Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/38 E. 2020/349 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/38 Esas
KARAR NO : 2020/349

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 03/07/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu aleyhine 25/11/2010 tanzim ve 25/12/2010 vade tarihli 3.000,00 TL meblağlı bono, 25/11/2010 tanzim ve 25/01/2011 vade tarihli 3.000,00 TL meblağlı bono, 25/11/2010 tanzim ve 25/02/2011 vade tarihli 3.000,00 TL meblağlı bono, 25/11/2010 tanzim ve 25/03/2011 vade tarihli 3.000,00 TL meblağlı bono ile masraf alacağı ve faiz alacağına ilişkin icra takibi başlattıklarını, borçlunun takibe itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu, davacı tarafından davalı borçluya dava konusu bonoların nakden verildiğini, 4 adet senedin davacının alacağına karşılık verildiğini, davacı tarafından davalıya elden para verildiğini, davalı tarafından da bu paraya karşılık davacıya 4 adet 3.000 TL lik senet verildiğini, bu senetlerden 25/12/2010 tarihli senede ilişkin davalının yakını olan …… tarafından …… Bank hesabından “25/12/2010 senet için elden” açıklaması ile 17/01/2011 tarihinde 900 TL, 20/01/2011 tarihinde 1.000 TL olmak üzere 1.900 TL ödeme yapıldığını, her ne kadar icra takibinde 25/12/2010 vade tarihli 3.000 TL meblağlı senet bedeli istenilmiş ise de bu senedin 1.900 TL’sinin ödenmiş olduğu için 16.091,26 TL üzerinden icra takibine itirazın iptalini takibin bu meblağ üzerinden devamına karar verilmesini talep ettiklerini, davalı borçlunun icra takibine itiraz etmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira Yargıtay içtihatları doğrultusunda imzası inkar edilmeyen ve zamanaşımına uğrayan bononun yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, davalının bonolardaki imzalara bir itirazının olmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin 16.091,26 TL üzerinden devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.

CEVAP: Davalı tarafça süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamış, ancak cevap süresinden sonra 25/04/2018 uyap gönderme tarihli delil dilekçesi sunulduğu görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, zamanaşımına uğramış bulunan her biri 3.000,00 TL meblağlı 4 adet bono ve işlemiş faizler ile protesto masrafının davalıdan tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Küçükçekmece …… Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/11/2019 tarih ve …… Esas …… Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Her ne kadar dava konusu bonoların kambiyo vasfını yitirmiş iseler de kambiyo vasfının devam edip etmediği hususunda TTK’nun kıymetli evraka ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden davanın mutlak ticari davalardan olduğu ve bu nedenle mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının dosyamız davacısı, borçlusunun dosyamız davalısı olduğu, davacının genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi ile 3.000’er TL’lik 4 adet bono ile 1.723,56 TL, 1.700,63 TL, 1.677,70 TL, 1.656,99 TL, 114,38 TL işlemiş faiz ile ayrıca 210,00 TL protesto masrafı talep ettiği, davalı borçlunun süresinde itirazı neticesinde icra takibinin durdurulduğu, davacının 25/12/2010 vade tarihli 3.000 TL’lik senedin 1.900,00 TL lik kısmının ödendiğinden bahisle bu meblağı düşerek bakiye 16.091,26 TL üzerinden itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
İcra takibine konu olan alacağa dayanak 4 adet 3.000’er TL’lik bonoların 3 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçmesi nedeni ile kambiyo vasıflarının ortadan kalktığı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Dolayısıyla, öncelikli olarak zamanaşımına uğrayıp kambiyo vasfı ortadan kalkmış bulunan bonoların niteliği ile ispat yükü ve ispat şekli üzerinde durulması gerekmektedir. Davalı tarafın söz konusu bonolardaki imzalara bir itirazı bulunmamaktadır. Zamanaşımına uğramış ve imzası inkar edilmeyen bono yazılı delil başlangıcı teşkil ettiğinden ve davaya konu bonolarda da davacı lehtar, davalı keşideci olduğundan taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin varlığı tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir niteliktedir. Davacı tarafça tanık deliline da dayanılmış ve görevsiz mahkeme tarafından davacı tanıklarının yeminli beyanları alınmıştır. Tanıkların genel olarak beyanlarında, davalının davacıdan borç istediğini ve davacının davalıya borç para verdiğini ve senet aldığını gördüklerini beyan ettikleri görülmüştür. Dava konusu bonolarda nakden kaydının bulunması bu hususu doğrulamaktadır. Her ne kadar tanıklar davacının davalıya ne kadar para verdiğini tam görmediklerini beyan etmiş iseler de davacı ile davalı arasında para alışverişi tanık anlatımları ile sabit olup davalı taraf da söz konusu bonolardaki imzaları inkar etmediğine göre bono meblağlarına konu paraların davacı tarafça davalıya teslim edildiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı vekili tarafından her ne kadar tanıkların yeniden dinlenilmesi talep edilmiş ise de usulün temel ilkelerinden olan usul ekonomisi ilkesi uyarınca tanıkların yeniden dinlenilmeleri gerekmediğinden, görevsiz de olsa mahkeme huzurundaki yeminli ifadeleri geçerli olacağından ve HMK’nda görevsiz mahkeme tarafından yapılan işlemlerin tamamen tekrarı ve dinlenilen tanıkların yeniden dinlenilmesine ilişkin bir usul hükmü de bulunmadığından bu yöndeki talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça davaya süresinde cevap verilmemiş ancak davlı vekili 25/04/2018 uyap gönderme tarihli delil dilekçesi ekinde bir kısım banka dekontlarını sunmuştur. Ancak gerek davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi sunmamış bulunması nedeni delil dilekçesinin savunmanın genişletilmesi niteliğinde bulunması, gerekse dekontlar incelendiğinde gönderen kısımlarında davalının isminin bulunmaması (göndericinin …… Altyapı İnşaat olarak geçmesi) nazara alındığında ve davacı tarafça bu ödemelerin davalı tarafından yapılan ödemeler olduğunun kabul edilmemiş olması karşısında ödeme yönündeki bu savunmaya itibar edilmemiştir. Öte yandan davalı taraf bu şekilde ödeme savunmasında bulunarak dava konusu bonoların verilmesine ilişkin temel ilişkiyi de zımni olarak kabul etmiş bulunmaktadır.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; davalı tarafça davacıya toplam 12.000,00 TL para karşılığında 3.000’er TL lik 4 adet bono verildiği, davalının bonolardaki imzaları inkar etmediği, bonolar için 3 yıllık zamanaşımının dolduğu ve taraflar arasında temel ilişki bulunması nedeniyle bonoların yazılı delil başlangıcı haline geldiği, yazılı delil başlangıcının bulunması nedeni ile 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içeresinde takip başlatılmış olması nedeni ile (ki davalı tarafça zamanaşımı defi ileri sürülmediği) alacağın tanıkla ispatlanabileceği, davacı tanıklarının alınan beyanlarının davacının alacağı bulunduğu yönündeki iddiasını desteklediği, böylelikle davacının davalıdan 12.000,00 TL alacağı bulunduğu, ancak davacının 25/12/2010 vade senedin 1.900,00 TL’lik kısmının ödendiği kabul etmiş olması nedeni ile 12.000,00 TL alacaktan 1.900,00 TL’nin mahsubu neticesinde davacının davalıdan olan alacağının 10.100,00 TL olduğu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 25/12/2019 tarihli ve 2019/1 E, 2019/8 K sayılı kararı uyarınca zamanaşımına uğrayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfını kaybederek delil başlangıcına dönüşen bonodaki vade tarihinin temel ilişkiye dayanılarak yapılan bir takip veya açılan bir davada temerrüde esas alınamayacağından temerrüt tarihinin takip tarihi olduğu ve bu nedenle davacının işlemiş faizlere ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, keza dava konusu bononun kambiyo vasfını yitirmiş olması nedeniyle talep olunan protesto masrafı yönünden de davanın reddinin gerektiği kanaatine varılarak davanın 10.100,00 TL asıl alacak yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının itirazında kabul edilen meblağ yönünden haksız çıkması ve alacağın likit para alacağı olması nedeni ile kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
Davalının Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 10.100,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
Kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Davalı itirazında haksız çıktığından ve alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile asıl alacağın %20 si üzerinden hesaplanan 2.020,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 689,93 TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 31,40.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 658,53-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40.-TL başvurma harcı ve 31,40.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 199,50.TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 125,22.TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı ve varsa davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/06/2020
03/07/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı