Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/888 E. 2022/269 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/888 Esas
KARAR NO : 2022/269

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 28/03/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davalıların sorumluluğunda bulunan aracın kusurlu bir şekilde çarpması sonucu müvekillerinin yaralandığını belirterek 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan 20.000 TL manevi tazminatın ise davalı gerçek kişilerden tahsilini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; poliçe ve teminat limiti ile sorumlu olduklarını, kusur maluliyet ve tazminat hesaplaması yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Dava aşamasında davacı vekili tarafından maddi tazminat açısından taleplerinin sigorta şirketi tarafından karşılanması nedeni ile feragat ettiklerini yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını manevi tazminat açısından davalarının devam ettiğini belirtmişler davalı sigorta şirketi tarafındanda vekalet ve yargılama gideri talebi olmadığı belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Velayet hakkı sahiplerinin davacı küçük adına açtıkları işbu davada; 13/04/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı küçüğün yaralanması nedeni ile, davalı gerçek kişilerin kazayı yapan ……… plakalı aracın sürücüsü ve maliki oldukları, davalı sigorta şirketinin ise ZMMS poliçesini yapan sigortacı şirket olduğundan bahisle tüm davalılardan maddi tazminat, davalı gerçek kişilerden manevi tazminat istemi ile işbu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından sunulan cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 13/04/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalıların kusur ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususları olarak saptanmıştır.
Taraflarca dayanılan ve uyuşmazlığın uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte bulunan hasar dosyası ve sigorta poliçesi, gerçek kişilerin mali ve sosyal durum araştırma sonuçları, aracın trafik kaydı, davacının hastane tetkik ve tedavi kayıtları, ceza dosyası vs. tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
Davacının maluliyet durumu hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu …….. İhtisas Kurulundan rapor aldırılmış, düzenlenen 04/03/2021 tarihli raporda davacının 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak E cetveline göre % 10,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği yönünde mütalaa verildiği görülmüştür.
Davacı taraf ile davalı sigorta şirketi arasında imzalanan “Makbuz ve ibraname” başlıklı belge suretinin incelenmesinde; ile davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa 112.552,38 TL ödenmek suretiyle maddi tazminat yönünden sulh oldukları, davacı vekili tarafından manevi tazminat yönünden taleplerinin devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, kusur durumu yönünden trafikçi bilirkişiden 09/09/2021 tarihli bilirkişi raporu aldırılmış, raporda davacı küçük ile davalı sürücüye eşit oranda (% 50’şer) kusur yüklendiği görülmüştür.
Her ne kadar mahkememizce ATK Trafik Dairesinden rapor aldırılmasına karar verilmiş ise de, müteakip celseye kadar dosyada yeterli masraf olmadığından dosya gönderilememiş ancak daha sonra kusur değerlendirilmesi mahkememizce yapılabileceği değerlendirilmekle ATK’dan rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Kusur değerlendirmesinin son tahlilde mahkememize ait olması nedeni ile kusur durumunun mahkememizce değerlendirilmesinde; dava konusu kazanın sokak aralarındaki tali yol üzerinde meydana geldiği, davalı sürücü ……. (soy isim değişikliği sonucu ……)’nın sevk ve idaresindeki ……… plakalı kamyonet cinsli aracı ile sokak üzerinde ilerlerken sokakta olan ve kaza tarihinde 8 yaşında bulunan davacıya yeteri kadar dikkat vermeden tedbirsizce seyrini sürdürdüğü, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu; davacı küçüğün ise kaza anında yaya vaziyette sokakta bulunduğu ve yol üzerinde geçiş önceliğinin araçlara ait olmasına rağmen gerekli dikkat ve özeni göstermediği, kaldı ki davacı küçüğün kaza tarihindeki yaşı itibariyle ebeveynleri tarafından sokakta tek başına bırakılması ve ona refakat edecek bir büyüğünün bulunmaması nedeni ile de kusurlu olduğu, bu kapsamda davalı sürücünün sokağın kalabalık olmasına rağmen gerekli dikkat ve özeni göstermeyip 30 km’lik hız sınırının üzerinde bir hızla seyretmesi neticesinde kazaya sebebiyet vermesi nedeni ile sonuç itibariyle kazanın meydana gelmesinde davacı küçüğün % 30, davalı sürücünün ise % 70 oranında kusurlu bulunduğu mahkememizce takdir edilmiş ve bu konuda mahkememizce alınan trafikçi bilirkişinin raporu kabul görmeyerek ceza dosyasında soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 49/1.maddesinde yer alan “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, aynı kanunun 50.maddesinde ise “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler” ve 51/1.maddesinde ise “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler” hükümleri uyarınca ve yine aynı kanunun 56.maddesinde yer alan “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” hükmü uyarınca dava konusu haksız fiil nedeni ile haksız fiil faili olan davalı sürücünün davacı tarafın maddi zararlarından sorumlu ve davacı taraf lehine durumun gereği ve kusur durumu dikkate alınarak manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği, maddi tazminatın hesaplanmasında, davacı tarafın varsa müterafik kusurunun da tazminat hesaplamasında dikkate alınarak maddi tazminatın bu oranda indirilmesi gerektiği,
Keza, işleten ve ZMMS sigortacısının sorumluluğu bakımından, 2918 sayılı kanunun 85.maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar…İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur”, bu kanunun 86.maddesinde “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir” ve yine bu kanunun 88.maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” hükümleri uyarınca dava konusu trafik kazası nedeniyle davalı işletenin maddi ve manevi tazminattan, davalı zorunlu mali mesuliyet sigortacısı şirketin ise mezkur kanunun 92/1-f bendi uyarınca sadece maddi tazminattan sorumlu olmak üzere davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu bulundukları anlaşılmıştır.

Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde;

MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN; Davacı tarafça davalı sigorta şirketinin maddi tazminat talebi yönünden sulh olmaları nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN: Davalı sürücü ve davalı malik(işleten), davacı küçüğün % 10,3 oranında malul kalacak ve 9 ay boyunca iyileşemeyecek şekilde yaralandığı kaza nedeni ile TBK hükümleri çerçevesinde manevi tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu bulundukları aşikârdır. 6098 sayılı T.B.K’nun 56/1. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakim olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakim bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de su götürmez. Bu ilkeler ve olayın oluş şekli, kusur oranları, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu bir bütün olarak değerlendirilerek davacı lehine manevi tazminat takdir olunmuş ve fazlaya ilişkin talebin reddi gerekmiş, netice itibariyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebi yönünden sulh nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile;
15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …….. ve …… ‘dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat açısından alınması gereken 80,70 TL harcın 17,1 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Manevi tazminat açısından ise alınması gereken 1024,70 TL harcın 341,50 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan harcın davalılar ………ve ………’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 341,50.-TL peşin harcın davalılar ……. ve …….’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 1.039,20.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 742,30 TL’sinin davalılar ………ve ………’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davalılar ………ve ………’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 942,90 TL’sinin davalılar ………ve ………’dan müteselsilen, bakiyesinin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 28/03/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……….
¸e-imzalıdır