Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/558 E. 2021/269 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/558 Esas
KARAR NO : 2021/269

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 19/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkilinin davacı Kazakistan da faaliyet gösteren bir firma olduğu davalı şirket ile ticari ilişkisinin olduğunu, davalı firma müvekkilinden aldığı siparişleri Çin pazarında yaptırarak sattığını, davalı firma müvekkil tarafından son geçilen siparişe ilişkin ödemeyi teslim almasına rağmen malı halen dahi teslim etmediği, ödemeyi de iade etmeyerek müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin davalı firma hesabına 16/05/2014 tarihinde 14.746,80USD ödeme yaptığını, geçen süreç içerisinde yapılan yazışmalar ve görüşmelerden netice alınamadığını, bunun üzerine söz konusu ödeme ile ilgili olarak Bakırköy ……. İcra müdürlüğü …… esas sayılı dosyasından icra takibi ikame edildiği davalı firmanın kötüniyetli itirazı neticesinde takibin durdurulduğunu, takibin durması üzerine arabulucuya başvurulduğu yapılan görüşmeler neticesinde uzlaşılmadığını, bu sebeple fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkil firmanın alacaklı olduğu 14.746,80USD ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı firmadan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davacı firmanın Türkiye’de mukim olmayan yabancı bir firma olduğunu, HMK ve MÖHUK ilgili hükümlerine göre davacı firmanın teminat gösterme zorunluluğu bulunduğu yerine getirilmemiş olduğundan usulden reddini talep ettiklerini, dava konusu ticari ilişkinin 2014 yılında …… isimli şahıs ile kurulduğu, 2014 yaz ve kış sezonu olmak üzere iki farklı dönem için 131.542,20USD lik bir anlaşma sağlandığı, yaz sezonu ürünlerinden ilk etap olarak 21.625USD lik kısmının Kırgızistan’a ihracı ürün bedeli tahsil edildiğinden ötürü sorunsuz olarak tamamlandığını, sonraki etaplarda 14.746,80USD lik tutarın hesabına gelmesinin ardından daha önce elden alınan 30.000USD lik bedel paranın tekrar ve ihraç yapılacak firma adına banka kanalıyla müvekkile gönderilmesi için elden iade edildiği, yaz kış sezonu ihracatı yapılması beklenen ancak mal bedeli ödenmediği için ihracatı gerçekleşmeyen ürün bedeli 109.917,20USD olduğu, bu sebeplerle maddi vakalar tetkik edildiğinde davacının dilekçesinde belirtildiği gibi 14.746,80USD lik bir anlaşma değil taraflar arasında arasında 131.542,20USD lik bir anlaşma söz konusu ve davacı taraf almayı garanti ettiğini defalarca beyan etmesine rağmen bedelini ödemediği malı müvekkile ürettirip sonra almaktan vazgeçtiği ve bu suretle 14.746,80USD cayma bedeli olarak gelir yazıldığı, tamamen varsayımsal olarak bir alacağa hükmedilmesi halinde dahi müvekkilin uğradığı zarar olan asgari 35.560,00USD nin davacı tarafından talep olunan alacağa denk gelen kısmının takas ve mahsubuna bu konudaki defi dermeyanının kabulüne dava harç ve masraflar ile avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki nedeniyle alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafın iddiasının davalı taraftan sipariş edilen ürünlerin parasının ödenmesine rağmen teslim edilmediği, bu nedenle ödenen bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu, davalının savunmasının, gerçekte ticari ilişkinin 2014 yılında ……. ile kurulduğu, 2014 yılı yaz ve kış sezonu olarak 2 farklı dönem için 131.542,20 USD’ye anlaşıldığı, anlaşma uyarınca ayakkabıların üretilip ……’in bildireceği ülkelere ihraç edileceğinin kararlaştırıldığını, yaz sezonuna ilişkin 56.404,60 USD proforma fatura ile kış sezonuna ilişkin 77.137,60 USD sipariş formlarının olduğunu, yurtdışı siparişi için toplam tutarın %30 u kadar cayma bedeli talep edildiğini, ürünlerin teslimi (yükleme) için ise mal bedelinin tamamının davalı şirket hesabına ödenmesi gerektiği, maillerde belirtilen %30 cayma oranı dahi karşılanmadığından ve mal bedelleri gönderilmediğinden ihracat işlemlerinin gerçekleştirilmediğini savunduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca davalı tarafça üretilip davacıya gönderilmesi taahhüt edilen spor ayakkabılar nedeniyle taraflar arasında ticaretin hangi nedenlerle gerçekleşmediği, taraflar arasında yapılan sözleşmede davalı tarafın iddia ettiği gibi %30 cayma bedeli ödenmesi ve malın yüklenmesi anında bedelinin tamamıyla davalı tarafın hesabına geçmesi yönünde bir anlaşma yapılıp yapılmadığı, taraflar arasında bu yönde bir teamül olup olmadığı, davacı tarafın sözleşmeyi feshedip feshetmediği, feshettiyse hangi nedenlerle feshettiği, bu nedenle davacı tarafın zarara uğrayıp uğramadığı, uğradığı zarar miktarının ne olduğu ve bu miktarın davacı tarafın var ise alacağından mahsubu halinde taraflar arasındaki alacaklılık borçluluk durumunun ne olduğu noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Emsal İstanbul BAM 12 HD’nin DOSYA NO: 2021/29, KARAR NO: 2021/20 ilamında; ” TBK nun 178.madde de cayma parası kararlaştırılmış ise ,taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır. Bu durumda parayı veren cayarsa verdiğini bırakır. Almış olan cayarsa aldığının iki katını verir. TBK’nun 177. maddesinde ”Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” denilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki, sözlü sözleşmeye dayalıdır. Taraflar arasındaki ilişki, bir kısım ödeme yapılma aşamasında kalmış olup,yapılan ödemelerin,esasen cayma akçesi olduğunu ileri sürebilmek için de sözleşmenin kurulması gerekmektedir. Cayma akçesini bırakarak sözleşmeden dönme imkanı tanındığından henüz sözleşme imzalanmadığından davacının yatırdığı para kaparodur.( pey akçesi. Pey akçesi, verenin kusuruna bağlı olmadan iadeyi gerektirir. Somut olayda ; devir bedeline mahsuben ödeme yapıldığı, devrin gerçekleşmediğinde taraflar arasında ihtilaf olmayıp, davacının verdiği paranın cayma parası değil, bağlanma parası olduğu kabul edilerek iadesi gerekmektedir. Bu kapsamda; davalının sözleşmeye istinaden 50.000-TL kaparo aldığının kabulüyle davacıya iadesine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Bu itibarla İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf sebepleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.”
Somut olayın incelemesi neticesinde, dosyada delillerin toplandığı, bilirkişi incelemesinin yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin, eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, TBK. 470. maddesi uyarınca; eser sözleşmesinin, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği bir sözleşme olduğu, taraflar arasında yazlık ve kışlık ürün siparişi verilmesi hususunda mail yazışmaları ve proforma faturalarının olduğu, bu hususun taraflarında kabulünde olduğu, taraflar arasında ticari ilişkiye ve cayma parasının kabulüne ilişkin ayrı yazılı bir sözleşme olmadığı, davacı tarafın siparişe konu malların teslim edilmemesi sebebiyle gönderdiği paranın iadesini talep ettiği, davalı tarafın siparişe konu malların toplamı üzerinden %30 oranında cayma parasının verilmesi nedeniyle siparişlerin tesliminin yapılmadığını savunduğu, bağlanma parasının TBK 177’de, cayma parasının 6098 sayılı TTBK 178. Maddesinde düzenlendiği, cayma parası talep edebilmesi için taraflar arasında bu konuda karşılıklı anlaşmanın olmasının gerektiği, taraflar arasında mail yazışması, proforma faturası dışında ayrı bir yazılı sözleşmenin olmadığı, taraflar arasındaki mail yazışmalarından cayma parası ödenmesinin davacı tarafça kabul edildiğine ilişkin içerik bulunmadığı, aksine yerel adet olduğunun da davalı tarafından ispat edilemediği, davacının yatırdığı paranın avans olarak (pey akçesi) değerlendirildiği, ödemeye konu ayakkabı teslimin gerçekleşmediğinden davacının verdiği paranın iadesi gerektiği değerlendirilerek davacının davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın kabulü ile 14.746,80 USD’nin takip tarihi olan 20.04.2016 tarihinden itibaren yasal faiz oranını geçmemek üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davalının takas mahsup talebinin reddine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.741,91.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 1.435,48TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 4.306,43.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 1.435,48.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 474,20.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.727,38.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı taraf vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır