Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/369 E. 2021/241 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/369 Esas
KARAR NO : 2021/241

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2019
KARAR TARİHİ : 12/03/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 12/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkillerinin davalıya hava taşımacağını hizmeti verdiğini, fatura kesildiğini, davalının ödemesini yapmadığını, açılan icra takibineda haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.

Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçluya yönelik 4.042,28 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor sonuç kısmında özetle ; davacı tarafın defterler ve belgelerinin incelendiğini, davalının defter sunmadığı, davacının takip tarihi itibari ile 8.603,67 TL alacaklı olduğu, 88.149 TL faiz alacağı olduğu, davacının yasal faiz talep edebileceği belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının davalıya hava taşımacılığı hizmeti verdiğinden bahisle başlattığı icra takibine vaki itiraz üzerine İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davalı tarafça usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve hukuki dinlenilme hakkı tanınmış, ancak davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış ve herhangi bir delil de bildirmemiştir. Davacı tarafça bildirilen ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte bulunan tüm deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça davalıya havayolu ile taşımacılık hizmeti verildiği ve bu hizmet nedeni ile düzenlenen 07/01/2019 tarihli …… ve ……. nolu faturalardan dolayı davalıdan alacaklı olduklarını ileri sürdükleri görülmüştür.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde; davacının 07/01/2019 tarihli …… seri numaralı 4.042,28 TL meblağlı ve aynı tarihli 07/01/2019 tarihli ……. (takip talebinde hataen …… olarak geçtiği anlaşılmaktadır) 5.689,53 TL meblağlı asıl alacak ile 43,86 TL işlemiş faiz ve 61,73 TL işlemiş faiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.

Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı taraf ticari defterlerini sunmamış, tayin olunan defter inceleme gününün pandemi nedeni ile duruşmaların ertelendiği döneme denk gelmesi nedeni ile davalı defterlerinin incelenebilmesi için mahkememizce yeniden gün tayin edilerek davalı meşruhatlı olarak tarafa tebliğ edilmiş, davalı tarafın defterlerini ibraz etmediğine ilişkin tutanak tutulduğu görülmüştür. Bu surette SMMM bilirkişinin davalının defter ve belgelerini ibrazdan imtina etmesi nedeni ile sınırlı olarak davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlediği 04/05/2020 tarihli tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre davacının 2 adet belgeyi KDV hariç 9.731,00 TL üzerinden beyan ettiği, davalı tarafın 09/01/2019 tarihinde yaptığı 5 adet toplam 18.641,72 TL ödeme ve kalan meblağa yapılan kur değerleme işlemleri neticesinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 1.796,00 USD alacaklı göründüğü ve bu meblağın TL karşılığı itibariyle 8.603,67 TL’ye tekabül ettiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacının icra takibi ile talep ettiği 9.731,91 TL meblağlı asıl alacağın 8.603,67 TL’lik kısmının davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafın davacı tarafa bir kısım ödemelerde bulunmuş olması, davalının yasal meşruhata rağmen ticari defterlerini sunmaktan imtina etmiş olması, 746,00 USD tutarlı faturanın üzerinde yazan konşimento belgesi ile eşleşmiş olması, 1.050,00 USD tutarlı faturanın üzerinde yazan konşimento numarası ile eşleşmemesine rağmen davacı tarafça sunulan ilave belgede fatura üzerindeki numaranın düzeltilmiş olması, davalı tarafça faturalara itiraz edildiğine ilişkin bir belge sunulmamış olması ve bilirkişi raporunda belirtilen e-posta yazışmaları ile bu yazışmalara davalının açık bir itirazının olmaması birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça davalıya takip konusu iki adet faturaya esa hizmeti sunulmuş olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK hükümleri uyarınca ticari defter tutmakla mükelleftirler. Davacı taraf, yasal yükümlülüğü gereği tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay ……. HD.’nin 13/06/2017 tarih ve ……. E ……. K sayılı kararı da benzer nitelikte olup, bu kararda “Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır” denilmiştir.
Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, kanunun bilmemek mazeret sayılamayacağından ve davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmediğinden davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının davacı lehine delil olarak kabul edilmesi yasanın açık hükmü gereğidir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafın defter ibrazından kaçınması göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının davalı defterlerinde kayıtlı olan meblağda ispat edildiği, fazladan talep edilen kısmın davacı defter kayıtları ile örtüşmediği, bu nedenle davanın 8.603,67 TL lik kısım yönünden kabulünün fazlaya ilişkin kısım yönünden reddinin gerektiği, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır. İşlemiş faiz yönünden yapılan değerlendirmede; takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmemiş olunması nedeni davacının takip tarihine kadar işletilen işlemiş faiz talebini yönünden davanın reddi gerekmiştir. Davacı tarafça dava dilekçesinde her ne kadar dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi talep edilmiş ise de; davanın itirazın iptali davası olması nedeni ile icra takibi ile sıkı sıkıya bağlılık ilkesi uyarınca icra takibi ile talep edilenden fazlaya hükmedilemeyeceği kanaatine varılarak davacının bu yöndeki talebinin de reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 8.603,67 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacak ve işlemiş faiz yönlerinden fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
8.603,67 TL asıl alacağa takipten itibaren yasal faizi uygulanmasına,
Davalı itirazında haksız çıktığı ve alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, 8.603,67 TL asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 587,71-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 195,46.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 392,25.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 195,46.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 862,45.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 648,33 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır