Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/573 E. 2020/83 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/573 Esas
KARAR NO : 2020/83

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2015
KARAR TARİHİ : 27/01/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;
Ttekstil alanında faaliyette bulunan müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki nedeniyle kesilen faturalardan kaynaklanan kur farkı alacağı için düzenlenen faturaların davalı tarafa noter kanalıyla bildirildiğini, ödeme yapılmayınca Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyası ile takipte bulunduklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, 6098 Sayılı Yasanın 99.maddesi gereğince ülke parası dışında bir para ile çalıştıklarından kur farkı faturası düzenleme hakları bulunduğunu, Yargıtayın yerleşmiş içtihatları gereğince de kur farkı düzenlemelerinin yerinde olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;
Davanın haksız olduğunu, davacının düzenlemiş olduğu kur farkı faturasına itiraz edildiğini ve faturanın iade edildiğini, davacı tarafın iddiasının aksine kur farkı düzenleneceğine dair aralarında bir sözleşme bulunmadığını, davacının iddia etmiş olduğu sipariş formları altında müvekkili firmanın yetkililerine ait imza bulunmadığını, taraflar arasında bu konuda bir anlaşma olmadığını, aralarındaki ticari alım satımdan doğan cari hesaba ilişkin 34 adet çek düzenlendiğini, bunlardan sadece birisinin dolar olarak verildiği, kalanların TL üzerinden düzenlendiğini, taraflar arasında bu konuda bir anlaşma ve uygulama bulunmadığını, Yargıtay içtihatlarının da kur farkı alınabilmesi için anlaşma veya yerleşik uygulama bulunması yönünde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali ve tazminat talebine ilişkindir.
Dosya arasına celp olunan Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı takip doyasının incelenmesinde, davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusuna karşı 26/06/2015 tarihli, …… seri nolu, 209.115,52-TL li faturaya dayalı olarak ilamsız takip talebinde bulunulduğu, itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların karşılıklı iddiaları, alacak borç durumu, ödemelerin ne şekilde olduğu, kur farkı ile ilgili aralarında bir uygulama olup olmadığı hususunda ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi ibraz etmiş olduğu 19/04/2016 tarihli ayrıntılı raporunda özetle; taraflar arasında davacı tarafından davalıya iplik satışı yapılması şeklinde ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki neticesinde davacı tarafından davalıya 15/06/2015 tarihli, 209.115,52-TL lik kur farkı faturası düzenlenmiş olduğunu, faturanın iade edildiğinden davalı kayıtlarında yer almadığını, taraflar arasındaki faturalarda dövizli birimin TL ye çevrilerek düzenleme yapıldığını, faturalar döviz kuru ve toplam dövizli tutarın yazılı olduğunu, aralarında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, ticari ilişkide verilen 6 adet sipariş formunun 4.maddesinde “ödeme vadeli TL çekler ile yapılır ise çek bedeli çek tarihinin günündeki Merkez Bankası döviz satış kurundan hesaplanır” hükmünün yer aldığını, bu hususun ticari teamül olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin mahkemenin takdirinde bulunduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce bozma öncesi yapılan yargılamada mahkememizin 02/06/2016 tarih ….. Esas ….. Karar sayılı kararı ile “Tüm dosya kapsamından; davacı taraf aralarında bulunan ticari ilişki nedeniyle satmış olduğu tekstil ürünü bedellerinin USD cinsinden faturalandırıldığını belirterek kur farkı faturası düzenleyerek bedelini talep etmiş, davalı tarafın itirazı üzerine iş bu dava açılmış olup, uyuşmazlık davacının davalıdan kur farkından kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı hususlarındadır. Kur farkı faturası kesilebilmesi için ya taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşmenin bulunması yada bu konuda teamül halini almış bir uygulamanın bulunması gerekmektedir. Dava konusu olaya geldiğimizde taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Her ne kadar davalının kabul etmediği, ancak davacı tarafından ileri sürülen bir kısım sipariş formlarında “ödeme vadeli TL çekler ile yapılır ise çek bedeli çek tarihinin günündeki merkez bankası döviz satış kurundan hesaplanır.” hükmü bulunmakta ise de, bu kur farkı düzenleneceğine ilişkin bir hüküm olarak değerlendirilemez, bu hükümde de ödemenin vadeli çekler ile yapılması halinde vade tarihindeki kur üzerinden bedelin belirlenerek çeke yazılması şeklinde çek bedelinin düzenleneceği kararlaştırılmıştır. Bu hükümde kur farkı faturası düzenleneceği yönünde bir çıkarımda bulunmak mümkün değildir. Taraflar arasında kur farkı düzenleneceğine dair yazılı bir sözleşme olmadığı gibi yerleşik bir uygulamada bulunmamaktadır. Taraflar arasında ticari ilişki kapsamında 12/06/2014 tarihinden 10/03/2015 tarihine kadar toplam 114 adet 754.662,47 USD bedelli karşılığı olan 1.717.434,15-TL lik fatura düzenlenmiştir. Davalı tarafından ise 29.821,26-USD bedelli 68.224,43-TL lik iade faturası düzenlenmiş, davacıdan almış olduğu mallara karşılıkta 52.204,47-USD karşılığı 122.259,39-TL banka yolu ile ödeme bulunmuş, 595.569,03-USD bedelli, 1.526.896,73-TL karşılığı çek ile ödeme yapılmıştır. Davacı tarafından davalıya satılmış olan malların bedelinin ne şekilde ödendiğine baktığımızda %90 dan fazlasının çek ile ödeme şeklinde olduğunu görmekteyiz. Dava konusu uyuşmazlığa baktığımızda ödemelerin çek ile yapıldığı, çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen TL üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerektiği (Yargıtay ……..Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarih ve …….. esas, ……. karar sayılı ilamında belirtildiği üzere), yine davacının B.K.nun 83.maddesi uyarınca alacağının yabancı para üzerinden isteme hakkına sahip iken tercih hakkını TL üzerinden kullanıldığı, tahsilat yaptığında kur farkından doğan fazlaya ilişkin alacağını saklı tuttuğunu bildirmediği, 2 yıl boyunca devam eden ticari ilişkiden 114 adet fatura kesildikten ve hiçbir itirazda bulunmadıktan sonra geriye dönük olarak toplu bir şekilde ve tüm münferit satışları kapsar şekilde kur farkı talep etmesinin dürüstlük kuralına da uygun olmadığı(Yargıtay ……Hukuk Dairesinin 07/03/2016 tarih, …… esas, ….. karar sayılı ilamında belirtildiği üzere) anlaşılmıştır” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 28/02/2018 tarih ve ……. Esas …. Karar sayılı kararı ile “Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunda ve malın davalıya tesliminde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Diğer yandan düzenlenen sipariş formlarında satış bedeli yabancı para cinsinden belirtilmiş olup, faturalarda da yabancı para cinsinden TL karşılığı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca sipariş formlarının 4. maddesinde ödeme vadeli (TL) çek ile yapılır ise çek tarihinin günündeki Merkez Bankası Döviz satış kurundan hesaplanır 3. maddesinde ise Satış bedelimiz döviz (USD) cinsindendir düzenlemeleri mevcuttur. Bu durum karşısında TL olarak yapılan ödeme günündeki T.C.M.B. döviz satış kuru belirlenip kur farkı oluşup oluşmadığı saptanarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma kararına karşı davalı tarafın tashihi karar başvurusu üzerine Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 25/16/2019 tarih …… Esas ….. Karar sayılı kararı ile “Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce davacının davasını dayandırdığı sipariş formları ve bu formların içeriğine işaretle mahkeme kararı bozulmuştur. Bozma kararı üzerine davanın karar düzeltme yoluna başvurması yolu ile yapılan incelemede davacının sipariş formlarının fotokopisini sunduğu, davanın cevap dilekçesinde bu sipariş formlarındaki imzayı kabul etmediği, 05.01.2016 tarihli celsede taraflara dayandıkları ve fotokopisini sundukları belge asıllarını sunmaları için mehil verilmiş ise de davacı tarafça belge asılları sunulmamış ancak mahkemece sipariş formlarına ilişkin somut bir ibraz kararı da verilmemiştir. Dairemizce yapılan bozma sipariş formlarının davalı tarafından da kabul edilen bir belge olduğu varsayıma dayandığından yukarıdaki ayrıntı gözden kaçırılarak bozma yapılması doğru olmamıştır. Bu itibarla davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılmasına ve genişletilmiş bir bozma kararı verilmesi gerekmiştir. Buna göre taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunda ve malın davalıya tesliminde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Diğer yandan düzenlenen sipariş formlarında satış bedeli yabancı para cinsinden belirtilmiş olup, faturalarda da yabancı para cinsinden TL karşılığı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca sipariş formlarının 4. maddesinde “Ödeme vadeli (TL) çek ile yapılır ise çek tarihinin günündeki merkez bankası döviz satış kurundan hesaplanır 3. maddesinde ise “satış bedelimiz döviz (USD) cinsindendir” düzenlemeleri mevcuttur. Bu nedenle mahkemece yukarıda sözü edilen sipariş form asıllarının ibrazı için davacı vekiline kesin mehil verilmeli, davalı sipariş formlarında kendisine atfen atılan imza yönünde isticvap edilmeli, imzanın davalı şirketi bağlayacak şekilde davalı şirketin temsilcisi veya ticari mümessili tarafından imzalandığı anlaşıldığı takdirde bu sipariş formlarına değer verilmelidir. Bu durum karşısında TL olarak yapılan ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru belirlenip kur farkı oluşup oluşmadığı saptanarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir” gerekçesiyle davalı tarafın tashihi karar talebinin kabulü ile dairenin 28/02/2018 tarih ve …… Esas ….. Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak mahkememizin 02/06/2016 tarih …… Esas ….. Karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 25/16/2019 tarih ….. Esas …. Karar sayılı tashihi karar ile bozma kararının uyulmasına karar verilmiş, bu bozma kararı doğrultusunda davacı vekiline bozma ilamında belirtilen dava konusu sipariş formlarının asıllarını sunması konusunda kesin süre verilerek verilen saüre içerisinde sunmaması durumunda mevcut delillere göre karar verileceği ihtar edilmiş, yine aynı doğrultuda davalı şirket yetkilisinin istivcabına karar verilmiştir.
Davacı tarafça verilen kesin süreye rağmen sipariş formlarının asılları mahkememize sunulmamış, davalı şirket yetkisi duruşmada isticvap edilmiş, davalı şirket yetkisinin isticvabında sipariş formu imzalamadığını, sipariş formları fotokopileri altındaki imzaların kendisine veya şirketi temsille yetkili herhangi bir kimseye ait olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Söz konusu sipariş formlarının asılları sunumadığından bu formların altındaki imzaların davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olup olmadığı hususunda grafolojik bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.
Böylelikle mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; davanın konusu kur farkı alacağına ilişkin olup, kur farkı alacağının istenebilmesi için borcun yabancı para cinsinden ödeneceği ve kur farkı yansıtılacağı hususunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya uygulama bulunması gerekmekte olup, davalı taraf alacağın yabancı para ile ödeneceği veya kur farkı yansıtılacağını kabul etmediği gibi, davacı tarafça dayanak olarak ileri sürülen sipariş formlarının asılları sunulmamış ve fotokopi olarak sunulan sipariş formları altındaki imzalar davalı şirket yetkilisi tarafından da kabul edilmemiştir. Sunulan sipariş formlarının fotokopi olması nedeni ile mahkememizce imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu da aldırılamamıştır. Davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamelerin kabul edilmeyerek iade edildiği görülmektedir. Alacağın yabancı para cinsinden ödeneceği ve kur farkı yansıtılacağı hususunun davacı tarafça ispatlanması gerekmekte olup usulüne uygun delillerle ispatlanamadığından ve dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından yemin delili hatırlatılmaksızın davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebi bulunmadığından bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada yapılan 35,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir olunan 23.113,35-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, uslen anlatıldı. 27/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır