Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/958 E. 2021/200 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/958 Esas
KARAR NO : 2021/200

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 05/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; ……… San ve Tic. A.Ş. nin ………. sokak no:………. Gaziemir İzmir ve diğer adreslerindeki makinelerinin 31/12/2016 tarih ve ……… poliçe numaralı “makine kırılması sigorta poliçesi” ile teminat altına alınmış olduğunu sigortalıya ait ……… marka ofset makinesinin ………. kanatları olarak tabir edilen kısmında süregelen arızalar sebebiyle istenilen verimin alınamadığını ve sürekli servis hizmeti alındığını sigortalı tarafından müvekkiline yapılan başvuru üzerine 25/05/2017 tarihinde görevlendirilen sigorta eksperi tarafından yapılan incelemelerde söz konusu hasarın makinenin yatak rulmanlarındaki arızadan kaynaklanığının tespit edildiği yatak rulmanlarının 20-30 yıllık ömrü olması gerektiğini, bu arızanın makine alındıktan yıl sonra ortaya çıkmış olduğu ve makineni gizli ayıbı olduğunun anlaşıldığı, izah olunan bu nedenlerle Bakırköy ……… İcra müdürlüğü ………. esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 1.714,00Euro kaldırılmasına karar verilmesine ve takibin devamına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak müvekkili şirketin sözleşme konusu makineyi 23/07/2014 tarihinde dava harici ……… A.Ş. Teslim etmiş olduğunu, dava harici ……… A.Ş. nin makineyi sorunsuz bir şekilde kullanmış teslimden yaklaşık olarak 3 yıl geçtikten sonra 03/04/2017 tarihinde makinede arıza meydana gelmiş olduğunu ve müvekkili teknik elemanlarınca arızanın giderilmiş olduğunu, arızanın giderilmesini takiben davacının Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü ……… esas sayılı dosyası ile müvekkiline ödeme emri göndermiş olduğunu ve bu ödeme emrine itiraz edildiğini dava konusu makine ofset baskı makinesi olup 24 saat kesintisiz çalıştırılan bir makine olduğunu bu sebeple arıza yapmaya elverişli olup makineye ilişkin sınırsız garanti verilmesinin söz konusu olmayacağını ve garanti süresinin 24 ay ile sınırlandırılmış olduğunu, nitekim davacı şirketin delil olarak dayandığı ekspertiz raporunda arızanın garanti süresi geçtikten sonra meydana geldiğinin belirtilmiş olduğunu, izah edilen nedenlerle davanın usulden reddine, dava konusu makinede meydana gelen arızanın ayıp ihbar süreleri geçtikten ve garanti süresi bittikten sonra meydana gelmesinden dolayı davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakırköy ……… İcra müdürlüğünün …….. esas sayılı dosyanını incelenmesinde; alacaklının ……… Sigorta A.Ş. Borçlunun ……… Grafik Ticaret Servis Ltd Şti. Olduğu, takibe konu alacağın 10.628,51TL olduğu, ödeme emrinin borçluya 13/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun takibe itiraz ederek durdurduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sigortalı makinedeki arızanın sigortalıya ödenen miktarın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının dava dilekçesinde özete; sigortalısına ait ………. marka ofset makinesinin “………. ” olarak tabir edilen kısmında süregelen arızalar sebebiyle istenen verimin alınamadığını ve sürekli servis hizmetinin alındığını, arızanın sürmesi nedeniyle sigortalının, davalı ……… başvurarak arızanın giderilmesini talep ettiğini, davalı tarafın sorumluluğu kabul etmediğini, sigortalı tarafından davacıya yapılan başvuru üzerine eksper görevlendirildiğini, davaya konu makine ömürlerinin 20-30 yıl arasında olduğunu, ayıbın makine alındıktan 2 yıl sonra ortaya çıktığını, makinenin gizli ayıplı olduğunu, sigortalıya ödenen bedelin tahsili için icra takibi başlattıklarını itirazın iptali talep edildmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesinden özetle; davalı ile dava dışı sigortalı arasında 06/05/2014 tarihinde makine ve ekip satımına ilişkin satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşeme uygun olarak makinenin 03/07/2014 tarihinde dava dışı sigortalıya teslim edildiğini, makine tesliminden yaklaşık 3 yıl geçtikten sonra 03/04/2017 tarihinde arıza meydana geldiğini, arızanın davalı şirketin teknik elemanlarınca giderildiğini, arızanın giderilmesinden sonra davacı tarafın icra takibi başlattığını, davacının aktif husumeti olmadığını, yetki itirazında bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın itiraz tarihinden bir yıl sonra açıldığını, herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin teslim alınan mallarda üretim hatalarından dolayı davalı şirketin sorumlu olmayacağını, teslim alınan mallarda sonradan ortaya çıkan ayıplardan ayıp ihbar süresinde yapılmamışsa sorumlu olmadıklarını, dava konuau makinein garanti süresinin dolduğunu, davaya konu makinenin yıllar boyunca sorunsuz çalışacağına ilişkin taahhüdünün olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın, davacının sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalısına yapmış olduğu ödeme nedeniyle Bakırköy ……. İcra Dairesinin ……. sayılı dosyasındaki ilamsız takibi nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarı, davalının dava dışı sigortalıya verdiği ürünlerde ayıp olup olmadığı ayıp var ise bunun niteliği, garanti süresinin dolup dolmadığı, davalının zamanaşımı itirazı, aktif husumet itirazlarına ilişkin olduğu,
Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirmesi sonucunda;
Tarafların tacir olduğu, davaya konu uyuşmazlıkta ticaret kanunu hükümlerinin uygulanacağı,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıbın; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabileceği, bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumlu olduğu, ayıbın, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabileceği, borçlar kanununda tanımını bulan ayıba karşı tekeffülün, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu tutulması olduğu (TANDOĞAN, Haluk: Özel Borç İlişkileri, c. 1/1, Ankara 1988, sh 163; YAVUZ, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2007, 7. Baskı, sh 97). diğer bir anlatımla ayıbın, satılanın normal niteliklerinden ayrılması olduğu, ayıba karşı tekeffül borcunun, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısı olduğu, aynı zamanda satıcının bu borcunun kanuni bir borç mahiyetinde olduğu (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 91- 92).
TTK. 23. Maddesinde Ticari satış ve mal değişiminin düzenlendiği, birinci fıkrada, bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla tacirler arasındaki satış ve mal değişimine TBK’nın satış sözleşmesi ile mal değişimine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, c) bendinde malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının 2 gün içinde durumu satıcıya bildireceği, açıkça belli değilse 8 gün içinde incelemek veya inceletmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda TBK’nın 223. Maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı belirtildiği, TBK’nın 231. Maddesinde satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı, alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak 2 yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkının, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmayacağı, satıcının satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, 2 yıllık zaman aşımı süresinden yararlanamayacağı hükmünün düzenlendiği,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesine göre; satıcının, satılanın ayıbını alıcıdan hile ile gizlemiş ise satımda tekeffül hükmünü kaldıran veya sınırlayan her şartın batıl olduğu, satıcının, tekeffül ödevini kaldırırsa kendisi ve karşı akit için gizli kalmış olan ayıplardan sorumlu olmak istemediğini belirttiği, bu nedenle böyle bir açıklamanın bağlayıcı olabilmesinin, satıcının kendisince bilinen ayıpların alıcıdan saklı kaldığını ve diğer ayıpların gerçekten tarafından bilinmeyen ayıplar olduğunu kabul ettiğini gerekli olduğu, bu ilkeler gereğince her kim, alıcının sözleşme yapılırken ayıpları henüz bilmeyeceği ve yalnız bu nedenden onun için zarar verici olan tekeffül görevinin kaldırılmasına razı olacağı üzerine spekülasyon yaparsa, hileli davrandığı, satıcının hilesi durumunda, tekeffül borcunu sınırlayan ya da kaldıran sözleşme kayıtları sonuç doğurmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 221. maddesinde,” Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür, ” hükmü düzenlendiği, bu nedenle ayıplı mal tesliminde ağır ihmali bulunan satıcının, sorumsuzluk anlaşmasından yararlanamayacağı (YAVUZ, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2007, 7. Baskı, sh 104), bu duruma göre, satıcının sadece ayıbı hile ile gizlemiş olması durumunda değil, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu sayıldığı her durumda sorumsuzluk anlaşmasının geçersiz sayılacağı, durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıp olduğu, alıcının gizli ayıpları araştırmakla yükümlü olmadığı, fakat onları meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmesi gerektiği (YAVUZ, Nihat: Ayıplı İfa, Ankara 2010, 2. Baskı, sh. 107). 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine göre, alıcıyı iğfal etmiş olan satıcının, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacağı, bile bile aldatma yani hile varsa satıcının ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabileceği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 231/2 maddesine göre, Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamacağı,
Somut olayın incelenmesinde, davalı tarafın yerleşim yeri de dikkate alınarak mahkememizin yetkili olduğu, itirazın iptali davasının hak düşürücü sürede açıldığı, davacının TTK 1481 uyarınca ödediği bedel oranında rücu hakkının bulunduğu bu hakkın kanundan kaynaklandığı, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa ve 818 sayılı Borçlar Kanununa göre; ticari satışlarda zamanaşımı süresi 6 ay olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre ise; bu sürenin 2 yıla çıkarıldığı, taraflarca zamanaşımı süresinin daha fazla uzatılması halinde bu sürenin uygulanacağı, uygulamada bu sürenin garanti süresi olarak adlandırıldığı, zamanaşımının, malın alıcıya teslimi ile başladığı, garanti süresinin 2 yıl olduğu, makinenin tesliminin 2014 yılı temmuz ayında olduğu, garanti süresinin 07.08.2016 tarihinde sona erdiği, garanti süresinin dolmasından sonra dava dışı sigortalının davalı tarafa “blower arızası” bildiriminde bulunduğu, 03.04.2017 tarihinde davalı şirket teknisyenin incelemesinde hava motorunun arızalandığını, yenisi ilke değiştirilmesi gerektiğinin bildirildiği, dosyada delillerin toplandığı, makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda ayıbın niteliğinin gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu ayıbın garanti süresinin dolmasından 7-8 ay sonra ortaya çıktığı, davalının zamanaşımı definden bulunduğu, 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ancak davalı tarafın ağır kusurlu olması halinde bu sürenin uygulanmayacağı, ağır kusur kavramının kanunda tarif edilmediği, her olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiği, öğretide ise genelde satıcının hile ve saklama ile satışı yapılan maldaki ayıpların saklanması olarak kabul edildiği, mevcut davadaki ayıpların satıcı tarafından bilindiği ve hile ile alıcıdan saklandığının tespit edilemediği, davanın makinenin teslim tarihinden itibaren 2 yıllık garanti süresinin dolmasından sonra açıldığından zamanışımına uğradığı, bu nedenle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan itirazın iptali davasının zamanaşımı süresinde dolması nedeniyle reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 128,36.-TL peşin harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 69,06‬.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 03/03/2021

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim …….
¸e-imzalıdır