sonucunda davacı şirketin kayıtlarında bulunan 5.468,10 TL alacaktan ödeme belgesi ibraz edilemeyen 9.676,00 TL miktarının çıkartılması gerektiği kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekiline kendi ticari defterlerinde görünen 9.676,00 TL ‘lik ödemenin davalı tarafça alınmadığına ilişkin yemin metnini hazırlaması konusunda süre verilmiş ve bunun üzerine davalı şirket yetkilisine bu konuda yemin davetiyesi çıkartılarak yemin eda ettirilmesi hususunda talimat yazılmış, davalı şirket yetkilisinin talimat yoluyla yemini eda ettiği borçlu bulunmadıklarını beyan ederek tutanağı imzaladığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından her ne kadar hüküm celsesi olan 06/06/2022 tarihli duruşmaya katılmamış ve herhangi bir mazeret dilekçesi de gönderilmemiş ise de; davalı vekilinin bu celse için mazeret dilekçesi sunduğu, sunmuş olduğu mazeret dilekçesinde “yokluğunda karar verilmesini” talep etmiş olduğu, davalı vekilinin bu yöndeki beyanı ile dosyanın işlemden kaldırılmayarak yargılamaya devam edilmesi iradesini açıkça ortaya koyduğu anlaşılmakla davalı vekilinin mazereti kabul edilerek HMK’nun 150.maddesi uygulanmayarak yargılama sürdürülmüş ve hüküm verilmiştir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde;
Davacı tarafın ticari defterlerinde her ne kadar davalıdan dava tarihi itibariyle 5.468,10 TL alacaklı görünmekte ise de, davacı tarafın ticari defterlerinde davalı tarafa kasadan 9.676,00 TL ödeme yaptıklarına ilişkin kayıt bulunduğu, bu ödeme kaydının davalı defterlerinde kayıtlı olmaması nedeni ile tek başına delil olma özelliği bulunmayıp yazılı delillerle ispatlanması gerektiği, ancak davacı tarafça bu ödemeyi ispatlar nitelikte tevsik edici herhangi bir yazılı belge (dekont, makbuz, ibraname vs.) sunulmadığı görülmüştür. İşbu nedenle bu ödemenin davacı tarafça ispatlanması gerektiği halde ispatlanamamış olması, ancak dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olması nedeni ile davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, yemin deliline başvuracaklarını bildirmeleri üzerine davalı şirket yetkilisinin yemini hususunda talimat yazılmış, davalı şirket yetkilisinin yemini eda ettiği görülmüştür. Tüm bu nedenlerle, ispatlanamayan 9.676,00 TL ödeme kaydının alacaktan düşülmesi gerektiği, bu hesap neticesinde sonuç itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği bakiye alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair tarafların yokluğunda miktar itibari ile kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/06/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır