Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/457 E. 2021/985 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/457 Esas
KARAR NO : 2021/985

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA
Davalının icra müdürlüğünde yaptığı haciz ve muhafaza işlemi sonucu muhafaza altına alınan menkullerin yediemini için müvekillerinin davalı ile anlaştığını, verilen hizmet sonucu davalının müvekillerine yaptığı 71.998,68 TL eksik ödeme için müvekillerinin açtığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.

CEVAP
Davacının iddia ettiği yediemin ücretinin müvekillerince kabul edilmediğini, resmi tarife gereği ücret alınması gerektğini, bunla ilgili mahkemeye başvuru yapılıp karar alındığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu yönelik 71.998,68 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor sonuç kısmında özetle ; Dava konusu sözleşmenin taraflar arasında yapıldığı, sonrasında mahkeme kararı ile kesin karar verildiğini, sözleşmenin mahkemece kabulü halinde muhafaza bedelinin 90.000,12 TL olacağını, geçerli görülmemesi halinde 48.979,00 TL olarak hesaplanacağı belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki vedia sözleşmesi uyarınca davacının davalıdan alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali (İİK mad.67) davasıdır.
Dava dilekçesinde her ne kadar dava değeri olarak 50.000,00 TL gösterilmiş ve başlangıçta bu meblağ üzerinden gerekli nispi harç alınmış ise de; dava dilekçesinde neticeyi talep kısmında icra takibine yapılan itirazın tamamen iptalinin yani icra takibiyle talep edilen alacak üzerinden takibin devamının talep edildiği, takip çıkışının 71.998,68 olması nedeni ile dava değerinin bu meblağ kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, yargılama sırasında zuhulen eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflar arasında, davalı tarafın alacaklı sıfatı ile bulunduğu İstanbul …… İcra Müdürlüğünün …… Esas (Küçükçekmee ……. İcra Müdürlüğünün ……. Talimat) sayılı dosyasında, bu dosyanın borçlusu olan dava dışı şirkete ait malların haczolunduğu ve malların muhafaza altına alınarak davacının yediemin deposuna bırakıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında imzalanan söz konusu 04/01/2017 tarihli harici yediemin sözleşmesi incelendiğinde; 10 kamyon tekstil makine imalatı ekipmanlarının yediemin deposuna konularak yediemin ücretinin 3 aylık (90 gün) 36.000,00 TL olacağı, malların kaldığı sürece ilk üç aylık 36.000,00 TL olmak şartıyla 2.üç aylık yediemin ücretinin 20.000,00 TL olacağı hususunda tarafların anlaştıkları görülmektedir. Davalı tarafça işbu sözleşmeye binaen davacı tarafa 96.000,00 TL ödeme yapılmış olduğu hususunda da taraflar mutabıktır.
Davalı tarafın; görev, yetki ve hak düşürücü süre itirazları ile birlikte, esasa yönelik cevap olarak Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen resmi yediemin ücretlerinin geçerli olacağı, söz konusu malların değeri itibariyle istenilen ücretin fahiş olduğunu savunmuştur. Böylelikle taraflar arasındaki uyuşmazlık söz konusu sözleşmenin geçerli olup olmadığı, sözleşmede kararlaştırılan ücretin talep edilip edilemeyeceği, ücrette indirime gidilip gidilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikli olarak davalının görev itirazının değerlendirilmesi gerekmekte olup, gerek uyuşmazlığın davacının ticari işletmesi ile ilgili olması ve davalının kooperatif olması nedeni ile tacir sıfatını taşıması, gerekse TTK’nun 4/1-f maddesi uyarınca davanın ticari işletmeyi ilgilendiren vedia sözleşmesinden kaynaklanması nedeni ile mahkememizin görevli mahkeme olduğu anlaşılmıştır.
Davalının yetki itirazının; dava konusunun sözleşmeden kaynaklanan para alacağı olması ve para alacaklarında alacaklının yerleşim yerinin yetkili olması nedeni ile HMK’nun 10, TBK’nun 89 ve İİK’nun 50.maddeleri uyarınca yetki itirazının da reddi gerekmiştir.
Davalının bir diğer itirazı, hak düşürücü sürenin geçmiş olmasıdır. Ancak İİK’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliği tarihi olduğundan ve itirazın tebliğ edilmediği anlaşıldığından davalı tarafın bu itirazına da mahkememizce itibar edilmemiştir.
Yine, davacının ileri sürdüğü alacağını icra dosyasından talep etmesi gerektiği ve işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı ileri sürülmüş ise de; davacının alacağının bağımsız bir sözleşmeden kaynaklanması, söz konusu yediemin masraflarının icra dosyasından alınabileceğine ilişkin itirazın ancak söz konusu icra dosyasındaki alacaklı ile borçlusu arasında hüküm ifade edebileceği, bunun aksinin kabulü halinde davacının sözleşmeden kaynaklanan alacağını ancak o dosyadaki mahcuzlu malların satılması durumunda isteyebileceği ve bunun da Anayasal hak arama hürriyetine aykırı olacağı kanaatine varılarak davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu kanaatine varılmış ve bu konudaki bilirkişi görüşüne itibar edilmemiştir.
Mahkememizce hesap bilirkişisinden 14/09/2021 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Anayasanın 48. maddesi ile 6098 sayılı TBK’nun 26.maddesinde sözleşme özgürlüğü ilkesi kabul edilmiş olup, TBK’nun 26.maddesinde açıkça “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler” denilmektedir. Yine aynı kanunun 27.maddesinde “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür…” şeklindedir. Taraflar arasındaki protokol başlıklı belge sözleşme niteliğinde olup tarafların serbest iradelerinin ürünü olması ve öngörülen hükümlerin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olmaması nedeni ile sözleşme hükümleri tarafları bağlaması gerekmektedir. Yine, davalının “tacir” sıfatını haiz olması nedeni ile gerek 6102 sayılı TTK’nun 22.maddesinde “Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez” hükmü uyarınca gerekse “tacirlerin ancak ekonomik mahvına sebep olacaksa gabin hükümlerine dayanabileceklerine” ilişkin yerleşmiş yargı içtihatları uyarınca davalının ücretin fahiş olduğu ve zorda kaldığını şeklindeki savunmalarına itibar edilmesi mümkün değildir. Ayrıca davalının bir tacir olarak basiretli bir şekilde davranması gerektiği de yasa hükmü gereğidir. Her ne kadar bir kısım davalı tanıklarının beyanlarına başvurulmuş ise de, anılan yasa hükümleri ve yerleşik yargı uygulaması uyarınca tanık beyanlarına itibar edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle söz konusu sözleşme hükümlerinin tarafları bağlayacağı, sözleşmede kararlaştırılan ücretin geçerli olacağı kanaatine varılmıştır (İstanbul BAM 12.HD’nin 2018/1676 E 2019/1491 K, İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/2583 E 2019/2236 K, İstanbul BAM 19.HD’nin 2017/139 E 2019/530 K, İstanbul BAM 20.HD’nin 2019/61 E 2019/1874 K…).
Öte yandan, yerleşik yargı uygulamalarına göre, mahcuzlu malların değeri, malların yediemin deposunda kaldığı süre, hakkaniyet kuralları vs. dikkate alınarak yüksek olan ücretten hakkaniyet indirimi yapılabileceğinden; söz konusu hacizli malların kaldığı süre, malların çokluğu, sözleşmede kararlaştırılan ücret vs. bir bütün olarak değerlendirilerek ücretten takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasına karar vermek gerekmiştir.
Böylece, sözleşmede ilk üç ay için 36.000,00 TL, sonraki her üç ay için 20.000,00 TL yediemin ücreti kararlaştırıldığı, davalı tarafça davalıya 96.000,00 TL yani 1 yıllık ücretin (04/01/2017-04/01/2018 arası) ödendiği, geriye kalan bakiye ücret yönünden 04/01/2018 tarihi ile takip tarihi olan 19/02/2019 tarihi arasında aylık 20.000,00 TL’den davacı tarafça icra takibinde talep edilen alacağın 71.998,68 TL olarak doğru hesaplandığı, bu meblağdan yukarıda anılan gerekçe uyarınca % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılması neticesinde davacı tarafın davalıdan takip tarihi itibariyle talep edebileceği bakiye alacağının 50.399,08 TL olduğu, davanın bu kısım yönünden kabulüne fazlaya ilişkin talep yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Alacaktan mahkememizce takdiri hakkaniyet indirimi yapılması, bu indirimin yapılıp yapılmayacağı ve yapılacak ise ne oranda yapılacağının davalı tarafça bilinemeyecek olması nedeniyle alacağın likit olmadığı kanaatine varılarak şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davanın her ne kadar kısmen reddine karar verilmiş ise de, reddedilen kısım mahkememizce takdiren yapılan hakkaniyet indiriminden kaynaklanması nedeni ile tüm yargılama giderlerinden davalı taraf sorumlu tutularak davalı yan lehine ücreti vekalete hükmedilmemiş ve netice itibariyle mahkememizce aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının Küçükçekmece ,……. İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 50.399,08 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
50.399,08 TL asıl alacağa takipten itibaren avans faizi uygulanmasına,
Alacağın likit olmaması nedeniyle davacının şarttları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.415,52.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 493,89-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 359,99-TL harcın mahsubu ile eksik kalan karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40.-TL başvurma harcı ve 493,89.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 874,85.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.351,88.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,

7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
8-6325 sayılı HUAK’nun 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır