Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/440 E. 2020/316 K. 22.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/440 Esas
KARAR NO : 2020/316

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 13/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasında davalının haciz ve muhafaza işlemi yaptığını, dosya alacaklısı olan davalı ile müvekkileri arasında imzalanın yediemin sözleşme gereği müvekkilerince muhafaza altına alınan menkullerin müvekkilerine teslim edildiğini, davalının malları müvekkilinden almadığını, toplam ödenen 22.500,00 TL ödeme harici davalının başka ödeme yapmadığını, bakiye kalan borç için davalı adına icra takibi yapıldığını, davalının açılan icra takibinede itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsedilen davalının gerçekleştirdiği haciz işleminde o anın zorlukları neticesinde davalının sözleşme imzalayıp davacının şartlarını kabul etmek zorunda kaldığını, davacının istediği ücretin hakkaniyete uygun olmadığını belirterek davanın reddini kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı … tarafından borçlu …… Sanayi şirketine yönelik 50.000 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki vedia sözleşmesi uyarınca davacının davalıdan alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali (İİK mad.67) davasıdır.
Taraflar arasında, davalı tarafın alacaklı sıfatı ile bulunduğu Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasında, bu dosyanın borçlusu olan dava dışı şirkete ait malların haczolunduğu ve malların muhafaza altına alınarak davacının yediemin deposuna bırakıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bahsi geçen icra dosyasında taraflar arasında düzenlenen “Protokol” başlıklı 22/11/2018 tarihli sözleşmeye göre, hacizli malların davacının yediemin deposunda günlük 500,00 TL’den saklanacağı, 45 günlüğünün peşin verileceği belirtilmiş, 14 ücret olan 7.000,00 TL’nin peşin alındığı, 45 günden kalan 15.500,00 TL’nin 23/11/2018 tarihinde karşılanacağının taahhüt edildiği belirtilmiş, sözleşmenin altını davalı vekili ile davacının imzaladıkları görülmüştür. Dava dilekçesinde toplamda 22.500,00 TL ücret ödendiği bildirilmiştir.
Hacizli malların, takip tarihinde halen davalıya ait yediemin deposunda bulunduğu, sadece haciz tutanağında yer alan 1 nolu mahcuzların sonradan yedieminden geri alındığı, diğer malların ise davacıya ait yediemin deposunda kalmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf cevabında, haciz anında zorda bırakıldığını, davacı tarafça söz konusu protokolü imzalamak zorunda bırakıldığını savunmuştur. Böylelikle taraflar arasındaki uyuşmazlık söz konusu 22/11/2018 tarihli sözleşmenin (protokol) geçerli olup olmadığı, sözleşmede kararlaştırılan ücretin talep edilip edilemeyeceği, ücrette indirime gidilip gidilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Anayasanın 48. maddesi ile 6098 sayılı TBK’nun 26.maddesinde sözleşme özgürlüğü ilkesi kabul edilmiş olup, TBK’nun 26.maddesinde açıkça “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler” denilmektedir. Yine aynı kanunun 27.maddesinde “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür…” şeklindedir. Taraflar arasındaki protokol başlıklı belge sözleşme niteliğinde olup tarafların serbest iradelerinin ürünü olması ve öngörülen hükümlerin kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olmaması nedeni ile sözleşme hükümleri tarafları bağlaması gerekmektedir. Yine, davalının “tacir” sıfatını haiz olması nedeni ile gerek 6102 sayılı TTK’nun 22.maddesinde “Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez” hükmü uyarınca gerekse “tacirlerin ancak ekonomik mahvına sebep olacaksa gabin hükümlerine dayanabileceklerine” ilişkin yerleşmiş yargı içtihatları uyarınca davalının ücretin fahiş olduğu ve zorda kaldığını şeklindeki savunmalarına itibar edilmesi mümkün değildir. Ayrıca davalının bir tacir olarak basiretli bir şekilde davranması gerektiği de yasa gereğidir. Her ne kadar bir kısım davalı tanıklarının beyanlarına başvurulmuş ise de, anılan yasa hükümleri ve yerleşik yargı uygulaması uyarınca tanık beyanlarına itibar edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle söz konusu sözleşme hükümlerinin tarafları bağlayacağı, sözleşmede kararlaştırılan ücretin geçerli olacağı kanaatine varılmıştır (İstanbul BAM 12.HD’nin 2018/1676 E 2019/1491 K, İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/2583 E 2019/2236 K, İstanbul BAM 19.HD’nin 2017/139 E 2019/530 K, İstanbul BAM 20.HD’nin 2019/61 E 2019/1874 K…).
Öte yandan, yerleşik yargı uygulamalarına göre, mahcuzlu malların değeri, malların yediemin deposunda kaldığı süre, hakkaniyet kuralları vs. dikkate alınarak yüksek olan ücretten hakkaniyet indirimi yapılabileceğinden; söz konusu hacizli malların kaldığı süre, malların çokluğu, sözleşmede kararlaştırılan ücret vs. bir bütün olarak değerlendirilerek (hacizli malların icra müdürlüğü tarafından kıymet takdiri yaptırılmamış olduğundan kıymetleri belirlenememiştir) ücretten takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasına karar vermek gerekmiştir.
Böylece, sözleşmede günlük 500,00 TL kararlaştırıldığı, mahcuz malların davacıya ait yediemin deposunda 22/11/2018 tarihi ile takip tarihi olan 17/04/2019 tarihleri arasında toplam 146 gün kaldığı, 146 X 500,00 TL = 73.000,00 TL’den % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapılması neticesinde 146 günlük toplam ücretin 51.100,00 TL olduğu ve bu meblağdan da davacı tarafın ödendiğini bildirdiği 22.500,00 TL’nin düşülmesi neticesinde 51.100,00 TL – 22.500,00 TL = 28.600,00 TL yönünden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Alacaktan mahkememizce takdiri hakkaniyet indirimi yapılması nedeniyle alacağın likit olmadığı kanaatine varılarak şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davanın her ne kadar kısmen reddine karar verilmiş ise de, reddedilen kısım mahkememizce takdiren yapılan hakkaniyet indiriminden kaynaklanması nedeni ile tüm yargılama giderlerinden davalı taraf sorumlu tutularak davalı yan lehine ücreti vekalete hükmedilmemiş ve netice itibariyle mahkememizce aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının Küçükçekmece …… İcra müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 28.600,00 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
Devamına karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizinin uygulanmasına,
Hakkaniyet indirimi yapılmış olması nedeniyle alacağın likit olmadığı anlaşılmakla, İcra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.953,66.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 603,88.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 250,00.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.099,78.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 603,88.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Hakkaniyet indirimi nedeni ile davanın kısmen reddine karar verilmiş olunması göz önünde bulundurularak davacı tarafından dosyada yapılan toplam 80,30.-TL yargılama giderinin tamamının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Hakkaniyet indirimi nedeni ile davanın kısmen reddine karar verilmiş olunması göz önünde bulundurularak davalı tarafından dosyada yapılan toplam 57,00.-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.290,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Hakkaniyet indirimi nedeni ile davanın kısmen reddine karar verilmiş olunması göz önünde bulundurularak davalı taraf lehine ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
8-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
22/06/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır