Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/549 E. 2022/1185 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/549 Esas
KARAR NO : 2022/1185

DAVA : Haklı Nedenle Şirket Feshi, Azil ve Ortalıktan Çıkarma
DAVA TARİHİ : 26/08/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Haklı Nedenle Şirket Feshi, Azil ve Ortalıktan Çıkarma davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Davalı şirketin 300.000,00 TL sermaye ile kurulduğunu, müvekkili ve diğer ortakların her birinin 100.000,00 TL tutarında ortak olarak göründüğünü ve fakat temelinde şirketin tüm sermayesinin müvekkili tarafından karşılandığını, davalı şirket ortaklarının müvekkilinin iyi niyetini kullandıklarını ve müvekkiline güven telkin etmek sureti ile şirketin imza yetkisinin (şirket müdürlüğünün), davalı …’a verildiğini, davalı …’ın 19.01.2022 tarihine kadar şirket müdürü olarak tayin edildiğini ve imza yetkisini kötüye kullandığını, davalılar … ve …’nin 2015 yılından itibaren müvekkilinin ortağı olduğu şirkete ilişkin şirket kayıtlarını, şirketin gelir ve giderlerini, şirketin kârlılık durumu ve söz konusu kârın nasıl paylaşıldığına ilişkin hiçbir kaydı müvekkiline sunmadığını, müvekkilinin şirkette genel kurul yapılması, şirkete ilişkin tüm ticari defter ve kayıtların incelenmek üzere sunulması, şirket bilançolarının sunulmasına ilişkin taleplerinin hiçbir şekilde kabul görmediğini, davalılar tarafından şirket kayıtlarında yapılan usulsüzlüklerle şirketin tüm kazancının ortadan yok edildiğini, davalı şirkette hiçbir şekilde genel kurul toplantısı yapılamadığını, ortakların hiçbir şekilde bir araya gelemediğini, müvekkilinin şirket ortaklarına ve yetkilisine hiçbir şekilde güveni kalmadığını, davalıların şirketten haksız kazanç sağladıklarını ve şirketin gelirlerini kendilerine aktardığını, TTK m. 636/3 ve 4’ün limited şirketin haklı sebeple feshini düzenlediğini, TTK m. 235 uyarınca, haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisinin, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabileceğini, Türk Ticaret Kanunu gereğince öncelikle önleyici tedbirlerin alınmasını talep ettiklerini, davalıların şirket kayıtlarını değiştirme ve müdahale etme durumunun kuvvetle muhtemel bir durum olduğunu, davalı şirketin tüm ticari defter ve kayıtlarının yargılama süresince Mahkeme kasasına alınması yönünde tedbir kararı verilmesini ve şirkete öncelikle kayyum tayin edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, davalıların yetkilerini kötüye kullandıklarını, şirket gelirlerini kendilerine aktardıklarını ve müvekkilinin buna ilişkin yasal bilgi edinme hakkını hiçe saydıklarını ve engel olduklarını, açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesini, öncelikle TTK m. 235 uygulanmak suretiyle, davalı …’ın imza yetkisinin dava sonuna kadar tedbiren kaldırılmasına ve bu yetkinin kayyıma verilmesine; davalı şirketin tüm ticari defter ve kayıtlarının dava sonuna kadar tedbiren Sayın Mahkeme kasasına alınmasına; davalı/şirket müdürü …’ın azline; davalı şirketin tüm ticari defterleri ile davalıların banka kayıtları üzerine inceleme yapılmak suretiyle davalılar tarafından şirkete ait bedellerin uhdelerine geçirilmiş olduğu hususunun tespiti ile şirket ortakları arasında güven ve işbirliğinin kalmamış olduğu sabit olmakla davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilerek tasfiye memuru atanmasına; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin 24.09.2020 tarihli dilekçesinde ÖZETLE: Şirketin feshi davasının şirketlere karşı açılabilen bir dava olduğun davacı bu davayı ortaklara da açmış bulunduğundan öncelikle davanın bu yönden reddi gerektiğini, şirket müdürünün ortaklar kurulu kararı ile belirlendiğini, bu yetkiyi veren bir ortağın da davacı olduğunu, davacının bugüne kadar şirket müdürünün değişmesi isteği konusunda şirkete veya diğer ortaklara herhangi bir müracaatı olmadığının davacının dosyaya sunduğu deliller ile de ortaya çıktığını, davacının bugüne kadar şirkete ilişkin şirket kayıtlarını, şirket gelir ve giderlerini, şirketin karlılık durumuna ilişkin bilgi ve belge isteği doğrultusunda şirkete veya diğer ortaklara herhangi bir müracaatı olmadığının davacının dosyaya sunduğu deliller ile de ortaya çıktığını, davacının şirkette genel kurul yapılması, şirket bilançolarının sunulması taleplerinin karşılanmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, davacının bu konuda hiçbir talebinin olmadığının davacının dosyaya sunduğu delil listesi ile ortaya çıktığını, davacının 8 yılda şirkete sadece 3 kez uğradığını, davacının iddiasının aksine, müvekkili ortaklar tarafından davacının düzenli olarak bilgilendirildiğini, davacının sunduğu deliller arasında 2020 yılında verilen geçici gelir vergisi beyannamesi bulunmasının, davacının şirket kayıtlara ulaşabildiğini açıkça gösterdiğini, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerine devam etmekte olduğunu, davacının, kar dağıtımı ve şirketten ayrılma hususunda ortaklar kurulunun toplanması için gerek şirket yönetiminden gerek diğer ortaklardan hiçbir talebi olmadığını, bu dava açılmadan önce bu hukuki yolların tüketilmesinin zorunlu olduğunu, ortaklar kurulunun toplanması için lüzumlu prosedürleri müvekkili şirketin planladığını, kısa zamanda yapılacağını, şirketin halihazırda 5 çalışanı olduğunu, davacının ortaklıktan çıkmak için dava açmak yerine şirketin feshini isteyerek diğer müvekkili ortaklarla birlikte bu çalışanları da zarara uğratmaya çalıştığını, davacının ortaklıktan ayrılma isteğini diğer ortaklara ilettiğini ancak dolar üzerinden fahiş talepte bulunduğunu ve ödemenin elden yapılmasını talep ettiğini, TTK m. 636/3 gereğince ortaklardan birinin diğer ortağın çıkarılmasını talep edemeyeceğini, bu maddeye dayalı olarak ancak şirketin haklı sebeple feshini talep edebileceğini ve hakimin gerektiğinde davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verebileceğini, bu nedenlerle davacının davasının reddine ve davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin 20.10.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı-karşı davalının işbu davayı kötü niyetli olarak müvekkili şirkete ve diğer ortaklar … ve …’e zarar vermek için açtığını, Açılan dava şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin olduğundan bu davaların ilgili şirkete karşı açılması gerektiğini, davacı-karşı davalının, müvekkili şirketin yanında şirketin diğer ortakları olan … ve …’e karşı da dava açtığını, diğer ortaklar … ve … hakkındaki davanın pasif dava ehliyeti ve husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı-karşı davalının sonradan ayrı bir dilekçe ile delil listesini ve delillerini sunmasını kabul etmediklerini, Davacı-karşı davalının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı-karşı davalının işbu davayı açmakta haklı nedeni olmadığını, Davalı-karşı davacı müvekkili şirketin, davacı-karşı davalı … ile diğer davalılar … ve … tarafından 2012 yılında kurulduğunu, şirketin faaliyetinin çoğunlukla kafe ve restoran ile bunların tedarikçilerine ihtiyaçları olan gıda ve diğer tüketim ürünlerinin tedarikinin ve alış-satışının yapıldığını, Diğer davalılar … ve …’nin 2012 yılından itibaren bizzat şirkette çalıştığını, davacı-karşı davalının ise müvekkili şirkete 2012 yılında kuruluş sırasında 100.000,00 TL sermaye koyarak ortak olduğunu ve fakat şirkette çalışmadığını, diğer davalıların müvekkili şirkette bizzat çalışmış olması ve üstün çabası sayesinde, …. Şirketi’nin sektörde tanınan bir marka haline geldiğini, bu bakımdan şirketin işleyişine ve gelişmesine hiçbir katkıda bulunmayan, sadece sermayedar olan davacı-karşı davalının iddialarının müvekkillerine zarar verme çabasından ibaret olduğunu, Davacı-karşı davalının, belirttiği iddialar ile ilgili müvekkili şirkete hiçbir ihtar çekmediğini ve yazılı talepte bulunmadığını, Davalı-karşı davacı şirketin amacını gerçekleştirmeye devam ettiğini, şirketin faal olduğunu ve şirketin devamında diğer ortakların hukuken korunması gereken hukuki yararı ve menfaati olduğunu, müvekkili şirketin feshi ve tasfiyesinin diğer davalıların telafisi imkansız zararlarının doğmasına, şirketin istihdam ettiği birçok personelin işsiz kalmasına sebep olacağını, bu nedenlerle davacı-karşı davalının tek taraflı hukuki dayanaktan yoksun, gerçek dışı iddialarına itiraz ettiklerini ve davanın reddini talep ettiklerini, Müvekkili şirketin gün içinde pek çok farklı firmadan ürünler satın aldığını ve bunları bekletmeden müşterilerine satmak zorunda olduğunu, yapılan satın almaların genellikle peşin yapıldığını, bu nedenle davacı-karşı davalının talebi doğrultusunda kayyım atanması halinde kayyımdan onay alınmasının gecikmelere ve sıkıntılara neden olabileceğini, ayrıca ülkemizin bulunduğu durum itibari ile son darbe girişiminden sonra “şirkete kayyım atanması durumunun” toplumda ve ticari hayatta, “ceza soruşturması nedeni ile kayyum atandığı” izlenimini doğuracağını ve bu durumun müvekkili davalı-karşı davacı şirketin ticari itibarını zedeleyebileceğini, davacı-karşı davalının kayyım atanmasına dair tedbir talebi için HMK m. 389 vd. maddelerinde aranan yaklaşık ispat şartının da davada gerçekleşmediğini, davacı-karşı davalı …’in beyanlarının ve diğer davranışlarının şirket faaliyetlerine sekte vuracak, karşılıklı güveni ortadan kaldıracak nitelikte ve diğer ortaklara karşı onur kırıcı isnatlarda olması sonucu, haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması için kendisine karşı bu davanın açıldığını, …’in ortaklıktan çıkarılması için dava açılmasına dair alınan Genel Kurul kararının, Eyüpsultan …. Noterliği’nce 20/10/2020 tarih ve …. yevmiye numarası ile tasdik edildiğini, Müvekkili şirketçe, …’in ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin TTK m. 621/1-h maddesi usulüne uygun olarak karar alındığını, haklı nedenin varlığı kabul edilerek karşı davalarının kabulü ile davacı …’in haklı nedenle ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Başakşehir Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü yazı cevabı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, kayyım raporları, bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyada mübrez davalı ….San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtları uyarınca; 20.01.2012 tarihinde 300.000,00 TL sermaye ile kurulduğu, şirket ortaklarının sermayesinin … 100.000,00 TL, … 100.000.00 TL ve … 100.000,00 TL şeklinde olduğu, şirketin 10 yıl süre ile davalı … tarafından münferiden temsil edilmek üzere tescil edildiği anlaşılmıştır.
Asıl dava yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
Asıl dava; haklı nedenlerle limited şirketin feshi ve tasfiyesi olmadığı takdirde ayrılma akçesinin ödenmesi suretiyle şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın “Limited Şirketin Sona Ermesi Ve Sonuçları” başlıklı 636/3. Maddesi uyarınca; “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.”
Bilindiği üzere limited şirket ve anonim şirketlerde; şirketin haklı sebeplerle feshi ve şirket ortaklığından çıkma için haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu hususu Türk Ticaret Kanununda sayılmamış olup, doktrinde ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması,” “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması,” “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi,” “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması,” “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve “pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması”, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına tarafların ticari kayıt ve belgeleri üzerinde mali müşavir ve sektörel bilirkişiler marifetiyle incelemeler yapılmış ve hazırlanan ek ve kök raporlar dosya içerisine alınmıştır. Denetim ve hüküm kurmaya elverişli olan 09/11/2022 tarihli ek rapor hükme esas alınmıştır.
Buna göre; Davalı şirketin bilanço hesapları uyarınca şirketin 2015-2021ve 30.06.2022 yılları yaklaşık 6,5 yıllık dönemde karlılık gösterdiği, TTK’nın 376. maddesine göre teknik iflas ve borca batıklık durumunun söz konusu olmadığı, davacının iddiasının aksine araç kiralama ve şirket giderlerinde bariz bir artışın söz konusu olmadığı tespit edilmiştir. Ancak …. Şirketi’nin …. Bankası USD/Euro ve TL hesaplarının incelenmesi neticesinde; davalılar … ve …’a ilişkin kar dağıtım payları ve huzur hakları adı altında ödemeler yapıldığı ancak davacı …’e herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir. Şirket kayıtları uyarınca, şirket müdürü tarafından süresinde genel kurul kararları alınıp, ortakların davet edilmediği anlaşılmıştır.
Bu deliller ışığında; şirket müdürü olmayan … isimli ortağa huzur hakkı adı altında ödemeler yapılması, eşitlik ilkesine aykırı olarak davacı dışındaki ortaklara kar payı adı altında ödemeler yapılması gibi sebepler başlı başına şirketin feshi için haklı sebep teşkil ettiği takdir ve sonucuna varılmıştır. Ancak feshin son çare olması ve davacı dışındaki diğer ortakların şirketin devamı yönünde irade ortaya koymaları nedeniyle, davalı şirketin feshi yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir alternatif bir çözümün somut uyuşmazlık bakımından daha uygun olacağı kabul edilmiş ve çıkma payı karşılığında davacının haklı nedenle ortaklıktan çıkmasına karar vermek gerekmiştir.
Denetim ve hüküm kurmaya elverişli olan 09/11/2022 tarihli ek rapor uyarınca; davacı …’in %33,33 hissesine tekabül eden Dağıtılabilir Net Öz varlık tutarı (9.415.713,45 *%33,33=)3.182.257,29 TL olarak hesaplanmıştır. Dosya kapsamı itibariyle davacının ödenmemiş sermaye payı olmadığı da göz önünde bulundurularak 3.182.257,29 TL çıkma payı karşılığında davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
Şirketi müdürü olan davalı …’ın azil talebine ilişkin yapılan değerlendirmede; şirketin haklı nedenle fesih için yukarıda belirtilen sebeplerin, davalı şirket müdürünün azli için de haklı sebep teşkil ettiği ancak diğer ortağın davalının şirket müdürlüğüne itirazının bulunmaması ve davacının da şirket ortaklığından haklı nedenle çıkmasına karar verilmesi nedeniyle pratikte verilecek azil kararının bir neticesi olmayacağından, davacının bu konudaki talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Şirketin fesih ve tasfiyesi yalnızca şirkete karşı açılabileceğinden, davalı … bakımından husumet yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
Karşı dava; davacı …’in haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.
Dosyada mübrez davalı şirketin 2020/05 Karar ve 23.09.2020 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davacı olan şirket ortağı …’ in “davranışlarının şirket faaliyetlerine sekte vuracak , karşılıklı güveni ortadan kaldıracak nitelikte ve diğer ortaklara onur kırıcı istinadlarda bulunması sebebiyle ortaklıktan çıkarılması için ortaklıktan çıkarılma davası açılmasına” şeklinde davalı … ve … imzasıyla karar alındığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 640’ncı maddesinde bir ortağın şirketten çıkartılması konusu özel olarak hüküm altına alınmış olup, anılan hükme göre şirket anasözleşmesine konulacak bir hükümle bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılmaya ilişkin sebepler konulabilir. Aynı hükmün 3’ncü fıkrasında da anasözleşmede çıkarmaya ilişkin hüküm bulunmasa dahi şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebeplere dayanılarak şirketten çıkarılması mümkün hale getirilmiştir. Ancak, ortaklardan birinin haklı sebeple ve mahkeme kararı ile şirketten çıkarılabilmesi için şirketin, genel kurulunda ortak hakkında haklı sebeple çıkarılması davası açılması için mahkemeye başvuru kararını genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan sermayenin tamamının salt çoğunluğu ile alınması şarttır.(TTK’nın madde 621/1-h)
Bu bağlamda anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde ana sözleşmede çıkarmaya ilişkin hüküm olmasa bile işbu davanın açılabilmesi için davalı hakkında çıkarma davası açılması yönünde bir karar alınmasının dava şartı olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda davacının katılımı olmaksızın yapılan genel kurulda TTK 621/1-h maddesinde belirtilen nisap ile karar alındığı, dolayısıyla karşı dava için dava açma koşulu yerine getirilmiştir.
Dosya kapsamı itibariyle yapılan incelemede; davalılar tarafından davacı ortağın ortaklıktan çıkarılması için TTK m. 640/3 hükmünde aranan haklı sebeplerin ortaya konamadığı, ileri sürülen hususların soyut nitelikte kaldığı anlaşılmakla, davalı şirketin karşı davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1- Davalı şirketin haklı nedenlerle feshi koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaka birlikte TTK 636/3 maddesi hükmü gözetilerek fesih yerine davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. numarasına kayıtlı …. SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKET’indeki ortaklığından ÇIKMASINA İZİN VERİLMESİNE,
TTK’ nun 641/1 . maddesi gereğince hesaplanan 3.182.257,29 TL ayrılma akçesinin karar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı şirketen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Şirket müdürü olan …’ın azli talebinin REDDİNE,
3-Davalı … yönünden davanın pasif husumetten REDDİNE,
B- Karşı davanın REDDİNE,
Asıl dava yönünden;
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 54,40-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 26,30-TL karar harcının davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç ile dosyada yapılan 12.700,00-TL bilirkişi ücreti ve 474,70-TL posta gideri olmak üzere toplam 13.283,00 TLyargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Karşı dava yönünden;
9-Alınması gereken harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
10-Davacı … tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalı ……’dan tahsili ile davalı-karşı davacı tarafa verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır