Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/39 E. 2019/43 K. 18.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/39 Esas
KARAR NO : 2019/43

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2019
KARAR TARİHİ : 18/01/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 07/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı dava dilekçesinde; davalı şirket ile 18/10/2017 tarihinde duran tarifeli mobil telefon hizmetleri kurumsal tip abonelik sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre adına kayıtlı 5 adet telefon hattı için aylık toplam 270 TL ücret ödeneceğini ve her hat tanımlanan dakika, sms ve intirnet limitenie ulaştığında duracağını, sözleşmenin bu şekilde olmasına rağmen ilk ay 800 TL fatura gönderidiğini, konuyla ilgili müşteri hizmetlerini aradığı ancak bir sonuç alamadığını, 3 ay boyunca sözleşmenin çok üzerinde faturalar tahakkuk ettirildiğini, zarara uğradığını, davalı şirketin 3 aylık abonelik süresinde toplam 2950 TL fatura tahakkuk ettirdiğini, bunun 1200 TL sini ödediği, kalan 1750 TL sini ödemediğini, aralarındaki sözleşmeye göre 3 aylık fatura bedelinin 900 TL olması gerektiğini ancak davalı şirketin 2050 TL fazladan fatura bedeli tahakkuk ettirdiğini belirterek 18/10/2017-29/01/2018 tarihleri arasında tahakkuk ettirilen faturaların iptalini, fazla ödediği 300 TL nin iadesini, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; mahkemenin görevsiz olduğunu, 07/05/2018 tarihli ikinci cevap dilekçesinde dava konusu ihtilafın şirket ile firması arasında yapıldığını, Türk Ticaret Kanunu madde 19 a göre “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır”, davacının beyanları yapılan sözleşmenin kurumsal hizmet sözleşmesi niteliğinde olması ve her iki taraf içinde işin niteliğinin ticari olması sebebi ile yapılan işin ticari olduğunun açık olduğunu, yine aynı kanunun 5. Maddesine göre “Aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir”, dolayısıyla ticari işlere ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeni ile davanın öncelikle görev yönünden reddini istediği ve dava konusu hatların aboneliğinin doğrudan müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, müvekkil şirketten ayrı kişilerce yapıldığını, müvekkilinin bu durumda sorumlu tutulmaması gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında abonelik sözleşmesi imzalandığını sözleşme gereği müvekkilinin davacıya hizmet verdiğini, davacıya ait hatların tarife bedelinin 270 TL değil 316 TL olduğunu, davacının paket dışı kullanımlar, servis kullanımları, ekstra internet ve dakika alımı gibi kullanımları sebebi ile tarife bedelini aştığını, bu nedenle davacının kullanımına göre her ay faturalandırma yapıldığını ve kullanım duruman göre bedel talep edildiğini, davacının iddia ettiği gibi fazladan bir bedel tahsili söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin …. E. … K. Sayılı Görevsizlik Kararı;
Davacının Tacir olduğunu belirterek; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4-5 maddeleri ile aynı tarihte yürürlüğe giren 6102 sayılı 6335 sayılı Kanunun 1. Ve 2. Maddeleri gereği gereğince Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

Davacı İstinaf Dilekçesinde Özetle; Küçük bir esnaf işletmesi olduğunu, gerek özel işleri ve gerekse işyerinde kullanmak üzere dava konusu hatları satın aldığını, hatların kendisi,eşi ve kızı tarafından şahsi olarak da kullanıldığını, tacir olmadığının kanıtı olan vergi kayıtlarını sunarak tacir olmadığını belirterek görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin…. E. …. K. Sayılı Kararı;

Dava konusu ve değerinin kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle istinaf talebinin HMK 341,346 ve 352/1-b maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

İş bu dava abonelik sözleşmesinden kaynaklı fazla tahsil edilen bedelin iadesi ve faturaların iptali talebine ilişkindir.

Taraflar arasındaki sözleşmede davacının esnaf olduğu belirtilmiş yine vergi kayıtlarından da davacının esnaf olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında davacı, kendisi, eşi ve kızı tarafından gerek şahsi ve gerek özel ihtiyaçları içinde sözleşmeye konu hatları kullandığını belirtmiştir.

Söz konusu davadaki gibi Nisbi Ticari dava ve işler bakımından bir davanın ticari sayılabilmesi için her iki tarafın da tacir olması şarrtır. 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan yasanın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, telefon hattı kullanım sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.

Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 22.09.2008 tarih ve …. E., …. K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; TTK’nın 11. madde (6102 sayılı TTK 11.madde) hükmüne göre, ticarethane veya fabrika (md.12), yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler (md.13) ticari işletme sayılır. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir (md.14) (6102 sayılı TTK 12.m). Esnaf’ın tanımı 17. maddede yapılmış ve bunların tacir olmadıkları vurgulanmıştır. Esnaf’ın yaptığı işin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyeti verdiği taktirde, bu müessesenin de ticari işletme sayılacağı 13. maddede hüküm altına alınmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticari işletmenin, ticaret siciline kayıtlı olmaması, diğer anlatımla esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez ve tacir olmamanın kesin bir kanıtı da değildir. Vergi mükellefi olup olmamak da tacir-esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak değerlendirilmez.
TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) uyarınca, iktisadi faaliyeti, nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri esnaftır. 11.06.2002 tarih ve 24782 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun 11 numaralı Kararı’nın 2. maddesinde, imalatla iştigal etmekle beraber, 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanunu’nun 3. maddesindeki “Sanayici” tanımının kapsamına girenler ile TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) dışında kalanların esnaf ve sanatkar sayılmayacağı belirtilmiştir.
Diğer yandan, TTK’nın 1463. maddesinde de (6102 sayılı TTK 11/2. madde), önce 17. maddeye gönderme yapılarak, 507 S.K. hükümlerinin saklı tutulduğu belirtildikten sonra “Bakanlar Kurulu’nun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz” denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. (21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 18.06.2007 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir.)
Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. fıkrasının 1 ve 3 no’lu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci maddede belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında dava konusu uyuşmazlığın abonelik sözleşmesinden kaynaklandığı ve TTK 4. Maddede sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, nisbi ticari dava olması içinde iki tarafın tacir olması gerektiği, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca ve vergi dairesi kayıtları ile davacının beyanına göre davacının tacir sıfatının bulunmadığı, esnaf boyutunda kaldığı, bunun yanında hatların davacı, kızı ve eşi tarafından şahsi günübirlik konuşmlar içinde kulllanıldığı dolayısıyla iş bu davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu takdir ve sonucuna varılmıştır. Bu nedenle dilekçenin görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin mahkememizde kanaat oluşmuştur.(Yargıtay … HD …. esas ve …. karar sayılı ilamı)
Tüm bu nedenlerle; Yargılama yapma yetki ve görevi genel mahkemeler olup, mahkememize açılan iş bu dava itibariyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, yetkili ve görevli Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesine dosyanın gönderilmesi gerektiği,Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik ile dosya mahkememize gönderildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığı gereğince istinaf halinde ilgili istinaf mahkemesine yetki ve göreve ilişkin gönderilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Yargılama yapma yetki ve görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan HMK 114/1-ç maddesi delaletiyle HMK 115/2 maddesi gereğince davacının davasının USULDEN REDDİNE,
HMK 20. maddesi uyarınca dosyanın mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde daha önce görevsizlik kararı veren Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Mahkememiz kararı istinaf edilmeksizin kesinleştiğinde Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan görev hususunun halli için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
Yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarının görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
Dair, dosya üzerinden verilen görevsizlik kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 18/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır