Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/941 E. 2022/451 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/941 Esas
KARAR NO : 2022/451

DAVA : Tazminat (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2016
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 15/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkili şirketin, Bilecik Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikasında sanayi vinç imalat ve pazarlama işi ile faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin, dava dışı müşterisi olan ……. Çimento Şirketi Tic. A.Ş.’nin kum kepçesi işinin projelendirme, imalat, ekipman temini, montaj ve devreye alma işinin yapılmasını üstlendiğini, kum kepçesinin müvekkili şirket tarafından imal edildiğini, kepçenin açma kapama sistemi içinde kullanılması gereken hidrolik aksamın ise davalı şirketten satın alındığını, ancak kum kepçesi tamamlanıp dava dışı şirkete teslim edildikten sonra kullanılmaya başlandığında hidrolik aksamdan kaynaklanan arıza meydana geldiğini, ürünün ayıplı olduğunu, davalı şirkete müracaatlarının ise sonuçsuz kaldığını, buna rağmen davalı şirketin ürünün bedelinin tahsili için Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… E. Sayılı icra takip dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatarak bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek davalı tarafından ayıplı satışı yapılan ürünün iadesi edilerek ve ürün bedelinin ve bu nedenle uğradıkları zararlarının tespit edilerek HMK’nin 109 maddesine göre şimdilik 10.000,00 TL maddi zararları ile saygınlık kaybı nedeniyle uğranılan manevi zararları için de 5.000,00 TL olmak üzere toplam 15.000,00TL’nin 30.07.2015 tarihinden itibaren temerrüt avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Öncelikle davanın görevsiz mahkemede ikame edildiğini, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame edilmesinin gerektiğini, bundan öte davanın yetkisiz Mahkemede ikame edildiğini, müvekkili şirket ile davacı şirketin genel merkezinin Bakırköy Mahkemeleri yargı çevresi sınırları içerisinde olduğunu, kaldı ki dava konusu ürünün teslim yerinin de Bakırköy Mahkemeleri yargı çevresi sınırları içerisinde olduğunu, ayrıca dava dilekçesinin yasal unsurlarını taşımadığını, esasa ilişkin olarak davacı tarafın beyanlarını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, aksi halde yetkisizlik kararı verilmesini, bunun da mümkün olmaması halinde usul ve yasaya aykırı olan davanın usul yönünden reddine karar verilmesini, aksi halde esas yönünden reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalıdan satın alınmış olan hidrolik aksanın ayıp olduğu iddiasıyla, satımın feshi ve semenin iadesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı tarafın dava dilekçesinden özetle, dava dışı müşterisi için kum kepçesi işinin projelendirilme imalat ekipman temini montaj ve devreye alma işinin yapılmasını üstelendiğini, kum kepçesinin tarafından imal edildiğini, kepçe açma kapama sisteminde kullanılması gereken hidrolik aksam için davalı şirket ile yazışma yaptığını, davalı şirketten 17.06.2015 tarihinde teklif istendiğini ve proje bilgilerinin verildiğini, davalının 07/07/2015 tarihinde gelen fiyat teklifi onayladığını, 09/07/2015 tarihinde de %30 peşinat bedeli ödendiğini, davalı şirket 30/07/2015 tarihin de …… irsaliye fatura ile sözleşme konusu ürünler, fabrikalarında teslim etmesini takiben 31.07.2015 tarihinde kalan bakiye bedeli ödediğini, davalıdan satın alınan ürünün kurulmak üzere …….’ta bulunan müşterilerine gönderildiğini, ürünün aşırı sesli çalışmasının, doldurma aşamasında kepçe çenelerinde kapatma yapmadığının, kepçe açma ve kapama sürelerinin yavaş olduğundan dolayı ayıplar olduğunun tespit edildiğini, davalı şirket ile yapılan yazışmalar sonrasında hataları gidermek için ürünün davalı tarafa iadesini talep ettiklerini, bunun üzerine ürünün kurulu bulunduğu ……. ilinden alınarak garanti süresi içinde davalı şirkete sökülerek gönderildiğini, davalı şirket tarafından da tamir edildiği iddiası ile ürünün geri gönderildiğini, ürünün satın alındığ tarihten itibaren iki sefer daha davalı şirkete iade edilmesine rağmen tamir edilmemiş olduğunu, kendileri tarafından uzman üçüncü şahıslandan yardım alınarak ürün üzerinde teknik inceleme yapıldığında bir çok eksiklik ve donanımın olmadığının tespit edildiğini ve sistemin düzgün çalışmamasının gerekçeleri belirlenerek davalı şirketin bilgilendirildiğini bu nedenle öncelikle ürünün iadesi ve bu nedenle ürün bedelini, uğradıkları zararın tespit edilerek, 10.000 TL maddi zarar ve 5.000 TL saygınlık kaybının tazminini talep etmiştir.
Davalı vekilin cevap dilekçesinden özetle; Davacının 2 ve 8 günlük süreler içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, üründe kullanılacak olan tüm parçaların davacı tarafından belirlendiğini, ürünün iş görmede istenen verimi vermemesi halinden de davalının sorumlu olmadığını, nitekim davacının taleplerinin tam olarak yerine getirildiğini, ürünün ne şekilde yapılması gerektiği yönünde yönlendirmede bulunma gibi sorumluluklarının söz konusu olmadığını, ürünün eksiksiz olarak teslim edildiğini, ürünün teslim tarihi olan 30.07.2015 tarihinde devreye alındığını, uzun süre sonra ayıp ihbarında bulunulamayacağını, davacının ürüne ilişkin tekliflerinin yanlış olduğunu kabul ederek, ürünün bir kısmında revizyon yapılması için müvekkiline ürün gönderdiğini, revizyonun gerçekleştirildiğini, bu revizyonun ayıbın giderilmesi niteliğinde olmadığını, revizyon yapıldığı için davalının, davacıya …… numaralı 05/10/2015 ve 1.495,65 TL bedelli irsaliye faturayı tanzim ettiğini, fatura bedellinin davacı tarafından ödendiğini, davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklı olarak, davacının, davalıdan satın alınmış olan hidrolik aksanın ayıplı olup olmadığı, ayıbın olması halinde açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu, ayıbın olması surumunda imalat hatasından mı yoksa kullanım hatasından mı kaynaklı olduğu, satıma konu hidrolik sistemin davalı tarafından taahhüt edilen kriterlere uygun olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarı olup olmadığı ile davacının varsa bu nedenle talep edebileceği davaya konu alacak miktarının hesaplanmasına ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelemesinde, Mahkememizce yapılan ilk yargılamada davanın reddine karar verildiği, bu kararın davacı vekili tarafın istinaf talebi üzerine İstanbul BAM ….. HD’nin …. esas ….. karar sayılı ilamı ile “Dosya kapsamında davacı tarafından ” ürün uygunsuzluğu ” başlığı altında davalı firmaya gönderilmiş bulunan uyuşmazlığa konu kum kepçesinin davacının dava dışı müşterisi tarafından iade edilmiş olduğuna ilişkin 27.10.2015 tarihli mail çıktısı bulunduğu, söz konusu belge de ” müşteri iade uygunsuzlukları ” ve ”sistem uygunsuzlukları ” şeklinde tespitlerin yapılmış olduğu, yine ”satış teklif formu ” adlı belgede davaya konu ürüne ilişkin olarak kum kepçesi hidrolik sistemine ilişkin davalı firma tarafından davacı firmaya yapılan satış teklifinin bulunduğu, bu teklifin incelenmesinde; açıklama kısmında hidrolik sistemin hangi koşullarda imal edileceğine ilişkin bir takım bilgelerin yer aldığı, belgenin altında her iki şirketin de imzasının ve kaşesinin yer aldığı, yine davalı tarafından davacıya gönderildiği anlaşılan ” polip kepçe fiyatı için komple hidrolik sistem teklifi ” başlıklı 17.09.2016 tarihli mail çıktısında imal edilecek hidrolik sisteme ilişkin bir takım teknik bilgilerin yer aldığı, yine dosya kapsamında ”…… ” ve ”……. ” başlıklı yabancı dilde yazılmış ve Türkçe’ye tercüme edilmemiş uyuşmazlığa konu davalı tarafından davacıya satılan hidrolik sisteme ilişkin bir takım belge ve bilgilerin yer aldığı, davalı firma tarafından davacı firmaya gönderildiği anlaşılan 16.06.2015 tarihli mail çıktısında davaya konu hidrolik sistemin teknik özelliklerine ilişkin bilgilerin yer aldığı, 01.08.2015 tarihli ”tedarik malzeme onay raporu” isimli belgede davacının kaşe ve imzasının yer aldığı ve dava konusu hidrolik sisteme ilişkin olduğu görülmektedir. Dosya kapsamında alınmış bulunan 19.01.2017 tarihli ekspertiz raporunda, davacının dava dışı müşterisine satılan kum kepçesi ve eldeki davaya konu bu kepçeye bağlı hidrolik sistem görülerek inceleme yapılmış olduğu, inceleme yapılırken davacının ayrı bir müşterisi için üretilmiş bulunan kum kepçesi görülerek kıyaslama yapılmak suretiyle ekspertiz raporunun hazırlanmış olduğu görülmektedir. 21.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise, dava konusu hidrolik aksan yerinde incelenmeden dosya üzerinde değerlendirme yapılmıştır. 19.02.2018 tarihli ek raporda ise, yine dosya üzerinde yapılan inceleme neticesi hidrolik sistemde tespit edilen ayıbın açık ayıp olduğu sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının yerinde yapılan keşif neticesi düzenlenmediği, yine dosya kapsamında yer alan az yukarıda bahsi geçen mail çıktısı, belge ve fiyat teklifleri göz önünde bulundurulmadan raporların hazırlandığı anlaşılmaktadır. Söz konusu hidrolik sistemde varolduğu söylenilen ayıbın imalat hatasından mı yoksa kullanım hatasından mı kaynaklı olduğuna ilişkin kesin bir değerlendirme dahi bilirkişi raporlarında yapılmamıştır. Kaldı ki varolduğu söylenilen ayıbın muadil ürünler nazara alınarak saptandığı, ayıbın bulunup bulunmadığı, varsa açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu konularında ve satıma konu hidrolik sistemin davalı tarafından taahhüt edilen kriterlere uygun olup olmadığı konularında bilimsel ve denetlenebilir veriler ortaya konulmadan ve yukarıda anılan ekli belgeler doğrultusunda irdeleme yapılmadan bilirkişilerce sonuca ulaşıldığı, Mahkemenin de bu yetersiz bilirkişi raporlarıyla sonuca gittiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince ayıbın açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğuna ilişkin denetlenebilir teknik bir bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmemiş olduğu gibi ayıp ihbarının süresinde olup olmadığına dair de değerlendirme yapılmamıştır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikler değerlendirilmeden ve davanın çözümünde etkili olacak teknik tespitler hiç yapılmadan karar verildiği anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair” karar verildiği,
Kaldırma kararı sonrasında BAM kararında belirtilen eksikliklerin giderilmesi için Bilecik Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat Mahkemesince keşif yapılarak bilirkişi …… ‘ndan rapor alındığı, rapora karşı davacı tarafın itiraz ettiği, itiraz edilen hususlara ilişkin talimat yazılarak tekrardan keşif yapılarak bilirkişiden rapor alındığı, bu rapora karşı davalı tarafın itiraz ettiği, davalı tarafın beyan dilekçesi sunduğu, mahkememizce tarafların beyan ve itirazlarının 6 nolu celsede değerlendirilerek yeni bilirkişi heyetinden rapor alındığı, alınan raporun denetime elverişli olduğu,
Bilirkişi heyet raporunda satış teklif formunun, iç yazışmaların, davacı tarafından davalı tarafa gönderilen e posta yazışmasının incelendiği, önceki raporların irdelendiği, bilirkişi heyeti tarafından davaya konu hidrolik sistemin üzerinde inceleme yapıldığı, vincin hidrolik pistonlarının açılma ve kapanma sürelerinin hesaplandığı, bu sürelerin olması gereken sürelere uymadığı, uzun sürdüğü, vincin gürültü desibelinin ölçüldüğü, sistemin sesli ve sarsıntılı çalıştığı, silindir pistonlarının birbiriyle uyumlu çalışmadığı, hidrolik blokun kullanıcıya makul beklenen faydayı sağlamadığı, fonksiyonlarını yerine getirmediğinin tespit edildiği, bu durumunun nedeninin hidrolik blok içinde bulunan yağ kanal kesiti çapının olması gerekenden daha düşük olmasından kaynaklı olduğunun belirtildiği, arızaya neden olan hidrolik yağ kanallarının ölçü ve ebatlarının önceden belirlenmediği, çek-valflerin marka, model ve özellikleri ile ilgili bir mutabakat yazısının sözleşmede olmadığı, her hal ve şartta hidrolik blokun ana bileşenlerinin fonksiyonlarını tam ve eksiksiz yerine getirmesi gerektiğini, tespit edilen arızaların hidrolik blokun bu görevini tam olarak yerine getirmemesinden kaynaklandığından ayıplı olarak üretim olduğunu, davacı tarafından davalı tarafa verilen hidrolik sistem teknik değerinde mevcut arızaya neden olabilecek herhangi bir hatalı bilgi verilmediğini, arızanın hidrolik sistemin içinde bulunan yap kanallarının dar olması ve çek valflerin hatalı seçilmiş olmasından kaynaklı olduğundan teslim anında gözle görülemeyecek nitelikte olması nedeniyle gizli ayıplı olduğunun belirtildiği,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 470. maddesine göre eser sözleşmesinin, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme türü olduğu, buna göre yüklenicinin, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorunda olduğu, TBK’nın 475. maddesine göre, yapılan şeyin, iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı oranda kusurlu veya sözleşme şartlarına aykırı olması halinde eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin, o şeyi kabulden kaçınabileceği veya yükleniciden zarar ve ziyanının tazmin edilmesini isteyebileceği, eserdeki ayıbın, önemli olmaması halinde iş sahibinin, işin kıymetinin noksanı oranında fiyatı tenzil edebileceği veya aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını da isteyebileceği, TBK’nın 474. maddesi ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenlendiği, buna göre açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek, ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğu bulunduğu, ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılacağı, bu halde iş sahibinin ancak eserin ayıplı olduğunu ispat ile ödeme yükümlülüğünden kurtulabileceği, bunun içinde ayıp ihbar koşulunu yerine getirmiş olması gerektiği, eser sözleşmelerinde ayıp ihbarının varlığının her türlü delille ispat edilebileceği, burada ayıp ihbar süresinin ayıbın açık ayıp, gizli ayıp niteliğine göre değişmekte olduğu, açık ayıbın, eserde dikkatli bir inceleme sonunda görülebilen ve anlaşılabilen bozuklukları, gizli ayıbın ise dikkatli bir inceleme ile ortaya çıkmayan ve sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıpları ifade ettiği, yüklenicinin açık ayıplar nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için teslimden itibaren makul sürede (işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir zaman süreci içinde) eserin muayenesini yaptırıp varsa ayıplarını ihbar etmesi gerektiği, aksi halde yüklenicinin ihtirazî kayıtsız eseri kabul etmiş sayılacağından ayıba bağlı hakların yitirileceği, sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların da ayıba vakıf olunur olunmaz derhal bildirilmesi gerektiği, aksi halde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı ve ayıba bağlı hakların düşeceği,
Davaya konu eserin 18.11.2015 ve 08.02.2016 tarihlerinde davalı tarafa tamir için gönderildiği, 01.03.2016 tarihinde tamir edildiği, tamirin fatura edilmeyeceğinin irsaliye üzerinde yazılı olduğu, ayıba ilişkin taraflar arasında 27.10.2015 tarihli yazışma bulunduğu, bilirkişi heyetince 19.04.2022 tarihinde yapılan incelemede ayıpların varlığının devam ettiği, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, eserin mevcut haliyle kabulünün mümkün olmadığı, davalının ağır kusurlu olduğu, arızanın kullanımdan değil üretimden kaynaklandığı davacının talep edebileceği miktarın 34.619 TL olarak hesaplandığı, davacının kaldırma kararından önce ıslah dilekçesi sunduğu, kaldırma kararında belirtilen eksiklikler giderildiği, davalı tarafın kişilik haklarına ilişkin davalı tarafça gerçekleştirilen haksız bir fiil olmadığı bu nedenle manevi tazminat şartları oluşmadığı, değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 34.619 TL maddi tazminatın 10.000TL’sinin dava tarihi olan 06.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, ıslah ile artırılan 24.619 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 16.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
1-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.364,82.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 90,08.-TL peşin harcın ve 420,44TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 1.854,3‬0.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafından yatırılan 29,20.-TL başvurma harcı ve 113,84.-TL peşin harcın ve 420,44TL ıslah harcının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
3-Davacı tarafından Maddi Tazminat Yönünden dosyada yapılan toplam 8.749,34.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı tarafından Maddi Tazminat Yönünden dosyada yapılan 262,14‬TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre Maddi Tazminat Yönünden hesaplanan 5.192,85.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
B- Davacının manevi tazminat talebinin reddine
1-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.-TL red karar harcının, peşin olarak alındığından yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından Manevi Tazminat Yönünden yapılan 1.263,64TL‬ yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından Manevi Tazminat Yönünden yapılan 37,86TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.000,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı taraf vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstanbul BAM 14 HD’ne İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır