Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/391 E. 2020/347 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/391 Esas
KARAR NO : 2020/347

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/06/2015
KARAR TARİHİ : 01/07/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 03/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE: Davalı hakkında Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından icra dairesinin yetkisine ve borcun tamamına itiraz edildiğini, davalı tarafından yapılan yetki itirazının hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin kuruluş esnasında 500.000 TL tutarındaki sermaye ile kurulduğunu, davalının hissesine düşen 50.000 TL taahhit edilen sermayenin davalı tarafından ödendiğinin sicil kayıtlarından anlaşıldığını, akabinde sermayenin 2.000.000 TL’sına yükseltildiğini ve bu durumda davalı borçlunun hissesine düşen 150.000 TL ek sermaye koyma borcunun doğduğunu, davalı tarafından taahhüt edilen sermaye tutarını zamanında ödemediğinden ötürü hakkında Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasından 150.000,00 TL’nin ödenmesi için icra takibinde bulunulduğunu, takibe yapılan itiraz neticesinde Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… E. sayılı dosyasından itirazın kısmen iptaline karar verildiğini ve bu karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda davalının her ne kadar 150.000,00 TL taahhüt edilen sermaye borcu olduğu tespit edilmiş ise de bu borcun ¼ kısmının muaccel olduğunu, bakiyenin 3 yıl içinde ödeneceğini, ancak 3 yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolmadığını, erken ödeme ile ilgili bir kararın da bulunmadığını ve dolayısıyla davalının 37.500 TL ödemekle sorumlu olduğunu, taahhüdünün ¾ lük kısmına denk gelen 112.500 TL’nin muaccel hale geldikten sonra talep edilebileceği kanaatine varılarak mahkemece hükme esas alınan iş bu rapor doğrultusunda takibin muaccel olan 37.500 TL üzerinden devamına karar verildiğini, bunun üzerine davalı aleyine Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün ……. E. sayılı icra dosyasından takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından sermaye taahhüdünün yerine getirilmediği, davalının ödemekle yükümlü olduğu miktarı ve ödeme zamanını açıkça bilmesine rağmen borca kötü niyetli bir şekilde itiraz ettiğini, davalının yapmış olduğu itirazların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, belirterek Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasına davalının borca yönelik itirazının iptaline ve takibin devamına alacağın % 20 si oranında inkar tazminatına çarptırılmasına, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE: Limited şirketlerde sermaye artırımı nedeniyle şirketin ortağından talepte bulunabilmesi için sermaye artırım işlemlerinin geçerli olmasının gerektiğini, davacı şirketin 14.07.2011 tarih ve 21 sayılı yeni bir ortaklar kurulu kararı almak suretiyle 28.01.2010 tarihli eski kararı ortadan kaldırdığını, eski ortaklar kurulu kararı ortadan kaldırıldığına göre bundan sonraki işlemlerin 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararı uyarınca TTK’nun ilgili hükümleri doğrultusunda yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu, dolayısıyla yargılama aşamasında araştırılması gereken hususun sermaye artırım işlemlerinin 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının uygulanabilir olup olmadığına ilişkin olduğunu, 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının tescil ve ilan edilmediğini, ayrıca toplantıya katılmayan müvekkilinin sermayenin erken ödenmesine ilişin ihtarnamenin de keşide edilmediğini, bu durumda uygulanabilirlik koşullarının oluşmadığının Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesinin …… E. ve …… K. sayılı kararı ve bu dosya içinde bulunan bilirkişi raporunda da açıkça görüldüğünü, bu itibarla 28.01.2010 tarihli yönetim kurulu kararının ortadan kaldırıldığına ve onun yerine uygulamaya konulan 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının ise ana sözleşme ve TTK’nun hükümlerine uygun biçimde gerekli işlemlerin yapılmadığını, bu nedenle de son ortaklar kurulu kararına göre ortada istenebilir bir borcun olmadığı anlaşılacağından takip konusu 112.500 TL’nin müvekkilinden talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, belirterek sermaye artırımına dair işlemlerde TTK’nun ilgili maddeleri uyarınca yasal koşullara uyulmadığından ve dolayısıyla ortaktan talep edilme şartları oluşmadan takip konusu borcun müvekkilinden istenmesi mümkün bulunmadığı için davanın reddine, davacının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, davacı şirket ortaklar kurulu tarafından 28.01.2010 tarihinde alınan kararla, 500.000 TL tutarındaki tamamı ödenmiş sermeyenin 2.000.000 TL’ye yükseltildiğini, anılan kararda davacı şirketin %10 oranında ortağı olan davalının da imzası bulunduğunu, söz konusu karara istinaden davalının hissesine düşen 150.000 TL ek sermaye koyma borcu altına girdiğini, taahhüt edilen sermaye tutarının zamanında ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, takibin davalı yanın itirazı üzerine durduğunu, anılan itirazın iptali için açılan dava neticesinde, takip tarihi itibariyle taahhüt edilen sermeye borcunun 1/4’üne tekabül eden 37.500,00 TL’nın muaccel olduğu, bakiye kısmın henüz muaccel olmadığı ve erken ödemeye ilişkin bir karar da bulunmadığı gerekçesiyle itirazın 37.500,00 TL’lik kısmı bakımından iptaline karar verildiğini, bunun üzerine bakiye 112.500,00 TL sermaye koyma borcunun tahsili için davalı aleyhine girişilen takibin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, şirketin sermaye artırımı nedeniyle ortağından talepte bulunabilmesi için sermaye artırım işlemlerinin geçerli olması gerektiğini, davacı şirketin 14.07.2011 tarih ve 21 sayılı yeni bir ortaklar kurulu kararı almak suretiyle 28.01.2010 tarihli eski kararı ortadan kaldırdığını, 14.07.2011 tarihli ortaklar kurulu kararının tescil ve ilan edilmediğini, ayrıca toplantıya katılmayan müvekkilinin sermayenin erken ödenmesine ilişin ihtarnamenin de keşide edilmediğini, bu itibarla ortada sermeye artırımına ilişkin geçerli bir kararın bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce ….. esas, …. karar sayılı karar ile; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının, davacı şirket tarafından usulüne uygun olarak alınan sermeye artırım kararı doğrultusunda 150.000,00 TL ek sermeye koyma borcu altına girdiği, davacı şirket ortaklar kurulu kararı iptal edilmediği sürece davalının bu tutarı ödemekle yükümlü olduğu, bu doğrultuda davalının sorumlu olduğu tutarın 112.500,00 TL olduğu, davaya konu alacağın likit ve bilinebilir olduğu, davalının kötü niyetli itirazıyla takibin durmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, itirazın iptaline, alacağın %20’sini oluşturan 28.915,73 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, İstanbul Böllge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesinin …… esas, …… karar sayılı kararı ile; davacı yanın alacağını 28.01.2010 tarihli davalının da katıldığı ortaklar kurulu toplantısında alınan ve 10.02.2010 tarihinde tescil ve ilan edilen sermaye arttırım kararına dayandırdığı, somut olayda TTK’nın 481. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı, zira, davaya dayanak icra takip tarihi itibariyle ortaklar kurulu tarafından sermeye koyma borcunun ödenmesi için öngörülen sürenin 10/02/2013 tarihinde dolduğu, davaya konu ortaklar kurulu kararıyla, bakiye sermaye borcunun ilan tarihinden itibaren 3 yılda ödeneceğinin kararlaştırıldığı, kararın 10.02.2013 tarihinde ilan edildiği gözetildiğinde davalının en geç 10.02.2013 tarihinde sermeye koyma borcunu ifa etmesi gerektiği, bu süreye kadar borç ifa edilmediği için davalının, TTK’nın 482. maddesine göre ihtara gerek bulunmaksızın temerrüde düştüğü, belirtilen nedenlerle davalı yanca ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin …… esas, …… karar sayılı kararı ile; İlk derece mahkemesi kararının gerekçe kısmında bilirkişi raporunun benimsendiği ve davalının sermeye artırım kararı sebebiyle sorumlu olduğu miktarın 112.500,00 TL olduğunun belirtilmesine karşın, hüküm kısmında, takibin tümüyle iptaline karar verildiği ve bu suretle hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu, belirtilen nedenlerle, bölge adliye mahkemesince, hüküm ve gerekçe arasında çelişki ihtiva eden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamı toplanan tüm delillerle birlikte incelenmiştir.
Dava, sermeye artırım kararından kaynaklanan ek sermeye koyma borcunun tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Davacı, davalı aleyhine 112.500,00 TL asıl alacak ve 32.078,69 TL işlemiş faizin tahsili için ilamsız takip başlatmıştır. Mahkememizce verilen ……. esas, …… karar sayılı kararda her ne kadar hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda, davacının asıl alacağı talep hakkı olduğu ancak 28.01.2010 tarihli ortaklar kurulu kararında sermaye artırım borcunun ödeneceği tarihin kesin olarak belirlenmemiş olması ve davacının ödeme talebine ilişkin ilanı ve ihtarı bulunmaması sebebiyle davalının takipten önce temerrüde düştüğünün kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle icra takibine konu temerrüt faizi talebinin haksız olduğu tespitinde bulunulduğu ve anılan raporun denetime elverişli olduğu belirtilmiş ise de, diğer tespitler haricinde, davacının alacağını 28.01.2010 tarihli davalının da katıldığı ortaklar kurulu toplantısında alınan ve 10.02.2010 tarihinde tescil ve ilan edilen sermaye arttırım kararına dayandırdığı, dolayısıyla somut davada TTK’nın 481. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı, zira, davaya dayanak icra takip tarihi itibariyle ortaklar kurulu tarafından sermeye koyma borcunun ödenmesi için öngörülen sürenin 10/02/2013 tarihinde dolduğu, davaya konu ortaklar kurulu kararıyla, bakiye sermaye borcunun ilan tarihinden itibaren 3 yılda ödeneceğinin kararlaştırıldığı, kararın 10.02.2010 tarihinde ilan edildiği gözetildiğinde davalının en geç 10.02.2013 tarihinde sermeye koyma borcunu ifa etmesi gerektiği, bu süreye kadar borç ifa edilmediği için davalının, TTK’nın 482. maddesine göre ihtara gerek bulunmaksızın temerrüde düştüğü, bu kapsamda takip tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanması amacıyla aldırılan ek raporda; işlemiş faiz alacağının 23.412,33 TL olduğunun belirtildiği, raporun denetime elverişli olduğu, böylelikle davacı şirket tarafından alınan usulüne uygun karar doğrultusunda sermaye artışı kararı kapsamında davalının sorumluluk miktarının 112.500,00 TL olduğu, işlemiş faiz yönünden sorumluluğunun ise 23.412,33 TL olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit ve belirlenebilir olması, davalının itirazında haksız olması hususları dikkate alındığında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜ ile;
Küçükçekmece …… İcra müd. …… E. Sayılı dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin 112.500,00 TL asıl alacak, 23.412,33 TL işlemiş faiz üzerinden devamına,
Hüküm altına alınan alacağın %20 oranında 27.182,466 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.284,17.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 1.745,99.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 7.538,18.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (Bozmadan evvel 7.407,12 TL harcın tahsili için vergi dairesine 06/09/2017 tarih ve ….. sayılı harç tahsil müzekkeresi ile harç yazılmış olduğundan, harç tahsil edilmiş ise iadesi, tahsil edilmemiş ise müzekkerenin işlemsiz olarak mahkememize iadesi için talep halinde yazı yazılmasına)
3-Davacı tarafından yatırılan 27,70.-TL başvurma harcı ve 1.745,99.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 1.685,00.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.583,90 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dosyada yapılan toplam 184,30.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 11,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 16.861,67-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,

8-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede Temyiz Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır