Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/385 Esas
KARAR NO : 2022/478
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2020/469 ESAS SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2020/699 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan), davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; dava konusu senetlerin davacıdan korkutma sonucunda iradesi dışında tefecilik suçu sonucu alınmış olup bedelsiz olduğunu, davacının yakın zamanda ülkemizdeki kur dalgalanmalarından etkilendiği ve ekonomik sıkıntıya girdiğini, davalı …’nın davacının ekonomik sıkıntı yaşadığını bildiği için dolar kuru üzerinden borç verebileceğini söylemesi üzerine davalıdan 120.000 dolar borç para aldığını, davalının daha sonra vadesinden önce davacıdan defaten ödeme isteyince davacının yaşadığı ekonomik sıkıntıdan dolayı borcu bir anda ödeyemeyeceğini, kendisine biraz zaman tanımasını istediğini, davalının bunun üzerine davacıya ait kafeye ortak olmak istediğini davacının davalının bu talebini reddetmesi üzerine verdiği borcun çok üstünde miktarlarda alacak talep ettiğini, davalının bu haksız alacaklar için davacıya baskı kurmaya başladığını, bu kapsamda işyerine gelerek davacının bulunduğu odanın kapısını davacı üzerine kilitleyerek davacıya yönelik hakaret, tehdit ve baskılarda bulunduğunu, davacının en son işyerinin basılması ve tecavüzle tehdit edilmesi devamında aile bireylerine yönelik tehditlerden dolayı davalı …’ün dayatmaları sonucu aldığının yaklaşık iki katı kadar bir seferde 13 adet toplamda 170.000 dolarlık bonolar vermek zorunda kaldığını, davacının davalı …’e 120.000 dolar borcu olduğunu ve bu borcu ödediğini, 120 bin dolara karşılık alınan 200 bin doların kanunlarımızda düzenlenen tefecilik suçundan başka bir şey olmadığını, tefecilik suçu sonucu elde bulundurulan bonoların kişiyi hak sahibi yapamayacağından dava sonuna kadar suç konusu bonoların karşılığının ödenmemesinin gerektiğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olup dosyaya sunulan deliller ve savcılık dosyasının yaklaşık ispatı ortaya koyduğunu… belirterekdavalı hakkında yapılan icra takiplerinden dolayı bonoların karşılığı olarak depo edilen paranın davacı sonuna kadar davalılara ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE;
Söz konusu iş bu dava da dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını, iş bu sebeple davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı … müvekkilinin borcuna karşılık 170.000 USD karşılığı olmak üzere 05.11.2019 tarihli 14.000-USD, 05.12.2019 tarihli 14.000-USD, 05.01.2020 tarihli 14.000-USD, 05.02.2020 tarihli 14.000-USD, 05.03.2020 tarihli 14.000-USD, 05.04.2020 tarihli 14.000-USD, 05.05.2020 tarihli 14.000-USD, 05.06.2020 tarihli 14.000-USD, 05.07.2020 tarihli 14.000-USD, 05.08.2020 tarihli 4.000-USD, 05.09.2020 tarihli 4.000-USD, 05.10.2020 tarihli 6.000-USD , 05.11.2020 tarihli 30.000-USD senetleri 31.10.2019 tarihinde düzenlemiş ve tarafların ortak tanıdıkları ……. ve ……. tarafından bu senetler müvekkiline teslim edildiğini, senetlerin davacı tarafından imzalandığı hususunda tartışma bulunmadığını, davacı bu senetleri kendisinin imzaladığını kabul ettiğini, davacı bu senetlerden 05.11.2019 tarihli 14.000-USD, 05.11.2019 tarihli 14.000-USD, 05.12.2019 tarihli 14.000-USD, 05.01.2020 tarihli 14.000-USD, 05.02.2020 tarihli 14.000-USD ve 05.03.2020 tarihli 14.000-USD senetleri herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödediğini, Ocak ,Şubat ve Mart ayına ait senetler banka yoluyla müvekkilin hesabına ödenerek senetler davacı tarafından iade alındığını, davacının bu tarihe kadar ne senet içeriğine ne de borca herhangi bir itirazı olmadığını, müvekkili 05.04.2020 tarihli 14.000-USD, 05.05.2020 tarihli 14.000-USD bedelli senetlere ilişkin tahsili amacıyla …… Bankası ……. şubesine verilmiş ilgili bankaca davacıya öncelikle Noter kanalıyla protesto gönderilmiş ancak senetlerin ödenmediğini, senetlere ilişkin herhangi bir menfi tespit davası da açılmadığını, bu protestolar sonrası ödeme gerçekleşmeyince müvekkilce İstanbul ……. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasından takibe geçilmiş ,icra takip dosyasına ilişkin borca herhangi bir itiraz yapılmaksızın dosya borcunun ödendiğini, davacının senetlerin düzenlemesindeki iradesinin sakatlandığı yönünde bir itirazı olmuş olsa idi, savcılık şikayeti sonrası yapılan icra takip dosyası yönünden de itiraz ve huzurdaki davanın konusu yapılması gerektiğini, davacı düzenlenen bir kısım senetleri ihtirazı kayıtsız öderken ve bu senetlere ilikin herhangi bir irade sakatlanması durumu ileri sürmez iken sonraki senetler yönünden iradesinin sakatlandığını ileri sürmesi hukuken mümkün olmadığını, irade sakatlanması durumu bölünebilen bir itiraz şeklinde ileri sürülemeyeceğini, davacı açıkça kötüniyetle borcu ödemekten kaçınma gayesi ile hareket ettiğini, öncelikle dava şartı olan arabuluculuk başvurusu yerine getirilmediğinden davanın usulden reddini, tedbire itiraz eder ve tedbir kararının kaldırılmasına karar varilmesini, takiben haksız ve mesnetsiz davanın reddini, haksız ve kötüniyetli dava açan davacı tarafın % 20 den az olmamak üzere tazminat ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap …. Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, senedin yetkili ve meşru hamili olduğunu, davalının senedin iktisabında kötü niyeti veya ağır kusuru olmadığını, davacı … ile … arasında devam eden dava ve şahsi defilerden haberdar olmak gibi bir yükümlüğünün bulunmadığını tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ,…. Esas, …..Karar sayılı dosyasında;
Davacı vekili dilekçesinde ÖZETLE; Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esas sayılı dosyası ile davalılardan … yönünden 31/10/2019 düzenleme 05/08/2020 ödeme tarihli 4.000,00 USD bedelli, 31/10/2019 düzenleme, 05/09/2020 ödeme tarihli, 4.000,00 USD bedelli, 31/10/2019 düzenlenme tarihli, 05/10/2020 ödeme tarihli, 6.000,00 USD bedelli ve 31/10/2019 düzenleme tarihli, 05/01/2020 ödeme tarihli, 30.000,00 USD bedelli senetler yönünden İ.İ.K 77/2 madde gereğince taraflar arasında sınırlı olmak koşulu ile ihtiyati tedbir kararı alındığını, davalılardan … ihtiyati tedbir kararını öğrendikten sonra ihtiyati tedbir kararını hukuka aykırı yollarla aşmak amacıyla bankada ki senetlerini diğer davalılara ciro etmiş, diğer davalılar ise kötü niyetli kullanılan bedelsiz ve hakkında tedbir kararı bulunan senetleri takibe konu ettiğini beyanla işbu dava dosyasını Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Esas, …… Karar sayılı dosyasında;
Davacı vekili dilekçesinde ÖZETLE; Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin davalılardan …’dan toplamda 120.000 Dolar borç aldığını, borcunu taksitler halinde ödemekteyken, …’nın baskı ve tehditleri nedeniyle yaklaşık 200.000 Dolar değerinde senet imzalamak zorunda kaldığını, anılan husus nedeniyle davalı hakkında tefecilik suçundan dolayı suç duyurusunda bulunduklarını, davalının senetlerin bir kısmını takibe konu ettiğini, senetlerin zorla alındığından ötürü Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtıklarını, bu dava dosyasında teminat karşılığı henüz takibe konulmamış olan senetler yönünden takibe konu edilmelerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması yönünde 05/07/2020 tarihinde karar verildiği, davalının tedbir kararını öğrenmesine müteakip senetleri başka şahıslara ciro ettiğini, şahısların müvekkili hakkında icraya giriştiklerini, bunun üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ….. Soruşturma sayılı dosyası ile haklarında şikayette bulunulduğunu, davalının bu kez elindeki senetleri diğer davalı …’a ciro etmek suretiyle verdiğini ve …’ın müvekkili aleyhinde icra takipleri başlattığını beyan ile öncelikle dava konusu senetler hakkında teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini, dava dosyasının Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davalı … hakkında % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, nihayetinde davalarının kabulü ile davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE; davacının senetleri imzaladığını kabul ettiğini, senetlerin müvekkilinin kızının senet lehdarı ile arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında alındığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, davacının alacağın tahsilini sürümcemede bırakmak için ihtiyati tedbir kararı almak ve mahkemeyi yanıltmak istediğini, müvekkili ile lehtar arasında yada borçlu arasında organik bir bağ ya da hısımlık bulunmadığını, davalar bağlantılı olmadığının birleştirme talebinin, tedbir talebinin ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE; müvekkilinin takip dosyalarında alacaklı ya da borçlu sıfatı taşımadığını, öncelikle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının bir kısım senetleri itirazı kayıt olmaksızın ödediğini, bundan sonra senetlerin zorla kendinden alındığının iddia ettiğini, soruşturma kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, Bakırköy…… Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararının da istinaf incelemesi sonucunda kaldırıldığını, davacının senetleri kendisinin imzaladığını ve ortak tanıdıkları vasıtası ile müvekkiline teslim ettiğini beyan ile davanın ve tedbir talebinin reddi gerektiğini savunmuş, davacı aleyhinde % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas ve İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyalarında takibe konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
DELİLLER:
Fethiye……. Noterliği yazı cevabı, Bakırköy….. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dava dosyası, ……. Bankası yazı yazı cevabı, Bakırköy ….. İcra Dairesi …. Esas sayılı dosyası, İstanbul ….. ATM ….. Esas sayılı dosyası, ….. yazı cevabı, BAM ….. Esas, ……. Karar sayılı ilamı, Bakırköy CBS’nin ……. dosyası, Bakırköy ……. İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyası, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davalar, icra takibine konu yapılan bonoların korkutulmaya dayalı olarak alındığı iddiasıyla menfi tespit istemine ilişkindir.
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur.Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17/03/2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07/12/2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin hukuksal niteliğini de irdelemekte yarar vardır. Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir ‘gayeye’ ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen asıl borçlu durumundadır.
Bonoda bulunması zorunlu olan şekil şartları 6102 sayılı TTK’nun 776.maddesinde sayılmıştır. Bu unsurların yanı sıra, yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 11.Bası, s.237 vd.) Seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Mal kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia, alacaklıda borçluya mal vermediğini kabul ederse borçlunun iddiası sabit olmuştur. Lehdarın bedelin para olarak verildiği iddiası ise, ispatı kendisine düşen bir husustur (Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.bası, Ankara,1997,s 1007 vd)
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu, borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve …. E., …. K. sayılı ilamında da benimsenmiştir. Bono, bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olduğundan, ispat yükü kural olarak senedin bedelsiz olduğunu ileri süren borçlu tarafa aittir.
Açıklanan ispat koşulları uyarınca, somut olayda davaya konu bonoların elinden zorla alındığını iddia eden davacı borçlu bu iddiasını ispat ile yükümlüdür.
Somut olayda asıl birleşen davalara konu temel uyuşmazlık, takibe konu bonoların davacı gerçek kişiden boş ve imzalı olarak davalı tarafından zorla alınıp alınmadığı, davacının davalıya borcunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına tarafların bildirmiş olduğu tanıkların beyanlarına başvurulmuş, ceza soruşturma ve kovuşturma evrakları celp edilmiştir.
Davacı yanca, dava konusu senetler ile ilgili olarak davalı hakkında senedin hukuka aykırı şekilde Mağdurun Bir Senedi Vermeğe Mecbur Edilmesi Suretiyle Yağma, Şantaj alındığı iddiası ile suç duyurusunda bulunulduğu ve Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın …. soruşturma numaralı dosyasında, incelenen soruşturma kapsamında müştekinin iddia ettiği şantaj suçunun ve zorla senet imzalatma şeklindeki suçun unsrularının oluşmadığı, dosyaya konulan bilirkişi raporunda şüphelinin telefonundaki görüntü ve ses kayıtlarının incelenmesinde herhangi bir şantaj unsurunun oluşmadığının, müşteki tarafından şüpheliye verilen senetlerin üzerindeki müşteki imzasının müştekiye ait olduğu ve müştekinin de imzaya itirazının bulunmadığı, senette ismi bulunan tanıkların beyanları ile de bu hususun doğrulandığı, bu nedenle şüpheli hakkında iddia edilen zorla senet imzalatma ve şantaj suçları nedeniyle kamu adına takip yapmak için müştekinin soyut iddiasından başka yeterli somut delil elde edilemediğinden, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafından bu karara Bakırköy …..Sulh Ceza Mahkemesinin ….. D.İş sayılı dosyası ile itiraz edilmiş bu itiraz da reddedilerek kararın kesinleştiği görülmüştür.
Bakırköy ….. Asliye Ceza Mahkemesinin ….. Esas …… Karar sayılı dosyasının celp edildiği ve taraflar arasında tanzim edilen protokol süreçlerinde yaşanan olaylar dolayısıyla davalının tehdit ve hakaret suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği ve Hürriyeti Tahdit Suçundan ise suç duyurusunda bulunulduğu, bu kararın henüz kesinleşmediği ve suç duyurusuna ilişkin olarak Bakırköy CBS’nin ….. soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturmanın devam ettiği anlaşılmıştır.
Dinlenen tanık beyanları uyarınca davacı …’in borcuna karşılık 170.000 USD karşılığı olmak üzere 05.11.2019 tarihli 14.000-USD, , 05.12.2019 tarihli 14.000-USD, 05.01.2020 tarihli 14.000-USD, 05.02.2020 tarihli 14.000-USD, 05.03.2020 tarihli 14.000-USD , 05.04.2020 tarihli 14.000-USD, 05.05.2020 tarihli 14.000-USD, 05.06.2020 tarihli 14.000-USD, 05.07.2020 tarihli 14.000-USD, 05.08.2020 tarihli 4.000-USD , 05.09.2020 tarihli 4.000-USD, 05.10.2020 tarihli 6.000-USD 05.11.2020 tarihli 30.000-USD senetleri 31.10.2019 tarihinde düzenlemiş, düzenlerken davalı yanında bulunmamış ve davacı tarafından tarafların ortak tanıdıklarına teslim edilerek davalıya verilmiştir. Davacının bu senetlerden 05.11.2019 tarihli 14.000-USD, 05.11.2019 tarihli 14.000-USD, 05.12.2019 tarihli 14.000-USD, 05.01.2020 tarihli 14.000-USD, 05.02.2020 tarihli 14.000-USD ve 05.03.2020 tarihli 14.000-USD senetleri herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın vadesinde ödediği tarafların kabulündedir.
Taraf beyanları, ceza soruşturma ve kovuşturmasındaki tespitler ve dinlenen tanık beyanları uyarınca; davalı … tarafından, davacı …’e Muğla’nın Fethiye ilçesindeki kafenin işletilmesi için toplamda 120.000,00 dolar verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı taraf bu miktarın borç olarak verildiğini iddia etmekteyse de davalı taraf bu miktarı söz konusu kafenin beraber işletilmesi için verildiğini ve elde edilen gelir dolayısıyla verilenden fazla talebinin olduğunu savunmuş ve dinlenen tanık beyanları bu hususta davalıyı doğrulamıştır. Taraflar arasındaki sorunların da davacıya verilen bedelin iadesine ilişkin anlaşma sürecinde yaşandığı, davacı taraf söz konusu anlaşmanın ve senetlerin davalının korkutmasıyla düzenlendiğini iddia etmiş ise de; takipsizlik ile sonuçlanan soruşturma evrakı ve ceza mahkemesi dosyası uyarınca alacak verecek hesabı dolayısıyla taraflar arasında suç oluşturan sorunlar yaşandığı ancak söz konusu senetlerin şantaj ile imzalandığı hususunda davalı eyleminin tespit edilemediği, nitekim senet yağmasına ilişkin olarak davalı lehine verilen takipsizlik kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bakırköy …… Asliye Ceza Mahkemesinin …… Esas …… Karar sayılı dosyası ve Bakırköy CBS’nin ….. soruşturma sayılı dosyası içerik itibariyle senetlerin düzenlenmesine sebep teşkil etmediğinden sonuçlarının beklenmesinde yarar görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleşen davaların ve icra takiplerinin konusu teşkil eden bonoların davalının korkutmasıyla tanzim edildiği ve cirantalar tarafından kötüniyetli olarak bonoların iktisap edildiği hususları davacı tarafından ispatlanamadığından asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A- Asıl Davanın ispatlanamaması nedeniyle REDDİNE,
1-İİK 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine icra takibine konu asıl alacağın %20’sine denk gelen 19.180,00 TL tazminatın hesaplanarak davalı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 5.436,29TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 5.355,60-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar … ile … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 41.750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’a verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
B- Birleşen Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sayılı dava dosyasının ispatlanamaması nedeniyle REDDİNE,
7-İİK 72/4 maddesi uyarınca davalı lehine icra takibine konu asıl alacağın %20’sine denk gelen 19.180,00 TL tazminatın hesaplanarak davalı tarafa verilmesine,
8-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 1.969,06TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 1.888,36-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Davalılar … ile … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.903,61 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’a verilmesine,
12-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
C- Birleşen İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dava dosyasının ispatlanamaması nedeniyle REDDİNE,
13- Davacı lehine ihtiyati tedbir kararı tesis edilmediğinden tazminat talebinin reddine,
14-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 5.977,13TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 5.896,43TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
16-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
17-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
18-Davalılar … ile … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 32.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’a verilmesine,
19-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/05/2022
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır