Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/470 E. 2022/164 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/470 Esas
KARAR NO : 2022/164

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2020
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davacı ile davalı arasında 14.08.2017 tarihinde ticari mal alım satımı ilişkisinin başladığını, davacı tarafından başlatılan icra takibi tarihi olan 18.03.2020 tarihinde davacının davalıdan 59.459,82 TL alacaklı olduğunu, toplamda 59 adet satış faturası ve 304.401,23 TL satış faturası kesildiğini, buna karşılık davalının 244.941,41 TL ödeme yaptığını, buradan davacının davalıdan alacağının 59.459,82 TL olduğunu ve ödemesinin yapılmadığını, bu sebeple davacının Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü ……….. E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takip dayanağı olan faturalara ilişkin ürünlerin davalıya teslim edildiğini, buna rağmen davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı şirketin icra takibine haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazının iptali ile takibin 59.459,82 TL ile sınırlı olmak üzere devamını, %20 oranında davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme giderleri ve karsı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, eğer bir borç varsa ödediğini, icra takibine konu edilen borcun var olmayan bir borç olduğunu, davacının fazladan yere haksız olarak fatura kesilmesi söz konusu ise bundan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, icra takibine dayanak faturaların davalı şirket kayıtlarında bulunmadığını, kayıtlarındaki faturaların ödemelerinin yapıldığını, davacı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını. davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün ……….. E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Belirtilen icra dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu ………. Turizm İnşaat Yatırım İşletme Ve Ticaret Anonim Şirketi ‘ne yönelik 59.459,82 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor sonuç kısmında özetle ; Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesap ilişkisine dayandığı, davacı tarafın ticari defter sunduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde bir inceleme yapılamadığı, davacı şirketin, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında toplam 304.401,23 TL tutarında fatura kestiği, buna karşılık 244.941,41 TL tutarında davalı şirketten ödeme aldığı, takip tarihi olan 18.03.2020 tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 59.459,82 TL alacaklı olduğu, dava dosyasına sunulan irsaliyeli fatura örneklerinden bazılarında teslim alan kısmında isim olmadığı, bazılarında ise “………..” isimli şahsın imzasının bulunduğu, davalı şirketin davacı şirkete 18.08.2020 tarihinde MUTABAKAT MEKTUBU gönderdiği, davacı şirket tarafından MUTABIK olduğuna dair şirket kaşesi ile birlikte ……… ‘ya ait imzanın bulunduğu, işbu mutabakat mektubunda davalı şirketin 30.06.2020 tarihi itibariyle 59.178,56 TL tutarında mutabık kaldıkları belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça; taraflar arasındaki ticari mal satışı nedeni ile davalıdan düzenledikleri 59 adet faturadan bakiye kalan bakiye alacaklarının bulunduğundan bahisle başlattıkları icra takibine davalının itirazı üzerine işbu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davalı tarafça cevaben; davacı tarafa borçlarının bulunmadığını, kendilerine tebliğ edilip ödenmemiş bir fatura borcunun söz konusu olmadığını, davaya ve icra takibine dayanak olan faturaların davalının muhasebe kayıtlarında bulunmadığını savunarak davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki süregelen ticari ilişki uyarınca davacının davalıdan icra takibi ile talep ettiği bakiye alacağının bulunup bulunmadığı hususundadır.
Taraflarca dayanılan ve uyuşmazlığın uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte bulunan tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
HMK’nun 200.maddesi uyarınca tanıkla ispat mümkün bulunmadığından tarafların tanık dinletme talepleri reddedilmiştir.
Davacı tarafça delil olarak dayanılan 18/08/2020 tarihli hesap mutabakatnamesinin incelenmesinde; davalı tarafça davalıya 30/06/2020 tarihinde 59.178,56 TL borçlu bulunduklarının bildirildiği ve altının imzalandığı görülmüş, işbu mutabakatname sureti davalı şirket yetkilisine tebliğ edilerek belge altındaki imzanın yetkili eli ürünü olup olmadığını bildirmeleri konusunda iki haftalık kesin süre verilerek aksi halde eli ürünü olduğunun kabul edilmiş sayılmasına karar verilmiş, verilen kesin süre içerisinde aksi yönde bir beyanda bulunulmadığından söz konusu belge altındaki imzanın davalı şirket yetkilisi eli ürünü olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HMK’nun 222.maddesinin 1.fıkrası “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” şeklinde olup, tarafların tacir sıfatını taşımaları ve TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlü bulunmaları nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişisi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı tarafın yapılan ihtarata rağmen uyuşmazlık dönemine ilişkin ticari defterlerini sunmaktan imtina ettiği görülmüştür. Mali müşavir bilirkişisinin davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlediği 07/12/2021 tarihli (raporda sehven 2020 yazıldığı anlaşılmıştır) bilirkişi raporunda davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 59.459,82 tutarında alacaklı göründüğünün saptandığı bildirilmiştir.
Dava konusu bakiye alacağın davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlüdürler. Davacı taraf, tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın usulüne uygun tuttuğu kendi defter kayıtlarının o taraf lehine delil olarak kabul edilebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir(Aynı yönde Yargıtay 15.HD.’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı). Aksinin kabulü, kötüniyetin korunması anlamına geleceğinden kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, burada bir tarafın usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterlerini ibraz etmesi ancak diğer tarafın ibrazdan kaçınması durumunda, ibraz eden lehine adi bir karine öngörüldüğünü söylemek yanlış olmaz. Davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmeyip anılan adi karinenin aksini ispat edemediğinden, davacı tarafın HMK’nun 222/2.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının yasanın açık hükmü uyarınca davacı taraf lehine delil olarak kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınması ve büyük ölçüde davacı taraf defterlerindeki bakiye miktarını doğrulayan imzası inkar edilmemiş borç mutabakat mektubu göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, davalının borca itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
Davalının Bakırköy ……… İcra Müdürlüğünün ………. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin takipteki şartlarla aynen devamına,
Alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.061,70.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 718,13.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 297,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan arar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40.-TL başvurma harcı ve 718,13.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 690,00.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.529,78.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/02/2022

Katip……..
¸e-imzalıdır

Hakim ………
¸e-imzalıdır