Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/239 E. 2020/411 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/239 Esas
KARAR NO : 2020/411

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/07/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 29/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;
Davalının müvekkillerine cari hesaptan kaynaklı olarak borcu olduğunu, davalının borcunu ödemediğini açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.

Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı İzomer Kimya tarafından borçlu …. Kimyaya yönelik 30.937,65 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturalı mal satışı nedeni ile itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davalarında takibin yetkili icra dairesinde başlatılmış olması özel dava şartıdır. Bu konuda davalı/borçlunun borca itiraz dilekçesinde icra dairesinin de yetkisine itiraz ettiği görülmekle öncelikli olarak bu hususun tartışılması gerekmiştir. İcra takibinde talep edilen ve davamızın konusunu oluşturan alacak sözleşmeye dayalı para alacağı olup, para alacaklarının ifa yeri 6098 sayılı TBK’nun 89.maddesi uyarınca alacaklının yerleşim yeridir. Bir başka deyişle para borçları götürülecek borçlardandır. İİK’nun 50 ve HMK’nun 10.maddeleri uyarınca sözleşmenin yerine getirileceği yer icra dairesinin de yetkili bulunduğunun açık olması karşısında davacı alacaklının kendi yerleşim yerinde takip yapması usul ve yasaya uygun olup, davalı/borçlunun icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraza itibar edilmeyerek bu konudaki özel dava şartının mevcut bulunduğu mahkememizce saptanarak yargılamaya devam edilmiştir.

Davalının icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi incelendiğinde; davacı (alacaklı) taraf ile borcun ödeme vadeli ve ödeme tarihi ile ilgili hiçbir sözleşme yapılmadığı, açık hesap olarak çalışıldığı, borçlarının davacının (alacaklının) da belirttiği gibi 30.937,65 TL’lik açık cari alacakları olduğunu ve imkanları ölçüsünde ödeneceğini belirterek borca itiraz ettiği, yine davalı şirket yetkilisinin ön inceleme duruşmasında imzası ile tevsik ettiği beyanında icra takibinde istenilen 30.937,65 TL’lik malları teslim aldıklarını, davacı tarafa bu meblağda borçlarının bulunduğunu kabul ettiklerini, ancak borcun vadesinin henüz gelmediğini, hesabın açık hesap olduğunu ve davacı ile aralarında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığını, itirazının sadece alacağının vadesinin gelmediğine ilişkin olduğunu beyan ettiği görülmektedir.
İkrar, bir tarafın, diğer tarafın ileri sürdüğü bir vakıanın tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunu kabul etmesidir. HMK’nun 188. maddesinde “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez. Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerlidir ve kesin delil teşkil eder. ( HGK 13.5.1992 gün, 1992/14-249/ Esas, 1992/ 323 karar). İkrar eden, kural olarak ikrarından dönemez; başka bir deyişle ikrarıyla bağlıdır. Ancak, ikrar eden ikrarının maddi bir hatadan kaynaklandığını ispat ederek ikrarından dönebilir ( H.M.K.nun 188/2 Md. ). Maddi hata halinde, ikrar eden bundan dönebilmek için, ikrar edilen vakıanın gerçeğe uygun olmadığını ve ikrarın maddi bir hata sonucu yapıldığını ispat etmek zorundadır. Taraf gerçeğe uygun olmayan bir vakıayı bilerek ikrar etmiş ise, bu durumda da ikrarından dönemez.
Davalı şirket yetkilinin gerek icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi ve gerekse mahkememiz huzurunda duruşma tutanağına geçirilen beyanında açıkça malların teslim edildiğini ve borcu ikrar ettiği görülmekle buna ilişkin olarak davacı tarafça talep edilen alacak çekişmeli olmaktan çıkmış olup ispatı gerekmemektedir.
Dolayısıyla taraflar arasında çekişmeli olarak kalmış olan husus, alacağın vadesinin gelip gelmediği, muaccel olup olmadığı hususundadır. Davalı şirket yetkilisi tarafından da kabul edildiği üzere taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı, dolayısıyla vadenin sözleşme ile belirlenmediği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yazılı olmayan satış sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır. TBK’nun satış sözleşmelerini düzenleyen 207/2.maddesi “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler” hükmünü amirdir. Bu hüküm karşısında davalı tarafın alacağın vadesinin gelmediği yönündeki savunmasına itibar edilmesi mümkün bulunmadığından alacağın vadesinin malların teslim edilmesi ile birlikte geldiği kanaatine varılarak davanın kabulüne, borçlunun itirazında haksız çıkması ve alacağın likit olması nedeni ile icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
Davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile TAKİBİN AYNEN DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin davalının itirazında haksız çıkması ve alacağın likit olması nedeni ile KABULÜ ile asıl alacağın %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.113,35.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 373,65.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 154,69.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.585,01.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40.-TL başvurma harcı ve 373,65.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 24,50.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.640,65.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı şirket temsilcisinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/07/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır