Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/386 E. 2021/1151 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/386 Esas
KARAR NO : 2021/1151

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 20/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekillerinin davalıya inşaat malzemesi sattığını, davalıya fatura kesildiğini, davalının borcunu ödemediğini, açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davalıya aralarındaki ticari ilişki nedeni ile oluşan borcu ödediklerini, dava konusu faturalarla ilgili borçları olmadığını, bu faturaların kendilerine ulaşmadığını, faturaları kabul etmediklerini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Saray(Tekirdağ) İcra Müdürlüğü’nün ….. E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Saray(Tekirdağ). İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu yönelik 12.669,07 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor sonuç kısmında özetle ; davacı tarafın incelenen ticari belgelerine göre davacının davalıdan 2 adet fatura karşılığı 10.000,24 TL alacaklı olduğu ancak faturaların teslimini ispatlaması gerektiği belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafın bilanço esasına göre defter tuttuğu anlaşılmakla gerçek kişi tacir olması nedeni ile davanın nispi ticari olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça davalıya sattıkları inşaat malzemeleri nedeni ile düzenledikleri 2 adet faturadan dolayı davalıdan 10.024,00 TL alacaklı olduklarından bahisle başlattıkları icra takibine itiraz üzerine işbu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davalı tarafça, davalıya aralarındaki ticari ilişki nedeni ile oluşan borcu ödediklerini, dava konusu faturalarla ilgili borçları olmadığını, bu faturaların kendilerine ulaşmadığını, faturaları kabul etmedikleri ileri sürülerek davanın reddinin talep edildiği, ayrıca sundukları dilekçe ile davacıya olan borçlarını çeklerle ödediklerini ve başka borçları bulunmadığını savundukları anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; davacı tarafça icra takibine dayanak yapılan 05/07/2018 ve 08/07/2018 tarihli faturalar nedeni ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundadır.
Taraflarca dayanılan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
HMK’nun 222.maddesinin 1.fıkrası “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” şeklinde olup, tarafların tacir sıfatını taşımaları ve TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlü bulunmaları nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişisi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişisinin davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlediği 09/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre icra takibi dayanağı 2 adet faturanın davacı defterinde kayıtlı olduğu ve davacının davalıdan 10.000,24 TL tutarında alacağı göründüğünün saptandığı bildirilmiştir.
Davalı taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına yönelik olarak mahkememiz ara kararı ile inceleme günü tayin edilmiş, bu ara karar ve inceleme gün ve saati davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalı taraf ticari defter ve belgelerini sunmaktan imtina etmiştir.
Dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlüdürler. Davacı taraf, tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın usulüne uygun tuttuğu kendi defter kayıtlarının o taraf lehine delil olarak kabul edilebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir(Aynı yönde Yargıtay 15.HD.’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı). Aksinin kabulü, kötüniyetin korunması anlamına geleceğinden kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, burada bir tarafın usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterlerini ibraz etmesi ancak diğer tarafın ibrazdan kaçınması durumunda, ibraz eden lehine adi bir karine öngörüldüğünü söylemek yanlış olmaz. Davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmeyip anılan adi karinenin aksini ispat edemediğinden, davacı tarafın HMK’nun 222/2.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının yasanın açık hükmü uyarınca davacı taraf lehine delil olarak kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafın defter ibrazından kaçınması göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, davalı tarafça her ne kadar davacıya olan borcun çeklerle ödendiği iddia edilmiş ise de ödeme yapıldığı ileri sürülen çeklerin zaten davacı ticari defterlerine işlenmiş olup taraflar arasındaki dava konusu faturalardan önceki ticari ilişkiye ait ödemeler olduğu ve alacak bakiyesinden düşüldüğü, bu nedenlerle davalının borca itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın asıl alacak yönünden kabulüne, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne, davalının takipten önce temerrüde düşürülmemesi nedeni ile davanın işlemiş faiz talebin yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
Davalının Saray İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin takipte talep edilen toplam 10.000,24 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin (İşlemiş faiz talebinin) REDDİNE
10.000,24 TL asıl alacağa takipten itibaren avans faizi uygulanmasına,
Alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile 10.000,24 TL asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 683,12.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 153,01.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 63,35.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40.-TL başvurma harcı ve 153,01.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 747,45.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 589,99 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin kabul/red oranına göre 1041,93 TL’lik kısmının davalıdan, geriye kalan kısmının davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
20/12/2021
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır