Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/904 E. 2021/193 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/904 Esas
KARAR NO : 2021/193

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2019
KARAR TARİHİ : 01/03/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 22/11/2019 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; davalı şirketin müvekkil şirkete olan 16/07/2018 tarihi itibari ile 13.094,29 TL borcu nedeniyle Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü …… Esas sayılı dosyada ilamsız takip açıldığını, davalının icra takibine ilişkin ödeme emrini tebliğ aldığını, borcun tamamına 08/10/2018 tarihinde itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, anılan takibe yapılan itiraz nedeniyle arabuluculuğa başvurulmuş ancak arabuluculuk görüşmesi anlaşmazlıkla neticelendiğini, açıklanan nedenlerle davalının 13.300,93 TL’si alacağımıza vaki itirazının haksız olması sebebi ile iptalini, takibin devamını, %20 inkar tazminatı ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçluya yönelik alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi mali müşavir ……. tarafından düzenlenen 06.08.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda hüküm kısmında; davacı şahıs işletmesi tarafından ibraz edilen 2018 yılına ilişkin ticari defterlerin usul ve kanunlara uygun olarak tutulduğunu, davacı şahıs işletmesinin cari hesap bakiyesi alacağın dayandırıldığı faturaların usule uygun olarak düzenlendiği ve kayıt altına alındığı, davacı şahıs firmasının carihesap kaydına göre davacının 16/07/2018 tarih …… numaralı fatura tutarı bakiyesi olarak 4.490,22 TL 30/06/2018 tarih ……. numaralı fatura tutarı olarak 4.148,77 TL 04/05/2018 tarih ……. numaralı fatura tutarı olarak 4.455,30 TL toplam 13.094,29 TL alacaklı olduğu ve icra takibi hususunda haklı olduğu , davacı şahıs işletmesinin %20 oranında icra inkar talebinin mahkeme takdirinde olduğu görüş ve kanaatini bildirir raporunu ibraz etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalıdan alacağını tahsil amacı ile başlattığı icra takibine vaki itiraz üzerine İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacının ticari işletme kaydı bulunduğu, bu kapsamda gerçek kişi tacir olduğu, dolayısıyla davanın her iki tarafının da tacir sıfatının bulunması nedeni ile davanın nispi ticari dava niteliğinde bulunması nedeni ile mahkememizin görevli mahkeme olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gün ve saati davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmış ve davalıya hukuki dinlenilme hakkı tanınmış ancak davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı taraf ticari defterlerini sunmaktan imtina etmiştir. SMMM bilirkişinin sınırlı olarak davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlenen 06/01/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 3 adet fatura toplamı olarak 13.094,29 TL tutarında alacaklı göründüğünün saptandığı bildirilmiştir.
Mahkememizce her ne kadar tarafların vergi dairesinden BA-BS formları celp edilmiş ise de, alacağa dayanak yapılan 3 adet faturanın her birinin 5.000 TL’lik yasal bildirim sınırının altında kaldığı, bu nedenle taraflarca beyan edilmemiş olabileceği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu asıl alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla taraflar arasında ticari mal alışverişi bulunduğu anlaşılmaktadır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK hükümleri uyarınca ticari defter tutmakla mükelleftirler. Davacı taraf, yasal yükümlülüğü gereği tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay ……. HD.’nin 13/06/2017 tarih ve …… E …… K sayılı kararı da benzer nitelikte olup, bu kararda “Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır” denilmiştir.
Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, kanunun bilmemek mazeret sayılamayacağından ve davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmediğinden davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının davacı lehine delil olarak kabul edilmesi yasanın açık hükmü gereğidir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafın defter ibrazından kaçınması göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, davalının borca itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın asıl alacak yönünden kabulüne, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne, ancak icra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir ihtarname ileri sürülmediğinden takipte istenilen işlemiş faiz yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının Küçükçekmece ………İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin takipte talep edilen asıl alacak üzerinden devamına,
İşlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
Asıl alacağa takipten itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Davalı itirazında haksız çıktığı ve alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 894,47-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 160,65-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 733,82-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 160,65-TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan 721,50-TL yargılama giderinin kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 714,29 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul/red oranına göre 20,51 TL’sinin davacı taraftan, 1.299,49 TL’sinin davalı taraftan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
01/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır