Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/409 E. 2020/381 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/409 Esas
KARAR NO : 2020/381

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
DAVA TARİHİ : 03/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/07/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 29/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili 03/10/2018 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 15/08/2018 tarihinde Sahibinden.com sitesinde gördüğü …. marka araç için davalı telefonda görüştüğünü, satın almak üzere …’ye gittiğini, davalının araçta kaporta hasarı olduğunu, bunun için aracın fiyatını biraz daha aşağıya çekeceğini müvekkiline söylediğini, ve bunun üzerine 15.000,00-TL’ye aracı satın aldıklarını, aracın motor ve yürür aksamında bir sorun olmadığını, müvekkiline söylediklerini, müvekkilinin de bunlara inanarak aracı Noterlik huzurunda satın aldığını, daha sonra aracı çalıştırıp İstanbul’a doğru haraket ettiğini, aracın egzozundan dumanlar geldiğini fark ettiğini, bu durumu davalıya telefonla sorduğunu ancak enjeksiyon temizliğini yeni yaptırdığını, bu sebeple yapabileceğini söylediklerini, müvekkilinin araçla İstanbul’a geldikten sonra araçta motor ve yürür aksamında sorunlar olduğunu fark ettiğini işlerinin yoğunluğu nedeniyle Eylül ayı içeresinde araç bakımıyla ilgilenemediğini, o ay sonunda tamirciye gittiğini ve aracın motoronun bitik olduğunu öğrendiklerini, müvekkilinin davalı tarafı arayarak durumu bildirdiğini ve …’de tamirci olduğunu getirirse baktırabileceğini söylediğini, daha sonra telefonları hiç açmadığını, aracın ayıplı olduğunu, tüm masraflara rağmen aracın elektrik tesisatında ve mazot pompasında sorunların çözülemediğini, araç için 9.254,61-TL masraf yaptıklarını, mağdur olduklarını davalı tarafa verilen 30/09/2018 vade tarihli …. nolu tacir hamiline yazılı 15.000,00-TL’lik çekin üzerine teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını, çekin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 05/11/2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacıya aracı 17/08/2018 tarihinde sattığını, davanın 03/10/2018 tarihinde açıldığını, davacının bu kadar uzun bir arada kendisine araç ile ilgili bir sorun olduğunu bildirmediğini, ayrıca …’in dava ehliyeti bulunmadığını, araca satın alındıktan 1,5 ay sonra işlem yapıldığını faturalardan bunun belli olduğunu, davacının aracı görerek ve isteyerek satın aldığını, aracın 2.el araç olduğunu, 4-4’lük bir araç olmadığının kendisine söylendiğini, bunu bilerek anlaştıklarını, davanın haksız olduğunu, bedel iadesinin de hukuka aykırı olduğunu, kötüniyetli açılan davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki araç satış sözleşmesinin iptali ile davacının araç için yaptığı masrafların davalıdan tahsili ve semen olarak verilen çekin iptali istemidir.
Dava, ilk olarak tüketici mahkemesinde açılmış, Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin 17/04/2019 tarih …. Esas …. Karar sayılı kararı ile davalının “sağlayıcı” davacının ise “tüketici” sıfatlarının bulunmaması gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada mahkemenin 25/02/2020 tarih …. Esas … Karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki ilişkinin kambiyo hukukundan kaynaklandığı gerekçesiyle ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ve kararın kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize gönderilerek …. Esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava dilekçesinde davacı tarafça her ne kadar dava konusu çekin iptali de talep edilmiş ise de çek iptalinin kambiyo hukukundan ve TTK hükümlerine göre yapılmış bir talep olmayıp taraflar arasındaki esas sözleşme ilişkisinden dolayı yapılan bir talep olduğu, dolayısıyla bu talebin esasen menfi tespit talebini içerdiği, yine davacının sözleşmenin iptali ve araç için yapılan masrafların kendisine ödenmesi yönündeki taleplerinin de TTK’nda ve sair mevzuatta düzenlenen mutlak ve nispi ticari davalardan olmadığı anlaşılmaktadır. Zira davalı tarafın cevap dilekçesi incelendiğinde, satış sözleşmesi uyarınca semen olarak davacı yanca davalıya teslim edilen çekle ilgili herhangi bir itiraz bulunmamakta olup bu kapsamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın söz konusu çekten kaynaklanmadığı, uyuşmazlığın tamamen esas sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı son derece açıktır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar saylı emsal nitelikli kararında da “Davacılar murislerinin davalı tarafla yapmış olduğu 19/07/2012 tarihli uzlaşma protokolü ve 28/03/2011 tarihli alacak tahsili ve paylaştırma protokolü ve ek protokolü konu edilerek sözleşme iptali, alacak tespiti ve alacak davası olup bu haliyle icra takiplerine konu bonolardan dolayı taraflar arasındaki bir ihtilaf söz konusu değildir. Asıl ve birleşen davadaki ihtilaf taraflar arasında düzenlenen 19.07.2012 tarihli uzlaşma protokolünün geçerliliği, protokolün düzenlenmesinden önce hata, hile, ikrah gibi irade sakatlığı oluşturan halin söz konusu olup olmadığı noktasında toplanmakta olup dosya kapsamına göre tarafların tacir olmadığı, asıl ve birleşen davanın 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddelerinde düzenlenen ticari davalardan olmadığı ve 6100 Sayılı HMK’nın 2. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiğinden, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden…” şeklinde benzer şekilde değerlendirmede bulunduğu görülmektedir. Öte yandan ilk görevsizlik kararını veren tüketici mahkemesi tarafından yapılan değerlendirme de mahkememizce uygun bulunarak davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu kanaatine varılmıştır.

HMK’nun 1. maddesi uyarınca göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu, keza aynı kanunun 114/1-c maddesi uyarınca görevin dava şartlarından olup 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, yine 115/2.maddesi uyarınca dava şartlarının eksik olması durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği açık olduğundan davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
Yargılama yapma yetki ve görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle dosyanın HMK 20. maddesi kapsamında daha önce görevsizlik kararı veren Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Mahkememizin işbu kararının istinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi durumunda Mahkememiz ile Bakırköy … Asliye hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşması sebebiyle görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine,
Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı . 08/07/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır