Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/873 E. 2020/479 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/873 Esas
KARAR NO : 2020/479

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; ……. Tv internet sitesinde 16/08/2019 tarihli haberinde “…….. ” denilerek asılsız iddialarla davacıları küçük düşürüp halkta kin ve nefret duygusu yaratmanın amaçlandığını, bu iddianın gerçek olmadığını, davalı tarafından bu iddianın doğrulanmasını ve her bir davacı için 15.000,00 TL olmak üzere 45.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmış ancak davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, yayın suretiyle kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet iddiasıyla açılan manevi tazminat davasıdır.
Davalı şirkete ait …… TV haber sitesinin çıktısı dosyada mevcut 16 Ağustos 2019 günlü haberinde, “…… . Hükümete yakın ……. ‘da süren tenkisatın …… ‘yle alakalı olduğu ileri sürüldü. …… gazeteleriyle ……. TV’yi bünyesinde bulunduran hükümede yakın ……. ‘da dün itibariyle geniş çaplı tenkisat başladığı ileri sürüldü. ………’da yer alan habere göre; kanalın yüzde 40 küçülmeye gideceği söyleniyor. Dün akşam saatlerinde ……programı sunucusu ….. ve ……. programının sunucusu……’nin görevine son verilmişti. ……. TV güne işten çıkarma haberleriyle başladı. Gece editörü ……., Gece Moderatörü …… ve şef yönetmen ……’ın da işten çıkarıldığı öğrenildi. İşten çıkarmalar …… a’da devam edecek gibi görünüyor. …… ve …… Gazetelerine de yansıması bekleniyor. ……. TV’nin kapanma kriziyle karşı karşıya olduğu da gelen iddialar arasında. …… ‘den her ay reklam geliri adı altında 10 milyon lira bütçe alıyordu. ……… , ….. ‘daki krizin nedenini de şu iddiayla anlattı: …….’da İstanbul seçimlerinin hemen ardından başlayan bu krizin belediye ile bir ilgisi var. İddialara göre ……., …..’nden her ay reklam geliri adı altında 10 milyon lira bütçe alıyordu. ……’nin belediyeyi kaybetmesi ve göreve ….. ‘nun gelmesiyle bu bütçe kesildi ve ……. mali sıkıntı yaşamaya başladı. ……. ise henüz konuyla ilgili açıklama yapmadı” şeklinde haber yayınlandığı dosyada mevcut delillerden anlaşılmıştır.
Davacı …….nin ….. Gazetesi’nin, davacı …’nin …… Gazetesi ve …. Gazetesi’nin, davacı …….’nin …… TV televizyon kanalının sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yukarıda anılan internet sitesi haberinin davacı tarafın iddia ettiği şekilde kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haberin basın/medya özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı tarafça gösterilen tüm deliller toplanmış, davacı vekili ön inceleme duruşmasındaki beyanında tanık bildirmeyeceğini bildirmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesine eklenmiş olan ….. Gazetesi internet haber yayınında “DÜZELTME/ÖZÜR” başlığı ile “02/09/2019 tarihinde …… neler oluyor? Devam edecek halimiz kalmadı başlığı ile yayınlanan haberde; …….’nın …… ‘de olduğu dönemde reklam geliri adı altında her ay 10 milyon TL aldığı söylenmiş ise de. Yapılan araştırmada …….’ya böyle bir reklam geliri ödenmediği anlaşılmıştır. Keyfiyet kamuoyunun bilgisine saygıyla duyurulur” şeklinde haber (düzeltme) yazısı yayınlandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce Basın İlan Kurumu’na müzekkere yazılarak davacı şirketlere ait … Gazetesi, ……. Gazetesi ve ……. Gazetesi’nin dava dava konusu haberin yayınlandığı tarih ile dava tarihi arasındaki tiraj durumu dosyaya getirtilmiştir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, toplanan tüm deliller muvacehesinde;
Davalı şirkete ait ……. TV isimli internet haber sitesinde …… Ağustos 2019 tarihinde “…….. Hükümete yakın …….’da süren tenkisatın ………yle alakalı olduğu ileri sürüldü. ……. ve …….. gazeteleriyle ……… TV’yi bünyesinde bulunduran hükümede yakın …….’da dün itibariyle geniş çaplı tenkisat başladığı ileri sürüldü. ……..’da yer alan habere göre; kanalın yüzde 40 küçülmeye gideceği söyleniyor. Dün akşam saatlerinde Analiz-Sentez programı sunucusu ……… ve Uyandırma Servisi programının sunucusu…… ‘nin görevine son verilmişti. ……… TV güne işten çıkarma haberleriyle başladı. Gece editörü ……. , Gece Moderatörü …… ve şef yönetmen …… ‘ın da işten çıkarıldığı öğrenildi. İşten çıkarmalar …….’da devam edecek gibi görünüyor. Tenkisatın, ……… ve …….. Gazetelerine de yansıması bekleniyor. ……. TV’nin kapanma kriziyle karşı karşıya olduğu da gelen iddialar arasında. ……..’den her ay reklam geliri adı altında 10 milyon lira bütçe alıyordu. …….. , …….’daki krizin nedenini de şu iddiayla anlattı: …….’da İstanbul seçimlerinin hemen ardından başlayan bu krizin belediye ile bir ilgisi var. İddialara göre …….,……… ‘nden her ay reklam geliri adı altında 10 milyon lira bütçe alıyordu. ……… Parti’nin belediyeyi kaybetmesi ve göreve ……… ‘nun gelmesiyle bu bütçe kesildi ve ……. mali sıkıntı yaşamaya başladı. …….. ise henüz konuyla ilgili açıklama yapmadı”” şeklinde haber yayınlandığı görülmektedir.
Davacı tarafın manevi tazminat talebinin dayanağı TMK’nun 24 ve 25.maddeleri ve TBK’nun 49.maddesi uyarınca kişilik haklarına saldırı ile TTK’nun 54 vd.maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümleri oluşturmaktadır. Zira davacılar ile davalının aynı sektör içerisinde faaliyette bulunmaları nedeni ile haksız rekabet hükümlerine de tâbi oldukları açıktır.
Anayasaya göre basın özgür ise de bu özgürlüğün sınırsız-mutlak bir özgürlük olmadığı, yine Anayasanın çizdiği sınırlar çerçevesinde kullanılabileceği aşikardır. Basın-yayın yoluyla yapılan haberlerde, yayının kişilik haklarına yönelik saldırı niteliği taşıyıp taşımadığı yönünde yüksek yargı içtihatları ile kabul edilmiş bir kısım ölçütler getirilmiştir. Bunlar;
-Yayının güncel olması,
-Yayının görünür gerçeğe uygun olması,
-Yayının yapılmasında kamu yararı bulunması,
-Yayının toplumsal ilgiyi haiz olması,
-Yayında biçimle öz arasında denge bulunması(yayının ölçülü olması) olarak sayılmakta olup, yayının hukuka uygun kabul edilebilmesi için tüm bu ölçütlerin tamamının bulunması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ……… Esas …….. Karar sayılı kararında “…Basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon amaçlı yayım yapmak, hukuka aykırıdır” denilmiştir. Yine aynı kararda “…basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin görünür gerçekliğe uygun olması gerekir. Bu durumda, haberin iddiadan öteye geçmemesi ve gerçeklik unsuru taşımaması nedeniyle davacıyı yıpratmaya ve hedef göstermeye yönelik olduğunun kabulü gerekir. Yayında kullanılan bu sözler amacı ne olursa olsun başlı başına kişilik haklarına haksız bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminata hükmedilmesi gerekir” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …….. Esas …….. Karar sayılı kararında “…Basın, yaptığı yayımlarda gerek Anayasanın Temel Haklar ve Ödevler bölümünde yer alan ve gerekse TMK’nun 24 ve 25.maddelerinde ve ayrıca özel yasalarda güvence altına alınmış olan, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. Bu cümleden olarak basın, belirli bir kişinin fikrini tartışmak zorunda kaldığı durumlarda bile, objektif bilgi vermekle ve eleştirmekle yetinmeli, olayları tahrif etmek veya kuşkuları yaymak gibi hukukun izin vermeyeceği yollara başvurmamalıdır. Özellikle de hakaret niteliğinde ya da yersiz, onur kırıcı söz ve deyimlerin kullanılmasından kaçınmalıdır. Basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon için yayım yapmak hukuka aykırıdır. Bu açıklamalardan sonra, denilebilir ki, basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin gerçeğe uygun olması, gerçeğe uygun yayımın haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bir yayımın hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi ancak açıklanan bütün bu koşulların birlikte varlığı halinde mümkündür. Yapılan bir yayım bu temel ilkelerden herhangi birine ters düşüyorsa hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.06.2015 tarihli ve 2014/4-33 E., 2015/1504 K., 08.05.2013 tarihli ve 2012/4-1162 E., 2013/631 K.sayılı kararları).Öte yandan haberde gerekli, yararlı ve ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapıldığı, haberin içeriğine uygun düşmeyen, tahrik edici, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı, güveni zedeleyici bir üslubun kullanıldığı durumlarda, özle biçim arasındaki denge bozulmuş sayılır. Bu da hukuka aykırılığın varlığını kabule imkan sağlar. Diğer bir anlatımla basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bunun içindir ki basının yaptığı yayımdan dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayımın hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayımdaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. İşte basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır…Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi tarafından gazetecilere tanınan özgürlük, gazetecilik etik ve ilkelerine uygun olarak topluma doğru ve güvenilir bilgi sağlamak için iyi niyetle hareket etmeleri şartıyla sınırlıdır. Bu nedenle algı da yaratılmaması gerekir. Basının üçüncü kişiler hakkında ileri sürdüğü, şeref ve itibarlarını zedeleyici nitelikteki olgusal isnatların doğruluğunu araştırma yükümlülüğü vardır…” şeklinde karar vermiştir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davalı tarafça yayınlanan gazete haberinde, davacılara ait gazetelere ve TV kanalına ………nden daha önce reklam geliri adı altında her ay 10 milyon TL para ayrıldığı, Belediye Başkanının değişmesinden sonra bu paranın kesildiği ve bu gazeteler ve kanalın maddi olarak zor duruma düştüğünden söz edilmiş olup, davalı tarafça bu haberin doğruluğuna (özellikle her ay reklam geliri adı altında 10 milyon TL para ayrıldığına) ilişkin herhangi bir delil sunulamadığı gibi (davaya cevap verilmemiştir), dava dilekçesi ekinde sunulan haber çıktısından, başka bir haber sitesinin benzer yayını yapmasının akabinde özür-düzeltme yazısı yayımladığı, haberin davacılarca yolsuzluk yapıldığı algısını yarattığı, bu kapsamda davalı tarafça yapılan yayının görünür gerçeğe uygunluk ölçütü ile yine ölçülülük (biçimle öz arasında denge) ölçütüne aykırı olduğu, dolayısıyla söz konusu haberin davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde ve ayrıca TTK’nun 55/a-1 kapsamında dürüstlük kuralına aykırı hareket tarzında haksız rekabet oluşturması nedeni ile davacıların manevi tazminat talebinin haklı olduğu kanaatine varılmış, ancak yapılan haberin sunuluş ve yayınlanış şekli ile saldırının boyutu göz önünde bulundurularak mahkememizce manevi tazminat miktarı takdir olunarak fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacı …………’nin davasının KISMEN KABULÜ ile
5.000 TL manevi tazminatın 16/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacı tarafa verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Davacı ……….. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı ………..’ne verilmesine,
B-Davacı ……… Yatırım Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin davasının KISMEN KABULÜ ile
5.000 TL manevi tazminatın 16/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacı tarafa verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Davacı ……… Yatırım Sanayi ve Tic. A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …….. Yatırım Sanayi ve Tic. A.Ş.’ne verilmesine,
C-Davacı …………’nin davasının KISMEN KABULÜ ile
5.000 TL manevi tazminatın 16/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacı tarafa verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Davacı ………. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı ………’ne verilmesine,
Ç- 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.024,60.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 768,49.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
D- Davacı taraflarca yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 768,49.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı taraflara verilmesine,
E- Davacı taraflarca dosyada yapılan 58,00.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 19,30 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı taraflara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına,
F- Davacı tarafça dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
21/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır