Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/800 E. 2020/644 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/800 Esas
KARAR NO : 2020/644

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle:Taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında müvekkilinin tüm yükümlülüklerini süresinde ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen davalıların haksız ve kötüniyetli bir şekilde tapu devri yapmaktan kaçındığını, Bakırköy …. Noterliğinin 08.05.2018 tarih ve … yevmiye nolu Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile davaya konu villa nitelikli 266 nolu bağımsız bölümün müvekkili tarafından 2.750.000 TL bedelle satın alındığını, konutun teslim tarihinin Aralık 2018 tarihi olduğunu, konu olan gayrimenkulün müvekkiline 15.09.2018 tarihinde teslim edilmiş olmasına ve İskan harç ve masraflarının ödenmesine rağmen müvekkiline tapu devrinin halen yapılmadığını, arsa malikleri ile yapılan sözleşmeye göre ve 3. kişilerle sözleşme yapma yetkisine yüklenicilerin sattığı konutun teslim edilmemesinden dolayı arsa maliklerinin müşterilere karşı müteselsilen sorumlu olduklarını, Yargıtay’ın gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesini adi ortaklık akdi olarak nitelendirmiş ve bu tip sözleşmelere göre arsa malikini o projeden taşınmaz satın alan taraflara karşı sorumlu kıldığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazı KONUT OLARAK KULLANMAK AMACIYLA SATIN ALMIŞ ve dekorasyon işlerini yaptırmakta olduğunu belirtmişler ve de sonuç ve istem olarak da açıklanan sebepler ile; dava konusu taşınmazın tapuda müvekkili adına kayıt ve tesciline, bunun mümkün olmaması halinde konu olan taşınmaz için müvekkili tarafından ödenen bedellerin Denkleştirici Adalet İlkesi gereğince güncellenmiş değerinin hesaplanarak dava tarihinden başlamak üzere faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Arıkan Yapı cevap dilekçesinde özetle:Müvekkili şirketin diğer davalı şirket ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde davacıya dava konusu villanın satılmış ve davacıya yer tesliminin de yapılmış olduğunu, ancak diğer davalı şirketin yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devrinin yapılamamış olduğunu, müvekkili şirketin ve diğer davalının projenin lansmanını yani tanıtımını proje ortaklığı olarak birlikte yaptıklarını, diğer davalının yarattığı haksız ve mesnetsiz muarazanın giderilmesi için müvekkili şirket tarafından diğer davalı şirket aleyhine dava açıldığını, dava konusu villanın tapusunun diğer davalı şirket üzerinde olup esasında davacıya devri gerektiğini, davalı taraflar arasındaki sözleşmenin karma nitelikte olmakla birlikte adi ortaklık unsuru öne çıkan bir sözleşme olduğunu, bu sebeple tarafların hak ve yükümlülüklerinin adi ortaklık hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerektiğini belirtmişler ve de sonuç ve istem olarak da davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
…. Gayrimenkul cevap dilekçesinde özetle:Müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında bir adi ortaklığın kesinlikle söz konusu olmadığını ve bu sebeple müvekkilinin diğer davalının müşterileri ile yaptığı sözleşmeden dolayı sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, mevcut uyuşmazlıkta müvekkili tarafından herhangi bir mal veya emek koyma amacının asla söz konusu olmadığını, davalılar arasında asla bir kar ve zarar paylaşma ilişkisi oluşmadığını, diğer davalının söz konusu villaları satın almayı riski tamamen kendi üzerinde olmak üzere taahhüt ettiğini, şirketler arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığının diğer bir kanıtının da adi ortaklığın zorunlu unsuru olan müşterek amaca ulaşmak için çaba harcama unsurunun bulunmaması olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman diğer davalıya müşterileri nezdinde müvekkilini temsil etme yetkisi vermemiş olup, diğer davalının da mevcut olmayan bir ortaklığı temsil ettiğinden bahsedemeyeceğini, üçüncü kişilerle yapılan sözleşmelerin diğer davalı ile kendi adına yapıldığını, müvekkilinin hiçbir ortak sıfatı bulunmadığını, bu sebeple davacının korunacak hiçbir haklı menfaati bulunmadığını, davacı taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı taleplerinin kendi içinde hukuken çelişkili olduğunu, bu taleplerin bir arada ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, müvekkili ile diğer davalı arasında bir adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, ortada diğer davalının yapacağı satışlara bağlı bir kar zarar paylaşımı bulunmadığını belirtmişler ve de sonuç ve istek olarak da açıklanan sebepler ile maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Bakırköy …. Tüketici Mahkemesinin … Esas ve … sayılı ilamı ile;”… davacı tarafın şirket olup, dava konusu bağımsız bölümü konut olarak satın aldığı belirtilmiş ise de konutun şirketçe ne şekilde kullanılacağının açıklanmamış olduğu ve dava dilekçesinin 7 sahifesinde ” müvekkil dava konusu taşınmazı konut olarak kullanmak amacıyla satın almış ve kişisel zevk ve bütçesine uygun olarak dava konusu taşınmazın tadilat ve dekorasyon işlemlerini yaptırmaktadır. şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmakla, davacı şirketin kişisel zevk ve bütçesine uygun tadilat ile neyin ve kimin kastedildiğinin anlaşılamadığı, davacının şirket olduğu, dava konusunun villa olduğu anlaşılmakla, Yargıtay kararları doğrultusunda davaya bakmaya Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilerek mahkememizin görevsizliğine” Bahisle görevsizlik kararı verilerek dosyanın davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan…” bahisle görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize geldiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
4077 sayılı Kanunun 3.maddesinin ilk şeklinde “mal” kavramı “ticaret konusu taşınır eşya” olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında ” alış-verişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır.
Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.
Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.
O halde, 4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/c maddesinin kapsamına alındığından, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.
6502 sayılı Kanunun 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Ancak bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici diğerinin satıcı olması gerekir.
Somut olayda; davacı ile … Yapı Sanayi ve Tic. A.Ş. arasında düzenlenen 08.05.2018 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde “bağımsız bölüm alıcı ve satıcıya ilişkin bilgiler” başlıklı 1. sayfasında taşınmazın türü villa olarak nitelendirildiği, bedele ilişkin bilgiler bölümünde de “konut bedeline ilişkin bilgiler” başlığı altında tüm vergiler dahil peşin fiyatının 2.750.000 TL olduğunun yazılı olduğu, bu haliyle sözleşmeye konu taşınmazın villa niteliğinde konut olduğu, davacının da dava dilekçesinde taşınmazı ticari ya da mesleki amaçla satın aldığı yönünde herhangi bir beyanının bulunmadığı gibi, aksine bu taşınmazı konut amaçlı alındığını beyan ettiği, bu itibarla davacının “tüketici” olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine ait olup Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin görevsizlik kararı hatalıdır.
Açıklanan nedenlerle davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilerek, yargılama yapma yetki ve görevinin Türketici Mahkemesi olması sebebiyle dosyanın HMK 20. Maddesi kapsamında daha önce görevsizlik kararı veren Bakırköy … Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, ancak mahkememiz ile Bakırköy … Tüketici Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı oluşması sebebiyle görev uyuşmazlığı sebebiyle dosyanın ilgili İstinaf Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
Yargılama yapma yetki ve görevinin Tüketici Mahkemesi olması sebebiyle dosyanın HMK 20. Maddesi kapsamında daha önce görevsizlik kararı veren Bakırköy … Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Mahkememiz ile Bakırköy … Tüketici Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı oluşması sebebiyle görev uyuşmazlığı sebebiyle dosyanın ilgili İstinaf Dairesi’ne gönderilmesine,
Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Yoluna başvuru hakları olduğu hatırlatılarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.05/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır