Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/5 E. 2020/720 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/5 Esas
KARAR NO : 2020/720

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 26/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında davalı şirketten 9 adet bağımsız bölüm satın alındığını, teslim edilen bağımsız bölümlerin metrekarelerinin sözleşmede belirtilen miktardan düşük olduğunu, böylece sözleşmede davalının edimini gereği gibi ifa etmediğini ileri sürerek davalıya ödenen satış tutarından şimdilik 500.000 TL nin tenzili ile bu bedelin kendilerine iadesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında alınan raporlar ışığında davacı belirsiz alacak davası olarak açtığını belirttiği davasını artırarak 722.718 USD karşılığı olmak üzere 1.944.111,42 TL nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, ayıplı ifa iddiasını kabul etmediklerini, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Açılan bu dava Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında görülürken 6545 sayılı kanun ile değişik 5235 sayılı kanun ve HSYK nın 08/09/2014 tarihli kararı gereğince de Bakırköy …. .Asliye Ticaret Mahkemesinin mahkememiz ile birleşmesi sonucu mahkememizin 2014/457 esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce iş bu esas üzerinden yapılan yargılama neticesinde 11/06/2015 tarih, …. Esas, …. Karar sayılı ilam ile;”… taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin TBK.’nun 237/2 maddesine göre tapuda devir yapılmış olsa da başlangıçtaki geçersiz sözleşmenin geçerli hale gelmeyeceği, ayrıca tapuda yapılan resmi devir sözleşmesinde de adi şekilde yapılan sözleşmenin şerh edildiğinin iddia ve ispat edilemediği, dolasıyla geçersiz sözleşmeye dayalı olarak bedel tenzili talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine..” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …. Esas ve … Karar sayılı ilamı ile;”… dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle yüklenici ile arsa sahibi arasında noterde düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye verilecek olan taşınmazların alacağın temliki hükümlerine göre adi yazılı sözleşme ile 3. kişilere satışı geçerli ise de davaya konu taşınmazların tapuda resmi olarak devrinin olduğu sırada ihtirazî kayıt ileri sürülmediğinden taşınmazların bu haliyle kabul edilmiş sayılacağından davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına,” dair karar verilmiş ve davacı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …. Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile; “Davalı müteahhit ile davacı müşteri arasında adi yazılı şekilde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde tarih bulunmamakla birlikte ödeme planına göre ilk ödemenin yapılacağı tarih belli olup bu tarihte ödeme de yapıldığı anlaşıldığından adı yazılı sözleşmenin tarihi ilk ödeme tarihidir. Bu tarih itibariyle sözleşmeye konu taşınmazların mülkiyeti arsa sahibi üzerinde olması halinde davalı müteahhidin davacı müşterisine arsa sahibine yönelik cebri tescil talep hakkını devretmiş olacağından bunun adi yazılı şekilde yapılmış olması mümkün olup adı geçen sözleşme de geçerli olacaktır. Ancak bu tarih itibariyle taşınmazların mülkiyet durumunu gösterir belge dosya kapsamında görülmemektedir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Öte yandan davacı müşteri davalıya gönderdiği noter ihtarı ile satış vaadine konu taşınmazların yüzölçümünün sözleşmede yazılı olandan az olması halinde bedel indirimi istediğini ihtar etmekle tapudaki resmi satıştan önce ihtirazî kayıt koymuş sayılır. Bu nedenle mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığından yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli olmayıp kararının bu gerekçe ile bozulması gerekir. Bu itibarla davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılması gerekmiştir.” şeklinde karar verilerek mahkememiz ilamı bozularak dosya gönderilmiş ve iş bu esasa kaydı yapılarak bozmaya uygun olarak yargılamaya devam olunmuştur.
İş bu dava, .. İnş. ve Tic. A.Ş. aleyhine açılmış, ancak yargılama sırasında davalı şirket tam bölünme yoluyla; 1 Nolu … Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş, 2 Nolu …. İnş. San. ve Tic. A.Ş ve 3 Nolu …. Yönetim Hizmetleri İnş. San. ve Ticaret A.Ş olmak üzere üç ayrı şirkete bölünmüştür. TTK 176. madde hükmü ve bölünme planı uyarınca, davalı … İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş.’nin bölünme sonrası hak ve borçlarından 3 Nolu …. Yönetim Hizmetleri İnş. San. ve Ticaret A.Ş. şirketi 1. Derecede sorumlu kılınmış, 1 Nolu …. A.Ş ve 2 Nolu …. A.Ş ikinci derecede sorumlu kılınmıştır. Davacı vekili duruşmadaki beyanında bölünme protokolü gereği şirket borçlarından davalı 3 nolu … yönetim hizmetleri…A.Ş.’nin birinci dereceden sorumluluğunu kabul ettiklerini beyan etmiş ve bu şirketin uyap kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satın alınan bağımsız bölümlerin ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedel indirimi davasıdır.
Somut olayda taraflar arasında “…. Beylikdüzü vadeli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi” başlıklı adi yazılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı, adi yazılı sözleşmenin tarihinin belirtilmediği ancak adi yazılı sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin tapuları 09/05/2013 tarihinde davacıya devredilmiştir. Sözleşmede belirtilen ödeme planına göre satış bedelinin ödendiği ve bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığı açıktır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık dava konusu taşınmazların adi sözleşmede belirtilen metrekareleri ile tapuda devredilen metrekareleri arasındaki fark olup-olmadığı ve fark olması halinde davacı tarafın ayıplı ifadan kaynaklı olarak farka ilişkin bedel iadesi talep edip-edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı taraf, davalıya göndermiş olduğu Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 16.06.2011 tarih ve … nolu ihtarnamesi ile satış vaadine konu taşınmazların yüzölçümünün sözleşmede yazılı olandan az olması halinde bedel indirimi istediğini ihtar etmiş, dava konusu taşınmazların devri ise 09/05/2013 yılında yapılmakla, davacı taraf tapudaki resmi satıştan önce bu hususta ihtirazî kayıt koymuştur.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına teknik bilirkişiler eliyle mahallinde keşif icra edilmiş ve hazırlanan bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir. 28.11.2014 tarihli bilirkişi raporu ile; satış vaadi sözleşmesinde taahhüt edilen m2 ile fiilen teslim edilen arasında 714,17 m2’lik fark bulunduğu, bu miktarın metre kare birim fiyatı ile çarpımı neticesinde 722.718,61 USD eksik ifadan kaynaklı davacı zararının bulunduğu hesaplanmıştır.
Davacı hesaplanan bu miktarı ıslah tarihindeki TL karşılığını( USD efektif satış değeri 2,66 TL) esas alarak dava değerini 1.944.111,42 TL olarak ıslah etmiştir. Merkez Bankası verilerine göre dava tarihindeki 1 USD’nin efektif satış değeri 2.1995 olup, bu miktarın esas alınması halinde bilirkişi tarafından hesaplanan miktarın TL’ye çevrilmesi halinde davacı zararının 1.589.618,24 TL olduğu hesaplanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında; gelen tapu kayıtları ve ödeme belgeleri uyarınca davalı müteahhit ile davacı müşteri arasında adi yazılı şekilde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu, sözleşmede davalı müteahhidin sözleşmede yer alan bağımsız bölümlerin belirtilen brüt m2’leri ile mülkiyetlerini nakletmeyi üstlendiği, bu miktarların gerçekte teslim edilen ile uyuşmaması halinde TBK 244 uyarınca davalı müteahhidin tazminat ödemesi gerekeceği, nitekim bilirkişi heyeti tarafından satış vaadi sözleşmesinde taahhüt edilen m2 ile fiilen teslim edilen arasında 714,17 m2’lik farkın tespit edildiği, somut olayda davacı tarafın taşınmazları devralmadan önce noter ihtarı ile bu durumu ihtirazi kayıt olarak ileri sürdüğü, dolayısıyla tapuda tescil ile taşınmazları bu haliyle kabul etmiş sayılamayacağından davacı tarafın TBK 244 uyarınca tazminat talebinin haklı olduğu takdir ve sonucuna varılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından belirlenen miktar hükme esas alınarak Merkez Bankasının dava tarihindeki USD efektif satış değeri esas alınarak davacı zararının 1.589.618,24 TL olduğu hesaplanmış ve bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE
1.589.618,24 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 108.586,82-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 33.200,57-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan75.386,25-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 25,20-TL başvurma harcı, 24.661,82 TL ıslah harcı, 8.538,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 33.225,77-TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.865,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.492,40-TL’sının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 88.436,64-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 33.264,52-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay Temyiz başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır