Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/562 E. 2020/455 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/562 Esas
KARAR NO : 2020/455

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 25/07/2019
KARAR TARİHİ : 10/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Merkezi ……. Bakırköy/İstanbul adresinde bulunan davalı şirketin 22.12.1981 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nda tescil edilerek kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkilin davalı şirketin dava dışı …… ile kurucu ortağı olup halihazırda ortaklığının devam ettiğini, davalı şirketin paylarının, davalı şirket ana sözleşmesi madde 8’de belirtildiği üzere, nama yazılı olup halihazırda senede bağlanmamış çıplak pay durumunda olduğunu, müvekkil ile davalı … ve diğer ortak …… arasında imzalanan 11.07.2014 tarihli sözleşme uyarınca müvekkil ve diğer ortak ……’ın %16,50 oranındaki hisselerini davalı …’ya devir edeceğini taahhüt ettiğini, buna karşılık davalı …’nın da her %16,50 hisse için 250.000-Euro’yu 5 yılı içinde müvekkil ve ……’a ayrı ayrı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, diğer bir ifadeyle söz konusu sözleşmede dava konusu şirket paylarının davalı …’ya devredildiğine dair ifade bulunmadığını, bu sözleşmede ayrıca ödeme 5 yıl içinde yapılacağından sözleşmenin 6. Maddesi uyarınca hisseler üzerinde rehin tesis edileceğinin de kararlaştırıldığını ancak müvekkile bu sözleşme kapsamında hiçbir ödeme yapılmadığını ve sözleşmenin gereklerinin davalı … tarafından yerine getirilmediğini, müvekkil ile davalı … arasında sözü edilen 11.07.2014 tarihli sözleşme dışında pay devri için gerekli olan TBK m.183 vd. hükümlerine uygun şekilde payların devredildiğine dair temlik beyanını içeren herhangi bir pay devri sözleşmesi akdedilmediği gibi söz konusu payları devraldığı gerekçesiyle davalı …’nın pay defterine ortak olarak kaydedilmesi yönünde bir yönetim kurulu kararı da alınmadığını, müvekkilin daha önce yaptığı beyan ve taleplere rağmen sonuç alınamaması üzerine yanlış yapılan kaydın düzeltilmesi için davalılara ihtarname göndermişse de sonuç alınamadığını, dava konusu şirket paylarının üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilerek dava konusu paylar ile ilgili kayyım atanmasının talep edildiğini, davalı şirkete kayyım atanmasına, davalı şirket pay defterinde … adına olan %16,50 oranındaki hissenin müvekkile ait olduğunun tespiti ile batıl hisse kaydının terkin edilerek müvekkil adına kayıt ve tesciline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;Öncelikle şartları oluşmamış ihtiyati tedbir talebi ile kayyum atanması talebinin reddinin gerektiğini, uyuşmazlık konusu hisse devrine ilişkin pay defterine kayıt işleminin 02.04.2014 tarihinde yapıldığını, söz konusu bu tarihten başlamak üzere davanın ikame edildiği 25.07.2019 tarihine kadar beş yıl geçmiş olduğundan davanın zamanaşımına uğradığını, 11.07.2014 tarihli hisse devir sözleşmesinin imzalandığı aynı gün yapılmış genel kurulda müvekkilin yönetim kurulu üyesi seçilmiş olup 06.08.2016 tarihli sicil gazetesinde bu hususun tescil ve ilan edildiğini, bu genel kurula davacı tarafın bizzat oy toplama memuru olarak katıldığını, davacı tarafın her ne kadar 11.07.2014 tarihli sözleşmede hisse devir iradesinin bulunmadığını iddia etse de aynı gün yapılmış genel kurula bizzat katılarak ve bu genel kurulda oy toplama memuru olarak görev alarak müvekkil davalının yönetim kurulu üyesi olması yönünden yapılan oylamada olumlu oy kullanarak sürece iştirak ettiğini, 22.11.2016 tarihli Yönetim Kurulu kararının altının davacı ile birlikte müvekkil tarafından imzalandığını, 02.12.2016 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağının davacı ile birlikte müvekkil davalı tarafından imzalandığını, 02.12.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı için düzenlenen hazirun cetveline davacı batıl olduğunu iddia ettiği hisse devir işlemine göre kurulmuş pay oranlarına göre imza attığını, davacıların yıllar önce hisse devir işlemi gerçekleştiği halde, yıllardır hazırlanan her genel kurulda hazirun cetvellerine bizzat imza attığı halde hisse devir işleminin gerçekleşmediğini öne sürdüğünü, davacı tarafın hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunu ve yine hisse devir iradesini içermediğini iddia ettiğini, ancak hisse devir sözleşmesinin 6 numaralı bendinde davacı tarafın hisse devir işleminden doğan alacaklarını teminat altına almak üzere uyuşmazlık konusu şirket hisseleri üzerinden rehin tesisi edileceğinin düzenlendiğini, davacı tarafından hangi işlemin yok hükmünde olduğuna ilişkin tek bir somut açıklama bulunmadığını, davacı tarafın müvekkil şirkete olan borçlarını ödememesi, müvekkil şirket ortakları arasında yarattığı ticari etiğe aykırı davranışlarının, müvekkil şirket içerisinde sürekli şekilde çıkardığı huzursuzluklar nedeniyle neticeten müvekkil şirket yönetim kurulundan azlinin gerçekleştirildiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevapları, 04/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporu olmak üzere tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşbu davanın davalı …… ve Elektronik Gereçler San. Ve Tic. A.Ş’nin pay defterinde davalı … adına kayıtlı bulunan %16,50 oranındaki hissenin davacıya ait olduğunun tespiti ve söz konusu hisse kaydının terkini ile davacı adına tescili talebine ilişkindir.
Dosyada mübrez bulunan davalı şirketin ticaret sicil kayıtları uyarınca; davalı şirketin nama yazılı paylar için pay senedi bastırmadığı, bu payların çıplak pay olarak pay defterinden takip edildiği, her ne kadar davalı şirketin 2016 yılına ait genel kurulunda yeni nama yazılı pay senedi bastırılarak eskilerinin toplatılması kararı alınmış ise de bu kararın yerine getirilmediği, dolayısıyla davalı şirketin paylarının çıplak pay olduğu kabul edilmiştir.
TTK’da çıplak payların devrine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından, çıplak payların hisse senedi gibi devri mümkündür. Hukukumuzda bedeli tamamen ödenmiş çıplak paylar alacağın temliki hükümlerine göre devredilebilir, dolayısıyla anonim şirketlerde çıplak payların devri, alacağın temlikinde olduğu gibi yazılı şekil şartına tabidir.
Dosyaya sunulan hisse devir sözleşmesi başlıklı sözleşme incelendiğinde davacıya ait çıplak payların ivaz karşılığında devrinin konu edildiği ve devrin geçerliliği için aranan yazılı olma koşulunu yerine getirildiği bir başka anlatımla taraflar arasında geçerli bir alacağın temliki sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Anılan sözleşme ile davacı paylarını devretmeyi, alıcı ise kararlaştırılan tutarı davacıya ödemeyi kabul etmiştir. O halde anılan sözleşme davacının çıplak paylarının dava dışı alıcıya geçirilmesi bakımından geçerli ve yeterlidir. Davalı şirketin esas sözleşmesinde payların devri şirketin onayına tabi kılınmadığından TTK md. 494’ün burada uygulama imkanı yoktur. Bir başka ifade ile payların devri için şirket onayı gerekmediğinden payın mülkiyetin ve paydan doğan hakların davacıda kaldığı ileri sürülemez. Bu noktada pay bedelinin ödenmemiş olmasının pay devrine etkisi sorgulanabilir. Yukarıda yapılan incelemelerde payı devralan dava dışı … tarafından taahhüt edilen ivazın davacıya ödenmediği tespit edilmiş olmakla birlikte bu durum payın geçerli bir biçimde devredildiği olgusunu etkilemez. Dava konusu payların bedelinin ödenmemiş olması sözleşmeye aykırılık teşkil eder; ancak payın devrini geçersiz kılmaz.
Bu noktada irdelenmesi gereken diğer bir husus ise pay defterindeki kaydın pay sahibine etkisidir. Aynen nama yazılı hisse senetlerinde olduğu gibi, çıplak nama yazılı paylarda da anonim şirkete karşı pay sahipliği, devrin pay defterlerine kaydı ile kazanılır. (TTK md. 499/IV eTTK md. 416/II). Diğer bir ifade ile, anonim şirkete karşı ancak pay defterinde kayıtlı bulunan kimse ortak sıfatını haizdir. Yargıtay da bir çok kararında bu hususa değinmiştir. Gerçekten de Yargıtay, bir kararında ”Anonim ortaklığın çıplak paylarının devri biçime bağlı olmayıp, alacağın temliki suretiyle de mümkündür. Ayrıca pay devri, ortaklığa karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder. O halde devrin TTK’nın 416 ve devamı maddeleri ile ana sözleşmeye uygun bulunup bulunmadığı, çıkarılmamış ise, dosyada bulunan sözleşmenin alacağın temliki hükmünde olup olmadığı” demiştir.
Bugün için gerek İsviçre doktrininde gerekse Türk doktrininde pay defterine kaydın bildirici etkiye sahip olduğu tartışmasız bir biçimde kabul edilmektedir. Şirkete karşı nama yazılı payların sahibi pay defteri kayıtlarına göre tayin edildiğinden, usulüne uymasa da bir pay devrinin pay defterine kaydedilmiş olması, bu devrin yapıldığına ve şekil şartlarının yerine getirildiğine dair bir karine teşkil eder. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmek gerekir. Pay defterine kayıt hakkın devri sonucunu doğurmaz, bilakis devrin yapılmış olmasını zorunlu kılar. Diğer bir anlatımla, ortaklık vasfı pay defterine kayıt ile değil, geçerli bir devir sözleşmesi ile kazanılır. Pay sahipliği sıfatının ortaklıkça kubulü ve ispatı açısından sadece pay defterine dayanılırsa, defterin bulunmaması, düzenli kayıt yapılmaması ve yazımın gerçek dışı yahut hatalı olması hallerinde ona mutlak bir anlam tanınmış olur. Oysa yazım aksi ispat edilene kadar bir karine oluşturur.
Huzurdaki davada ibraz edilen pay defterinde dava dışı …’ya ilişkin olarak 02/04/2014 tarihinde pay devrine ilişkin işlem yapıldığı görülmekle ancak kaydın kim ya da kimler tarafından yapıldığı anlaşılamamaktadır. Bunun da ötesinde devrin işlendiği tarihte henüz bir devir sözleşmesi yapılmış değildir. Taraflar arasındaki devir sözleşmesinin tarihi 11/07/2014 olup pay defterinden sonraki bir tarihtir. Oysa pay defterine kayıt için hakkın devrinin gerçekleşmiş olması gerekirdi. Bu durum karşısında davalı şirketin pay defterine kayıt için hakkın devrinin gerçekleşmiş olması gerekirdi. Bu durum karşısında davalı şirketin pay defterindeki kayıt geçersiz olup, dava dışı ….. şirketine karşı pay sahibi konumunda değildir. Dava dışı …’nın yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş olması da sonucu değiştirmez. Zira 6102 s. TTK ile yönetim kurulu üyelerinin şirkette pay sahibi olmaları şartı kaldırılmıştır. Bu durum karşısında her ne kadar dava dışı … davacıdan 11/07/2014 tarihli sözleşme ile çıplak payların mülkiyetini kazanılmış ise de şirket pay defterlerindeki mevcut kayıt geçersiz olduğundan şirkete karşı pay sahibi sıfatı hali hazırda davacıdadır. Öte yandan bahsi geçen hisse devir sözleşmesinde kararlaştırılan tutarın yani hisse bedellerinin diğer davalıya ödeneceğine dair davacının imzasını içermeyen … ve …… arasındaki 11/07/2014 tarihli muvaffakatname başlıklı yazıda davacı alacaklının bu ödemeye rızasını içeren bir beyan bulunmayıp söz konusu belge pay bedelinin ödediği hususunu ispatlamamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında TTK 499 uyarınca davalı …’nın devir sözleşmesinden kaynaklı bedeli ödememiş olması ve devrin usulsüz olması nedeni ile pay sahipliği sıfatını kazanamadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalı …’nin pay defterinde davalı … adına kayıtlı görünen %16,50 oranındaki payın davacıya ait olduğunun tespiti ile pay defterinin davacı adına kaydına,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 653,72-TL kararcının peşin harcından mahkememiz veznesine yatırılan 163,44-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 490,28-TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvurma harcı ve 163,44-TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan 1.600,00.-TL bilirkişi ücreti ve 244,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.844,00-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair Davacı … , Davacı Vekili Av. … ile Davalı Vekili Av. …’ın yüzlerine , davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/09/2020

Başkan …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Katip …
¸E-imzalı