Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/393 E. 2020/744 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/393 Esas
KARAR NO : 2020/744

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 02/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 19/11/2013 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkilinin 15 Ekim 2012 tarihinde düşme sonucu bacağında oluşan kırık nedeniyle ……. Hospital Acil Servisine götürüldüğünü, sağ bacak femur kemiğinde kırık tespit edildiğini,16 Ekim 2012 günü öğlen saatlerinde Doç. Dr. … tarafından muayene edilmiş ve doktorun ameliyat edilmesi gerekiyor demesi üzerine ameliyata alındığını, bacak kemiğine platin takviyesi yapıldığını, ameliyatın başarılı geçtiğinin söylendiğini, müvekkilinin bir hafta hastanede kaldığını, bu süreç boyunca müvekkili ve özel sağlık sigortası olan ……. Sigorta tarafından hastane masraflarının ve ödemelerin yapıldığını, çok sayıda röntgen çekildiğini, müvekkilinin 16 Ekim 2012 tarihinden 8 Ocak 2013 tarihine dek kırık ve ameliyat kaynaklı dayanılmaz ağrıları ve ameliyat yerinde uzun süreli kanaması olduğunu, dikişlerin kapanmasının 5 hafta sürdüğünü ve dikiş yerlerinde kanama olduğunu, müvekkilinin dayanılmaz acılar şektiğini, bu durumun defalarca Dr. …’a bildirildiğini, davalı doktor ise her defasında durumun iyi olduğunu, herşeyin normal seyrinde gittiğini söylediğini, davalı doktorun 9. Haftada fizik tedavi ve yüzme önerdiğini, önerisinin yerine getirildiğini, yine süreç boyunca reçete ile ilaç verildiğini, bu sürenin 3 ay olduğunu, 8 Ocak günü röntgen çekildiğini ve davalı doktorun röntgene baktıktan sonra kemiğin kaynamadığını söylediğini, müvekkilinin sakat kalma korkusunun gerçekleştiğini düşünerek manen büyük bir yıkıma uğradığını, davalı doktor tarafından kırık arasına lokal anestezi ile ve şırıngayla yapay ilik sıktığını ve 3 ay beklenildiğini, bu sürenin boşa geçmesi ve gelişme olmaması üzerine müvekkilinin başka bir uzmana gittiğini, uzman tarafından yapılan operasyonun başarısız olduğunun ifade edildiğini, müvekkilinin başka bir uzmana daha başvurduğunu, ilk ameliyatta altı haftada zor kapanan ve uzun süre kanama yapan dikiş yerlerinin ikinci ameliyatta bir haftada kapandığını, müvekkilinin sürekli ameliyat olması maddi durumda sıkıntıya girdiğini, sürekli rapor aldığını, iş yerinden aldığı fazla çalışma ve ikramiyeleri alamadığını, ikinci ameliyata ilişkin Prof. Dr. …….’na 20.000 TL ödendiğini tüm bu nedenlerle tıbbi nedenden kaynaklanan ve şuan için miktarı belirsiz olan, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenecek maddi zararlarn hesap edilmesi, şimdilik 25.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, olay tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont avans faiziyle birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Davacının operasyonunun gerçekleştirdiği Internatıonal …… Hastanesi sahibi olan müvekkili şirketin, …… SAĞLIK GRUBU bünyesinde …… HASTANELERİ – ….. Hastaneleri olmak üzere genel amaçlı 14 hastane 4 poliklinik, 3 tıp merkezi ve Laboratuar hizmeti vermekte olan en son tıp teknikleri ve cihazları ile donatılmış, yetenekli ve uzman doktorları istihdam eden ve insan sağlığını her şeyden üstün tutan bir anlayışla sağlık hizmeti sunmayı hedefleyen bir sağlık kuruluşu olduğunu, yine müvekkili hekim de, 16 yıllık hekim ve 10 yıllık üroloji uzmanı olan mesleğinde uzman ve başarılı olduğunu, müvekkili şirketten …… protokol numarası ile hizmet alan davacının müvekkili şirkette mevut olan iş bu dava konusu tıbbi kayıtlarında; davacının, 16.10.2012 tarihinde Saat 01:15 te düşme, sağ bacakta ağrı şikayeti ile müvekkili şirket Acil Servis başvurduğunu, yapılan Muayene ve tetkikler sonucunda, sağ femurda proksimal bölgede intertrokanterik alanda parçalı – deplase fraktür tanısıyla ameliyat edilmek üzere yatırıldığını, buna ilişkin raporlar hazırlandığını, davacının 16.10.2012 günü Saat:15:15 de müvekkili hekim Doç.Dr. …, Dr. ……, Dr. ….. tarafından açık redüksiyon ve plak osteosentezi ameliyatına alındığını, müvekkili hekim tarafından yapılan operasyon ve işlemler uluslararası kabul gören tıbbi kriterlere uygun olup, tıbbi herhangi bir ihmal ve hata bulunmamakta olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesinden de anlaşılacağı üzere davacıda meydana gelen sağ femur kırığı, ters oblik, çok parçalı bir kırık olup, ortopedik uygulamalar açısından tedavi süreci en sıkıntılı olan kırık tiplerinden birisi olduğunu, davacı hastaya kırık, yapılan operasyon, komplikasyolar ve tedavi sürecinin nasıl gerçekleşeceği hakkında detaylı bilgi verildiğini, davacının iddialarının aksine müvekkili hekim tarafından yapılan ameliyatta kırığın düzgün repozisyonu ve tespiti başarıyla gerçekleştirildiğini, yine ameliyat sonrası sorun gelişmemiş, nitekim davacı ilaç tedavisi düzenlenerek taburcu edilmiş ve sonrasında yapılan muayenede sorun olmadığının tespit edildiğini, ameliyat sonrası sorun gelişmeyen davacı, evinde tekerlekli iskemleden inerken ani bir hareket yapması sonrası düşme şikayeti ile 28.10.2012 tarihinde nöbetçi hekime başvurduğunu, davacının çekilen grafisinde, ameliyat sırasında düzgün yerleşmiş olan üst ve alt kırık parçalarının arasında düşmeye bağlı olarak mesafe oluştuğu görüldüğünü, görüldüğü üzere davacının operasyon sırasında aralık bırakıldığını iddia ettiği kırık iddia edildiği gibi operasyon sırasında değil davacının kendi kusurundan kaynaklandığını, kaldı ki operasyon sırasında ve sonrasında çekilen skopi görüntüleri ve grafiler tespitin düzgün bri şekilde yapıldığını da açıkça ortaya koymakta olduğunu, müvekkili hekimlerin teşhis ve tedavisi tıp kurallarına uygun olup, teşhis ve tedavi ile ilgili hekimin hukuki sorumluluğu gerektiren bir kusur bulunmamakta olduğunu, tıbbi açıklamlardan da anlaşılacağıda üzere müvekkili hekim de davacıya uygulanan işlem ile ilgili davacıların müvekkillerine isnat etmeye çalıştığı kusurlu davranış arasında illiyet bağı da bulunmamakta olduğunu, davacıların talep ettiği tazminat oranları oldukça fahiş olup, hangi sebeple istediği ve maddi tazminat talepleri ve dayanakları açıkça belli olduğunu belirterek haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddi ile tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalıların teşhis ve tedavideki kusur ve ihmalleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir
Davacı taraf dava dilekçesi ile; 15 Ekim 2012 tarihinde düşme sonucu bacağında oluşan kırık nedeniyle ……. Hospital Acil Servisi’ne götürüldüğünü, sağ bacak femur kemiğinde kırık tespit edildiğini, 16 Ekim 2012 günü öğlen saatlerinde Doç. Dr. … tarafından muayene edildikten sonra doktorun ameliyat edilmesi gerekiyor demesi üzerine ameliyata alındığını, bacak kemiğine platin takviyesi yapıldığını, ameliyatın başarılı geçtiğinin söylendiğini ancak iyileşemediğini, ikinci kez ameliyat olduğunu beyanla şimdilik 25.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, olay tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçeleri ile, davacının ameliyat sonrasında evinde tekerlekli iskemleden inerken ani bir hareket yapması sonrası düşme şikayeti ile 28.10.2012 tarihinde nöbetçi hekime başvurduğunu, çekilen grafisinde ameliyat sırasında düzgün yerleşmiş olan üst ve alt kırık parçalarının arasında düşmeye bağlı olarak mesafe oluştuğunun görüldüğünü, kaldı ki, operasyon sırasında ve sonrasında çekilen skopi görüntüleri ve grafiler tedavinin düzgün bir şekilde yapıldığını açıkça ortaya koyduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirmesi sonucunda; Mahkememizin …… esas ……. karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davacının davasının reddine karar verildiği, verilen kararın davacı tarafça temyiz edildiği, temyiz incelmesi sonucunda Yargıtay ….. HD’nin esas no: ….. ,karar no: …… ilamıyla, davacı taraf tacir olmadığını, dava konusu ihtilaf da TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığını, bu itibarla davanın görülmesi gereken mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı sonucunda mahkememizce bozma ilamına uyulduğu, 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılarak görev ilişkisine dönüştürülmesi, davanın, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 19.11.2013 tarihinde açıldığı, görevin, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkememizce yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetileceği, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
3-Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
4-HMK nun 331. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına.
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen kararının taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Y. 13 HD’ne TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere yapılan inceleme sonunda karar verildi 02/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır