Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/355 E. 2020/43 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/355 Esas
KARAR NO : 2020/43

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ: 11/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın icra takibine itiraz dilekçesindeki yetki itirazının yersiz olduğunu, davalının 08.01.2018 tarihinden 28.01.2019 tarihine kadar olan 14 adet faturanın bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibin borca ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurulduğunu takip tarihinden önce talep edilen işlemiş faiz tutarından feragat ettiğini, asıl alacak kısım olan 382,51 TL (takip çıkışı asıl alacak -24.986,92 TL) asıl alacağına ilişkin itirazın iptali ile takibin devamını talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davanın görülmesi gereken mahkemenin yetki hükümleri gereği Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, davacı tarafın başlattığı icra takibinin 24.604,41 TL lik kısmını kabul ettiklerini kalan kısım için hiçbir ihtar çekilmeden işletilmiş olan faize ilişkin alacak talebinin reddedildiğini beyan ederek öncelikle yetki itirazının değerlendirilmesini ve dosyanın yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, davanın iptaline karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı ….. Express Taş. Tic. A.Ş. tarafından borçlu …. Bakım Uçak Hiz A.Ş. şirketine Yönelik 24.986,92 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin, 2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğu, davalı şirketin, 30.10.2019 tarihli defter inceleme günü gelmediği, davacı şirketin, Davalı şirkete düzenlediği, takip dayanağına konu olan 14 adet e-faturanın toplam tutarının 24.986,92 TL olduğu, davacı şirketin yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davacı şirketin dosyaya sunduğu cari hesap ekstresinde, davalı şirket ile cari hesap ilişkisinin 2.521,07 TL tutar ile 2017 yılından devirle geldiği, 31.12.2018 tarihinde 30.374,15 TL davalı şirketten alacağı olduğu, davacı şirketin 28.01.2019 tarihi itibariyle davalı şirketten 24.986,92 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın, takibe itiraz dilekçesi ile dosya muhteviyatına sunduğu cevap dilekçesinde davacı şirketin alacağının 24.604,41 TL olan kısmını kabul ettiklerini beyan ettiği, fakat kalan bakiye ile ilgili aksi yönde iddiası için dosya muhteviyatına ve defter inceleme günü yasal defterlerini, kayıt ve belgelerini ibraz etmediği, inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin de olmadığı durumları göz önüne alınarak davacı şirketin takip tarihi itibari ile davalı şirketten 24.986,92 TL tutarında alacağını talep edebileceği, davacı şirketin, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi talep edebileceği belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari alışveriş uyarınca davalının davacıdan alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine davalı borçlunun kısmi itirazı üzerine İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafın söz konusu icra takip dosyası ile 24.986,92 TL asıl alacak ve 1.076,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 26.062,92 TL takip çıkışlı icra takibi yaptığı, davalının borcun 24.604,41 TL asıl alacak kısmına bir itirazda bulunmayıp bunun üzerindeki asıl alacağa yani 24.986,92 – 24.604,41 = 382,51 TL asıl alacak kısmına ve 1.076,00 TL işlemiş faize itirazda bulunduğu, davacı tarafından işbu davada davalı tarafça itirazda bulunulan 382,51 TL’ye yönelik itirazın iptalinin talep konusu yaptığı anlaşılmaktadır.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmıştır.
İtirazın iptali davalarında takibin yetkili icra dairesinde başlatılmış olması özel dava şartıdır. Bu konuda davalı/borçlunun borca itiraz dilekçesinde icra dairesinin de yetkisine itiraz ettiği görülmekle öncelikli olarak bu hususun tartışılması gerekmiştir. İcra takibinde talep edilen ve davamızın konusunu oluşturan alacak sözleşmeye dayalı para alacağı olup, para alacaklarının ifa yeri 6098 sayılı TBK’nun 89.maddesi uyarınca alacaklının yerleşim yeridir. Bir başka deyişle para borçları götürülecek borçlardandır. İİK’nun 50 ve HMK’nun 10.maddeleri uyarınca sözleşmenin yerine getirileceği yer icra dairesinin de yetkili bulunduğunun açık olması karşısında davacı alacaklının kendi yerleşim yerinde takip yapması usul ve yasaya uygun olup, davalı/borçlunun icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraza itibar edilmeyerek bu konudaki özel dava şartının mevcut bulunduğu mahkememizce saptanmıştır. Keza aynı gerekçelerle mahkememiz de yetkili olduğundan davalının yetki ilk itirazı da mahkememizce kabul görmemiştir.
Dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmış olup, aynı defterlerde davalı tarafça yapılan ödemeler de kayıtlıdır. Dolayısıyla taraflar arasında ticari mal alışverişi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, yasal yükümlülüğü gereği tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandıında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay 15.HD.’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı da benzer nitelikte olup, bu kararda “Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır” denilmiştir.
Davalı taraf cevabında her ne kadar iade faturalarının bulunduğundan bahsetmiş olsa da bahsi geçen iade faturaları ticari defterlerini sunmadığından ticari defter ve belgelerle teyit edilmediğinden ve bu savunma ispatlanamadından mahkememizce itibar edilmemiştir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, davalının borca itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne şeklinde davanın değeri fgöz önünde bulundurularak kesin olarak karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
Davalının Bakırköy ….. İCra müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin itiraz edilen asıl alacak yönünden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizinin uygulanmasına,
Davacının icra inkar tazminat talebinin kabulü ile, 382,51 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan peşin harçtan mahsubuna
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 44,40.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan 554,20.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 382,51.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad KAYDINA
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır