Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/905 E. 2020/240 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/905 Esas
KARAR NO : 2020/240

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2014
KARAR TARİHİ : 11/03/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 05/02/2014 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili şirketin uluslararası nakliye sektörünün lider şirketlerinden olduğunu, davalının 01.03.2012 tarihinde yapılan iş sözleşmesi ile Operasyon Sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, yapılan iş sözleşmesinde görev tanımının işi planlamayı, kayıtlar tutmayı, rapor hazırlama ve sunmayı, diğer kısımlar ile işbirliği yapmayı kapsadığını, organizasyon prensipleri ve iç yönetmeliğine uymayı kabul ve taahhüt ettiğini, 19.08.2013 tarihinde ise kendi isteğiyle istifa ettiğini, 27.09.2013 tarihli dilekçe ile müvekkili şirketi ibra ederek aralarındaki hukuki ilişkiyi sonlandırdığını, ancak belirli süre ve koşullar altında rekabet etmeme yükümlülüğünün devam ettiğini, fakat davalının iş sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı davranışları nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, davalının 01.01.2012 – 27.09.2013 tarihleri arasında Hat Geliştirme Lideri olarak çalıştığını, Fransa Hattında 2013 ilk 6 ayında 2.200.000 USD ciro ve 264.000 Usd kâr yaratan müşteri portföyünü kontrol ettiğini, müşteriler ile birebir iletişimde bulunduğunu maliyetler, kârlar, acenteler, komisyonlar vb. şirket içi ticari sırlara vakıf olduğunu, davalıyla imzalanan 20.01.2012 ‘İş Sözleşmesi’ gereği, davalının sözleşme sona erdikten sonra rekabet etmeme yükümlülüğü bulunduğunu ve iki yıl boyunca Adana, İstanbul, İzmir, Denizli, Bursa ve Ankara illerinde işverenin faaliyet konusuna giren iş ve alanlarda işverenden ayrılan diğer personel ile kendisine ait veya onlara ait iş yerlerinde birlikte çalışmak dahil olmak üzere iş göremeyeceğini, işverenin portföyünde mevcut şirketleri yeni işinde kullanmayacağını kabul etmiş bulunduğunu, buna rağmen, davalının müvekkili şirkete rakip olarak kurulmuş ve aynı alanda faaliyet gösteren …..’da çalışmaya başladığını davalının aynı dönemde müvekkili şirkette çalışan 8 diğer çalışanla beraber hareket ederek planlı bir şekilde, müvekkili şirkette Karayolu Direktörü görevinde olan ….. ’ın …..’a yönetim kurulu üyesi olarak atanması üzerine, birbirine çok yakın tarihlerde ayrılarak …..’a geçtiğini, …..’un kurucu ve ortaklarının, daha önce müvekkili şirket ile çalışmış olan …… ve …… firmaları olduğunu, davalı ve diğer sekiz işçinin müvekkili şirket ile haksız rekabet içine girdiğini, müvekkili şirketin

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
maddi ve manevi zarara uğratıldığını, daha önce müvekkili şirkete tır tedarik eden ….. A.Ş. ve müşterisi ….. LTD’in davalıların eylemleri neticesinde müvekkili ile iş ilişkilerini sonlandırdıklarını, aynı şekilde müvekkilinin acentesi olan ….. ’nun müvekkili ile olan işbirliğini sona erdirdiklerini, diğer bazı ülkelerdeki acentalarında müvekkili ile çalışmayı sonlandırarak ….. ile çalışmaya başladıklarını, müvekkilinin davalıyla beraber diğer 8 çalışan hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve diğer 3 çalışan hakkında haksız rekabet davaları açmış bulunduğunu, davalının rekabet yasağına aykırı davranarak hem iş sözleşmesini, hem de TBK’nın 444. Maddesini ihlal ettiğini, iş sözleşmesi hükümlerine göre, rekabet memnuiyetine aykırılığın yaptırımının 1 yıllık net ücret tutarında cezai şart olduğunu, zararın cezai şartı aşması durumunda davalının oluşan fazla zararı da tazmin etmekle yükümlü olduğunu, davalının müvekkili şirkette son dönemdeki brüt ücretinin 6931 TL olduğunu, rekabet yasağının ihlalinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanacak avans faizi ile birlikte cezai şartın ödenmesi gerektiğini, davalının cezai şart aşan zararı da karşılaması gerektiğini, ….. A.Ş.nin, Müvekkil ile İsveç, Danimarka, Norveç işlerini sonlandırdığını, sadece İsviçre işlerine devam ettiğini, söz konusu şirketin cirosunun 2013’ün ilk 6 ayında 1.200.000 USD, karın 241.000 USD olduğunu ve dolayısıyla kâr kaybına neden olduğunu, ayrıca Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da acenta konumunda olan ….. ’nun müvekkili ile çalışmasını sonlandırmasının da, 2013 yılının il altı ayında 1.550.000 USD ciro ve 240.000 USD kâr kaybına neden olduğunu, müvekkili şirketin ayrıca itibar kaybına uğradığını, bu nedenlerle davanın kabulünü, Davalının İş Sözleşmesinde kararlaştırılan 2 yıllık brüt ücreti tutarına denk gelen cezai şartın ve bilirkişi incelemesinde ortaya çıkacak maddi zararın tespit edilmesi ile cezai şart ve aşkın zararı için şimdilik 15.000 TL’nin ticari işlerde uygulanacak avans faiz oranına göre hesaplanacak faizi ile davalıdan tazminine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, aynı zamanda davanın İstanbul Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davalının 01.01.2012-26.09.2013 tarihleri arasında davacı şirkette Hat Personeli olarak çalıştığını, haklı sebeplerle iş akdini fesh ettiğini, imzalanmış her hangi bir iş sözleşmesi bulunmadığını, iddia edilen 2.200.000 USD gibi rakamlarla ilgisi bulunmadığını, davalının zaten lojistik sektöründe uzun yıllar çalışmış olduğunu, davacı firmanın müvekkiline müşteri çevresi katmış olmadığını, sektörün yapısı gereği müşteri ilişkiilerinin çalışanların kişisel becerisiyle sağlandığını, kaldı ki firmanın sektörde önemli firmalardan olduğunu ve geçen dönemlerde en önemli firmalardan olan ……Lojisitik ile birleştiğini ve istediği müşteriyi zaten elde ettiğini, müvekkilinin davalı firmayı zarara uğratmış olmasının mümkün olmadığını, davacı firmanın intikam duygusuyla müvekkili ve dava dışı eski çalışanlarına davalar açtığını, amacın eski çalışanlar üzerinde baskı kurarak olası iş davalarının önüne geçmek ve mevcut çalışanlarına da mobbing uygulamak olduğunu, kaldı ki TBK gereği rekabet yasağı sözleşmesinin sınırlı ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde olmaması gereğiyle, iş sözleşme incelendiğinde, müvekkilinin sektördeki geleceğinin yok olmasına neden olacak şekilde yapıldığını, bahsi geçen yasaklı iller dışında iş imkanının zaten olmadığını, bu haliyle sözleşmenin geçerli olamayacağını, ayrıca Yargıtay içtihatları gereği cezai şartın talebi için tek taraflı mükellefiyet yüklenmemesi gerektiğini bu nedenlerle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada ön inceleme aşaması tamamlanmış, tahkikat aşamasına geçilmiş, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden, İstanbul SGK İl Müdürlüğü’nden bir kısım evrak ve belgeler dosyamız arasına celp edilerek incelenmiştir.
Dava konusunu oluşturan olay itibariyle davacı tanığı …’ın beyanlarında ÖZETLE; … şirketi ……Şirketi tarafından satın alındıktan sonra yönetici olarak … şirketinde görev aldığını, 2012 aralık ayından itibaren halen görevde olduğunu, kara yolu yöneticisi olarak görev yaptığını, davalı karayolu taşımacılığından Fransız hattından sorumlu operasyon yöneticisiydi, bir grup şirket çalışanlarıyla birlikte arkadaş grubu şeklinde şirketten ayrılarak yeni bir şirket kurdular, bu şirket yine …. firması olarak faaliyet gösterilen uluslararası taşımacılık alanında faaliyet gösteriyordu, davalı bulunduğu konum ve pozisyon itibariyle özellike Fransa’da bulunan … firmasının müşterilerini çok iyi bilmekte, tanımakta hatta operasyonal anlamda bu firmalarla birlikte çalışmakta, fiyatlandırmayı yapabilmekte, yani şirket adına her türlü bilgiye sahip olan bir kişi konumunda olduğunu, ayrıldıktan sonra …. firmasının bir kısım müşterilerinin davalı ve arkadaşlarınca kurulan firma tarafından çalışılmaya başlandığını, özellikle Fransa hattında bulunan …. firması ile Türkiye’de bulunan ….firmaları olduğunu, bu firmaların davacı ile olan ticari anlamda faaliyet alanındaki ilişkiyi kestiler ve davalı tarafın şirketiyle çalışmaya başladıklarını, ilk grupta 8 – 9 kişi ayrılarak şirketi kurduklarını, …. şirketi 4.000 kişilik bir
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
firma dolayısıyla giriş çıkışlar yoğundur, aynı faaliyette bulunan o gruptan ayrılan bir kaç kişiye de benzer mahiyette davalar açılmıştır, davalı … ve arkadaşlar ayrılıp şirket kurduktan sonra benim bilgim dahilinde başka bir şirket kurduklarını bilemediğini beyan etmiştir.
Davalı tanığı …’in beyanlarında ÖZETLE; davalı …’i şahsen tanıdığını, aynı şirkette bir dönem birlikte çalıştıklarını, aynı firma olan … Şti.’nde bir dönem çalıştıklarını, daha sonra şirketin adının ……Lojistik olarak değiştini, 2010 yılından 2013 yılı temmuz ayına kadar bu şekilde çalıştığını, proje departmanı sorumlusu olduğunu, davalı da aynı firmada karayolu departmanında çalışmaktaydı, aynı şirkette aynı projeler üzerinde birlikte çalışmaları olduğunu, yalnız tüm faturalar ve işlemler … Lojistik ismi üzerinden yürümektedir, yani … firmasıdır, ünvanı da … Lojistik Hizmetleri A.Ş. olduğunu, çalıştıkları ilk firma olan Balnak firması, faaliyet gösterdiği alan itibariyle büyük bir firma olarak nitelendirilebilir, bu kapsamda elbette ki büyük bir firmanın müşteri pörtfeyi bulunmaktadır, bu pörtfeyi de bir çok personel yakından tanınır ve bilir, ancak piyasada daha çok fiyat veren firma ile çalışmaları da piyasanın bir gerçeğidir, sonuçta serbest piyasa koşullarında çalışılmaktadır, piyasa serbest olduğu için şirketin özel bir pörtfey listesi yoktur, tüm personel de hemen hemen hangi firmalarla çalışma yapıldığını hatta fiyatlandırmayı dahi bilir, yaklaşık 1.500 kişi …..ta çalışmaktaydı, mavi ve beyaz yaka olarak personeli ayırdıklarını, beyaz yakaların hepsi fiyatlandırma dahi pörtfeyi bilir, tüm Türkiye’deki … firmasının beyaz yaka olarak tabir edilen personel sayısı 300 kadardır, hatta şirket içerisinde …. ismi verilen şirket içerisinde kullanılan ve şubelerle bağlantılı olan bir yazılım bulunmakta olduğunu, bu yazılımda hangi şirketle nasıl çalışıldığı, hangi fiyatla çalışılır, bu kapsamda herhangi bir personelde soft programına girmesi halinde istediği bilgileri alabilir, bu konuda şirketin bir yasaklama kısıtlaması olmamıştır, hatta piyasa şartlarında herkes birbirini hangi firmayla ne şekilde çalıştığını, hangi bedel üzerinden çalıştığı bilindiğini, davalının iş yerinden ayrıldıktan sonra müşteri pörtfeyinden azalma veya çalıştığı kişiler sebebiyle şirketin zarar görmesi konusunda doğrudan doğruya şahit olmadığını, piyasa şartları itibariyle şirketten ayrıldıktan sonra dahi …’tan gelen daha sonra … şirketine devredilen müşteri pörtfeyi itibariyle ayrılması sebebiyle bizzat arayarak siz hangi firmadan çalışıyor iseniz biz sizin firmada çalışmak istiyoruz diyen firmalar dahi olduğunu, kullanılan Soft entegre bir sistemdi, tüm müşteri bilgileri orada bulunur, e-mail, telefon vb. Hatta satın almalar falan da görülür, gizli bir durum söz konusu olmadığından …. yazılımını kullanan her personel bu bilgileri görebilir, …’ta kurulan sistem itibariyle hafta hafta raporlama yapılır, her departmanın kar zar durumu, çalışma durumu, müşteri pörtfeyini belirten raporlar hazırlandığını, …’tan …. şirketine devir aşamasında çalıştığı departman 15 kişiydi, şuanda bildiğim kadarıyla ithalat ve ihracatta 13 kişi ayrıldı, yine hava yolu departmanında 1 – 2 kişi kaldı, davalının çalıştığı karayolu departmanında %80’i yeni geçiş süresinde ayrıldı, ben neden sadece 9 kişiye dava açıldığı konusunda bilgisi olmadığını, ben davalının şirketten ayrılma sebebi olarak çalıştıkları departmanın fazla mesai yapması, çalışan personelin yeni şirket üzerinde bir beklentileri vardı, personel olarak yönetim değişikliği olumsuz etkiledi, devralan şirket ile devreden şirketin uygulama ve ticari anlayışları çok farklıydı, uzun süren ….ta çalışan personel emek vermiş ancak beklentiler karşılanmayacağı görüldü, özellikle bu ve özellikle şirkette kan uyuşmazlığından dolayı ayrıldığını belirtmiştir.
Diğer davalı tanığı …’ın beyanlarında ÖZETLE; Davalı ile 2,5 yıl süresince önceki adının …. olan, sonradan …. olarak değiştirilen davacı şirkette birlikte çalıştıklarını, 2011 yılında işe girdiğini, 2013 Ağustos ayında askere gidene kadar proje departmanında çalıştığını, davalı …’in karayolu departmanında çalıştığını, beraber takip ettikleri işler olduğunu, çalıştıkları firma lojistik firması olup, çok açık bir firmadır ve serbest piyasa koşulları geçerli olduğunu, tüm satın alma şirket pörtfeyinde bulunan müşterileri görebilir, gizli alınan bir müşteri pörtfeyi söz konusu olamaz bunun haricinde bir çok firma kendine referans olarak diğer firmaları zaten öne sürmektedir, diğer firma daha uygun maliyet sunması halinde müşteri o firmayla çalışabilir, çalma, alma, gizli bilgi firmada söz konusu değildi, … döneminde davalının mevcut konumu ve verilen sözler itibariyle daha iyi çalışma şartı vardı, davacı firmanın …’ca satın alınmasından sonra verilen sözlerin tutulmadığını, Müşteri kayıtlarının şirket içerisinde bulunan …. olarak adlandırdıkları bir sisteme kayıtlıydı, bunun herkes tarafından görülmesi mümkündür, hiçbir kısıtlama yoktur, tüm personel bu şekli itibariyle sistemden bilgiyi görebilir, …… veya öncesinde …ta çalışan tüm personel çok rahat şekilde müşteri bilgilerine ulaşabilir, ancak müşterinin satın alma opsiyonunu tüm personel tam olarak görmez, şirket içerisinde satın almalar farklılık oluşturabilir, bununla birlikte satın alma departmanında çalışan herkes hangi fiyatta olduğunu açıkça bilebilir, davalı kara yolundaki bütün çalışmaları, satın almaları, tüm operasyonları da bulunmakta olduğunu belirtmiştir.

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

Dosya bütün halinde bir lojistik sektöründe uzman, bir mali müşavir ve bir de iş hukukundan anlayan bilirkişiler ile yazılımdan anlayan hukukçu bilirkişiden oluşan 3 kişilik heyet oluşturulmak suretiyle haksız rekabete yönelik dosya kapsamı itibariyle inceleme yapılarak rapor tanzim edilmesi için bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen raporda ÖZETLE; İş sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağına dayalı cezai şart ve tazminat talebine ilişkin uyuşmazlığın İş Mahkemesinin görevinde olup olmadığının takdirinin muhterem mahkemeye ait olduğu, Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 11. maddesine göre davacı şirketin davalı taraftan talep edebileceği 12 aylık brüt ücreti tutarındaki cezai şart bedelinin ise 12 x 6.932,00 = 83.184,00.-TL olduğu, cezai şart bedelinin tenkis edilip edilmeyeceğinin takdirinin muhterem mahkemeye ait olduğu, davacı şirketin cezai şart miktarını aşan zararının ise somut ve denetime elverişli kayıtlarla ortaya konularak ispatlanamadığı rapor edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 14/12/2015 tarihli dilekçesi ile dava miktarının 83.184,00.-TL’ye arttırıldığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesine istinaden davalının uluslararası nakliye sektörünün lider şirketlerinden olan davacı şirkette operasyon sorumlusu ve hat geliştirme lideri olarak çalıştığını, davalının 19/08/2013 tarihinde kendi isteğiyle istifa ettiğini, 27/09/2013 tarihli dilekçesi ile de davacı şirketi ibra ettiğini, fakat davalının iş sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı olarak müvekkili şirkete rakip olarak kurulmuş ve aynı alanda faaliyet gösteren ….. isimli firmada çalışmaya başladığını, davalının aynı dönemde davacı şirkette çalışan 8 diğer çalışanla beraber hareket ederek planlı bir şekilde davacı şirketten ayrılarak rakip firmaya geçtiğini, davacı şirketin bir kısım müşterinin de davalının eylemleri ile rakip firmayla iş yapmaya başladığını ileri sürerek, sözleşmede belirlenen cezai şart ve uğranılan zarardan şimdilik 15.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında talebini yükseltmiştir.
Davalı vekili, haklı sebeplerle iş akdini feshettiğini, müvekkilinin davacı şirketi zarara uğratmadığını, Türk Borçlar Kanunu gereği rekabet yasağı sözleşmesinin sınırlı ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde olmaması gerektiğini, iş sözleşmesinin ise davalının sektördeki geleceğinin yok olmasına neden olacak şekilde yapıldığını, sözleşmede bahsi geçen yasaklı iller dışında iş imkanının zaten olmadığını, bu haliyle sözleşmenin geçerli olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; ”davalının davacı şirketteki görevinden kendi isteği ve iradesiyle ekonomik sebeplerle ayrıldığı, davalının operasyon sorumlusu ve sonrasında hat geliştirme lideri olarak çalıştığı pozisyondaki en önemli bilgileri oluşturan kayıtların Fransa ülkesine yapılan taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak davacı firmaca verilen fiyatlar, akabinde yapılan anlaşmalar ve hatta düzenlenen faturalar olduğu, bu bilgi ve belgelerin tamamının şirket bünyesindeki personelin de görebildiği …. isimli … programı içerisinde bulunduğu, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra edindiği ticari sır ve bilgileri işe girmiş olduğu bir başka firmada kullandığının belirlenemediği, davalının çalışma hürriyeti kapsamında geçimini sağlamak için çalışması gerektiği” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş olup, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay ….. Hukuk Dairesinin …. esas, …. karar sayılı kararı ile ”taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağına ilişkin hükmün yasal düzenlemelere aykırı bulunmadığı, koşullarının ve sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerinin geçerli olduğu, davalının davacı şirkette operasyon sorumlusu ve sonrasında hat geliştirme lideri olarak çalıştığı, böylece özellikle Fransa ülkesine yapılan taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak yapılan anlaşma ve verilen fiyatlar yönünden edindiği bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilebileceği, davalının davacı şirketteki görevinden istifası sonrasında davacı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren ….. isimli firmada çalışmaya başladığı, dolayısıyla, rekabet yasağına aykırı eylemlerine rağmen mahkemenin davalının çalışma hürriyeti kapsamında geçimini sağlamak için çalışması gerektiği gerekçesi yerinde olmadığı gibi, tanık beyanları ile dosyadaki iddia ve deliller itibariyle davalının sahip olduğu bilgi ve belgelerin tamamının şirket bünyesindeki personelin görebildiği …. isimli programda bulunduğu iddiasının da kabul edilemeyeceği, davada rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsili istendiğine göre, cezai şart talep koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek istenebilecek cezai şartın belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, kararın bu nedenle bozulması gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ve karar düzeltme isteği reddedilmiştir.

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

Dava, rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmede belirlenen cezai şartın ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, ıslah dilekçesiyle sadece 83.184,00 TL cezai şartın faiziyle birlikte tahsili talep edilerek, uğranılan zararların tahsili talebi atiye bırakılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesinin “Rekabet Memnuiyeti” başlıklı 11. Maddesinde ”İşçi, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 2 (iki) yıllık süre içerisinde; işverenin faaliyet gösterdiği Adana, İstanbul, İzmir, Denizli, Bursa, Ankara illeri sınırları dahilinde, işverenin faaliyet konusuna giren iş ve alanlarda, işverenin izni olmaksızın kısmen veya tamamen işverene rakip olabilecek biçimde bağımsız işletme veya şirket kuramayacağını, mevcut işletme veya şirketlere ortak olamayacağını, işverenlikte üstlendiği işle aynı mahiyette gerek kendi adına ve hesabına gerekse kendi adına üçüncü kişiler hesabına işlem yapmayacağını, işverenin portföyünde mevcut şirketleri (işverenin müşterilerini) yeni işinde kullanamayacağını, işverenden ayrılan diğer personel ile kendisine veya onlara ait iş yerlerinde birlikte çalışmak dâhil olmak üzere iş görmeyeceğini, işverenle ticari ilişkisi olan veya sona eren firmalarda alt işveren ve müteahhitlerde çalışmayacağını kabul ve beyan eder. Ayrıca işçi, iş yerinden ayrıldıktan sonra işverenin unvanını kullanacak biçimde hiçbir işlem yapmayacağını kabul ve taahhüt eder. İşçi, bu maddede belirlenen yükümlülüklerini ihlâl ettiği takdirde, işverenin bu sebeple doğmuş herhangi bir zararı olup olmadığına bakılmaksızın, işverene, en son aldığı brüt maaşının 12 (oniki) aylık tutarını cezaî şart olarak ödeyeceğini, belirlenen cezai şart miktarının fahiş olmadığını beyan, kabul ve taahhüt eder. İşverenin cezaî şartı aşan zararlarını talep hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağının koşullarının düzenlendiği 444. maddesinde “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” Aynı Kanunun rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin 445. maddesi gereğince de “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmü yer almaktadır.
Yine taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 442/2. maddesinde “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut dava değerlendirildiğinde;
Davacı tarafın, davalının kendilerinin çalışanı olduğunu, ancak daha sonra işten ayrıldığını, işten ayrıldıktan sonra rekabet yasağına aykırı davranışlarda bulunduğunu belirterek imzalanan sözleşme kapsamında belirlenen ceza-i şartın tazminini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgeler incelendiğinde, davacı tarafın lojistik alanında faaliyette bulunan bir şirket olduğu ve davalının, bu şirket bünyesinde yapmış olduğu sözleşme ile 01/01/2012-26/09/2013 tarihleri arasında operasyon sorumlusu ve sonrasında hat geliştirme lideri olarak çalıştığı, davalının davacı şirketteki görevinden istifası sonrasında davacı şirketle benzer alanda faaliyet gösteren ….. isimli firmada çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Davalının davacı firmadan istifa ederek ayrıldığı, kendi savunmasında, iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiğini ileri sürdüğü görülmektedir.
Tanık beyanları ve dosyaya sunulan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacı şirkette çalışmış olduğu dönem itibariyle haksız eylemin konusunu oluşturduğu iddia edilen, özellikle yurt dışı firmalarına verilen teklifler, akabinde yapılan taşıma neticesinde alınan ücretler ve faturalar gibi bilgilerin şirket bünyesinde kurulu bulunan … ismi verdikleri bilgisayar sisteminde bulunduğu ve şirkette çalışan yaklaşık 300 kişi tarafından bu bilgilerin görülebildiği, dolayısıyla davacının iddia ettiği şekilde kendilerinin çalıştıkları firmalarla ilgili olarak haksız eylem oluşturacak şekilde davalı tarafından eylemlerde bulunulduğu iddiasının somut deliller ile ispatlanması gerektiği, davalının davacı şirkette çalışmış olduğu görevden kendi isteği ve iradesiyle ayrıldığı, ancak haklı-haksız fesih durumunun ayrı bir yargılamanın
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

konusunu oluşturduğu, zira her istifanın haksız fesih sayılamayacağı gibi, haklı fesih anlamına da gelmeyeceği ancak işten ayrılan davalının kendi geçimini sağlayacak bir işte çalışması ve özellikle uzmanlık alanında olan bir işte çalışmasının olağan değerlendirilmesi gerektiği, tam da bu noktada, davalının haksız eylemlerinin ve zarar unsurunun davacı tarafca ispatlanması gerektiği, diğer bir deyişle davalının, davacı şirketin sır olarak tabir edilebilecek veya davalının çalıştığı konum itibariyle bilgi sahibi olabileceği bir kısım bilgileri haksız eylem oluşturacak şekilde taşımasının ispatlanması gerekmekte olup, sadece sözleşmenin varlığı ile benzer koldaki bir başka firmada çalışılmayacağına yönelik belirlemenin Anayasamızın çalışma özgürlüğü ve hürriyeti ilkelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Davalının çalıştığı pozisyondaki en önemli bilgiler, özellikle Fransa ülkesine yapılan taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak davacı firmaca verilen fiyatlar, akabinde yapılan anlaşmalar ve düzenlenen faturalar olup, dinlenen tanık beyanlarında görüldüğü üzere bu bilgi ve belgelerin tamamı şirket bünyesi içerisinde bulunan ve şirket personelinin de görebildiği …. isimli … programı içerisinde bulunduğu görülmekle, bu bilgi ve belgelerin yalnızca davalının vakıf olduğu bilgi ve belgeler olmadığı anlaşılmıştır.
Diğer yandan Ceza koşulunun TBK md. 179’da düzenlendiği, bu genel düzenlemenin yanında TBK’nun 444/2.maddesinde dönme cezasının özel olarak düzenlendiği, işverenin ancak, işçinin kusurunu ve uğradığı zararı kanıtlayarak TBK m. 444/2 uyarınca zararının tazminini isteyebileceği, fakat somut olayda ispat yükünün davacı işverence yerine getirilemediği, haksız eylem ve zarar iddialarının ispatlanamadığı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine ve mahkememizce verilen önceki kararda direnilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizce verilen … esas, … karar sayılı kararda DİRENİLMESİNE,
2-Davanın REDDİNE,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 1.420,62.-TL ıslah ve peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye kısmın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dosyada yapılan 96,00.-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.613,92.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK. 333. maddesi uyarınca ilgilisine iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay ilgili dairesinde temyiz hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu evrak 5070 sayılı kanun hükümleri uyarınca elektronik imza ile imzalanmıştır.*